Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/387 E. 2022/1641 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/387
KARAR NO: 2022/1641
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 20/12/2019
NUMARASI: 2017/46 E. – 2019/1326 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dağıtım ve pazarlamasını yaptığı ürünlerin davalıya ait iş yerinde satımı konusunda taraflar arasında, satış noktası sözleşmesi düzenlendiğini, anılan sözleşme uyarınca davalının … AVM’de bulunan şubesini müvekkiline bildirimde bulunmaksızın kapattığının Beyoğlu … Noterliği’nin 26.07.2016 tarihli tespit tutanağı ile tespit edildiğini ve adreste dava dışı tacirin faaliyet gösterdiğinin belirlendiğini, taraflar arasında düzenlenen Gazlı ve Gazsız Ürün Miktar Direkt Satış Noktası sözleşmesinin 7. maddesi gereğince davalı şirketin, sözleşme süresince satış noktasını kapatmamayı, devretmemeyi ve faaliyet türünü değiştirmemeyi taahhüt ettiğini, davalının sözleşmeye aykırı davranması nedeniyle verilen bedelsiz ürün alacağının kıstelyevm usulü hesaplanarak, 2.257,75 TL alacak ile sözleşmenin 8. maddesi uyarınca 10.000 TL cezai şart yerine 5.000 TL cezai şart ve 191,62 TL noter masrafı olmak üzere toplamda 7.449,17 TL nin tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, İstanbul Andadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yönelik itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın %20’si oranında icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; müvekkilinin, davacı şirkete borcu bulunmadığını, taraflar arasında imzalınmış yazılı bir sözleşme bulunmadığını, takibe konu sözleşmede yer alan imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını, müvekkilini borçlandırma amacıyla başlatılan takibin hukuka aykırı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Yargıtay çeşitli içtihatlarında sözleşmenin geçerli olarak kurulmamış olması halinde dahi sözleşme şartları eylemli olarak yerine getirilmeye başlanmışsa artık sözleşmenin geçerli olmadığı iddiasının dinlenmeyeceğini belirlemiştir. Olayımızda davacı ile davalı arasında imzalanan sözleşme uyarınca davacı tarafından verilmesi gerekli karşılıksız yardım ve promosyonların verildiği, ürün alışverişinin yapılmaya başlandığı, davalının, davacının verdiği bedelsiz ürünleri aldığı ve satışını yaptığı, ticari defterlerinin incelenmesi ile sabit olmuştur. Artık davalı tarafın sözleşmede bulunan imzanın şirket yetkilisine ait olmadığı ve sözleşmenin geçersiz olduğu savunması dinlenmeyecektir. Dosyada bulunan belgeler ve bilirkişi raporu ile sabit olduğu üzere; taraflar arasında bağıtlanan sözleşmenin eylemli olarak geçerli hale getirildiği, davacı tarafından sözleşmenin yerine getirileceği inancı ile davalı tarafa karşılıksız yardım verildiği, davalı tarafın daha sonra sözleşme şartlarına uymayarak davacının ürünlerini satma işini terkederek davacı tarafa haber vermeden işyerini başka birilerine devrettiği anlaşılmıştır. Davalı tarafın sözleşme hükümlerine uymama hali sabit olması nedeniyle davacı tarafından sözleşme şartlarına uygun olarak cezai şart ve karşılıksız yardım bedellerinin iadesi ve davalıya çekilen ihtara ilişkin noter masrafı talebi mahkememizce yerinde bulunarak davanın kabulüne…” gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazının iptaline, takibin 2.257,55 TL asıl alacak, 5.000,00 TL cezai şart ve 191,62 TL noter masrafı olmak üzere toplam 7.449,17 TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %10,5 oranında ve değişen oranlarda avans faizi işletilmesine, likit olan 2.257,55 TL alacağın %20’si oranında inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacının, müvekkilinin 01.12.2013 tarihli yazılı sözleşme kapsamında verilen bedelsiz ürün alacağının kıstelyevm usulünce hesaplanarak kalan bakiyesi olan 2.257,75 TL ile sözleşmenin 8. maddesi uyarınca 5.000,00 TL cezai şart ve 191,62 TL noter masrafı olmak üzere toplamda 7.449,17 TL alacak için takip başlattığını, müvekkilinin İstanbul’un birçok yerinde bulunan şubeleri nedeniyle davacı ile ticari ilişkisi bulunduğunu, dava konusu … AVM’de bulunan şubeye ilişkin, davacının dayandığı 01.12.2013 tarihli sözleşmenin veya bir başka sözleşmenin imzalanmadığını, ticari ilişkisi süresince alınan tüm ürünlerin bedelinin ödendiğini, yargılama sırasında alınan grafoloji bilirkişi raporunda, davacının dayandığı 01.12.2013 tarihli sözleşmedeki imzanın, müvekkili şirket yetkilisinin eli ürünü olmadığının belirlendiğini, mali müşavir tarafından düzenlenen raporda da ticari ilişki kapsamında alınan ürün bedelinin ödediğinin belirlendiğini, müvekkilinin cari hesap bakiyesinin sıfır olmasına rağmen, alacağa hükmedilmesinin hatalı olduğunu, davanın satın alınan emtia bedeline ilişkin olmadığını, yazılı bir sözleşme bulunmadığının belirlenmesine rağmen sanki ortada yazılı