Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/391 E. 2022/1632 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/391
KARAR NO: 2022/1632
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/10/2019
NUMARASI: 2019/401 E. – 2019/898 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Saklama Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalının Büyükçekmece …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında yaptığı tahliye işleminde muhafaza altına aldığı menkullerin, davalı alacaklı vekili ile müvekkili arasında imzalanan 06.08.2016 tarihli teslim zabtı ile günlüğü 40,00 TL bedelle müvekkiline teslim edildiğini, emtianın uzun süre teslim alınmadığı gibi, peşin ödenen 2.400 TL dışında da herhangi bir ücret ödenmediğini, 36.000 TL alacağın tahsili amacıyla Büyükçekmece …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’si oranında icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; müvekkilinin tahliye işlemi nedeniyle bir kısım menkulleri yedi emine teslim ettiğini, davacı ile delil olarak sunulan yediemin ücret zaptı arasında bir bağlantı bulunmadığını, davacının tüzel kişi olup kurumlar vergisi mükellefi olduğunu, yedi emin ücret sözleşmesi ve haciz tutanağında kullanılan kaşe ve unvanın davacıya ait olmadığını, sözleşmedeki imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını, damga vergisinin yatırılmaması nedeniyle sözleşmenin geçersiz olduğunu, sözleşmeye ilişkin fatura düzenlenmediğini, tahliye ve haciz tutanağı incelendiğinde muhafaza altına alınan ürünlerin toplam bedelinin 1.770,00 TL olarak takdir edildiğini ve bu ürünlere karşılık 2.400,00 TL yeddiemin ücreti ödenmesine rağmen, davacı tarafından 42.000,00 TL talep edildiğini, dava tarihine kadar davacının hiçbir talebinin bulunmadığını, müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…davacı ile davalı arasında, davalının alacaklı sıfatına sahip olduğu Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında, alacağın tahsili amacıyla 06/08/2016 tarihinde yapılan haciz işlemi sırasında muhafaza altına alınan menkullerin saklanması için yine 06/08/2016 tarihli yediemin teslim zaptı-ücret sözleşmesi imzalanmış olup, sözleşmede günlük 40,00 TL bedel kararlaştırılarak ve 2.400,00 TL peşin ödeme yapıldığı görülmüştür. Davalının alacaklı olduğu Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasındaki haciz tutanağına göre; haczedilen mallar toplam 1.700,00 TL değerinde olup, bu husus yine taraflarca imzalanan haciz tutanağından anlaşılmaktadır. Davacı Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında 06/08/2016 tarihi olan sözleşme tarihinden, takip tarihi olan 25/03/2019 tarihine kadar geçen 960 günlük alacağını günlük 40,00 TL’den 38,400,00 TL olarak hesap etmiş ve bundan 2.400,00 TL peşin ödeme düşülerek 36.000,00 TL için takipte bulunulmuş olup, davacı tarafça yapılan hesaplama mahkememizce resen hesaplanabilecek bir husus olup, doğru hesaplama yapıldığı anlaşıldığından bu konuda tekrardan bir inceleme yaptırılmamıştır.Davanın dayanağı olan yedieminlik sözleşmesi İcra Müdürlüğü’nce yürütülen haciz ve muhafaza işlemi sırasında imzalanmış ve haczedilen mahcuz mallar özel yediemin deposu işleten davacıya teslim edilmiştir. Yargıtay 13.Hukuk Dairesi’nin emsal nitelikteki kararlarına göre; hukuki ilişki Adalet Bakanlığı tarifesine bağlı olmasa bile, hakkaniyet indirimi yapılmalıdır. Zira Türk Borçlar Kanunu’nun 26.maddesinin mutlak uygulanırlığı sözleşmenin tam bir irade serbestisi içinde yapıldığı durumlar için söz konusudur. Uygulamada hacizli malların takip baskısı altında icra müdürlerince belirlenen yediemin depolarına bırakıldığı bir vakıadır. Süratle gerçekleştirilen bu işlemler için fazla bir seçenek özgürlüğü olmadığı açıktır. Ayrıca sözleşmeyi imzalayan takip alacaklısının yediemin ücretini takip borçlusuna rücu hakkı bulunduğundan, bu ücretlerin tayininde tarafların keyfi iradesinden ziyade bunun borçluya rücu olasılığına göre objektif iyiniyet kurallarına ve hakkaniyete uygun belirlenmesi zorunluluğu vardır. Adalet Bakanlığı’nın tarife belirlemesinin temelinde de zorda kalan insanları ve özellikle de borçluyu koruma saiki