Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/425 E. 2022/1645 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/425
KARAR NO: 2022/1645
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/11/2019
NUMARASI: 2018/1370 E. – 2019/1117 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, dava dışı … San. ve Tic. A.Ş’ye ait emtiayı Türkiye’den İngiltere’ye taşınmasını 5.600,00 Euro bedelle üstlendiğini, taşımanın yapılması için davalı ile sözleşme yapılarak 5.400,00 Euro ödendiğini, davalının da emtianın taşınması için alt taşıyıcı atayarak yükü dava dışı … Ltd Şti’ne tevdi ettiğini ve yükün 25.09.2018 tarihinde … plakalı araca yüklendiğini, davalı şirket yetkilisinin 01.10.2018 tarihli e-mail ile taşınan emtianın 04.10.2018 günü saat 18:00’e kadar alıcıya teslim edileceğini teyit ettiğini, CMR Konvansiyonu’nun 17/1. maddesi uyarınca fiili taşıyıcı olan davalının, yükün taşınması sırasında oluşabilecek tüm hasar ve kayıplardan sorumlu olduğunu, Konvansiyon’un 3.maddesi uyarınca akdi taşıyıcının, taşıma işinde kullandığı yardımcılarının fiillerinden de sorumlu olduğunu, emtianın teslimi gereken günden 1 gün önce, davalı şirket yetkilisince teslimatta gecikme olacağının bildirildiğini, davalının yükü süresinde teslim etmeyerek müvekkilinin zarara uğramasına neden olduğunu, yükün akıbeti hakkında sürekli yanlış ve çelişkili bilgiler verdiğini, çelişkili bilgilerle müvekkilinin müşterisi nezdindeki itibarının zedelendiğini, müvekkilince taşıma süreci ile ilgili yazılan elektronik postalara cevap verilmediğini veya ilgisiz cevaplar verilerek, yazılı delil oluşturmamak amacıyla telefon aracılığıyla iletişim kurduğunu, müvekkilince keşide edilen ihtarla yükü tesliminin istenildiğini, aksi halde taşıyıcının sorumlu olacağının bildirildiğini, emtianın zamanında teslim edilmemesi nedeniyle gönderenin, alıcının üretim kaybına uğramaması için aynı emitayı yeniden üreterek gönderme girişiminde bulunduğunu ve bu taşımanın dava dışı şirketler aracılığıyla yapıldığını, normal şartlarda 9 günde tamamlanabilecek teslimatın, davalının ağır kusuruyla uzun sürdüğünü, bu taşımadan çok az miktarda kar marjı elde etme hedefi olan müvekkilinin toplamda 12.300,00 Euro ve 34.546,70 TL zarara uğradığı, müvekkilinin navlun ücreti alamadığı gibi, … şirketi tarafından yapılan ek taşıma nedeniyle yansıtılan 6.700,00 Euro ve sonradan gönderen tarafından … şirketi aracılığıyla gönderdiği ek taşıma masrafı olan 34.546,70 TL zarara uğradığını ileri sürerek, bu miktarların temerrüt faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermemiştir. Davalı vekili, cevap süresinden sonra sunduğu beyan dilekçesinde özetle; müvekkilinin teslim aldığı emtiayı 04.10.2018 tarihinde teslim etmesi gerekirken, 22 gün gecikme ile 26.10.2018 tarihinde teslim ettiğini, gecikmenin alt taşıyıcıdan kaynaklandığını, emtianın süresinden sonra teslim edilmesi nedeniyle CMR’nin 20. maddesi anlamında zayi olmuş bir yükten söz edilemeyeceğini, CMR’nin 23/5.maddesine göre gecikme halinde müvekkilinin sorumluğunun en çok taşıma ücreti kadar olabileceğini, yükün geç teslimi nedeniyle yeni ürün üretilerek bunların fahiş fiyatla taşıtılmasından müvekkilinin sorumlu olmadığını savunarak, davanın reddi istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Loj. Taş. Ltd. Şti. tarafından düzenlenen 25.09.2018 tarih, … no.lu CMR-Uluslararası Hamule Senedi uyarınca gönderenin … SAN. A.