Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/444 E. 2022/1717 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/444
KARAR NO: 2022/1717
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/10/2019
NUMARASI: 2014/1176 E. – 2019/972 K.
DAVANIN KONUSU: Sözleşmenin İptali
BİRLEŞEN İSTANBUL 4.ASLİYE TİCARET MAH.2015/586 E.SAYILI DOSYASI
DAVANIN KONUSU: Şirketin Feshi
Taraflar arasındaki şirket esas sözleşmesinin iptali ve ticari şirketi feshi davalarının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle asıl davanın açılmamış sayılmasına ve birleşen davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine dair verilen karara karşı, birleşen davaca davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Asıl davada davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin bir süre önce uyuşturucuya alıştırıldığını ve uyuşturucu bağımlısı haline geldiğini, ailesinin çeşitli kurumlarda müvekkilini tedavi ettirdiğini, bir süre sonra müvekkilinin Gaziosmanpaşa … Noterliğinin 09.04.2013 tarihli ana sözleşmesi ile … San.ve Dıt Tic.Ltd.Şti’nin tek ortağı olduğunun öğrenildiğini, ancak müvekkilinin imzaladığı belgelerin şirket ana sözleşmesi olduğunu bilmediği gibi, şirket ortağı olma ve şirket kurma iradesinin olmadığını, dava dışı bir kişinin müvekkiline uyuşturucu sağlayacağını vaat ederek bir takım belgeleri imzalattığını, uyuşturucu etkisinde olan müvekkilinin içeriğini bilmediği evrakları imzaladığını, müvekkili ve ailesinin, müvekkili adına bir şirket olduğundan vergi dairesince gönderilen ceza ihbarnamesi ile haberdar olduklarını, dava dışı iki kişinin söz konusu şirketin işlerini yürütmek için müvekkilinden vekalet aldıklarını, Gaziosmanpaşa … Noterliğinin 02.04.2013 tarihli vekaletnamesiyle ülke içindeki resmi kurum ve kuruluşlar ile bankalardan para çekmeye, evrak verme yetkisi, Gaziosmanpaşa … Noterliğinin 02.04.2013 tarihli işlemiyle de defterdarlık, maliye, SGK gibi tüm resmi kurumlarda işlem yapmaya yetkisi verildiğini, dava dışı kişilerin, müvekkilinin durumundan faydalanarak çıkardıkları vekaletnameler ile işlemler yaptıklarını, müvekkili adına piyasaya borçlandıklarını, aynı kişilerin müvekkilinin durumundan faydalanarak hile ile davaya konu şirketin dışında ….Ltd.Şti ve …Ltd.Şti isimli şirketlerde hisse devri yaptırdıklarını, müvekkilinin imzaladığı belgelerin şirket ana sözleşmesi ve devir sözleşmesi olduğunu bilmediği gibi müvekkilinin şirket kurma iradesinin de bulunmadığını, müvekkiline ait şirketlerin ortaya çıkmasından hemen sonra dava dışı kişiler hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na uyuşturucu madde sağlamak ve dolandırıcılık suçlarından suç duyurusunda bulunulduğunu ileri sürerek, Gaziosmanpaşa … Noterliğinin 09.04.2013 tarih ve … yevmiye numarası ile kurulan … Sanayi ve Dış Ticaret Ltd.Şti’ne ait ana sözleşmenin iptaline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davaya cevap vermemiştir. Birleşen davada davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; kısıtlı …’nun uyuşturucu bağımlısı olduğunu ve İstanbul 11. