Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/434 E. 2022/1715 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/434
KARAR NO: 2022/1715
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/12/2019
NUMARASI: 2018/959 E. – 2019/1048 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Banka Teminat Mektubundan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, dava dışı … Turz. San. ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ne satışını yapacağı emtia bedelinin teminatı olarak, davalı bankanın Kavacık Şubesince müvekkiline hitaben düzenlenen 14.08.2017 tarih, … sayılı ve 520.000 USD bedelli kesin teminat mektubunun alıcı tarafından ibraz edildiğini, teminat mektubunun davalı banka tarafından düzenlenen ayrı bir mektupla teyit edildiğini, müvekkilinin teminat mektubu ile teyit mektubunu aldıktan sonra satışa konu emtiayı alıcıya teslim etiğini, alıcının satım bedelini ödenmemesi üzerine, teminat mektubunun nakde çevrilmesi amacıyla 13.11.2017 tarihinde davalı bankaya yapılan başvurunun reddedildiğini ileri sürerek, şimdilik 381.657,90 USD’nin faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davacının talebinin sahte teminat mektubuna dayandığını, banka ile muhatap arasında teminat mektubu şeklinde garanti sözleşmesi kurulabilmesi için, banka teminat mektubunun muhataba ulaşması ve muhatabın da bu garantiyi kabul etmesinin gerektiğini, banka tarafından davacıya verilmiş herhangi bir teminat mektubu bulunmadığından taraflar arasında, TBK’nın 128. maddesi anlamında garanti akdi kurulmadığını, teminat mektubu aslının muhataba ulaşmadığı durumlarda banka ile muhatap arasında bir garanti sözleşmesinin kurulamayacağını, davacının lehtar tarafından kendisine verilen sahte teminat mektuplarıyla ilgili müvekkilinden herhangi bir teyit almadığını, dava dilekçesinde teyit alındığı belirtilmesine karşı, müvekkilinden herhangi bir teyit alınmadığını, bu nedenle kusurlu davranan davacının herhangi bir talepte bulunamayacağını, davacının teminat mektuplarının incelemesi halinde bu mektupların sahte olduğunu anlayabileceğini, hiçbir inceleme yapmayan davacının sahte teminat mektubu ile karşı karşıya kaldığını, teminat mektubunun düzenlenerek müşteriye verildiğini, mektubun davacıya verilmediğini ve bu mektupların davacıya inceletilmediğini, daha sonra teminat mektupları asıllarının müşteri tarafından iade edilmesi nedeniyle, teminat isteğinin düşürüldüğünü, müvekkilinin işlemlerinin bankacılık uygulamalarına uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Davacı vekili, cevaba cevap dilekçesinde özetle; teminat mektubunun niteliği gereği, muhatabın açık bir kabul beyanının gerekmediğini, önerinin uygun bir sürede reddedilmemesi halinde garanti sözleşmesinin kurulacağını, hukuki ilişkinin mahiyeti gereği bankaların düzenlediği teminat mektubunun muhataba vardıktan sonra, muhatabın kabulünün bankaya ulaşmasına gerek bulunmadığını, davalının, dava dışı alıcının borcunu teminen müvekkiline hitaben teminat mektubu düzenlediğini, bu teminat mektubunun müvekkiline verilmesi veya gönderilmesi gerekirken, mektubun lehtara teslim edildiğini, lehtar tarafından teminat mektubunun müvekkiline ibraz edilmesi ve aynı zamanda müvekkilinin ticari defterine kayıt edilmesi nedeniyle akdi ilişkinin kurulduğunu, davalının teminat mektubunu düzenlediğini kabul ettiğini, 13.11.2017 tarihinde bankaca düzenlenen teminat mektubunun bilgilerinin yazılarak tazmin talebinde bulunulduğunu, cevabi yazıda sadece mektup aslının bankaya iade edilmesi nedeniyle ödemeden kaçınıldığını, bankaca teminat mektubunun düzenlenmediğinin savunulmadığını, aksine düzenlenen teminat mektubunun lehtar tarafından bankaya iade edildiğinin belirtildiğini, teminat mektubunun muhataba ulaşmasıyla sözleşmenin kurulması nedeniyle ayrıca muhatabın bir teyidine gerek bulunmadığını, bankaca ayrıca 14.08.2017 tarihli teyit mektubu da verildiğini, emsal gösterilen Yargıtay kararlarında sahte teminat mektuplarının ibraz edilmesi nedeniyle bankanın sorumlu olmadığının belirlendiğini, oysa dava konusu teminat mektubunun banka tarafından düzenlendiğini, kıymetli evrak niteliğinde olmayan teminat mektubu aslının bankaya ibrazının zorunlu olmadığını belirterek, davanın kabulüne istemiştir. Davalı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; müvekkilince düzenlenen teminat mektubunun davacıya verilmediğini veya kendisine iletilmediğini, bu hususun cevaba cevap dilekçesinde ikrar edildiğini, talebe konu belgenin