Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/365 E. 2023/149 K. 03.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/365
KARAR NO: 2023/149
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 17.10.2019
NUMARASI: 2017/671 Esas – 2019/1029 Karar
DAVANIN KONUSU: Şirket ortaklık payının tahsili ve kâr payı alacağının tahsili.
Taraflar arasındaki davalı şirketin %50 hissesinin davacı adına tescili ve kar payı alacağının tahsili davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davalılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalılardan …’ın davalı şirketin 1000 paya tekamül eden %50 hissesini Beykoz … Noterliği’nden düzenleme … yev. No.lu 08.04.2016 tarihli “limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi” ile müvekkiline devrettiğini; işbu sözleşmeye göre 1000 paya karşılık gelen %50 hissesini 25.000 TL bedel karşılığında müvekkiline devrettiğini; bu hisselerin bedelini peşin ve nakit olarak aldığını bu sözleşme ile kabul ve beyan ettiğini; bu ödemenin dışında kendisine ayrıca davalı şirket adına kayır demirbaş ve menkul mallar karşılığında harice 425.000 TL daha elden yapıldığını ve toplamda müvekkili tarafından 450.000 TL. bedelin davalıya ödendiğini; şirket ortaklar kurulundan devre muvafakate ilişkin bir karar çıkmasını uzun zaman bekleyen müvekkilinin hala karar çıkmaması üzerine, Ticaret Sicili Gazetesi’nde yapılan sorgulama sonucunda şirket hisselerinin tamamının … tarafından 09.09.2016 tarihinde … adına devredildiğini ve bu şekilde kayıt ve tescil edildiğinin öğrenildiğini; davalılar tarafından gerçekleştirilen bu eylemin hukuka aykırı olduğu kadan cezai anlamda da suç teşkil etmekte olduğunu ve her iki şahıs hakkında nitelikli dolandırıcılık suçunu işledikleri gerekçesiyle Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğunu; bununla birlikte davalı şirketin %50 hisselerin müvekkiline ait olduğunun kabulü ile birlikte şirket paylarının müvekkiline devir tarihi olan 08.04.2016 tarihinden itibaren şirketin elde ettiği kar payından müvekkili adına hissesi oranında hak doğacağını belirterek halen tamamı davalılardan …’a ait olan, davalı Şirket’in 1000 adet payı karşılığı %50 hissesinin müvekkili adına devir ve tesciline, bilirkişi vasıtasıyla yapılacak hesaplama çerçevesinde çıkabilecek bedellere karşılık fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla müvekkilin %50 hissesine tekabül eden kar payına mahsuben şimdilik 1.000 TL’nin ticari reeskont faiziyle birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davacının devir sözleşmesinin gereklerini yerine getirmediğini; davacının devir karşılığında müvekkili …’a vermeyi taahhüt ettiği 25.000 TL. bedeli ödemediğini; her ne kadar devir sözleşmesinde bedelin alındığı yazsa da, bilindiği üzere bu tip sözleşmelerin matbu olarak hazırlandığını ve taraflar hukuk genel hükümlerine haiz olmadıkları için cümlelerin anlamlarını tam olarak bilmediklerini; müvekkil …’m da bu yanılgıyla davacının aceleci tavrı ve bu ibare olmadan devri yapamayıp, bedeli alamayacağı düşüncesiyle bedeli nakden aldığını beyan ettiğini; halbu ki bedelin noterde bu sözleşme imzalandıktan sonra davacı tarafça verileceğini; müvekkilin pay bedelini davacıdan tahsil edemediği için devrin geçerlilik kazanması için gerekli tamamlama işlemlerini yapmadığını; müvekkilin kendisine pay devri karşılığında davacı yanca bir ödeme yapılmadığından bu işlemlerin hiç birini gerçekleştiremediğini; davacının iddia ettiği pay devri işlemi ile dava tarihi arasında bir buçuk yıl olduğunu; bu kadar süre beklemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu; davacının müvekkile ödeme yaptığını ve devrin geçerlilik kazanması için gerekli tescil başvurularını yaptığını ispatla yükümlü olduğunu; …’m davacı ile aralarındaki pay devri geçerlilik kazanmayınca davalı şirketi diğer davalı …’a devrettiğini; …’ın iyiniyetli olduğunu; davacının 425.000 TL. ödeme yaptığı iddiasının tamamen hayal ürünü olduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Somut olayda, davalı şirketteki payını davacıya devreden davalılardan …’ın aynı zamanda davalı Şirket’in 20 yıllık süre için müdür olarak seçildiği ve tek başına şirketi temsile yetkili olduğu dava dosyasında bulunan Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin 13.06.2014 tarih ve 8590 sayılı nüshasında ilan edilen şirket sözleşmesinin 8. maddesinden anlaşılmaktadır. Aynı zamanda şirketin tek müdürü olan davalılardan …’ın payını davacıya devretmesinden davalı