Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/379 E. 2023/356 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/379
KARAR NO: 2023/356
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 10.12.2019
NUMARASI: 2017/918 Esas – 2019/884 Karar
DAVA: İtirazın İptali (ıslah ile alacak) Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükme karşı, her iki taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; kendisinin anlaşmalı olduğu otomobil cam bayileri aracılığı ile otomobillerin cam değişim işini yapmakta olduğunu, davalıya ait çok sayıda otomobilin de cam değişimini yaptığını, her bir cam değişimi için otomobil plakasını belirtir şekilde fatura kestiğini ve davalıya teslim ettiğini, ancak fatura bedellerinin tarafına ödenmediğini, bunun üzerine önce Ankara .. İcra Dairesinin … sayılı dosyasından icra takibi başlattıklarını, bu dosyanın yetki itirazına uğraması üzerine dosyanın İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı dosyası olarak devam ettiğini, davalının takibe itiraz etmesi üzerine de itirazın iptali davası açtıklarını belirtmiş, ayrıca davacı vekili 11.12.2017 tarihinde verdiği ıslah dilekçesiyle davayı tamamen ıslah ettiklerini belirterek davayı alacak davasına dönüştürmüştür. Davalı vekili, savunmasında özetle; davacı tarafın kendileri aleyhine başlattığı Ankara .. İcra Dairesinin … sayılı dosyasının yetkisizlikle İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı dosyasına gelmesinden sonra kendilerine yeniden ödeme emri gönderilmediğini bu nedenle de davacının itirazın iptali davası açmakta hukuki yararı olmadığını, davanın esası yönünden de davacıya borçlarının bulunmadığını, taraflar arasındaki ticari defterlerin incelenmesi sonucunda bu durumun tespit edileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacı tarafın dosyaya sunduğu faturalar irsaliyeli faturalar olup her bir fatura üzerinde davalıya verilen otomobil camı hizmetinin hangi otomobile ilişkin verildiğini gösterir şekilde otomobil plakaları yazılı olduğu görülmektedir. Dolayısıyla faturalar yazılı belge hükmünde olup irsaliyeli olmaları nedeniyle de davalı tarafa teslim edilmiştir. Davalı taraf 6102 sayılı TTK m. 21/II’ye göre bu faturalara itiraz etmemiş ve 6100 sayılı HMK m. 190 ve 191’e göre de bu faturalara karşı yazılı bir belge sunmuş değildir. Toplam 36 faturanın bedeli ise 19.013,14 TL yapmaktadır. Bunların 35 tanesi davacı defterinde kayıtlı olup miktarı da 18.437,56 TL’dir. Davacı ise ıslah dilekçesinde 18.437,56 TL alacak talebinde bulunmuş olup 6100 sayılı HMK m. 26’ya göre taleple bağlılık ilkesi uyarınca bu bedel üzerinden aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. Davacı taraf ıslah dilekçesiyle 18.437,56 TL asıl alacak miktarına her bir fatura için ayrı ayrı fatura tarihinden itibaren avans faizi işletilmesi talebinde bulunmuş ancak davalı tarafa temerrüt ihtarında bulunmadığından davalı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 117’ye göre temerrüte düşürülmüş olmayıp davacı tarafın her bir fatura için ayrı ayrı fatura tarihinden itibaren avans faiz işletilmesi talebi kabul edilmemiş…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile İstanbul … İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyasına davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 18.437,56 TL’nin 04/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan 18.437,56 TL üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davanın reddedilen 16.803,86 TL üzerinden %20 kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, her iki taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı tarafın, itirazın iptali olarak açtığı davada, icra takibinden feragat etmiş olup, mahkemenin, iş bu vaki feragat nedeni ile davayı ret kararı yerine, davanın kısmen kabulü yönünde karar oluşturmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davacı tarafın defterlerini usulüne uygun tutulmamış olup, delil olarak kabulü dolayısı ile bilirkişi raporunda değerlendirilmesi ve bu rapora göre hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olduğunu, karara esas bilirkişi raporunda, davacının ticari defterlerinin kapanış kaydının yapılmadığının tespit etmiş olup, HMK 222/2’de “Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.” şeklinde