Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/426 E. 2022/1716 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/426
KARAR NO: 2022/1716
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/11/2019
NUMARASI: 2018/560 E. – 2019/516 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Bayilik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalılar tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketçe bayilik sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarının tespiti istemiyle davalılar aleyhine İstanbul 43.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/305 Esas sayılı dosyasında açılan davada mahkemece, müvekkili şirket lehine davanın kabulüne karar verildiğini, gerekçeli kararın bozulması üzerine İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1288 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılamada da davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen kararın Yargıtay’ca onandığını, onama kararı ile müvekkili lehine haksız kullanım bedeli tespit edildiğini ve müvekkilinin haksız kullanım bedeline hak kazandığına ilişkin Yargıtay ilamında bir çekince bulunmadığını, İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1288 Esas 2017/68 Karar sayılı dosyasında, haksız kullanım bedeline ilişkin hükümde taleple bağlı kalınarak 1.000,00 Euro haksız kullanım bedelinin tahsiline karar verilerek, müvekkilinin fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulduğunu, davalıların kesinleşen mahkeme kararına istinaden 1.000,00 Euro karşılığını ödediklerini, bakiye 14.000,00 Euro haksız kullanım bedelinin ödenmemesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, savunmasında özetle; İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1288 Esas sayılı dosyasında, haksız kullanım cezai şart bedelinin tespit edilmesine rağmen davaya konu edilen 14.000 Euro bedelin tespitinin yargılamaya muhtaç olduğunu, İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1288 Esas sayılı dosyasında talep edilen cezai şart bedelinin müvekkili şirketin mahvına sebep olup olup olmayacağının tartışılarak en fazla 112.855,00 TL cezai şart alacağının tahsiline karar verildiğini, davacının taleplerinin müvekkili şirketin ekonomik açıdan mahvına sebep olup olmadığının ilk davadaki tespitlerle birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, alacağın likit olmadığını savunarak, davanın reddi ile kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…davacı ve davalıların 01/11/2010 tarihli bayilik sözleşmesinin davalı tarafça 17/02/2011 tarihli ihtarla feshedildiği ve davacıya aynı gün tebliğ edildiği, buna göre bu tarihten itibaren 5 gün içerisinde en son 23/02/2011 tarihine kadar sözleşmenin ilgili maddeleri gereğince emaneten teslim edilen emtiaların tesliminin gerçekleşmesi gerektiği, ancak davalı tarafça 10/03/2011 tarihinden 15 günlük gecikme ile teslimatın gerçekleştirildiği, buna göre davacının davalıdan günlüğü 1.000,00-EURO dan 15.000,00-EURO ariyetlerin geç tesliminden kaynaklı sözleşme kapsamında alacağının bulunduğu, alacağın 1.000,00-EURO’sunun kesinleşen İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/02/2017 tarih ve 2014/1288 Esas 2017/62 Karar sayılı ilamına istinaden davalılardan tahsil edildiği ve kalan alacak tutarının 14.000,00-EURO olduğu kanaatine varıldığından, davanın kabulü ile davalıların İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin aynen devamına, alacak likit olmakla dava konusu alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi…” gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalıların İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yaptıkları itirazın iptali ile takibin devamına, alacak likit olmakla dava konusu alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalılar vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1288 Esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporundaki haksız kullanım cezai şart bedeli tespit edilmesi nedeniyle davayı kabul ettiğini, ancak mahkemece ilk davada sadece 1.000 Euro cezai şart talep edilmesi nedeniyle, tenkis husususun değerlendirilmediğini, mahkemenin bu kabulünün kalan cezai şart tutarını aynen kabul edildiği anlamına gelmediğini, talep edilen cezai şartın müvekkilinin ekonomik olarak mahvına sebep olup olmayacağının değerlendirilmesi gerektiğini, esasen İstanbul 3.Asliye Ticaret Mahkemesince bu değerlendirmenin yapılarak cezai şartın 1/2 oranında tenkis edildiğini ve sonuçta 112.855 TL tutarında cezai şart ödeneceğinin kararlaştırıldığını, bu kararda cezai şartın tenkis edilmesi gerekçesinin de gösterildiğini ve bu gerekçenin Yargıtayca benimsenerek hükmün onanması nedeniyle, davada talep edilen bakiye cezai şart tutarının tamamen tenkisi ile davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, Haksız talep edilen bedelin tamamı tenkisen ortadan kaldırılmasa dahi İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1288 Esas sayılı dosyasında uygulandığı gibi davaya konu haksız kullanım bedelinin de 1/2 oranında tenkisi gerektiğini, mahkemece alınan bilirkişi raporunda da bu görüşün belirtilmesine rağmen, mahkemece bu hususun değerlendirilmeden karar verilmesinin hatalı olduğunu, alacağın likit olmaması nedeniyle icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, bayilik sözleşmesinden kaynaklanan bakiye haksız kullanım bedelinin tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalılar vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı ile davalı şirket arasında düzenlenen 01.11.2010 tarihli bayilik sözleşmesinin 37. maddesi gereğince, beş yıllık sözleşmenin 17.02.2011 tarihli davalı ihtarıyla feshedildiği açıktır. Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin feshinden kaynaklı alacakların tahsili amacıyla davacı tarafından, davalı şirket ile borçlu kefil hakkında 02.05.2011 tarihinde İstanbul 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/12882 Esas sayılı dosyasıyla açılan davanın yargılamasında sözleşmenin kuruluşu, feshi, kefalet şartlarının geçerliliği tartışılarak değerlendirilmiş ve sözleşme ile kefaletin geçerli olduğu anlaşılmıştır. Anılan davada davacı, sözleşmenin 25. maddesi gereğince, 100.000 Euro cezai şart, sözleşmenin 23. maddesi gereğince 1.000 Euro haksız kullanım bedeli ve kâr mahrumiyeti talep etmiştir. İlk derece mahkemesince 07.02.2017 tarihli kararla cezai şart miktarı 1/2 oranında tenkis edilerek 112.855 TL cezai şart bedeli ile şimdilik 1.000 Euro haksız kullanım bedeli karşılığı 2.207,10 TL olmak üzere toplam 115.112,10 TL’nin tahsiline, kâr mahrumiyeti talebinin reddine karar verilmiş, bu karar Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 12.09.2018 tarihli kararı ile onanarak kesinleşmiştir. Davacı eldeki davada, ilk davada talep edilen sözleşmenin 23. maddesinden kaynaklı haksız kullanım bedelinin o davaya konu edilmeyen kısmını talep etmiştir. Bu amaçla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin gerekçeli kararında belirlenen 14.000 Euro haksız kullanım bedelinin tahsili amacıyla takip başlatılmış, davalıların itirazı üzerine takip durmuştur. İlk derece mahkemesince bilirkişi raporu alınmıştır. İbraz edilen raporda, haksız kullanım bedelinin cezai şart niteliğinde olduğu tespit edilerek 15 günlük gecikme nedeniyle 15.000 Euro haksız kullanım bedeli bulunduğu, daha önceki davada taleple bağlı kalınarak 1.000 Euro’nun hüküm altına alındığı, önceki hükümde bu talebin kısmi yapılması nedeniyle tenkis husususun değerlendirilmediği bu nedenle alacağın 1/2 oranında tenkis edileceği bildirilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 23. maddesinde, “Bayi, bu sözleşmenin herhangi bir sebeple sona ermesi halinde kendisine emanet olarak bırakılan ve mülkiyeti …’a ait ekipmanları ve her nevi ışıklı ve ışıksız tanıtma vasıtalarını en geç 5 gün içerisinde nakliye ve demontaj masrafları kendisine ait olmak üzere …’ın dolum tesisleri ve depolarından kendisinden en yakın olana iade ve teslim etmek zorundadır. Bayiye emaneten teslim edilen ekipmanların iade edilmemesi, kullanılmayacak şekilde hasarlı olması veya zayi olması halinde, bayi bu sözleşmenin fesih tarihindeki ekipmanların amortisman payı düşülerek yeni bedellerini …’a ödemeyi kabul etmiştir. Bu halde … dilerse ekipmanların bedellerini, teminatları paraya çevirmek yolu ile de tahsil edebilir. Ancak bayi her halükarda …’ın kurumsal kimliğini görüntüleyen ekipmanlarını kullanamaz, kullandıramaz.” düzenlemesi yer almaktadır. Sözleşmenin 24. maddesinde ise, “Bu sözleşmenin feshi halinde, bayiye, … tarafından emanet edilen her türlü ekipmanların 23. maddede belirtilen süre içinde ve belirtilen yere iade edilmemesi halinde, bayi geciken her gün için 1.000 Euro haksız kullanım bedelini …’a ödemeyi şimdiden kabul etmiştir.” düzenlemesi bulunmaktadır. İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1288 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davalı …’nin bayilik sözleşmesinin 46. maddesi gereğince 150.000 TL’ye kadar diğer borçlu ile birlikte müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğu, hüküm altına alınan toplam tazminat miktarının 116.112 TL olması nedeniyle bu miktarın kefalet limiti içerisinde kaldığı tespit edilmiştir. Mahkemece bayilik sözleşmesinin 25. maddesi gereğince, davalı tarafından haksız şekilde feshedildiği kabul edilerek kâr mahrumiyetinden ayrı olarak 100.000 Euro cezai şartın talep edilebileceği, ancak bu cezanın fahiş olması nedeniyle cezanın 1/2 oranında tenkis edildiği görülmüştür. Hükümde, davacının bu davaya da konu ettiği ve o davada şimdilik 1.000 Euro olarak talep ettiği, sözleşmenin 23. maddesinden kaynaklı haksız kullanım bedeli yönünden de değerlendirme yapılmıştır. Davalı tarafça sözleşmenin 17.02.2011 tarihinde feshedildiği ve feshin karşı