Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/388 E. 2020/1334 K. 03.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/388
KARAR NO : 2020/1334
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/11/2019
NUMARASI : 2019/433 E. – 2019/730 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle mahkemenin yetkisizliği nedeniyle usulden reddine ilişkin verilen hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının, müvekkiline olan borcu nedeniyle İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalı borçlunun borç ve ferilerine yönelik itirazının haksız olduğunu, davalının Almanya’da … unvanlı şirketi iki ortakla kurarak, şirketine yatırımcı arayışına girdiğini, şirketin amacının yenilenen enerjiye ve solar enerjisine yatırım yapmak olarak açıklandığını, yatırımcılar tarafından belirlenen amaca yönelik olması şartı ile yatırım yapıldığını, ancak yatırımcılar tarafından belirli amaçla verilen paraların ifade edilen amaçla kullanılmayarak başka amaçlarla kullanıldığını, borçlunun eylemleri nedeniyle yargılandığı hamburg Asliye Ceza Mahkemesinin 09.04.2013 tarihli kararıyla dolandırıcılık suçundan beş yıl süreyle cezalandırılmasına karar verildiğini, kararda yatırımcıların parasının çok az bir kısmının belirtilen şirket amacı doğrultusunda kullanıldığını, kalan miktarın ise başka amaçlara kullanıldığının belirlendiğini, şirkete para yatıranlar arasında davacının da bulunduğunu, Hamburg Sulh Hukuk Mahkemesinin 16.07.2008 tarihli kararıyla davalının iflasına karar verildiğini, şirkete yatırım amacıyla para yatıran ve dolandırılan alacaklıların alacaklarını iflas masasına yazdırdığını, bu kapsamda iflas sıra cetvelinden de görüleceği üzere, borçlu davalının müvekkiline 7.290,08 Euro tutarında borcunun bulunduğunu, bu borcun kesinleştiğini ve bu mahkeme iflas dosyasında kayıt altına alındığını, davalının Almaya daki malvarlığının borcu karşılamadığından ve Türkiye de malvarlığı bulunduğundan müvekkili davacının alacağını Türkiye de yasal yollarla takip etmek istediğini, dolayısıyla davalının borca itirazının yersiz ve kötü niyetli olduğunu, uluşlararası sözleşme hükümleri gereğince müvekkilinin teminattan muaf olduğunu savunarak, davanın kabulü ile davalının itirazının iptaline, takibin devamına, alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin Kleine Jaeger Str. 810117 Berlin/Almanya adresinde ikamet eden gerçek kişi olduğunu, davacının Almanya’da yaşayan ve dava dilekçesinde de açıkça belirtildiği üzere dava dışı …den alacaklı olduğunu iddia eden gerçek kişi olduğunu, davacının alacaklı olduğunu iddia ettiği dava dışı …’nin Almanya’da faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, huzurda görülmekte olana davada davacının dava dışı …’den alacaklı olduğunu iddia ettiğini, Hamburg Asliye Hukuk Mahkemesi kararı incelendiğinde davacının … davalının ise … olduğunu, müvekkilinin …’nin ortağı olması nedeniyle davada iddia edilen ticari ilişkide aslen sorumlu olmadığını, davacının …’den olduğunu iddia ettiği alacaklarını hukuka aykırı olarak müvekkilinden tahsil etmeye çalıştığını, davaya konu ticari ilişkide taraf olmayan müvekkiline karşı husumet yöneltilmesinin hukuken mümkün olmadığını, davacının Almanya’da faaliyet gösteren…den güneş enerjisi ile ilgili bir ticari ilişkiden alacaklı olduğunu iddia ettiğini, bu durumda davanın ticari alacak davası olduğunu, yani konunun ticaret mahkemesi tarafından çözümlenmesi gerektiğini, asliye hukuk mahkemesinin görevsiz olduğunu, müvekkilinin adresinin mernis kayıtlarından da anlaşılacağı üzere …. 