şirketin, davalı …’ın müdür sıfatından dolayı sözleşmenin akdi sırasında haberdar olduğunun kabulü gerekir. Buna karşın, müdür sıfatını haiz olan devreden …, bu pay devrinin onaylanması için genel kurulu toplantıya çağrı için gereken işlemleri yerine getirmemiştir. Bunun sonucu olarak TTK m. 595/7’de düzenlenen üç aylık süre içinde genel kurul pay devrini reddetmeyerek davacı ile davalılardan … arasındaki pay devrine örtülü olarak (zımnen) onay vermiş olmaktadır. Bu durumda pay devri 08.04.2016 tarihinden itibaren üç ayın sonunda 08.07.2016 tarihinde geçerlilik kazanmış ve davacı davalı şirketin % 50 oranında pay sahibi sıfatını kazanmıştır.Davalı …, 08.07.2016 tarihi itibariyle davalı şirkette pay sahibi sıfatını kaybetmiş olmasına rağmen, üzerinde tasarruf hakkı ve yetkisi olmayan, bu tarih itibariyle davacıya ait olan payları Beykoz … Noterliği’nin31.08.2016 tarih ve … sayılı limited şirket pay devir sözleşmesi ile davalılardan …’a devretmiş ve bu devir davalı şirketin 02.09.2016 tarihli genel kurulun onaylanarak Ticaret Sicili Gazetesi’nin 22.09.2016tarih ve 9160 sayılı nüshasında ilan edilmiştir. Aynı genel kurul toplantısında davalı şirkette pay sahibi sıfatı sona eren …’ın müdürlük görevinin devamına karar verilmiştir. …’m söz konusu paylar üzerinde pay sahipliği sıfatı ve tasarruf hakkı ve yetkisi 08.07.2016 tarihinde sona ermiş olmasına rağmen, bu tarih itibariyle davacının mülkiyetine geçen payları 31.08.2016 tarihli sözleşme ile …’a devretmesi sonucunda …’ın bu payların mülkiyetini kazanamayacağı, her ne kadar TTK m. 598/3 uyarınca sicil kaydına güvenen iyiniyetli kişinin güveni korunur ise de, davalılar … ve …’ın karı – koca oldukları, …’ın aynı zamanda devirden önce davalı Şirket’in %50 oranında paya sahip olması karşısında …’ın davacıya yapılan devirden haberdar olmamasının hayatın olağan akşına uygun olmadığı, davalı …’ın şirketteki davacı hisselerinin kendisine verilen vekaletnameye dayalı olarak gerçekleştiğini iddia ettiği ancak davalılar arasındaki devir işleminin Beykoz … Noterliğinin 31.08.2016 tarih ve … yevmiye numaralı şirket pay devri sözleşmesi ile gerçekleştiği, bu devir sözleşmesinde devir eden …’ın şahsen işlem yaptığı davacının vekaleti ile işlem yapmadığı görülmekle davalının bu savunmasına itibar edilmemiş ve Davacı tarafından Beykoz … Noterliğince düzenlenen … yevmiye numaralı 08.04.2016 tarihli ” Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi ” gereği davalı …’dan devir alınan daha sonra davalı … tarafından Beykoz … Noterliğince düzenlenen … yevmiye numaralı 31.08.2016 tarihli sözleşme ile davalı … a devir edilen davalı şirkete ait bin adet paya karşılık gelen % 50 hissenin davalı … adına kaydının silinerek davacı adına devir ve tesciline karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmış, Davacının kar payına ilişkin talebinin incelenmesinde ise, kar payı ödemesinin yapılabilmesi için genel kurulun karın dağıtımına ilişkin karar vermesi gerekmiştir. Dava dosyasında davalı şirketin karın dağıtılmasına ilişkin bir genel kurul kararı bulunmadığı için davacının bu konuda talebinin yerinde olmadığı…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davacı tarafından Beykoz … Noterliğince düzenlenen … yevmiye numaralı 08.04.2016 tarihli “Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi” gereği davalı …’dan devir alınan daha sonra davalı … tarafından Beykoz 1. Noterliğince düzenlenen 16982 yevmiye numaralı, 31.08.2016 tarihli sözleşme ile davalı … Koçal’a devir edilen davalı şirkete ait bin adet paya karşılık gelen % 50 hissenin davalı … adına kaydının silinerek davacı adına devir ve tesciline, davacının koşulları oluşmayan kâr payı alacağı talebinin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalılar vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkili … ile davacı arasında yapılan pay devri sözleşmesine her ne kadar davacının pay devri bedelini ödediği yazılmış olsa da davacının, pay devri bedelini müvekkili …’a ödemediğini, Pay devri sözleşmesinin yapıldığı gün davacının devraldığı payının üçüncü bir kişiye devri için müvekkili …’a vekaletname verdiğini, hayatın olağan akışı içinde bakıldığında sözleşmenin gereklerini yerine getiren, devrin parasını ödeyen bir kişinin devraldığı payları için devir edene aynı gün devir yetki vermesi mümkün olmadığını, davacının üzerine düşen pay devri bedelini ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediğinden genel kurulda da pay devrine ilişkin bir karar