Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/448 E. 2021/837 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/448
KARAR NO: 2021/837
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/09/2019
NUMARASI: 2019/276 E. – 2019/813 K.
DAVANIN KONUSU:Şirketin İhyası
Taraflar arasında görülen şirketin ihyası davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen hükme karşı, davalı tarafından tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekili kurum tarafından dava dışı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı … Ltd.Şti aleyhine kurumun rücu alacağının tahsili amacıyla İstanbul 19.İş Mahkemesinin 2015/106 E.sayılı dosyası ile dava açıldığını, ancak söz konusu şirketin tasfiye edildiğini ileri sürerek, … Limited Şirketi’nin yeniden ihyasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin TTK’nın 32. maddesi ve Ticaret Sicil Yönetmeliğinin 34. maddesi hükmü çercevesinde işlem yaptığını, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğuğun şirket tasfiye memurunda olduğunu, tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olmasının memurların sorumluluğunu gerektirdiğini, tasfiye memurunun alacaklılarının hakkını korumakla yükümlü olduğunu, vadesi gelmeyen borçlardan ihtilaflı veya şarta bağlı borçların notere tevdii ya da kafi bir teminat ile karşılanması gerektiğini, belirtilen şekilde işlem yapılmadan şirketin terkini halinde şirket tüzel kişiliği ihya edilerek tasfiye sürecine yeniden geçilebileceğini, müvekkilinin davanın açılmasına açılmasına sebep olmadığından yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını savunarak, davanın reddini talep etmiştir. Davalı Tasfiye memuru vekili davaya cevap vermemiştir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne ilişkin verilen 01.02.2017 tarih ve 2017/100-458 E.K.sayılı karar, davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusu üzerine, Dairemizce, tasfiye memuruna usulüne uygun tebligat yapılmaması nedeniyle kaldırılmıştır. İlk derece mahkemesince yeniden yargılama yapılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm dosya kapsamı sunulan delil ve dayanaklar, incelenen dosyalar, değerlendirilmiş olup davacının davasının yürümekte olan İstanbul 19.İş Mahkemesinin 2015/106 sayılı dosyasının sonuçlanmasına teminen TTK 547. Maddesi gereğince yeniden ihyasına karar verilerek tasfiye memuru olarak da daha önce bu görevde bulunmuş olan …’in tayini ile adı geçenin tasfiye memuru olarak tescil ve ilanı hususu belirlenip, ancak davalılardan ticaret sicil memurluğunun davanın açılmasına neden olmadığı dikkate alınarak aleyhine masraf ve vekalete hükmedilmeyip…” gerekçesiyle, davanın kabulü ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicilinde kayıtlı tasfiye halinde … Ltd.Şti.’nin sicil kaydının TTK’nın 547. maddesi gereğince ihyasına, tasfiye memuru olarak …’in atanmasına, ücret takdirine yer olmadığına, kararın tescil ve ilanına karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı İhsan Şerbet vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince hak arama hürriyeti ve hukuki dinlenme hakkına aykırı şekilde karar verilerek dosya içine celbi gereken belgeler yeterince toplanılmaksızın, eksik inceleme ve yetersiz araştırma ile hüküm kurulduğunu, şirketin ticaret sicil kayıtları, tasfiyeye ilişkin bilgi ve belgeler ve en önemlisi usulüne uygun bir şekilde yapılmış ilanların dosya içine konulmadığını, 16.09.2019 tarihli ve 4 no.lu celsede mazeretin yargılamayı uzatmaya yönelik olduğu iddia edilerek aceleyle hüküm kurulduğunu, bahsedilen mazeretin geçerli bir nedene dayandığını, somut olayın şartları incelenmeksizin, münferiden bu nedene dayanılarak mazeret dilekçelerinin yargılamayı uzatma amacına yönelik olduğu sonucuna varılamayacağını, bu nedenle hukuki dinlenilme hakkı verilmeden, usul ve yasaya aykırı olarak yargılama sonucu verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, Şirketin tasfiye işlemleri ve tasfiyeye yönelik tüm ilanların usulüne uygun olarak yerine getirilmesi nedeniyle ihya kararı verilemeyeceğini, HMK’nın 186. maddesinin emredici hükmüne rağmen sözlü yargılama günü belirlenmeden karar verildiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 547. maddesi uyarınca, tasfiye sonucu sicilden terkin edilen şirketin, ek tasfiye işlemleri için ticaret siciline yeniden tescili (ihyası) talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı tasfiye memuru vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. TTK’nın 547. maddesi gereğince “(1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir”. Somut olayda, davacı tarafından tasfiye halindeki şirket aleyhine İstanbul 19. İş Mahkemesinin 2015/106 Esas sayılı dosyasında rücu alacağının tahsili istemiyle dava açılmıştır. Yargıtay HGK’nun 13.12.2018 tarih ve 2017/2924 Esas, 2018/1935 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, TTK’nın 547. maddesine dayalı açılan ve tasfiye memuruna yöneltilen ihya davasının aynı Kanun’un 1521. maddesi gözetildiğinde, davanın niteliği uyarınca HMK’nın 316. maddesi uyarınca basit yargılama usulüne tabidir. HMK’nın 321. maddesi gereğince tahkikatın tamamlanmasından sonra, mahkeme tarafların son beyanlarını alır ve yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Taraflara beyanda bulunmaları için ayrıca süre verilmez. Belirtilen hüküm karşısında, ilk derece mahkemesince karar tarihinde yürürlükte olan yazılı yargılama usulünde uygulanan HMK’nın 