Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/404 E. 2022/1643 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/404
KARAR NO: 2022/1643
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/07/2019
NUMARASI: 2018/95 E. – 2019/756 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıya sattığı ürünlerden kaynaklanan 54.721.53 TL alacağın ödenmediğini, 30.11.2017 tarihli mutabakatla belirlendiğini, mutabakatın 23.12.2017 tarihli elektronik posta ile ve davalı şirketin mali müşavirince teyit edildiğini, borcun ödenmemesi üzerine İstanbul Anadolu …icra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline ve % 20 inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, savunmasında özetle; takibe konu faturalar nedeniyle müvekkiline hizmet verilmediğini, taraflar arasında borcun varlığı ve miktarı hakkında bir mutabakat bulunmadığını, davacı şirketçe düzenlenip gönderilen faturalara karşılık iade fatura düzenlenmesi istenmesine rağmen, davacının bunu kabul etmediğini, davacının faturalara konu malı teslim ettiğini veya hizmeti verdiğini ispat edemediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacı ile davalı şirket arasında mal alım-satım ilişkisine dayalı ticari ilişkisinin olduğu, bu ilişki içerisinde davacının, davalı şirkete toplam 119.141.48 TL mal satıp, bakiye 54.721.73 TL alacağını tahsil edemediğinden bahisle davalı aleyhine Anadolu …icra müdürlüğünün … E sayılı dosyası üzerinden takibe geçtiği, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, Davacının Kanuna uygun tutulmuş ticari defterlerinde, davalı şirketten bakiye 54.721.73 TL alacağın olduğunun tespit edildiği, ancak davalı tarafça ticari defterlerin ibraz edilmemesi nedeniyle, davacıya borcu olup olmadığının belirlenemediği, Bu durumda, malların teslimine ilişkin ispat yükünün davacı şirkete düştüğü, davacının dosyaya sunduğu sevk irsaliyeleri ile davalı çalışanı …’e toplam 77,391.55 TL tutarlı fatura ve içeriği malların teslim edildiğini kanıtladığı, bu durumda davacının, (77.391.55 TL teslimi kanıtlanmış fatura – 64.419.75 TL ödeme) = 12.971.80 TL alacağın olduğunun kabul edilebileceği, Bununla beraber, hem davalı şirketin kaşe ve imzasıyla ve hem de şirket mali müşavirinin kaşe ve imzasıyla ayrı ayrı düzenlenen, kaşe ve imzaları da inkar edilmeyen mutabakat mektuplarında, davalı şirketin, davacıya 54.721.73 TL borcu olduğunu kabul edildiği, mutabakat mektuplarındaki kabul beyanlarının, davalı şirketi bağlayıcı olduğu, kaldı ki mahkememizce de SGK’dan celp edilen davalı şirketinin 2016 yılı çalışan listesinde de dava konusu fatura içeriği malları teslim alan kişilerin davalı taraf çalışanı olduğu ve böylelikle teslim hususunun kesin bir şekilde kanıtlanmış olduğu, alacağın davalının defter ve kayıtlarında sarih bir şekilde tespit edilebileceğinden davacının icra inkar talebinin yerinde olduğu, İcra takibinde asıl alacağa işleyecek yıllık % 9,75 Ticari değişen oranlarda faizi ile tahsili talebinde bulunulduğu, buna göre faizin 3095 sayılı Yasanın 2/2. Maddesine göre avans esasına göre hesaplanan temerrüt faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi gerektiği, ancak davacı alacaklı vekilinin icra takibinde %9,75 ticari değişen oranlarda faiz talebinde bulunduğu, icra takibinde ticari faiz istediğini belirttiği, ancak temerrüt faizi veya avans faizi istemediğini belirtmediği, buna göre davacının istediği %9,75 oranındaki ticari faizin avans faizine tekabül ettiği, ancak Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 01/03/2018 tarih, 2016/13877 Esas, 2018/1090 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere ticari faizin karılığının yasal faiz olduğu, bu durumda davacı alacaklı vekili faizin miktarını %9,75 oranıyla sınırladığından