810117 Berlin/ALMANYA olduğunu, ayrıca davacının dava dışı …’ye açmış oldukları davaların da Hamburg’da açıldığını, davanın yetkisizlik nedeniyle reddi gerektiğini, davaya konu alacağın zamanaşımına uğradığını, somut uyuşmazlıkta ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için kanunda aranan koşulların gerçekleşmediğini savunarak, davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davanın açıldığı İstanbul 6.Asliye Hukuk Mahkemesince görevsizlik kararıyla dosya İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Davacı taraf, dava dilekçesinde dava dışı Almanya’da mukim … şirketine yatırımcı olarak para yatırdığını, davalının şirket hesaplarını kendisine aktararak dolandırıcılık yaptığını, şirketin Almanya’da iflasına karar verildiğini, müvekkilinin alacağını tahsil edemediğini, bu nedenle müvekkilinin alacağını davalıdan tahsil etmek amacıyla icra takibi başlattığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini beyan ederek itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmesini talep etmiş, davalı taraf gerek icra dosyasında gerekse cevap dilekçesinde adresinin Almanya’da olduğunu beyan ederek yetki itirazında bulunmuştur. Bu davanın davalısı hakkında aynı sebeple açılmış dosyalarda verilen kararların istinaf edilmesi sebebiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 2018/2230 Esas ve 2018/1551 Karar sayılı ilamında, davalıya yüklenen yatırımcılardan toplanan paraların başka amaçlar için kullanılması eylemi haksız fiil olarak kabul edilmekle davanın, davacının alacağını dayandırdığı dava dışı şirketin iflas masası tarafından verilen kayıt belgesi tarihine göre yürürlükte olan mülga Türk Ticaret Kanunu’nun 336. maddesinde yer alan, ” İdare meclisi azaları şirket namına yapmış oldukları mukavele ve muamelelerden dolayı şahsan mesul olamazlar. Ancak aşağıda yazılı hallerde gerek şirkete gerek münferit pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı müteselsilen mesuldürler. …. 5.Gerek kanunun gerek esas mukavelelerinin kendilerine yüklediği sair vazifelerin kasden veya ihmal neticesi olarak yapılmaması,’ düzenleme kapsamında, şirket ortağına karşı açılmış sorumluluk davası olarak nitelendirildiği, 12. Hukuk Dairesinin 2019/481 Esas ve 2019/359 Karar sayılı ilamında da benzer şekilde nitelendirme yapıldığı, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 553/1. maddesinde de benzer bir düzenleme olduğu anlaşılmakla; Mahkememizce de davanın hukuki nitelendirmesi bu madde kapsamında kabul edilmiştir. Bu bağlamda; Türk Ticaret Kanunu’nun 561. maddesine göre sorumlular aleyhine açılacak davalarda şirket merkezinin bulunduğu yer Asliye Ticaret Mahkemesi kesin yetkili olup, dava dışı şirketin merkezinin de Almanya’da olduğu ve Mahkememizde yargılama yapılamayacağından davanın usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. ” gerekçesiyle, HMK’nın 114/1-a ve 115.maddeleri gereğince davalının milletlerarası yetki itirazının kabulü ile mahkememizin yetkisizliğine, bu nedenle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: Önceki beyanlarını tekrarla; davaya mahkeme heyeti yerine tek hakimce bakılmasının hatalı olduğunu, mahkemece yetkili mahkemenin belirlenmesinin hatalı olduğunu, davalının itirazına gerekçe gösterdiği TTK’nın 561.maddesinde belirlenen yetki kuralının HMK’da belirlenen genel yetki kuralına ek bir seçenek sunduğunu, somut olayda seçimlik yetkinin sözkonusu olduğunu, ayrıca haksız fiilin etkilerini Türkiye’de de gösterdiğini, müvekkilinin şirket ortağı olmadığını, dolandırılan üçüncü kişi konumunda olduğunu, davalı gerçek kişinin Türkiye’de kayıtlı resmi adresleri gözönüne alınmadan karar verildiğini, bu bağlamda Türk