tarafa aynı gün tebliğ edilmesi nedeniyle, bu tarihten itibaren 5 gün içerisinde, 23.05.2011 tarihine kadar sözleşmenin ilgili maddeleri gereğince teslim edilmesi gereken emtiaları 15.03.2011 tarihinde, 15 gün gecikme ile teslim etmesi nedeniyle, 15.000 Euro alacağı bulunduğu fazlaya ilişkin hak saklı tutularak talepte bulunulduğundan, 1.000 Euro’nun tahsiline karar verildiği görülmüştür.Sözleşmenin 23 ve 24. maddelerindeki, davalı şirkete teslim edilen emanetin geç teslim edilmesi halinde günlük 1.000 Euro ödenmesine ilişkin hükmün niteliğinin değerlendirilmesi gerekir. Sözleşmede belirtilin bu yükümlülük kira vb yükümlülük değildir. Davalı bayi emanet edilen emtiaları iadeye zorlayan cezai şart niteliğindedir. Sözleşmede belirtilen ceza TBK’nın 179/2. maddesindeki, ifaya ekli cezai şart niteliğindedir. Bu nedenle cezai şartın tenkisinin değerlendirilmesi gerekir. Taraflar arasında daha önce, sözleşmenin 25.maddesinden kaynaklı cezai şart alacağı yönünden yapılan yargılamada ilk derece mahkemesince ceza miktarının 1/2 oranında tenkisine karar verilmiş ve bu karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmitir. Bu durumda, cezai şart niteliğinde olan 23 ve 24. maddesindeki alacağın da tenkisi gerektiğinden, ceza alacağının 1/2 oranında tenkisi ile takdiren 7.000 Euro alacak üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, bu hususun değerlendirilmeden karar verilmesi yerinde olmamıştır. Ancak bu hususun değerlendirilmesi yeniden yargılamayı ve delil toplamayı gerektirmediğinden, Dairemizce de değerlendirilebileceği anlaşılmıştır.Dairemizce, davalılarca ileri sürülen istinaf sebepleri ve re’sen dikkate alınması gereken hususlar yönünden istinaf incelemesi yapılmış, hükümde re’sen dikkate alınması gereken bir kamu düzenine aykırılık bulunmaması nedeniyle, istinaf incelemesi, davalıların istinaf nedenleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.Sözleşmeden kaynaklanan alacağın likit olması nedeniyle, hükmedilen alacak üzerinde davacı yararına icra inkar tazminatı hükmedilmiştir. Ceza koşulunun TBK’nın 182. maddesi uyarınca kesinleşen karar dikkate alınarak tenkis edildiğinden, reddedilen miktar yönünden davalı yararına kötü niyet tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama gideri takdir edilmemiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmasına, sonuçta ceza koşulu alacağının tenkisi ile davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda; 1-Davanın kısmen kabulü ile davalıların İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı ilamsız icra takip dosyasına yaptıkları itirazın 7.000 USD asıl alacak üzerinden iptaline, takibin 7000 USD asıl alacağın icra takip tarihinden itibaren işleyecek ve 3095 sayılı Kanun’un 4/a. maddesi uyarınca hesaplanacak temerrüt faiziyle birlikte ve tahsil tarihindeki TCMB efektif satış kuru TL karşılığının tahsili için takibin devamına; fazlaya ilişkin itirazın iptali talebinin tenkis nedeniyle reddine, 2-Alacak likit olduğundan, hükmedilen alacağın dava tarihindeki TL karşılığının %20’si oranında (24.12.2018 tarihindeki USD efektif satış kuru 5.3101 TL) hesaplanan 7.434,14 TL icra inkâr tazminatının davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 3-Alınması gereken 2.539,13 TL harçtan, peşin alınan 1.448,19 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 1.090,94 TL harcın davalılardan müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına,4-Davacı tarafından peşin yatırılan 1.448,19 TL harç gideri, 5,20 TL vekalet harcı ile 35,90 TL başvuru harcı giderinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 5- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 9.100,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,6-Davacı tarafından yapılan 107,40TL tebligat ve posta gideri, 1.400,00 TL bilirkişi ücreti toplamı toplam 1.507,40 TL yargılama giderinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,7- Dava tenkis kapsamında kısmen reddedildiğinden, davalılar yararına yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,8- Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının yatıranlara iadesine, 9-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a)Davalılar vekilince yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, b)Davalılar vekilince yatırılan 1.087,00 TL peşin istinaf karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince davalılara iadesine, c)Davalılar tarafından yapılan 220,70 TL başvuru harcı gideri, 72,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 293,70 TL kanun yolu giderlerinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine, 10-Artan gider avansının yatıranlara iadesine, 11-Gerekçeli kararın, ilk derece mahkemeseince taraf vekillerine tebliğine, 12-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 15.12.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava değerine göre karar kesindir.