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/636 Esas, 2015/25 Karar sayılı kararı ile abisi …’nun vasi olarak atandığını, kısıtlının Gaziosmanpaşa … Noterliğinin 09.04.2013 tarih ve … sayılı şirket ana sözleşmesi ile … San. ve Dış Tic. Ltd. Şti’nin tek ortağı olduğunu, ancak kısıtlının imzaladığı belgelerin şirket ana sözleşmesi olduğunu bilmediği gibi, kısıtlının şirket ortağı olma şirket kurma iradesinin de bulunmadığını, bu nedenle İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1176 Esas sayılı dosyasında şirket ana sözlemesinin iptali talebiyle dava açıldığını, yargılama sırasında verilen 13.04.2015 tarih ve bir nolu ara karar ile şirketin fesih ve tasfiyesi yönünde talepte bulunacaksa dava açmak ve davaları birleştirmek üzere süre verildiğini, kısıtlının şirketin tek ortağı ve müdürü olarak atandığını ileri sürerek, TTK’nın 636/3. maddesi gereğince davalı şirketin fesih ve tasfiyesine, aralarında hukuki bağlantı bulunan dosyaların birleştirilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Mahkememizce …’na ilişkin şirketin kuruluş tarihi olan 09/04/2013 tarihinde fiili olarak ehliyet sahibi olup olmadığı yönünde ATK kurumundan rapor istenilmiştir. Ancak davacı vekilinin bu ara karardan dönülmesini talep ettiği, zira İstanbul Anadolu 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/294 E.sayılı dosyasında rapor alındığını ve bir örneğinin mahkememize sunulduğu görülmüştür. Anılan raporda özetle; ATK’nun 23/05/2016 tarihli raporunda …’nun yapılan muyanesi sonucu fiili ehliyetini müessir ve kişide şuur ve harekat serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan kaldıracak veya azaltacak mahiyet ve derecede herhangi bir akıl hastalığı veya zeka geriliği tespit edilemediği, dava dosyasının tetkikinde akit tarihinde fiil ehliyetini ortadan kaldırıcak mahiyet ve derecede herhangi bir akli arıza içinde bulunduğunu gösterir tıbbi bulgu veya belgeye de rastlanmadığı akit tarihinde menfaatlerini müdrik ve telkinlere mukavim olabileceği, kendi hür iradesi istikametinde serbest olarak eylem ve işlemlere girişebileceği tıbbi kanatine varıldığı, bu duruma göre …’nun sözleşme tarihi olan 12/04/2013 tarihinde fiili ehliyetine haiz olduğu belirtilmiştir. İstanbul 11.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/636 E.sayılı dosyasında Kısıtlı …’nun vesayet altına alınarak kendisine …’nun vasi tayin edildiği anlaşılmıştır. Taraf iddiaları ve dosya kapsamı dava konusu uyuşmazlık denetlenmek suretiyle bilirkişi inceleme ara kararı oluşturulmuştur. Bilirkişinin 17/06/2019 tarihli raporunda, davacının ‘opioid bağımlılığı’ teşhisi ile, … Hastanesi’ne 17/05/2013 tarihinde yatış ve 24/05/2013 tarihinde çıkış yaptığı, muhtelif tarihlerde ayaktan takip ve kontrollerinin yapıldığının dosya kapsamından anlaşıldığı, Dosya kapsamında yapılan inceleme ve değerlendirmeler ışığında davacı …’na ait; Kurucusu olduğu ve Gaziosmanpaşa … Noterliği 09.04.2013 tarih, … yev. no.lu ana mukavelesini imzaladığı; İstanbul Ticaret Sicilinde … sicil no.lu, davalı … Sanayi ve Dış Ticaret Limited Şirketi’nde 10.000,00 TL olan sermayenin tamamına sahip tek ortağı olduğu ve 10 yıl süre ile, şirketi temsil ve ilzama yetkili şirket müdürü olduğu ve görev süresinin 15.04.2023 tarihinde kadar devam ettiği, Davacı tarafından imzalanan ve yukarıda belirtilen; Davalı Markel şirketinin Ticaret Sicil’de tescil ve ilan edilmesi talep edilen Gaziosmanpaşa …. Noterliği 09.04.2013 tarih, … yev. no.lu ana mukavelesinin; Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde 19.04.2013 tarih, 8304 sayılı nüshasının sf. 929 da 15.04.2013 tescil tarihi itibariyle