bir sözleşme varmış gibi değerlendirme yapılarak, cezai şartın tahsiline karar verilmesinin hatalı olduğunu, talep edilen alacakların ancak yazılı bir sözleşmenin varlığı ile kanıtlanabileceğini, mahkemece alınan raporlara itibar edilmeyerek davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasında düzenlenen direk satış noktası sözleşmesi kapsamında davacıya teslim edilen bedelsiz ürün alacağının ve cezai şart alacağının tahsili için başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştırDavacı, taraflar arasında düzenlenen direkt satış noktası sözleşmesi gereğince davalıya bedelsiz ürün verildiğini, sözleşmenin 7. maddesi gereğince, davalının, davacının yazılı onayını almadan faaliyetlerini durduramayacağını, ancak yapılan tespitte davalının sözleşme konusu … AVM’de bulunan iş yerini kapatması nedeniyle sözleşmenin bakiye kısmına isabet eden 2.257,75 TL ‘nin iadesi gerektiğini, ayrıca sözleşmenin 8. maddesinde akde aykırılık halinde cezai şart öngörüldüğünü ileri sürerek, ücretsiz teslim edilen ürünün bakiye sözleşme dönemine isabet eden kısmı ile cezai şartın tahsili amacıyla takip başlatılmıştır. Davalı, taraflar arasında yazılı sözleşme ilişkisi bulunmadığını, sözleşmedeki imzanın davalı şirket yetkilisine ait olmadığını ve taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı borcun bulunmadığını savunmuştur. İlk derce mahkemesince yapılan inceleme sonucu, taraflar arasında düzenlenen sözleşmedeki imzanın davalı şirket yetkilisinin eli ürünü olmadığı belirlenmiştir. Mahkemece mali müşavir bilirkişi aracılığıyla yapılan inceleme sonucu, taraflar arasında satım sözleşmesi ilişkisi bulunduğu, bu kapsamda davacı tarafından teslim edilen ürün bedellerinin davalı tarafından ödendiği ve cari hesap borcunun bulunmadığı anlaşılmıştır. Ancak, davacının 04.04.2014 tarihli ve 11.07.2014 tarihli iki faturada % 100 iskonto yaparak ürünleri bedelsiz verdiği, sözleşmenin 3. maddesinde yer alan kıstelyevm hesabına göre sözleşmenin ifa edilen gerçekleşme oranı dikkate alındığında, davalının bu faturalardan kaynaklı 2.257,55 TL alacağı bulunduğu belirlenmiştir. İlk derece mahkemesince sözleşmedeki imzanın davalı şirket yetkilisinin eli ürünü olmadığı belirlenmesine rağmen sözleşmenin ifa edilmesi nedeniyle, artık geçersizliğinin savunulamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. İlk derece mahkemesinin bu kabulü, karşılıklı ifa edilen sözleşmeler yönünden kural olarak doğrudur. Bir sözleşmenin taraflarca ifa edilmesinden sonra, geçersizliğinin ileri sürülmesi esasen dürüstlük kuralına da aykırıdır. Ancak somut olayda tahsili talep edilen alacak kalemleri, cari hesap alacağı olmayıp, cezai şart alacağı ile sözleşmenin belli bir süre devam edeceği inancıyla davalıya verildiği ileri sürülen ürün bedellerinin, sözleşmenin ifa edilmeyen dönemine denk gelen kısmının tahsili istemine ilişkindir. Cezai şart talep edilebilmesi için bu şartın taraflar arasında kararlaştırılmış olması gerekir. Diğer yandan, davacının ibraz ettiği sözleşmenin 3. maddesinde, davacının davalıya sözleşmenin sonuna kadar ticari ilişkinin devam ettirilmesi koşuluyla bedelsiz ürün verildiği düzenlenmiştir. Ancak, bu sözleşmenin davalı tarafından imzalanmadığı anlaşıldığından ortada yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Bu nedenle, yazılı sözleşmeye dayalı talepte bulunulamaz. Dosya kapsamındaki delillerden, bedelsiz verildiği belirlenen bu ürünlerin belli bir sözleşme süresi için verildiğine ilişkin başkaca bir kanıt bulunmadığından mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi yerinde olmamış, bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir.Yukarıdaki açıklamalar ışığında, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine ve neticede davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Açıklanan nedenlerle; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harcın peşin yatırılan 89,97 TL’den mahsubu ile fazla alınan 9,97 TL harcın, talep halinde davacıya iadesine, 3-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 7.449,17 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 4-Arabuluculuk Kanunu ve Yönetmeliği uyarınca suçüstü ödeneğinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,6-Bakiye gider avanslarının yatıran taraflara iadesine,7-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden,a-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 54,40 TL karar istinaf peşin harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince davalıya iadesine,b-Davalı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcı ile ayrıntısı UYAP’ta kayıtlı 57,20 TL posta gideri olmak üzere toplam 205,80 TL kanun yolu giderinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 01.12.2022 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava değeri itibariyle karar kesindir.