Mahkemelerinin yetkisi belirlenirken somut olayın şartları gözetilmek kaydı ile MÖHUK hükümlerinin uygulanması gerektiğini, davalının vekaletnamede yer alan adresinin dava dilekçesinde belirtilen adresle aynı olduğunu, davalının mutad meskeninin İstanbul’da bulunması nedeniyle mahkeme kararının hatalı olduğunu, davalının Türkiye’de bulunan şirket ortaklıkları nedeniyle İstanbul Ticaret Odasında adres olarak İstanbul Fatih ilçesini gösterdiğini, diğer faaliyetleri için de internette … Mah. … Cad.No:… Beyoğlu, İstanbul adresini ilan ettiğini, gerek takip talebinde bildirilen adres, gerekse dava dilekçesinde belirtilen adrese göre yetkili mahkeme İstanbul Mahkemeleri olduğunu, davalının malvarlığının Türkiye’de bulunması nedeniyle somut uyuşmazlıkta Türk mahkemelerinin yetkili olduğunu, davalının Almanya’da müvekkillerden aldığı nakit tutarlar ile Türkiye’de çok değerli bir taşınmaz edinmiş olduğunu, dolayısıyla haksız fiilin etkilerinin, artık davalının mutad meskeninin ve sebepsiz zenginleşme sonucu elde edilen malvarlığının bulunduğu yer olan Türkiye’de görüldüğünü belirterek, ilk derece mahkemesinin kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, haksız fiil ve şirket yöneticisinin sorumluluğuna dayalı olarak alacaklının yaptığı takibe itirazın iptaline ilişkindir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın yetkisizlik nedeniyle usulden redine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.MÖHUK 40.maddede “Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisini, iç hukukun yer itibariyle yetki kuralları tayin eder.” hükmü düzenlenmiştir. Türk mahkemelerini yetkili kılan bir iç yetki kuralı varsa,Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisi de mevcuttur.TTK’nın 553.maddesinde kurucularının, yönetim kurulu üyelerinin.. sorumluluğu düzenlenmiş, 561. maddesinde de sorumlular aleyhine şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde dava açılabileceği düzenlenmiştir. Anılan yetki düzenlemesi kesin yetki kuralı olmayıp genel yetki kuralının yanında ek bir yetkili mahkeme düzenlenmektedir.HMK’nın 6. maddesine göre genel yetkili mahkeme davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Yine 9.maddede Türkiye’de yerleşim yerinin bulunmaması halinde yetki düzenlenmiş olup, maddeye göre Türkiye’de yerleşim yeri bulunmayanlar hakkında genel yetkili mahkeme davalının Türkiye’de mutad meskeninin bulunduğu yer mahkemesidir. Davaya konu takibe davalı tarafça yapılan itirazda verilen vekaletnameye göre davalının adresi Şişli/İstanbul olarak belirtilmiştir. Buna göre Türkiye’ de yerleşim yeri bulunmayan davalının mutad meskeni Şişli/İstanbul’dur. HMK 9.maddesine göre davada mahkeme yetkili olup, mahkemece yetkisizlik kararı verilmesi doğru olmamıştır.Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yetkisizlik kararının kaldırılmasına, tarafların delillerinin toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın 6545 sayılı yasanın 45.maddesi ile değişik 5235 sayılı kanunun 5.maddesi gereği heyetçe bakılmak üzere kararı veren mahkemeye gönderilmesi gerektmiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesince dava şartlarına aykırı karar verildiği anlaşılmakla, HMK’nın 353/1.a.4.maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.a.4.maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının ilk derece mahkemesince talep halinde iadesine,4-Davacı tarafından istinaf kanun yolu aşamasında yapılan yargılama giderlerinin, esas hükümle İlk Derece Mahkemesi tarafından, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair;Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 03.12.2020