ilan edildiği, Tek ortağı olduğu, dava dışı (ancak davacının ortağı ve tek yetkilisi olduğu) … Sanayi Ve Dış Ticaret Limited Şirketi’nin; 12.04.2013 tarih, 1 no.lu kararı ile; şirket hissedarı …nın şirketteki 10.000,00 TL sermayesinin Kartal … Noterliği 12.04.2013 tarih … yev. no.lu hisse devir ve temlik sözleşmesi ile payını davacı …’na devir ettiği, şirket müdürlüğüne davacı …’nun 5 yıl süre ile seçildiği görev süresinin 12.04.2018 tarihine kadar devam ettiği, Şirketin TTSG’sinin 19.10.2015 tarihli 8928 sayılı nüshasının 770. sf.smda Ticaret Sicil tarafından 09.10.2015 tescil tarihli olarak resen terk ilanı yapıldığının görüldüğü, Tek ortağı olduğu, dava dışı (ancak davacının ortağı ve tek yetkilisi olduğu) … Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin 02.05.2013 tarih, 2 no.lu kararı ile; şirket hissedarı …’in şirketteki 10.000,00 TL sermayesinin Sultanbeyli … Noterliği 02.05.2013 tarih … yev. no.lu hisse devir ve temlik sözleşmesi ile payını davacı …’na devir ettiği, şirket müdürlüğüne …’nun 10 yıl süre ile seçildiği, T.C. Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumunun 2016/2637 karar no.lu 23.05.2016 tarihli raporuna göre davacının akit tarihinde fiil ehliyetini kaldıracak bir akli arıza içinde olduğuna dair bir belgeye rastlanmadığı, akit tarihinde (davalı Markel) menfaatlerini müdrik ve telkinlere mukavim olabileceği, kendi hür iradesi istikametinde serbest olarak eylem ve işlemlere girişebileceği tıbbi kanaatine varılarak; ana sözleme tarihinde fiili ehliyetine haiz olduğuna görüş bildirildiği, Davacı vekili tarafından dava dışı … şirketine ait 3 adet ve 3.600,00 TL Vergi/Ceza İhbarnamelerinin fotokopilerinin dosyaya ibraz edildiği, Beşiktaş V.D. sinden gönderilen cevabi yazılara göre … vergi no.lu davalı … şirketinin; 19.12.2014 tarihi itibariyle; 56.220,32 TL vergi aslı, 3.190,49 TL gecikme zammı olmak üzere, 59.410,81 TL vergi borcu olduğu, 10.09.2015 tarihi itibariyle; 145.957,71 TL vergi aslı, 37.404,49 TL gecikme zammı olmak üzere, 181.662,20 TL vergi borcu olduğu, Davalı …’in bağlı bulunduğu … sicil no.lu Beşiktaş SGK müdürlüğüne 06.03.2015 tarihi itibariyle, SGK borcunun; 54.397,37 TL prim, 8.960,00 TL idari para cezası, 4.728,44 TL işsizlik borcu, 406,25 TL D.V. olmak üzere, 68.266,06 TL asıl borcu olduğu ve üzerine 8.410,15 TL gecikme zammı eklenmesi ile, toplamda 76.676,21 TL borcu olduğu, Esas Dava Açısından; Davacı …’nun davalı Markel şirketinde halen tek ortağı ve şirket müdürü olduğu, şirketin halen Ticaret Sicili nezdinde aktif olduğunun görüldüğü, Esas davada davacı vekili tarafından davalı Markel’in ana sözleşmesinin iptali talep edilmekle birlikte; Sayın Mahkeme tarafından 05.11.2018 tarihli duruşma 1 no.lu arar karara istinaden davacı vekili tarafından ‘na dava dosyasında şirket ana sözleşmesinin irade fesadı nedeniyle iptaline ilişkin taleplerini bu aşamada takipsiz bıraktıklarını beyan ettiği, Adli Tıp raporunda belirtilen davacı hakkındaki değerlendirme ve ana sözleşme iptali ve davacı vekilinin beyanlarının Sayın Mahkeme’nin takdirinde olduğu, Birleşen Dava Açısından; İstanbul 11. Sulh Hukuk Mahkemesi 2014/636 E., 2015/25 K. 27.01.2015 T.Kararında; davacı …’nun kardeşi …’nun vasi olarak tayinine ve ek 17.07.2017 tarihli karar ile 2 yıl süre ile uzatılmasına karar verildiği, Davacının davalı şirketin tek