Ş, alıcısının …, araç plakasının …, 44 Palet, PLASTIC TRAY 5.700 Kg parsiyel yük olarak kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. Taşıyıcı … Lojistik İthalat ve İhracat şirketi tarafından 25/09/2018 tarih, … no.lu Transit Refakat Belgesi tahtında, … plakalı araç ile Türkiye’den İngiltere’ye 105 Kap, 9767,75 Kg. tutarında parsiyel yükün tamamının taşındığı, dolayısıyla yukarıda belirtilen CMR-Taşıma Senedi üzerinde kayıtlı araç plakası ile Transit Refakat Belgesi üzerindeki araç plakasının örtüştüğü anlaşılmıştır. Somut olayda davacı … Loj. Ltd. Şti.’nin dava dışı müşterisi … firması ile bu firmaya ait 44 Palet 5700 Kg., tutarında emtia/eşyanın uluslararası karayolu ile Türkiye’den İngiltere’ye taşınması için anlaştıkları, davacı taşıyıcının söz konusu taşımayı davalı … Loj. Ltd. Şti’ne bıraktığı, bu şirketinde fiili taşıma için … Loj. firması ile anlaşarak fiili taşımanın bu firma tarafından icra edildiği ve 22 gün gecikmeli olarak yükün teslim edildiği, söz konusu gecikmenin davalı alt taşıyıcı … Loj.Taş. Ltd.Şti.’nin kabulünde olduğu, ancak davalının bu gecikmenin uluslararası parsiyel taşımalarında makul sayılacak bir süre olduğunu bu sebeple gecikmeden dolayı davacının uğradığı zarardan dolayı sorumluluğunun bulunmadığı savunmasında bulunmuştur. Gecikmeye ilişkin sektörel bilirkişisinin görüşü mahkememizce yerinde görülmüş ve buna göre; taraflar arasında parsiyel yük taşıması bulunduğu, birden farklı firmaya ait konsolide edilmiş eşyaların taşındığı, yol güzergahının yaklaşık 3800-4000 km. mesafede, tüm kıta Avrupası’nın kat edildiği, aynı zamanda gemi geçişlerini de kapsayan bir karayolu sefer türü olduğu, sınır geçişlerindeki beklemeler ve araç içindeki yükün belli noktalarda ayrı ayrı boşaltılması ve teslimi de göz önünde bulundurulduğunda 10-15 günlük gecikmenin makul olduğu, ancak olayda bu süreyi aşan bir gecikme olduğu dolayısıyla CMR Konvansiyonu Madde 17/1 anlamında bir gecikme söz konusu olup davalı taşıyıcının gecikmeden kaynaklı zarardan TTK m.888 hükmü çerçevesinde sorumluluğunun bulunduğu takdir ve sonucuna varılmıştır. Teknik bilirkişiler eliyle yapılan inceleme ve değerlendirme uyarınca gecikme dolayısıyla davacının uğradığı zarar miktarının; dava dışı … Plastik San. ve Tic. A.Ş. tarafından düzenlenen 01/10/2018 tarihli, … nolu iade faturası nedeniyle davacının mahrum kaldığı tutarın 5.600,00 EUR olduğu, dava dışı … San. ve Tic. A.Ş. tarafından düzenlenen 15/10/2018 tarihli, …k nolu yansıtma faturası nedeniyle uğranılan zararın 6.700,00 EUR ve 31/10/2018 tarihli, … no.lu yansıtma faturası nedeniyle uğranılan zararın 34.546,70 TL olduğu hesaplanmıştır. Davacının talebi de hesaplanan bu miktara ilişkindir. Ancak CMR Madde 23/5 uyarınca gecikme halinde, hak sahibi zarar ve ziyanın bundan ileri geldiğini kanıtlarsa, taşımacı bu zarar ve ziyan için taşıma ücretini geçmemek üzere tazminat ödeyeceği şeklinde sınırlı sorumluluk prensibi benimsenmiştir. Dolayısıyla somut olayda davalının sorumluluğu taşıma ücreti ile sınırlı olacaktır. Bu açıklamalar ışığında, davacının uğradığı zararın daha yüksek olması sebebiyle CMR m. 17/1 atfı ile CMR m.23/5 hükmü uyarınca sınırlı sorumluluk prensibi gereği taşıma bedeli olan 5.400,00 Euro bedelin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine…” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 5.400,00 Euro’nun dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece, bilirkişi kurulu