186.maddesi gereğince ayrı bir duruşma gününün tayin edilmemesinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesince, ilk karar öncesi ve sonrasında yargılama yapılmıştır. İlk kararın, tebligat usulsüzlüğü nedeniyle, davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine dairemizce kaldırılmasından sonra mahkemece taraf teşkili sağlanarak yargılama yapılmıştır. Bu kapsamda, davalıya savunma yapma imkanı sağlanmış ve davalı vekilinin önceki oturumlarda sunduğu mazeret dilekçeleri kabul edilmiştir. Davalı vekilince sunulan Beyoğlu … Noterliğinin 24.07.2015 tarih ve … yevmiye sayılı vekaletinde tevkil yetkisi bulunmaktadır. Açıklanan yasa hükümleri karşısında, ilk derece mahkemesince davalının hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilmediği, ertelenen oturumlarda savunma ve hukuki dinlenilme hakkının tanındığı, ilk derece mahkemesinin mazerete ilişkin kararının yerinde olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece, tasfiye edilen şirketin sicil dosyası getirtilmiştir. Buna ilişkin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 10.02.2017 tarihli yazısı dosyada bulunmaktadır. Sicil kaydının incelenmesinde, şirketin tasfiye kararı aldığı, tasfiyenin 24.04.2014 tarihinde silinerek şirketin sicil kaydının terkin edildiği görülmüştür. Dava dilekçesi ve dosyada bulunan iş mahkemesi dosyasından, iş kazasının terkin tarihinden önce meydana geldiği, davacı kurumca iş kazası nedeniyle bağlanan aylık ve ödemeler nedeniyle rücu alacağı bulunup bulunmadığının yargılamayı gerektirdiği anlaşılmıştır. Yargılamanın yapılabilmesi için şirketin ihyası gerekmektedir. Şirketin tasfiye sürecinde ilanların yapılmış olması ve bu süreçte davacının tasfiye memuruna başvuruda bulunmamış olması, derdest davada taraf teşkilinin sağlanması için şirketin ihyasına engel değildir. Davacının alacağın bulunup bulunmadığına ilişkin davalı savunmalar iş mahkemesindeki yargılamada tartışılacaktır. Mevcut şekliyle tasfiye öncesi gerçekleşen bir iş kazası bulunması nedeniyle, tasfiye işlemlerinin tam olarak yapıldığından söz edilemeyeceğinden ilk derece mahkemesince ek tasfiyenin koşulları yönünden gerekli inceleme yapılarak, yeterli gerekçe oluşturulduğu belirlenmekle davalı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Ne var ki mahkemece, İstanbul 19. İş Mahkemesinin 2015/106 Esas sayılı dosyasıyla görülmekte olan davaya devam edilebilmesi için sınırlı bir şekilde şirketin ihyası gerekirken, şirketin, sınırsız bir şekilde ihyasına karar verilmiştir. HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf incelemesi kural olarak, taraflarca ileri sürülen istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılır. Ancak, kamu düzenine ilişkin hususlar istinaf mahkemesince resen incelenir. İlk derece mahkemesi ihya kararını İstanbul 19. İş Mahkemesinin 2015/106 E. sayılı davanın görülmesi işlemleriyle sınırlandırmadan vermiştir. Ancak bu husus Dairemizce resen düzeltilebilecek niteliktedir. Açıklanan bu gerekçelerle, davalı vekilinin istinaf başvuru sebepleri yerinde görülmemekle birlikte, HMK’nın 33 ve 355.maddeleri uyarınca kararın resen düzeltilmesi gerektiğinden, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının düzeltilmek üzere kaldırılmasına ve davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda yazıldığı üzere; Davalı vekilinin istinaf başvuru sebepleri yerinde görülmemekle birlikte, HMK’nın 33 ve 355. maddeleri uyarınca kararın resen düzeltilmesi gerektiğinden, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının düzeltilmek üzere kaldırılmasına ve davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda; 1-Davanın kabulü ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 610503 sicilinde kayıtlı iken tasfiye sonucu sicil kaydı terkin edilmiş olan Tasfiye Halinde … Limited Şirketi’nin, İstanbul 19. İş Mahkemesinin 2015/106 Esas sayılı davasının görülmesi ve infazı işlemleriyle sınırlı olmak kaydıyla, ticaret siciline yeniden tescili suretiyle ihyasına, 2-Tasfiye memuru olarak, önceki tasfiye memuru … TC kimlik nolu …’in atanmasına, 3-Kararın ticaret sicilinde tescil ve ilanına, ilan ve müzekkere masraflarının davacı tarafça karşılanmasına, 4-Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü yasal hasım olup davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden, yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamasına, 5-Davacı tarafından yapılan 215,20 TL yargılama giderinin, davalı …’ten tahsili ile davacıya verilmesine, 6-AAÜT’ndeki esaslara göre belirlenen 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı tasfiye memurundan alınarak davacıya verilmesine, 7-Artan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa iadesine, 8-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a-Davalı tasfiye memuru tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; istinaf peşin karar harcının, talep halinde iadesine, b-Davalı tasfiye memuru tarafından sarf edilen istinaf giderlerinin, kararımızın mahiyetine göre, kendi üzerinde bırakılmasına, 9-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 10-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 33, 353/1.b.2. ve 355. maddeleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 24.06.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361.maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın davalı tasfiye memuruna tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.