ortağı olması, şirketin tek ve yetkili müdürü olması, davacının dosya kapsamında belirtilen uyuşturucu bağımlılığı ve şirketin bir fiil yönetip/yönetemeyeceği, davacıya vasi atanması/kısıtlı olduğu hususlarının hukuki değerlendirmeleri ile davalı Markel’in fesih ve tasfiye isteminin Sayın Mahkeme’nin takdirinde olduğu,hususlarında görüş ve kanaatini bildirmiştir. Mahkememiz ana dosyası yönünden davanın limited şirket ana sözleşmesinin irade fesadı nedeniyle iptali davası olarak açıldığı, ancak davacı vekilinin 09/11/2018 tarihli dilekçesi ile bu davayı takip etmeyeceklerini bildirdiği, o tarihten beri 3 ay geçmesine rağmen yenilenmediği bu nedenle de ana dosya yönünden davanın HMK. 150. Maddesi uyarınca 09/02/2019 tarihi itibari ile açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiştir. Birleşen İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahekemesinin 2015/586 esas sayılı dava dosyası yönünden, davacı tarafça tek ortaklı olan limited şirketin fesih ve tasfiyesini talep etmiş olduğu, ancak şirketin tek ortaklı olduğu ve 6102 SY’nın 621. Maddesinin 1. Fıkrasının I bendinde zikredilen şirketin feshine ilişkin tek ortağın fesih kararı almasına oy yeterliliği bakımından şirketin tek ortaklı olması nedeni ile bir engelin bulunmadığı, 6102 SY’nın 632. Maddesinde düzenlenmiş olan Müdür yetkisinin bizatihi ana sözleşme ile davacıya verilmiş olması ve 6102 SY’nın 636. Maddesinin 1. Fıkrasının B bendindeki Genel Kurul Kararı ile şirketin feshi kararını alabileceğine ve şirketin tek ortaklı olduğu dikkate alındığından 636. Maddesindeki fesih ve 643. Maddesindeki tasfiye işlemlerinin her zaman Genel Kurul Tarafından karara bağlanabileceği bu nedenle davacının tek ortaklı olan şirkette bu işlemleri alacağı kararlar ile yapma imkanı bulunduğu, 636. Maddenin 2 ve 3. Maddelerinin de bu davaya konu şirket için söz konusu olmadığından davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığına kanaat getirilmiştir. Hukuki yarar HMK. 114/1-h maddesi uyarınca dava şartı olup, dava şartlarının HMK. 138. Maddesi uyarınca öncelikle incelenmesi gerektiği ve HMK.115/1 maddesi uyarınca da yargılamanın her safhasında resen dikkate alınacağı hususları göz önünde bulundurularak birleşen dava yönünden davacının davasının HMK. 114/1-h maddesindeki hukuki yarar dava şartı yokluğundan HMK. 115/1 maddesi uyarınca usulden reddine…” gerekçesiyle asıl davanın HMK’nın 150. maddesi uyarınca takip edilmemesi nedeniyle açılmamış sayılmasına, birleşen davanın ise HMK’nın 114/1-h maddesindeki hukuki yarara ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddine, karar verilmiştir. Bu kararın birleşen davaya ilişkin bölümüne karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, birleşen dava hakkında verilen karara karşı verdiği istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Asıl dava yönünden davanın açılmamış sayılmasına yönelik bir istinafta bulunmadıklarını, istinaf başvurusunun birleşen dava yönünden yapıldığını, müvekkilinin uyuşturucu bağımlısı olduğunu ve hukuken kendi sorumluluğunu taşıyacak, medeni ve yasal haklarını kullanabilecek durumda olmaması nedeniyle kısıtlandığını, müvekkilinin uyuşturucu etkisinin altındayken, kendisini uyuşturucuya alıştıran ve uyuşturucu sağlayan kişiler tarafından dolandırılarak hukuka aykırı şekilde üç ayrı şirketin ortağı yapıldığını, bu