ticari defterlerin delil olarak kabul edilebilmesinin şartlarının belirtildiğini, İlk derece mahkemesinin, 10.12.2019 tarihli kararını eksik ve hatalı inceleme neticesinde verilmiş olup, itirazlarının ve delillerinin değerlendirilmediğini, deliller toplanmadan eksik ve inceleme ile karar verildiğini, zira, delil listelerinde yer aldığı üzere yemin kesin deliline dayanmalarına rağmen mahkemenin bu talebi hiçbir şekilde değerlendirmeyerek savunma haklarını kısıtladığını, Kabul anlamına gelmemek kaydıyla; mahkemenin likit olmayan alacağa rağmen icra inkar tazminatına hükmetmesinin usul ve yasaya aykırı olup, kararın kaldırılması gerektiğini, dava konusu alacağın likit bir alacak olmadığını, alacak ile ilgili olarak yapılan yargılama sırasında bilirkişi incelemesi yapılmış olmasına ve alacağın varlığı yargılamayı gerektirmiş olduğundan, icra inkar tazminatı taleplerinin reddi gerekmesine rağmen icra inkar tazminatının kabulü yönünde verilen kararın usul ve yasaya aykırılık sonucunu doğurduğunu, Mahkemenin, davanın reddedilen kısmı yönünden davalı vekili lehine verilen vekalet ücretini eksik hesapladığını, bu yönü ile de usul ve yasaya aykırı kararın kaldırılması gerektiğini, davanın reddedilen kısmına ilişkin vekalet ücreti maktu vekalet ücretine hükmetmesi hatalı sonuç doğurmuş olup, kabulünün mümkün olmadığını, oysa ki davanın reddedilen kısmı kabul edilen kısmı aynı oranda olup, reddedilen kısım üzerinden oransal vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İşbu dava önce itirazın iptali olarak açılmışsa da daha sonra dava tam ıslah yapılarak alacak davasına çevrildiğini, ancak, mahkemece tam ıslah dilekçesi görülmediğini, tamamen dosya ve talebe aykırı hüküm kurulduğunu, Kararının itirazlar doğrultusunda kaldırılarak alacak davasının kabulü ile 18.437,56TL asıl alacağın her bir fatura için ayrı ayrı fatura tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsili ve yargılama giderleri/ vekalet ücretinin davalıya aidiyetine karar verilmesi gerektiğini, Ayrıca davalı tarafın istinaf taleplerinin yerinde olmadığını ve istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın alacak davası olarak tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan ilamsız takibe vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve inkar tazminatı istemine ilişkin olarak açılmış; yargılama aşamasında ıslah ile dava, alacak davasına dönmüştürülmüştür. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulü ile takibe yöneltilen itirazın iptaline ve inkar tazminatına karar verilmiş; bu karara karşı, her iki taraf vekillerince, yasal süreleri içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedeneleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Eldeki dava İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve inkar tazminatı talepli açılmış; yargılama sürecinde davacı vekilinin 11.12.2017 tarihli tam ıslah dilekçesi ile dava, alacak davası olarak ıslah edilmiş ve ıslah dilekçesinde talebin 18.437,56 TL alacağın her bir fatura tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsili şeklinde açıklanmıştır. İlk derce mahkemesince yapılan yargılama sonucu kurulan hükümde ise davanın ıslah suretiyle alacak davasına dönüştürüldüğü dikkatten kaçırılarak, itirazın iptali yönünde hüküm kurulmuştur. Yukarıda açıklandığı üzere, itirazın iptali davası olarak açılan dava yargılama sürecinde ıslah ile alacak davasına dönüşmüş olup HMK’nın 26. maddesindeki taleple bağlılık ilkesine aykırı olarak mahkemece itirazın iptaline karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Bu husus kamu düzenine ilişkin olup HMK’nın 355. maddesi uyarınca resen dahi gözetilmesi gereken bir istinaf sebebidir. Bu duruma göre istinaf denetimine uygun bir hükmün varlığından sözedilemez. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, esasa dair istinaf sebepleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Taraflarca yatırılan istinaf peşin karar harçlarının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-İİK’nın 36. maddesi uyarınca yatırılan teminatların, yatıran taraflara iadesine, 5-Taraflarca yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 02.03.2023
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.