Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/363 E. 2023/457 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/363
KARAR NO: 2023/457
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 27.06.2019
NUMARASI: 2014/942 Esas – 2019/982
DAVA: Müsbet Zarar – Denkleştirme ve Manevi Tazminat
Taraflar arasındaki davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı … arasında 26/03/2003 tarihinde Yurt İçi Yetkili Yolcu Bileti Satış Acenteliği sözleşmesi imzaladığını, sözleşme uyarınca müvekkili acentenin davalı …’nin yurt içi ve yurt dışı uçak seferleri için gerekli yolcu biletlerinin … adına komisyon karşılığında satılmasından ve bununla ilgili hizmetlerin ifasından sorumlu olduğunu, müvekkili ile davalı arasında imzalanan 26/03/2003 tarihli satış acenteliği sözleşmesindeki edimlerine davalının haksız olarak 07/07/2010 tarihinde hiçbir ihbar ve ihtarda bulunmadan iç ve dış hat bilet kesme yetkisini sistem üzerinden iptal ettiğini, davalının müvekkiline 23/09/2009 tarihinde gönderdiği yazıda 01/04/2007 tarihinde yürürlüğe giren servis ücreti uygulaması nedeniyle sözleşmenin revize edildiği bildirildiği ve revize edilen komisyon oranları üzerinden müvekkilinin komisyon alacağının kararlaştırıldığını, müvekkili ile davalı arasında 30/06/2006 tarihinde satış acenteliği tadil metni isimli metne de imza atıldığını, ancak sözleşme devam ederken … Anonim Ortaklığının 07/07/2010 tarihinde hiçbir ihbarda bulunmadan ve sebep göstermeden müvekkilinin sistemdeki iç ve dış hat biletleme yetkisini etkisiz hale getirdiğini, biletleme yetkisinin iptalinden sonra müvekkilinin davalıya ihtarlar gönderdiğini, davalının edimlerini yerine getirmediğini ve temerrüde düştüğünü, davalı tarafın sözleşmeyi ihlal ederek müvekkili acentenin iş kaybına sebebiyet verdiğinden komisyon kaybı olduğunu ve dolayısıyla zarara uğradığını, müvekkilinin uğradığı komisyon geliri zararının hesaplanması, ayrıca müvekkili acentenin sözleşmenin sona ermesi ile acentelik süresi içerisinde kurduğu müşteri çevresinden sözleşme ilişkisinin bitiminden sonra artık yararlanamayacak olması nedeniyle uğradığı kaybında TTK.nın 122. maddesi uyarınca denkleştirme tazminatı olarak ödenmesi gerektiğini, TTK.nın 122. maddesi uyarca kusuru olmadan biletleme yetkisi iptal edilen müvekkili lehine hakkiniyete uygun bir denkleştirme tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek, BK.nın 112 maddesi uyarınca sözleşmenin ihlalinden dolayı müspet zararlarının ve TTK.nın 122. maddesi gereğince acentenin uğramış olduğu zararlar nedeniyle denkleştirme tazminatı olarak şimdilik maddi tazminat olarak 10.900 TL’nin, manevi tazminat olarak 100 TL’nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; …’ya üye olan havayolu şirketlerine ait uçak biletlerinin satışının … ve non … acenteler tarafından yapıldığını, … havayolu firmaları tarafından kurulan uluslararası bir birlik olduğunu, acentelerin …ya başvuruda bulunarak … tarafıdan istenen şartları yerine getirmek suretiyle sözleşme akdettiklerini, … ile imzalanan sözleşme kapsamında …’ya üye olan tüm havayolları gibi müvekkili …’nin de dış hat uçak biletlerini kesme hakkına sahip olduklarını, acentelerin iç hat uçak bileti satışlarının ise havayolu şirketleri ile yapılan müstakil anlaşmalar uyarınca yapılmakta olduğunu, müvekkilinin de bu kapsamda iç hat uçak biletlerinin satışları için acenteler ile yurt içi yolcu bileti satış acenteliği sözleşmesini akdettiğini, bu sözleşme çerçevesinde acenteye satış yetkisi vermekte ve bilet satış tutar hesaplaşmaları doğrudan müvekkili ile acente