kişilerin şirket işlerinin yürütülmesi için müvekkilinden vekalet aldıklarını, müvekkilinin hile ile yapılan işlemlerle ilgisinin bulunmadığını, müvekkilinin şirket yöneticisi veya ortağı olarak bir işlem yapmamasına rağmen, şirket borçları nedeniyle takibe maruz kaldığını, kısıtlı olan müvekkilinin kendi başına fesih ve tasfiye işlemlerini yapamayacağını, müvekkilinin şirket kurma iradesi de bulunmadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin birleşen dava hakkındaki kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, birleşen dava hakkında verilen kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Asıl dava, davalı şirket ana sözleşmesinin iptali; birleşen dava ise şirketin fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda asıl davanın açılmamış sayılmasına, birleşen davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Asıl davanın açılmamış sayılmasına ilişkin bir istinaf başvuru nedeni bulunmadığından, asıl dava yönünden inceleme yapılmamıştır. Birleşen davada davacı vekili, müvekkilinin uyuşturucu bağımlısı olduğun ve kendisine uyuşturucu temin eden kişilerin terkin ve yönlendirmesi ile davalı şirket ana sözleşmesini düzenleyerek şirketin tek ortağı ve yöneticisi olduğunu, müvekkilinin daha sonra kısıtlanarak kendisine vasi atandığını, kendisine şirketi kurduran kişilerin müvekkilinden şirketin iş ve işleyişleri için vekalet aldıklarını belirterek, davalı şirketin fesih ve tasfiyesini talep etmiştir. Davacının belirtilen şekilde başka şirketlere de pay devri suretiyle ortak olduğu dosya kapsamındaki belgelerden anlaşılmaktadır. Davacı vekili başka dosyalarda bu şirket yönünden de şirket ortaklığını sona erdirici taleplerde bulunmuş, İstanbul Anadolu 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/294 Esas sayılı dosyasında 12.04.2013 tarihi itibariyle davacının fiil ehliyetinin bulunduğu belirlenmiştir. Eldeki davaya konu şirket ise 09.04.2013 tarihinde kurulmuştur. Dava dilekçesinde netice-i talep olarak şirketin fesih ve tasfiyesi talep edilmiştir. Talep sonucunda, davacının şirket ortağı olmadığına ilişkin bir ibare bulunmamaktadır. İstinaf başvurusunda ileri sürülen nedenler şirketin fesih nedeni değildir. TTK’nın 621. maddesi gereğince şirketin feshi konusunda karar alma, genel kurulun yetkisindedir. Diğer yandan, TTK’nın 636. maddesinde şirketin sona erme sebepleri düzenlenmiş olup, şirketin ana sözleşmesinde öngörülen sona erme sebeplerinin gerçekleşmesi, genel kurul kararı, iflasın açılması ve Kanun’da öngörülen diğer sona erme sebeplerinin bulunması halinde şirketin sona ereceği düzenlenmiştir. Şirket tek ortaklı bir limited şirket olup, davacı aynı zamanda şirketin yöneticisi ve genel kurulunu oluşturmaktadır. Bu nedenle, davacının alabileceği bir kararla her zaman şirketin fesih ve tasfiyesi mümkündür. Davacının kısıtlı olması halinde, bu işlemler vasi tarafından da yürütülebilecektir. Bu nedenlerle, davacının dava yoluyla fesih ve tasfiye talep etmesinde hukuki yararı bulunmadığına ilişkin ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun esastan reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; bakiye 26,30 TL nispi istinaf karar harcının davacıdan tahsiline,3-Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 15.12.2022 tarihinde, oy birliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.