Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/410 E. 2020/395 K. 09.04.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/410
KARAR NO: 2020/395
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 21.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2018/556 Esas
KARAR TARİHİ: 18/12/2019 tarihli ara karar (İ. Tedbire itiraz hakkındaki ara karar)
DAVA: Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında dava içinde verilen ihtiyati tedbir kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan itirazın reddi kararına yönelik olarak verilen ara karara karşı, süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki kredi sözleşmesine göre, davacıya kullandırılan kredi karşılığında teminat olarak gösterilen ipoteklerin, bedellerinin ödenmesine rağmen sözleşmeye aykırı olarak derhal fek edilmemesi, yine davalı nezdinde tutulan nakit bloke paraların davacının yaptığı projede kullanılmasının sözleşmeye aykırı olarak engellenmesinden kaynaklı, davalının bu surette taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararların tazmini için şimdilik 6.500.000 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi istenmiş, ayrıca, davalı tarafından kredi alacağının tahsili için takibe geçilmesinin ve ödeme talebinde bulunmasının, banka lehine verilen ipotek, teminatların ve nama/emre yazılı senetlerin paraya çevrilmesinin engellenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiştir. İlk derece mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 01/10/2019 tarihli ara kararla; davacı tarafın icra takibine geçilmemesine ilişkin tedbir talebinin reddine, davacı tarafın taşınmazların satış, paraya çevirme ve kredi ilişkisi nedeniyle teminat amaçlı verilen senetlerin tahsil edilmemesine ilişkin talebinin dava değeri olan 6.500.000,00TL üzerinden %20 oranıyla belirlenen 1.300.000,00 TL gösterilecek teminatın mahkeme veznesine depo edilmesi veya kesin ve süresiz banka teminat mektubu sunulması kaydıyla kabulüyle, davacı ile davalı banka arasında akdedildiği bildirilen 23/09/2016 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinin eki ve tamamlayıcısı Ek Protokollere göre sözleşmeye konu taşınmazların satılmaması, paraya çevrilmemesi ve senetlerin tahsil edilmemesi yönünde ihtiyati tedbir uygulanmasına karar verilmiştir. Davalı vekili, bu tedbir kararına karşı itiraz dilekçesinde; tedbir kararı için somut olayda şartların mevcut olmadığını, davacının temerrüde düştüğünü, tedbir kararı verilmesinin yanlış olduğunu beyanla, tedbirin kaldırılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, itiraz üzerine duruşma açmak suretiyle verdiği 18/12/2019 tarihli ara kararıyla; “…Davalı tarafının mahkemece verilen ipoteklerin paraya çevrilmesine ilişkin ihtiyati tedbire ilişkin itirazının reddine, vadesi gelmiş ve keşidecisi başka şahıslar olan senetlerin tahsil edilmemesi yönünde ilişkin davacı tarafın talebinin reddine, ancak vadesi gelmemiş senetler ile ilgili olarak vade tarihi gelmeden tahsil edilmemesine ilişkin tedbirin devamına…”, karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceğini, derdest davanın konusunun tazminat davası olup bir miktar paranın ödenmesi talebine ilişkin olduğunu, bu davada ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğini, eğer koşulları varsa ve bir para alacağından bahsetmenin söz konusu olduğu durumda ihtiyati haciz istenebileceğini, Yargıtay yerleşik içtihadının da bu yönde olduğunu, Somut olayda mahkemenin tedbir kararında, birbirine aykırı ve sonuçta çelişki yaratan fıkralar bulunduğunu, her ne kadar 18/12/2019 tarihli duruşmada ilk tedbir kararı tadil edilmiş olsa da bu aykırılığın özünü koruduğunu, Eda davasında tedbir aracılığıyla icra takibinin paraya çevrilmesi aşamasının durdurulmasına karar verilemeyeceğini, Somut olayda ihtiyati tedbir verebilmek için aranan şartların gerçekleşmediğini, ihtiyati tedbir kararının maddi hukuk zemini bulunmadığını ve ihtiyati tedbirin sebebinin dahi ispat edilemediğini, Dava konusunun ileride icra edilmesini engelleyebilecek somut tehlikeden başka bir tehlikeye dayanılmışsa, ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğini, Şarta bağlı hüküm verme yasağı ve kararın gerekçeli olma gerekliliğin ihtiyati tedbir yargılamasında da geçerli olduğunu, mahkemenin yeterli gerekçe yazmadan karar verdiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına, ihtiyati tedbire itirazın kabulü ile ihtiyati tedbir kararlarının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, ilk derece mahkemesinde görülmekte olan tazminat davası içinde, HMK’nın 389 vd. maddeleri uyarınca verilen ihtiyati tedbir kararına itirazın reddi kararının HMK’nın 394/3. maddesi uyarınca istinafına ilişkindir. İhtiyati tedbire itirazın reddi ara kararına karşı, davacı vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekilince davalı aleyhine, taraflar arasındaki kredi sözleşmesine göre davacıya kullandırılan kredi karşılığında teminat olarak gösterilen ipoteklerin, bedellerinin ödenmesine rağmen sözleşmeye aykırı olarak derhal fek edilmemesi, yine davalı nezdinde tutulan nakit bloke paraların davacının yaptığı projede kullanılmasının sözleşmeye aykırı olarak engellenmesi, davalının bu suretle taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle davacının maddi zarara uğratıldığı iddiasıyla, şimdilik 6.500.000 TL maddi tazminatın tahsili istemli tazminat