Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/451 E. 2022/1718 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/451
KARAR NO: 2022/1718
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 05/03/2019
NUMARASI: 2014/1370 E. – 2019/213 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Sigorta Rücu)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilince, dava dışı sigortalı … San ve Tic. A.Ş’ne ait emtianın taşıma rizikolarına karşı nakliyat sigorta poliçesi ile sigorta örtüsü altına alındığını, Çek Cumhhuriyeti’nden Türkiye’ye taşınan yakıt pompası emtiasının taşımasının davalının sorumluluğunda gerçekleştirildiğini, bir kap emtianın teslim sırasında Gümrük Müdürlüğünde düzenlenen tutanakla hasarlı olduğunun belirlendiğini, ekspertiz raporunda, emtianın ambalajına çarpan forklift çatal darbesinin bir kap emtianın hasarlanmasına neden olduğunun belirlendiğini, müvekkilinin 19.06.2013 tarihinde 3.503,34 Euro hasar bedelini ödeyerek sigortalının haklarına halef olduğunu, 27.06.2013 tarihli rücu yazısına olumsuz cevap verilmesi üzerine, alacağın tahsili amacıyla 23.07.2013 tarihinde başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; takibe konu alacağın zamanaşımına uğradığını, hasar ödemesinin zarar sorumlusu olmayan müvekkilinden talep edildiğini, ambalaj hasarından hareketle içindeki emtianın da nakliye sürecinde zarar gördüğü sonucuna ulaşılamayacağını, müvekkilinin yüklemeyi üstlenmediğinden, forklift çatalının çarpmasına bağlı hasardan taşıyıcının sorumlu tutulamayacağının, işçilik ve benzeri giderlerin taşıyıcı ve sigortacının tazmin yükümlüğü altında olmadığını, sorumluluğun CMR Konvansiyonuna göre belirlenmesi geriktiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… somut olayda dava konusu yükün araç sürücüsünün iştiraki ile düzenlenen Tutanağa göre 09.08.2012 tarihinde hasarlı olarak teslim edildiği, davacı tarafça davalıya 27.06.2013 tarihinde başvurulduğu, davalının bu başvuruya 10.07.2013 tarihinde cevap verdiği, davacı tarafça icra takibine 23.07.2013 tarihinde geçildiği, ödeme emrinin davalı borçluya 31.07.2013 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun takibe 05.08.2013 tarihinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, davanın 22.08.2014 tarihinde açıldığı, takip tarihi olan 23.07.2013 tarihi ile davanın açılma tarihi olan 22.08.2014 tarihleri arasında CMR 32. madde uyarınca 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuştur. Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 24.01.2013 tarih ve 2011/12619 Esas, 2013/1079 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere; icra takibinin itiraz üzerine durması halinde, alacaklının kesilen ve yeniden başlayan zamanaşımı süresinin tekrar kesilmesini ve yeni bir sürenin başlamasını teminen yapabileceği tek işlem itirazın iptali davası açmaktır. Mahkememizde görülen itirazın iptali davası süresinde açılmakla birlikte hak düşürücü süre ile zamanaşımın birlikte cereyanı ve her iki sürenin aynı olması halinde hak düşürücü süre içerisinde açılan davanın alacağın zamanaşımına uğramasına engel bir hali bulunmamaktadır. CMR 32. Maddesinde öngörülen zamanaşımı süresinin dolması sebebiyle davanın zamanaşımı yönünden reddine… ” gerekçesiyle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilince, 23.07.2013 tarihinde takip başlatıldığını, davalının 05.08.2013 tarihinde itirazı sonucu, icra müdürlüğünce takibin 23.08.2013 tarihinde durdurulduğunu, 22.08.2014 tarihinde itirazın iptali davasının zamanaşımı süresinin dolmasına bir gün kala açıldığını; Davalının itirazından sonra taraflar arasında sulh görüşmelerinin devam ettiğini, 05.11.2013 tarihli ibranameden anlaşılacağı üzere, davalının borcunu ikrar ederek sulh olmak istediğini, CMR’nin 32/2.maddesi uyarınca, sulh görüşmesi ve borç ikrarının zamanaşımını kestiğini, davalı ile yapılan mail yazışmalarının son tarihinin 27.11.2013 olması nedeniyle CMR’nin 32/1. maddesine belirlenen bir bir yıllık hak düşürücü sürenin bu tarihten itibaren başlaması gerektiğini, yazılı istem olarak davalının ilettiği ibraname kabul edilse dahi, ilgili ibranamenin 