bu oranı geçmeyecek şekilde yasal faize hükmetmek gerekmiş …” gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın likit olması nedeniyle asıl alacağın %20’si oranında 10.944,40 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davaya konusu takipteki faturalara karşılık müvekkilinin herhangi bir hizmet almadığını, taraflar arasında bir mutabakat da bulunmadığını, davacı tarafından düzenlenen faturalara karşılık iade faturası düzenlenmesinin istenilmesine rağmen, bu durumun davacı tarafça kabul edilmediğinden davacı kayıtlarında alacak görüldüğünü, faturanın davacı defterine işlenmesinin tek başına alacağın varlığını kanıtlamayacağını, uyuşmazlık konusu sözleşmenin varlığı ile hizmetin verildiğinin, işin görüldüğünü, diğer bir menfaatin sağlandığının davacı tarafından ispatlanması gerektiğini, hizmetin verildiğine dair herhangi bir delil sunulmadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, satım sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın İİK’nın 67. madesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında mal ve hizmet satımından kaynaklı ticari ilişki bulunmaktadır. Ancak, taraflar arasında yazılı şekilde düzenlenmiş bir cari hesap sözleşmesi veya satım sözleşmesi bulunmamaktadır. Satım sözleşmesinin geçerliliği herhangi bir şekil şartına tabi değildir. Taraflar arasındaki ticari ilişkinin cari hesap sözleşmesi şeklinde işlemediği, ticari ilişkinin açık hesap ilişkisi şeklinde işlediği; bu hesap ilişkisinde tarafların tek taraflı yada karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli bir hesap dönemine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıkları kabul edilmelidir. Satım sözleşmesinde, satıcının edimi satım konusu emtiayı ayıpsız şekilde alıcıya teslim etmek, alıcının edimi ise satım bedelini ödemektir. Davacı tarafından sunulan fatura ve sevk irsaliyeleri ile satım konusu emtianın alıcıya teslim edildiği kanıtlamıştır. Nitekim, ibraz edilen sevk irsaliyelerindeki imzalar da inkâr edilmemiştir. Diğer yandan, davacı yanca sunulan ve davalı şirket kaşesi üzerine atılan imza ile imzalanmış mutabakat belgesine göre davacının takip miktarınca alacaklı olduğu anlaşılmış, davalı yanca soyut şekilde, mutabakat bulunmadığı savunulmuştur.İlk derece mahkemesince tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, davalı yanca ticari defterler ibraz edilmemiştir. Bilirkişi tarafından davacının ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede, alacağın varlığı ve miktarı belirlenmiştir. Bilirkişi ek raporunda da itiraza uğrayan bir kısım faturalara konu emtianın davalının çalışanına teslim edildiği tespit edilmiştir. Mahkemece celbedilen davalıya ait BA formlarında alış faturaların kayıtlı olduğu, miktarı itibariyle BA formu düzenlenmeyen faturaya konu emtianın ise davalının çalışanına teslim edildiği belirlenmiştir. Davalı vekili, cevap dilekçesi ve istinaf başvurusunda, düzenlenen faturalara karşı iade faturası düzenlenmek istediğini, ancak davacının kabul etmemesi nedeniyle düzenlenmediğini savunmuştur. Bu beyan, satım konusu faturaların davalıya tebliğ edildiği, ancak iade faturası düzenlenmediği, sevk irsaliyesi ile teslim edilen emtianın iade edilmediği şeklinde anlaşılmalıdır. Bu durumda, davacının teslim edimini yerine getirdiği, sözleşme bedelinin kısmen ödenmesine rağmen takip miktarınca borcun ödenmediği sabit olduğundan, ilk derece mahkemesi kararı ve gerekçesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamakta olup davalı vekilinin tüm istinaf başvuru nedenlerinin reddi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irat kaydına, bakiye 705,00 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.01.12.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.