alınamadığını, müvekkili …’ın davacı pay devri bedelini ödemeyip aralarındaki pay devri geçerlilik kazanmayınca ve hüküm ifade etmeyince payları iyi niyetli …’a devrettiğini, kâr payına ilişkin verilen karar doğru olup karara bu yönüyle hiçbir itirazları bulunmadığını, sonradan payları devralan …’ ın iyi niyetli olduğu ileri sürülerek, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın tümden reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı şirketin % 50 hissesinin davacı adına tescili ve kâr payı alacağının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davalı şirketin %50 hissenin davacı adına tescili talebinin kabulüne, kâr payı alacağı isteminin reddine karar verilmiş; bu karara karşı, yasal süresi içinde, davalılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.İlk derce mahkemesinin karar gerekçesinde de işaret edildiği üzere; davalılardan …’ın Beykoz … Noterliğince düzenlenen … yev. No.lu, 08.04.2016 tarihli “Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi” ile davalı şirketteki 1000 paya tekabül eden %50 hissesini 25.000 TL karşılığında davacıya devrettiği, devir sözleşmesinde yer alan “Devir bedelini kendisinden nakten ve tamamen aldım” ibaresinin yer aldığı anlaşılmaktadır. Ancak bu devir işlemi tescil ve ilân ettirilmemiştir. Davacı da eldeki davada, davalı şirketin % 50 oranındaki hissesinin davacı adına tesciline karar verilmesi talep etmiştir. Sonrasında ise davalı … tarafından davalı şirketin %50 oranındaki hissesi, Beykoz … Noterliğinde 31.08.2016 tarihinde düzenlenen “Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi” ile 2000 paya karşılık gelen 50.000 TL’lik hissesinin tamamını eşi olan …’a devir ederek ortaklıktan ayrıldığı anlaşılmaktadır. Bu devir işlemi aynı tarihli ortaklar kurulu toplantısında kabul edilmiş, aynı zamandan hisse devri ile ortaklıktan ayrılan …’ın müdürlük görevinin devamına karar verilmiştir. Kararlar ise 09.09.2016 tarihinde tescil edilmiş, 22.09.2016 tarihli ve 9160 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayımlanmıştır. Her ne kadar davalılar vekilince, devir bedelinin davacı tarafından davalı …’ ya ödenmediği ileri sürülmüşse de; noterde düzenlenen 08.04.2016 tarihli Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesinde davalı …’ın “Devir bedelini kendisinden nakten ve tamamen aldım” beyanına göre, davalılar vekilinin aksi yöndeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Yine davalılar vekilince, devir ile aynı tarihte davacının devraldığı payın üçüncü kişiye devri için davalı …’ ya vekaletname verildiği, bunun da devir bedelinin ödenmediğini kanıtladığı ileri sürülmüşse de bu yöndeki davalı iddiası da pay devir bedelinin davlıya ödendiğine ilişkin noterde düzenlenen sözleşme içeriğine göre devir bedelinin ödenmediğini kanıtlamaya yeterli değildir. İlk derece mahkemesi kararında da işaret edildiği üzere; davalı … 08.07.2016 tarihi itibariyle davalı şirkette pay sahibi sıfatını kaybetmiş olmasına rağmen, üzerinde tasarruf hakkı ve yetkisi olmayan, bu tarih itibariyle davacıya ait olan payları Beykoz … Noterliğinin 31.08.2016 tarih ve … sayılı limited şirket pay devir sözleşmesi ile davalılardan …’a devretmiştir. TTK’nın 598/3. maddesi uyarınca sicil kaydına güvenen iyiniyetli kişinin güveni korunur ise de davalılar … ve …’ın karı – koca oldukları, …’ın aynı zamanda devirden önce davalı Şirket’in %50 oranında payına sahip olması karşısında, …’ın davacıya yapılan devirden haberdar olmamasının hayatın olağan akşına uygun olmadığı, davalı …’ın şirketteki davacı hisselerinin kendisine verilen vekaletnameye dayalı olarak gerçekleştiğini iddia ettiği, ancak davalılar arasındaki devir işleminin Beykoz … Noterliğinin 31.08.2016 tarih ve … yevmiye numaralı şirket pay devri sözleşmesi ile gerçekleştiği, bu devir sözleşmesinde devir eden …’ın şahsen işlem yaptığı, davacının vekaleti ile işlem yapmadığı anlaşılmakla, davalı …’ın iyi niyetli olduğunun kabulü ile sonuca gidilmesi gerektiği yönündeki davalı istinafı da yerinde görülmemiştir. Davalılar vekilinin istinaf başvuru nedenleri kapsamında yapılan inceleme sonucu, ilk derce mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalılar tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye irat kaydına; bakiye 579,81 TL istinaf karar harcının davalılardan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davalılar tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 03.02.2023 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.