05.11.2013 tarihli olması nedeniyle her halükarda CMR ile beliritilen hak düşürücü süre içerisinde dava açıldığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacı tarafından nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalanan ve hasarlanan emtia nedeniyle dava dışı sigortalıya ödenen tutarın, halefiyet ilkesi gereğince davalı taşıyıcılardan rücuen tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı tarafından nakliyat emtia sigorta poliçesi ile taşıma rizikolarına karşı sigorta örtüsü altına alınan ve Çek Cumhuriyeti’nden Türkiye’ye taşınan emtianın taşıma sırasında hasara uğraması nedeniyle oluşan hasar bedelinin rücuen tahsili talep edilmiştir. Dava konusu emtianın hasara uğradığı, sürücünün imzası da bulunan 09.08.2012 tarihli tutanakla belirlenmiştir. Yapılan ekspertiz incelemesi sonucunda hasarın davalı taşıyıcının aktarma deposundaki yükleme veya elleçleme sırasında forklift çatalı ile hasara uğradığı belirlenmiştir. Davacı, alacağın tahsili amacıyla 23.07.2013 tarihinde İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünde takip başlatmış, ödeme emrinin 31.07.2013 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine, davalı vekilince, 05.08.2013 tarihinde borç ve ferilerine itiraz edilmiştir. Bu itiraz üzerine icra müdürlüğünce 23.08.2013 tarihinde takip durdurulmuş, davacı tarafça 22.08.2014 tarihinde eldeki itirazın iptali davası açılmıştır. Davalı süresi içinde sunduğu cevap dilekçesinde zamanaşımı def’isini ileri sürmüştür. CMR’nin 32/1. maddesinde, sözleşme kapsamındaki taşımalardan kaynaklanan davalar bakımından zamanaşımı süresi bir yıl olarak kabul edilmiş, taşımacının bilerek kötü hareket olarak kabul edilecek kusurlarının söz konusu olması halinde ise üç yıl olarak belirlenmiştir. Öte yandan, CMR’nin 32/3. maddesi gereğince, zamanaşımının kesilmesi ve durması hususları ile ilgili olarak davanın açıldığı mahkemenin hukuku uygulanacak olup, bu durumda TBK’nın 146 ve devamı maddelerinin uygulanması gerekmektedir. Hasarın, davalının bilerek kötü hareket olarak kabul edilecek bir kusurundan kaynaklanmaması nedeniyle, bir yıllık zamanaşımının uygulanması gerekir. CMR’nin 32/1. maddesinin (a) ve (b) bentlerinde zamanaşımı süresinin emtiadaki hasarın niteliğine göre ve en erken teslim tarihinden olmak üzere belirleneceği ifade edilmektedir. Dosya kapsamı uyarınca emtiadaki hasarın 23.07.2013 tarihinde belirlenerek, emtianın bu tarihte alıcısına teslim edildiği sabittir. Zamanaşımı süresi bu tarihte işlemeye başlamış olup, bir yıllık süre içerisinde davacı tarafından takip başlatılmasıyla, 23.07.2013 tarihinde kesilen zamanaşımı yeniden işlemeye başlamıştır. Zamanaşımını kesen sebepler TBK’nın 154.maddesinde belirlenmiştir. Buna göre, borçlu borcunu ikrar etmişse, özellikle faiz ödemiş veya kısmen ifada bulunmuşsa, yada rehin vermiş veya kefil göstermişse; alacaklı, dava veya defi yoluyla mahkemeye veya hakeme başvurmuşsa, icra takibinde bulunmuşsa, yada iflas masasına başvurmuşsa zamanaşımı kesilir. Buna göre, zamanaşımı 23.07.2013 tarihinde kesilmiş olup, yeniden başlayan zamanaşımı 23.07.2014 tarihinde dolmuştur. Bu süre içerisinde, zamanaşımını kesici başka bir takip işlemi bulunmamaktadır. TBK’nın 157/2.maddesine göre, zamanaşımı, icra takibiyle kesilmişse, alacağın takibine ilişkin har işlemden sonra yeniden işlemeye başlar. Takip işlemleri, taraflarca yapılıp, takibi bir ileri aşamaya geçiren işlemler olarak tanımlanabilir. İcra müdürlüğünün takibi durdurma kararı zamanaşımını kesen bir işlem değildir. Diğer yandan, borcun, borçlu tarafından ikrar edilmesi zamanaşımını keser. Davacı tarafından istinaf başvurusuna eklenen 05.11.2013 tarihli belge borcun kabulü olarak nitelendirilmiş ise de bu belgede borçlunun imzası bulunmadığı gibi, sunulan e-postalarda bu belgenin borçlunun elinden sadır olduğuna ilişkin herhangi bir kanıt bulunmadığından, davacı vekilinin tüm istinaf başvuru nedenlerinin reddine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irat kaydına; bakiye 26,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.15.12.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.