sahte olduğunu, davacının ticari defterlerindeki kaydın teminat mektubunun kendisine iletildiği anlamına gelmeyeceğini, davacının iddiasının aksine lehtar tarafından da muhataba iletilmediğini, teminat mektubunun muhataba ulaşıp ulaşmaması halinde garanti sözleşmesinin kurulamayacağını, müvekkilince davacıya verilmiş gerçek bir teminat mektubu yada yazısı bulunmadığını, teyit istenmesi halinde bu mektubun sahte olduğunun bankaca kendisine bildirileceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm bunlar yanında ayrıca, muhatap adına düzenlenmiş teminat mektubunun da, muhatap tarafından mektubu düzenleyen bankaya ibrazı zorunludur. Diğer bir anlatımla mektup, düzenlendiği halde muhataba hiç verilmemiş veya verilmiş olmakla birlikte mektup üzerinde tazmin talep hakkı doğuracak biçimde yetkili hamillik sıfatı kalmamış ise, muhatabın tazmin talebinin karşılanması zorunlu değildir. Örneğin bankaca düzenlenen bir teminat mektubunun muhatap tarafından herhangi bir nedenle mektubun lehtarına ve lehtar tarafından da düzenleyen bankaya iadesi durumunda, elinde teminat mektubu olmayan muhatabın daha önce almış olduğu teyide göre bankadan tazmin talebinde bulunmasına olanak bulunmamaktadır. Bu bilgilere göre somut olaya bakıldığında; dava konusu teminat mektubunun davalı banka tarafından düzenlenerek dava dışı müşteriye (lehtara) verildiği, müşteri tarafından da daha sonra davalı bankaya iade edilmek suretiyle risk düşüm işlemlerinin gerçekleştiği davalı tarafın savunmasından anlaşılmaktadır. Davacı taraf, davalı bankanın bu yöndeki savunmasının aksini; yani, teminat mektubunun kendisine verildiğini veya tazmin talep hakkını sağlayacak biçimde hamilliğini kanıtlamak zorundadır. Davacı taraf teminat mektubunun kendisine verildiğini kanıtlayacak herhangi bir belge aslını dosyaya sunamadığı gibi; mektubun rızası dışında elinden çıktığı yönündeki soyut iddiasını da kanıtlayacak somut herhangi bir bilgi ve belge sunamamıştır. Bu durumda davacı, geçici bir süre hamil olduğu veya dava dışı lehtardan öğrendiği bilgi ve belgelere göre teyidini aldığı ancak, hiçbir zaman düzenleyen bankaya ibraz edemediği, rızası dışında elinden çıktığı yönündeki iddiasını kanıtlayamadığı teminat mektubuna dayanarak davalı bankadan tazmin talebinde bulunamayacağından davanın reddine..” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkiliz ile dava dışı … Ltd. Şti. Arasındaki vadeli satımın teminatı olmak üzere, davalı bankaca müvekkiline hitaben, teminat mektubu ile teyit mektubu düzenlenerek lehdara teslim edildiğini, lehdarın da bu belgeleri müvekkiline ibraz ettiğini, mektubun doğruluğu ve güvenliği dünyaca kabul edilen SAP ticari defter ve kayıt sistemine kayıt edildiğini, satım bedelinin ödenmemesi üzerine 13.11.2017 tarihinde tazmin talebinde bulunulduğunu, talep yazısında bankaca düzenlenen teminat mektubu ile teyit mektubunun bilgilerinin yazıldığını, bankaca talebin reddi üzerine dava açıldığını ve mahkemece hatalı gerekçelerle davanın reddine karar verildiğini; Teminat mektubunun müvekkilince bankaya iade edilmediğini ve mektubun lehdar tarafından iade edildiğinin bankaca savunulduğunu, iade sırasında bankaca müvekkilinden teyit alınmadığını, gerekçeli kararda dava dilekçesinin eksik özetlendiğini, bankanın ret cevabındaki beyanların yazılmadığını, gerekçeli kararda yapılan teorik açıklamaların uyuşmazlıkla ilgisinin bulunmadığını, gerekçenin hukuki açıdan hatalı olduğunu, teminat mektubunun kıymetli evrak niteliğinde olmaması nedeniyle, mektup aslının ibrazının gerekmediğini, garanti sözleşmesinin sözlü şekilde de kurulabileceğini, teminat mektubunu düzenlenerek lehtara teslim edildiğinin ikrar edildiğini, müvekkilinin, lehtar tarafından ibraz edilen teminat mektubu ile teyit mektubunu alarak ticari defterlerine kayıt ettikten sonra bu belgeleri lehtara iade ettiğini, bankanın lehtara teslim ettiği belgelerin müvekkiline teslim edilip edilmediğini bilmesinin mümkün olmadığını, bankanın lehtara teslim ettiği teminat mektubunu müvekkiline teslim edilip edilmediğini sorgulayarak, mektubun lehtar tarafından iadesi sırasında müvekkilinden teyit alınması gerektiğini, tacir olan bankanın iade sırasında müvekkilinin riskinin devam edip etmediğinin sorulmadan teminat mektubunun iade alınmasının basiretli bir tacir gibi davranışı olmadığını, teminat mektubunun kıymetli evrak olmaması nedeniyle aslının ibrazının gerekmediğini, gerekçeli kararın teminat mektubunun muhatap dışındaki üçüncü kişiler