raporu esas alınarak davalının fiili taşıyıcı olarak üstlendiği taşıma işini geç ifa etmesi nedeniyle CMR’nin 23/5.maddesi uyarınca davalının navlun bedelince sınırlı sorumlu olduğu kabul edilerek karar verildiğini, mahkemece HMK’nın 276. maddesine aykırı şekilde çift sayıda bilirkişi görevlendirilerek inceleme yapılmasının hatalı olduğunu, davalının süresinde cevap dilekçesi sunmadığını, süresinden sonra sunulan beyan dilekçesinde de gecikmenin ikrar edildiğini, gecikme nedeniyle müvekkilinin navlundan mahrum kaldığı gibi, katlanmak zorunda kaldığı giderlerin de oluştuğunu, bu ikili ayrımın yapılmasının hakkaniyete uygun bir çözüme ulaşmayı sağlayacağını, mahkemece navlun talebinin kabul edildiğini, bunun dışındaki maddi zararın ise incelenmeden reddedildiğini, bilirkişi raporu ile müvekkilinin diğer zararlarının oluştuğunun belirlendiğini, yükün gecikmesi sebebiyle dava dışı gönderen … şirketinin yeni ürünler üretmek zorunda kaldığını ve bu ürünleri dava dışı … Lojistik ve … ile göndererek taşıma ücretlerini, asıl taşımadaki sözleşme muhatabı ve yüklerin akdi taşıyıcısı konumunda olan müvekkiline yansıtığını, yansıtma bedellerinin de müvekkilince ödendiğini, ilk taşıma nedeniyle tahsil edilen navlun ücretinin de …’a iade edildiğini; Davalının, yükün teslim tarihine ilişkin taahhütte bulunduğunu ve bu kapsamda yükün 04.10.2018 tarihine kadar 9 günlük termin süresi içerisinde alıcısına teslim edileceğine dair davalı şirket yetkilisinin beyanı bulunduğunu, taahhüde rağmen yükün 26.10.2018 tarihinde, 1 ay sonra teslim edildiğini, davalı şirket ve yetkililerinin termin süresinin aşılması nedeniyle müvekkilinin uğradığı zararı tazminle yükümlü olduklarını;Gecikme nedeniyle ortaya çıkan zarara ait sınırlı sorumluluğunun kaldırılması gerektiğini, davalının taşımayı fiilen yaptırdığı yardımcı kişilerin fiillerinden de sorumlu olduğunu, bu nedenle CMR’nin 29. maddesi uyarınca sınırlı sorumluluğun kaldırılması gerektiğini, yükün teslim süresinin taahhüt edilen termin süresinin iki katından fazla olması, yükteki gecikmenin neden kaynaklandığına ilişkin makul ve kabul edilebilir herhangi bir açıklama getirilmemesi, dava dışı … firmasının, müvekkil şirket müşterisi dava dışı …’tan şantaj ile ek tahsilat yapması, yükün akıbeti ile alakalı müvekkil şirkete kasıtlı ve sürekli şekilde hatalı, çelişkili ve noksan bilgi verilmesi, aleyhe kullanılmasını önlemek üzere elektronik mail üzerinden iletişimi durdurarak, durumu sözlü olarak idare etmeye çalışılması, tüm yaşananlara rağmen, davalının tahsilatın yapılmadan yükün teslim edilmeyeceği tehdidiyle tahsilat yapılması, akdi taşıyıcı olarak dava dışı gönderici … firmasına karşı sorumlu olan müvekkil şirketin, … nezdinde itibarının sıfırlanması gibi nedenlerin sınırlı sorumluluğu kaldırıcı olaylar olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın tam kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasındaki taşıma sözleşmesine konu emtianın geç teslimi nedeniyle akdi taşıyıcı olan davacının uğradığı zararların tazmini istemine, ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı ile dava dışı … Plastik San.Tic.AŞ arasında düzenlenen taşıma sözleşmesi ile gönderene ait emtianın Türkiye’den İngiltere’ye 5.600 Euro bedelle taşınması konusunda taşıma sözleşmesi düzenlenmiştir. Davacı, akdi taşıyıcı olarak yüklendiği taşıma edimini 5.400 Euro bedelle davalıya yaptırmıştır. Davalı, taşımada alt ve fiili