davası açıldığı anlaşılmaktadır. Yani, davacının davadaki esas talebi, kredi sözleşmesine aykırı davranış nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Davacı vekili, dava dilekçesinde, davalının akde aykırı davranışları nedeniyle müvekkilinin daha fazla zarar görmemesi için, davalı tarafından kredi alacağının tahsili için takibe geçilmesinin ve ödeme talebinde bulunmasının, banka lehine verilen ipotek teminatların ve nama/emre yazılı senetlerin paraya çevrilmesinin engellenmesi yönünde ihtiyati tedbir talep edilmiştir. İlk derece mahkemece, 01.10.2019 tarihli ara kararda yazılı gerekçe ile ve davada talep edilen alacak tutarı olan 6.500.000 TL üzerinden takdir edilen teminat karşılığında tedbir talebinin kısmen kabul- kısmen reddine karar verilmiş, bu ara karara karşı davalı vekilin itirazı üzerine muraafalı yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 394/4 maddesi kapsamında, “…davalı tarafının mahkemece verilen ipoteklerin paraya çevrilmesine ilişkin ihtiyati tedbire ilişkin itirazının reddine, vadesi gelmiş ve keşidecisi başka şahıslar olan senetlerin tahsil edilmemesi yönünde ilişkin davacı tarafın talebinin reddine, ancak vadesi gelmemiş senetler ile ilgili olarak vade tarihi gelmeden tahsil edilmemesine ilişkin tedbirin devamına” dair 18.12.2019 tarihli ara karar verilmiş, iş bu karara karşı davalı vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir.” Kanun hükmü, tedbir talep edenin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunu düzenlemiştir. Ayrıca, eğer tedbir alınmazsa hakkın kullanılmasının önemli ölçüde zorlaşması veya imkansız hale gelmesi ihtimalinin de bulunması gerekir. Yine tedbirin sadece dava konusu olan şey hakkında verilebileceğini düzenlemiştir. Davanın konusu olmayan mal varlığı hakkında tedbir kararı verilemez. İhtiyati tedbirde, hakkında tedbir kararı alınan şey, esasen asıl davanın konusudur. Konusu para alacağı (tazminat) olan bir davada, davanın konusunu oluşturmayan hususlarda tedbir kararı verilemez. Ancak, para alacağına ilişkin davalarda, İİK’nın 257 vd maddelerindeki koşullar varsa, ihtiyati haciz kararı verilebilir. Somut olayda, taraflar arasında kredi ilişkisi bulunduğu, davalı yanca davacıya kredi kullandırıldığı hususları ihtilafsızdır. Dava ve talep, taraflar arasındaki kredi ilişkisine göre, davacıya kullandırılan kredi karşılığında teminat olarak gösterilen ipoteklerin, bedellerinin ödenmesine rağmen sözleşmeye aykırı olarak fek edilmediği, yine davalı nezdinde tutulan nakit bloke paraların davacının yaptığı projede kullanılmasının sözleşmeye aykırı olarak engellendiği iddiasına dayalı tazminat isteminden ibarettir. Mahkemece de verilen ihtiyati tedbir kararında davacının davalıdan tahsilini talep ettiği alacak tutarı dikkate alınarak teminat belirlenmiştir. Buna göre, ilk derece mahkemesince dava konusu olmayan taraflar arasındaki kredi sözleşmesi uyarınca davalı lehine verilen ipoteklerin paraya çevrilmesinin önlenmesi, vadesi gelmemiş senetler ile ilgili olarak vade tarihi gelmeden tahsil edilmemesine yönelik verilen tedbir kararında, HMK’nın 389 maddesindeki yasal düzenleme karşısında, hukuka uygunluk bulunmamaktadır. Somut uyuşmazlıkta, davacının kredi ilişkisinde borcunun bulunmadığına, kredi ilişkisinden kaynaklanan borcun tamamen kapatıldığına, bu nedenlerle davalı nezdindeki ipotek ve senetlerin bedelsiz kaldığına dayalı bir menfi tespit talebi bulunmadığı gibi ipoteklerin fekkine dair bir esas talebi de bulunmamaktadır. Bir dava içinde verilecek ihtiyati tedbir kararı, esasa ilişkin neticei talebi teminat altına almak üzere ve münhasıran dava konusu olan mal varlığı veya şey hakkında verilebilir. Buna göre, hakkında esasa ilişkin bir talep bulunmayan ipoteklerin paraya çevrilmesinin veya dava konusu olmayan kambiyo senetlerinin tahsilinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesinin hukuki bir dayanağı bulunmamaktadır. Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesince verilen ihtiyati tedbir kararı usul ve yasaya aykırı olduğu gibi ihtiyati tedbire yönelik itirazın reddine dair ara kararı da usul ve yasaya aykırı olduğundan, ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararının kaldırılmasına, ihtiyati tedbire itiraz hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine ve sonuç olarak ihtiyati tedbir kararlarının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; HMK’nın 353/1.b.2. ve 394/son maddeleri uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İlk Derece Mahkemesinin ihtiyati tedbire itirazın reddine dair verdiği 18.12.2019 tarihli ara kararın KALDIRILMASINA, ihtiyati tedbire itiraz hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine, bu doğrultuda; 1-HMK’nın 394/4. maddesi uyarınca davalı vekilinin ihtiyati tedbire vaki itirazları haklı görüldüğünden, ihtiyati tedbire itirazın kabulüne, ilk derece mahkemesinin 01.10.2019 tarihli ihtiyati tedbir kararının bütünüyle kaldırılmasına, 2-Davalı tarafça yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 44,40 TL istinaf harcının talep halinde davacı tarafa iadesine, 3-Davalı tarafından yatırılan istinaf harç gideri ile posta giderinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. ve 394/son maddeleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 09.04.2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 394/son maddeleri uyarınca karar kesindir.