arasında yapıldığını, müvekkili ile davalı arasında Yurt İçi Yetkili Yolcu bilet Satış Acentesi sözleşmesi ve davacının … acentesi olması sebebiyle iki farklı hukuki ilişki olduğunu, davacının iddiasının aksine YYBSA sözleşmesi kapsamında yurt dışı bilet satışı yapılması mümkün olmadığını, sözleşme kapsamında acentelere sadece yurt içi biletlerin düzenlenmesi ve satışı yetkisi verildiğini, davacı şirketin … üyesi olduğunu, davacı şirketin dünyadaki cari olan sektörel uygulamanın tam aksine non … olan bir acenteden bilet temini yoluna gittiğini, davacı şirketin müvekkiline gönderdiği 09/07/2017 tarihli yazıda açıkça görüleceği üzere davacı şirketin non … acente olan … ile muhatap olduğunu, bu non … acenteden bilet temin ettiğini ve bu şirkete ödemeler yaptığını ikrar ettiğini, … acentesi olan … acentesinin … acenteleri olan “…” ve “…” acenteleri üzerinden alt acente olarak bilet temin ettiğini, müvekkili tarafından alınan duyuma göre …’de çalışan bazı personelin piyasaya %10-%20 civarında indirimli bilet buldukları yönünde gerçek dışı izlenim verdiklerini, davacı şirketinde bu biletleri kullanarak … acentesinden bilet temin ettiğini ve buna karşılık bu firmaya %10 eksik ödeme yaptığını, 20 yıldır … acentesi olan davacının … acenteden bilet temini yoluna gidilmesinin olağan olduğunu kabul etmesi, kendisi … acentesi olmasına rağmen bir başka … acentesi üzerinden biletleme yapması, … acentenin …’den indirimli bilet elde edemeyeceğini bilmemesi, indirimli biletin mutlaka sistem/bilet üzerinden görüldüğünü unutmasının mümkün olmadığını, TURSAB ve C.savcılıkları nezdindeki tahkikatlarda adı geçen ve müvekkili adına madi ve manevi yükümlülükler doğuracak işlemler yapma etkisi olan bir acentenin bu durumu açıklığa kavuşturmadan çalışmaya devam edilmesinin mümkün olmadığını, bu sebeple müvekkilinin davacı acentenin satış yetkisini sonlandırdığını, davacının diğer hava yolları adına bilet düzenlemesine hiçbir engel bulunmadığını, bu itibarla davacının müvekkilinin eylemi ile ticari itibarını zedelendiği iddiasının tamamen asılsız olduğu, müvekkili tarafından davacı hakkında alınacak tedbirlerin en askari olanının uygulandığını, müvekkilinin davacının itibarını zedeleme niyetinde olması halinde … ve ilgili hava yolları nezdinde girişimlerde bulunabileceğini, müvekkilinin bunların hiçbirine başvurmadığını, sadece bir maddi zarara uğramamak ve davacının müvekkilinin biletlerini kullanarak yolculara bir zarar vermesini engellemek adına en yumuşak tedbiri uyguladığını, dava dilekçesinde iddia olunan hususların gerçeği yansıtmadığını, müvekkili tarafından tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında 26/03/2003 tarihli yurt içi yetkili yolcu bileti satış acenteliği sözleşmesi bulunduğu, sözleşmenin 1. maddesine göre davacının …’nin yurt içi uçak seferleri için gerekli yolcu biletlerinin … adına acente tarafından komisyon karşılığı satılması ve buna ilişkin hizmetlerin ifasının, sözleşmenin konusunu oluşturduğu, sözleşmenin 29. Maddesine göre sözleşmenin 31/12/2013 tarihine kadar geçerli olduğu ve bu tarihten en geç 45 gün önce bildirilmemesi halinde sözleşmenin aynı şartlar ile 1 yıl daha uzatılmış sayılacağının düzenlendiği, davalı … tarafından 07/07/2010 tarihinde davacı şirketin bilet kesme yetkisini sistem üzerinden iptal ederek taraflar arasındaki sözleşmenin eylemli olarak feshedildiği, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesi ve davalının … üyesi olmasından dolayı yurt içi ve yurt dışı bilet satışı yetkili olduğu, davalının sözleşme ilişkisi devam ederken bilet