taşıyıcı olup, davalının da bu edimini dava dışı … Lojistik şirketine yaptırdığı anlaşılmaktadır. CMR’nin 3. maddesi gereğince taşımacı, taşıma sırasında yararlandığı kişilerin görevleri sırasındaki hareket ve ihmallerinden sorumludur. Bu nedenle, davalı fiili taşıyıcı, taşıma sözleşmesi kapsamında gerek kendi eylemleri ve gerekse taşıma sırasında yararlandığı kişilerin eylemleri nedeniyle meydana gelen hasar, zayi ve gecikmelerden kural olarak sorumludur. İlk derece mahkemesince yapılan bilirkişi incelemesinde, Türkiye’den İngiltere’ye parsiyel yük olarak taşınan emtianın 25.09.2018 tarihli hamule senedi ile araca yüklendiği, emtianın 01.10.2018 tarihinde taşınarak teslim edileceğinin belirtilmesine rağmen, emtianın 26.10.2018 tarihinde alıcısına teslim edildiği sabittir. Bu nedenle, CMR’nin 20. maddesi kapsamında emtianın zayi olduğu kabul edilemez. CMR’nin 23/5.maddesi uyarınca, gecikme halinde, hak sahibi zarar ve ziyan bundan ileri geldiğini kanıtlarsa taşımacı bu zarar ve ziyanh için taşıma ücretini geçmemek üzere tazminat öder. Somut olayda, emtianın geç teslim edilmesi nedeniyle davacının navlun ücretinden mahrum kaldığı, ayrıca gönderen tarafından bu ürünlerin yeniden üretilerek alıcısına teslimi için ödemiş olduğu 6.700 Euro ve 34.546,70 TL zararın davalıya yansıttığı sabittir. İlk derece mahkemesince yapılan bilirkişi incelemesinde, taşımanın parsiyel taşıma olması, birden çok yerde yükleme ve boşaltılma yapılması, yükün teslim edildiği yer itibariyle 15 günlük içerisinde tesliminin makul olduğu belirlenmiştir. Her ne kadar çift sayıda bilirkişi atanarak rapor alındığına yönelik istinaf başvurusu yapılmış ise de bilirkişilerin uzmanlık alanlarının farklı olması ve her bir uzmanlık alanı için tek bilirkişi görevlendirilmiş olması nedeniyle, bu yöne ilişkin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Davacı vekili, davalı taşımacının eylemlerini CMR’nin 29. maddesi kapsamında kalması nedeniyle, sınırlı sorumluluktan yararlanamayacağını ileri sürmüştür. Anılan maddeye göre, hasar, taşımacının kendi kötü hareketinden veya davaya bakan mahkemenin kararı ile isteyerek kötü harekete eş sayılan kusurundan ileri gelmiş ise, taşımacı, sorumluluğunu kaldıran veya sınırlayan yahut da kanıt yükünü karşı tarafa yükleyen bu maddenin hükümlerinden yararlanamaz. Maddede belirtilen kavramlar ağır kusur ve kasıt şeklinde anlaşılmalıdır. Bu durumda taşımacının ağır kusuru veya hilesinden kaynaklanan zararlarda, taşımacı sınırlı sorumluluktan yararlanamaz. Somut olayda, davalının ağır kusur veya kötü niyeti kanıtlanmamıştır. İstinaf başvuru dilekçesinin 6. maddesinde belirtilen nedenler ağır kusur veya kasıt olarak değerlendirilemez. Zira, taşımanın niteliği gereği, 15 günlük gecikmenin makul olduğu, başta taahhüt edilen teslim süresinin aşılmış olmasının başlı başına kasıt veya ağır kusur olarak kabul edilemeyeceği, fiili taşıyıcının navlun ücretini ödenmemesi halinde yükün teslim edilmeyeceğini belirtmesinin de ağır kusur olarak kabul edilemeyeceği gibi, taşıma süreci hakkında elektronik posta yerine telefonla bilgi verilmesinin de bu kapsamda değerlendirilemeyeceği anlaşılmakla, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvuru nedenlerinin reddine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irat kaydına, bakiye 26,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.01.12.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.