vardır. (İstanbul BAM 16.HD 2017/607-2017/3494 karşı oy) Her ne kadar davacı tarafın yapmış olduğu hesaplamaya göre; takibi yapılan miktarı tarafların serbest iradeleri ile imzaladıkları yedieminlik sözleşmesi hükümleri gereğince geçerli saymak ve davanın tamamen kabulüne karar vermek doğru gibi görünse de yukarıdaki paragrafta yapılan açıklamalar ışığında borçlunun mağduriyeti, hacze konu menkullerin niteliği ve değeri ile 960 gün gibi uzunca bir süre menkullerin davacı yedieminde kalmış olması, hakkaniyet kuralları, haczedilen eşyanın fazladan özen yükümlülüğü gerektirmemesi, emtianın haczedildiği tarih ve dava tarihi itibariyle cüzi bir ekonomik değere sahip olması vs.gibi nedenlerle Borçlar Kanunu 51/1 maddesi kıyasen uygulanarak takdiri indirim yapılarak, yedieminde ki ücretinde hakkaniyet indirimi yapılması olayı çevreleyen hal ve şartlara uygun bulunarak %65 hakkaniyet indirimi yapılmak suretiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, asıl alacak miktarı hakkaniyet indirimi yapılmak suretiyle belirlendiğinden, likit olmayıp davacının icra inkar tazminat talebinin reddine…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 12.600,00 TL asıl alacak yönünden davalının Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takibine yönelik itirazının iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile yapılan tahliye işleminde, haczedilen bazı menkullerin muhafaza altına alınarak müvekkiline ait depoya götürüldüğünü, yapılan işlemde menkul malın değerinden çok muhafaza altına alınan menkullerin fazla olması ve fazla yer kaplamasının irdelenmesi gerektiğini, mahkemece sadece muhafaza altına alınan emtianın değerinin gözetildiğini, borçlu tarafından sözleşme serbestsinin engellendiği ve baskı altında sözleme imzalandığı konusunda bir savunma yapılmadığını, mahkemece savunulmayan gerekçeyle hakkaniyet indirimi yapılamayacağını, Büyükçekmece yetki alanı içerisinde özel depo olarak çalışan birden çok yediemin deposu bulunduğunu, borçlunun tespit edeceği herhangi bir yediemin deposuna menkullerin teslim edilebileceğini, bu nedenle sözleşme imzalanması sırasında iradenin sakatlanmadığını, kaldı ki teslim sonrası da başka bir yere emtianın teslim edilebileceğini; Yapılacak hakkaniyet indiriminin zarar görenin hakkını ortadan kaldıracak miktarda olamayacağını, borçluyu ekonomik darlığa düşürebilecek durumlarda, hakkaniyet onu gerektiriyorsa hakimin, tazminattan bir miktar indirilebileceğini, ancak yapılacak indirimin diğer tarafın hakkını ihlal eder nitelikte olmaması gerektiğini; Alacağın likit olması nedeniyle icra inkar tazminatına karar verilmesi gerektiğini,Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın tam kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, saklama sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalının alacaklısı olduğu Büyükçekmece … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında; 06.08.2016 tarihli haciz tutanağı ile haczedilen menkullerin, yediemin olarak davacıya teslim edildiği, davacı ve davalı vekilinin imzaladığı 06.08.2016 tarihli yediemin teslim zaptı-ücret sözleşmesinde günlük 40 TL ücretin belirlendiği görülmüştür. Davalı, sözleşmedeki davacının kaşesinde unvanın tam olarak yazılmaması, sözleşmenin şirket yetkilisince imzalanmaması ve damga vergisinin ödenmemesi nedeniyle sözleşmenin geçerli olmadığı savunulmuş ise de, anılan sözlemenin davalının haciz işlemi yapan yetkilisince, haczedilen emtia nedeniyle imzalanması ve davacının saklama hizmeti vermesi nedeniyle geçerli olduğu anlaşılmıştır. Somut olayda, davacı yan, yediemin konusu malın kendisine tesliminden, malın sahibine teslim edildiği tarihe kadarki ücreti talep etmektedir. Taraflar arasında düzenlenen 06.08.2016 tarihli sözleşmede, sözleşme ücretinin taraflarca belirlendiği görülmüştür. Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2015/15677 Esas ve 2016/2123 Esas sayılı emsal kararında da belirtildiği üzere; dosya içinde bulunan sözleşmenin taraflarca sözleşme serbestiyeti ilkesi çerçevesinde imzalanarak yediemin deposuna bırakılan mala ilişkin günlük ücret 40 TL olarak belirlenmiştir. Davalı tarafça sözleşmeye mahsuben 2.400,00 TL ödemede bulunulmuştur. Bu durumda taraflar arasındaki sözleşmenin bağlayıcı olduğu ve ücretinin sözleşmede belirlenen günlük ücrete göre belirlenmesi gerekir. Ancak, hukuki ilişki Adalet Bakanlığı tarifesine bağlı olmasa da her somut olayın özelliğine göre hakkaniyet indiriminin gerekli olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. İlk derece mahkemesince, sözleşmede belirlenen ücretin, emtianın uzun süre davacıda kalmış olması, hakkaniyet kuralları, haczedilen eşyanın fazladan özen yükümlülüğü gerektirmemesi, emtianın haczedildiği tarih ile satıldığı tarih dikkate alınarak TBK’nın 51/1. maddesi kıyasen uygulanarak takdiri indirim yapılarak, yedieminlik ücretinde hakkaniyet indirimi yapılması, olayı çevreleyen hal ve şartlara daha uygun bulunmuştur. Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin konuya ilişkin emsal içtihadı da bu yöndedir ( Yargıtay 13. HD nin 21.01.2014 tarih 2013/19629 E. ve 2014/1362 K. Nolu kararı). Bu nedenle somut olayda, davacının alacağından %65 oranında hakkaniyet indirimi yapılması yönündeki mahkemenin takdiri yerindedir. İlk derece mahkemesince, sadece TBK’nın 26. maddesine göre indirim değerlendirilmemiş olup, TBK’nın 114. maddesi uyarınca sözleşmeler hakkında uygulama imkanı bulunan TBK’nın 51. maddesine göre değerlendirme yapılarak indirim oranı belirlenmiş olduğundan, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvuru nedenleri yerinde değildir. Hakkaniyet indirimi yapılması halinde, indirimden dolayı reddedilen kısım için vekalet ücreti takdir edilemeyeceğine ilişkin Yargıtay içtihatları gözetilerek reddedilen kısım için, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi yerindedir (Yargıtay 17.HD nin 26.12.2016 tarih 2014/14866 E. Ve 2016/11906 K. Nolu kararı). Talep sözleşmeye dayalı ve likit olduğundan, itirazında haksız bulunduğu oranda davalı icra inkâr tazminatı ödemelidir. Bu nedenle, davacının istinaf başvurusu yerinde olup, hükmün icra inkar tazminatı yönünden düzeltilmek üzere kaldırılmasına karar verilmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, dava hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın kısmen kabulü ile 12.600,00 TL asıl alacak yönünden davalının Büyükçekmece …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı ilamsız icra takibine vaki itirazının iptaline, takibin bu miktar alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı Kanunun 2/2. maddesi gereğince Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için ön gördüğü değişen oranlarda avans faiz oranı uygulanarak, takibin takip talebindeki diğer koşullarla devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, 2-Likit alacağa vaki haksız itiraz nedeniyle, İİK’nın 67/2. maddesi uyarınca % 20 oranında belirlenen 2.520,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3-Alınması gereken 860,70 TL harçtan, davacı tarafça peşin yatırılan 434,79 TL harcın mahsubu ile bakiye 425,91 TL harcın davalıdan tahsiline, Hazineye irat kaydına, 4-Davacı tarafından harcanan 44,40 TL başvuru harcı, 434,79 TL peşin harç olmak üzere toplam 479,19 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafça posta/tebligat gideri olarak yapılan (ayrıntısı UYAP’ta kayıtlı) 177,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-AAÜT gereğince hesap edilen 2.725,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine; mahkemece re’sen tazminattan indirim yapılması nedeniyle, reddedilen kısım yönünden davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Artan gider avanslarının, HMK’nın 333. maddesi gereğince, yatıran tarafa iadesine,8-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden;a-Davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 44,40 TL istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince davacıya iadesine,b-Davacı tarafından harcanan 121,30 TL başvuru harcı gideri ile 45,0 TL posta gideri olmak üzere toplam 146,30 TL kanun yolu giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,9-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 01.12.2022 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava değeri itibariyle karar kesindir.