tarafından bankaya iade edilmesi halinde, rizikonun ortadan kalktığına dair muhataptan teyit almayan bankanın teminat mektubunu tazmin yükümlülüğünün devam ettiğine dair Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına aykırı olduğunu, mektubun lehtar tarafından bankaya iade edilmesinin de mektubun müvekkilinin elinden rızası dışında çıktığının kanıtı olduğunu, mektubun muhatap tarafından 14.08.2017 tarihinde müvekkiline ibraz edildiğini ve aynı tarihte mektup bilgilerinin SAP sistemine işlendiğini, bu sistemdeki kayıtların değiştirilip silinemeyeceğini, mektubun müvekkiline ibraz edilmesi nedeniyle gerçek bilgilerinin sisteme kayıt edilebildiğini, garanti sözleşmesinde, garanti edilen riziko ortadan kalktıktan sonra teminat mektubunu bankaya iade etme yükümlülüğünün muhataba ait olduğunu, teminat mektubunun bankaya lehtar tarafından teslim edilmesi halinde, bankanın lehtarın muhatabı temsil yetkisinin bulunup bulunmadığını kontrol etmesi gerektiğini, bankaca rizikonun devam edip etmediğini muhataptan sorarak mektubu iade alması gerektiğinin öğreti ve yargı uygulamalarıyla kabul edildiğini, teyit yazısı alınmadan teminat mektubunun lehtardan teslim alan bankanın garanti yükümlülüğünün devam edeceğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, banka teminat mektubu bedelinin tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine, karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Banka teminat mektubu, bizzat lehtarın veya üçüncü bir kişinin verdiği kontrgaranti karşılığında bankanın muhataba karşı, belli bir paranın, muhatabın ilk yazılı talebi üzerine ödemesi hakkındaki taahhüdüdür. Buna göre, lehtarın muhataba olan borçlarının yerine getirilmemesi halinde bankanın bağımsız olarak yüklendiği bir borçtur. Bankanın bu borcu, üçüncü kişinin fiilini taahhüt niteliğinde olup üçüncü kişinin (lehtarın) borcunu yerine getirmemesi halinde, hatta yerine getirilmediğinin muhatap tarafından beyan edilmesi halinde, salt bu soyut beyan üzerine mektup bedelinin ödenmesi yükümlülüğünü doğurur. Bu nedenle de bankanın borcunun, lehtarın muhatap ile olan borç ilişkisinden bağımsız ve asli bir niteliğinin olduğu kabul edilmektedir. Ancak, bunun için banka ile muhatap arasında geçerli bir garanti sözleşmesi ilişkisinin doğmuş olması gerekmektedir. Somut olayda, davalı bankaca dava dışı lehtarın, davacıya olan sözleşme borçları nedeniyle teminat mektubu ve teyit yazısı düzenlenerek lehtara verildiği sabittir. Teminat mektubu ve teyit yazısı daha sonra lehtar tarafından bankaya ibraz edilmiş ve bankaca verilen garanti sonlandırılmıştır. Davacı, 13.11.2017 tarihinde teminat mektubu bedelinin ödenmesi amacıyla davacıya başvurmuştur. Başvuruya eklenen teminat mektubu ve teyit yazısının sahte olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle bankaca 15.11.2017 tarihli yazı ile teminat mektubu aslının 24.08.2017 tarihinde bankaya iade edilmesi nedeniyle riskin kapatıldığı ve ödeme yapılmayacağının bildirildiği görülmüştür. Davalı bankaca, lehtara teslim edilen teminat mektubunun, muhataba teslim edilmediği, lehdar tarafından da bankadan teyit istenmeden ve teminat mektubu aslı alınmadan, teminat mektubunun iade edildiğinin ileri sürülmesi karşısında, banka ile muhatap arasında geçerli bir garanti sözleşmesinin kurulduğundan söz edilemez. Teminat mektubunun davacının elinden rızası dışında çıktığı olgusu da kanıtlanmamıştır. Bu durumda, bankaca teminat mektubunun doğrudan muhataba teslim edilmemesi ve lehtara teslim edilen mektubun bir süre sonra aslının iade edilmesi nedeniyle geçerli bir garanti sözleşmesi ilişkisinden söz edilemeyeceğinden, davacının, bu mektuba dayanarak tazmin talebinde bulunması mümkün değildir. Davacının, sahte mektupla tazmin talebinde bulunulması da teminat mektubu aslının hiç bir zaman davacıya ulaşmadığını göstermektedir. Bankaca, aslı iade edilen mektup nedeniyle, bu tarihe kadar alacaklı tarafından bir bildirim bulunmaması nedeniyle teminat riskinin kapatılması da yerindedir. İlk derece mahkemesinin gerekçesinin somut olaya uygun olduğu ve geçerli bir teminat ilişkisi bulunmaması nedeniyle tazmin talebinin reddine karar verilmesi yerinde olup, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm istinaf başvuru nedenlerinin reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irat kaydına, bakiye 26,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 15.12.2022 tarihinde; temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.