satış yetkisinin kaldırılması sebebiyle müspet zarar ve denkleştirme tazminatı ile manevi tazminat talep ettiği, davalının ise davacının sözleşme ilişkisini ihlal ettiğinden dolayı fesih işleminin haklı olduğunu ileri sürdüğü, davacının sözleşme gereği yurt içi yetkili yolcu bilet satışı yetkisinin olduğu, davacının … üyeliği nedeniyle yurt dışı satış yetkisinin bulunduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin 31.maddesinde derhal feshi durumunun düzenlendiği, sözleşmenin 3.maddesinde acentelik faaliyetlerinin, 8.maddesinde acentenin …’nun talimatlarına uyma borcunu, 15.maddenin nakit ve kredi kartı ile yapılan satışların bildirilmesi hususunu, 16.maddenin bilet satışlarının bildirilmesi usulünü düzenlendiği, bu maddeler göz önüne alındığında sözleşmede rekabet etmeme, bildirim ve talimatlara uyma borcuna ilişkin hükümler sevk edildiği ve bu hükümlerin esasen davacının sadakat borcunu gösterdiği, dosyaya ibraz edilen bilgi ve belgeler ve özellikle davacı acentenin rezervasyonunu yapmış olduğu biletleri diğer acenteler üzerinden almak suretiyle taraflar arasında akdedilen acentelik sözleşmesi ile üstlendiği, sadakat borcunu ihlal ettiği ve davalı … A.O.’nun sözleşmeyi feshinde haklı olduğu, haklı bir neden halinde taraflardan her birinin acentelik sözleşmesini her zaman feshetme hakkının bulunduğu, sözleşmenin haklı nedenle feshedilmesi nedeniyle davacının davalıdan müspet zarar, denkleştirme tazminatı ve manevi tazminat talebinde bulunamayacağı…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemenin verdiği karar incelendiğinde, dava dosyasının bir bütün olarak incelenmediği, dosyada bulunan dava dilekçesinin, cevaba cevap dilekçesinin, bilirkişi raporuna yapılan itirazların, dosyaya HMK 293 kapsamında sunulan bilimsel raporun hiç okunmadığı, sadece dosyaya sunulan 2. Kök ve 2. Ek raporların sonuç kısımlarının dikkate alındığı, raporlarin dahi tam okunmadığı, yine ilk heyet ile birlikte ikinci heyetin ek raporunda belirlediği davalının ödemesi gereken 74.000 TL müsbet zarar miktarını hiç dikkate alarak usule ve hukuka aykırı bir karar tesis ettiğinin anlaşılacağını, Kararın, esas açısından da açıkça hukuka ve TTK’nın 122. hükümlerine aykırılık içerdiğini, bu konuda bilirkişi raporuna yaptıkları tüm itirazların haksız bir biçimde bilirkişi heyeti tarafından cevapsız bırakıldığını ve bu hatalı bilirkişi raporu dikkate alınarak anılan hukuka aykırı kararın tesis edildiğini, Davalının, bir tacir olmasına rağmen kanuna ve sözleşme hükümlerine uymadan keyfi bir şekilde uygulanamaz hale getirdiğini, sonrasında ise haklı nedenle iddiasıyla fesih gerekçesine sığındığını, oysa kanunda ve sözleşmede haklı bir sebebe dayanıyor olsa dahi sözleşmenin nasıl sona erdirileceği açıkça gösterildiğini, bu nedenle bilirkişi raporunda da tespit edilen bu eksiklik nedeniyle hukuka uygun olmayan fiil nedeniyle uğranılan zararın reddinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, öte yandan, davacı müvekkili ile davalı arasında 26.03.2003 tarihli “Yurtiçi Yetkili Yolcu Bilet Satış Acenteliği (YYBSA)” sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeden bağımsız olarak ayrıca davacı müvekkilinin … üyesi acente olduğundan, … üyeliğinden kaynaklanan iç hatlardan bağımsız ayrı bir hukuki ilişki gereği …’nın yurt dışı biletlerini satmakta olduğu gerçeğinin görülemediğini, mahkemenin gerekçesinde taraflar arasında birbirinden bağımsız iki ilişki olduğunu, sözleşmenin davacıya … şirketten bilet alma yasağı getirmediğini, hatta bilet alınan şirketin … yani … üyesi bir şirket olan şirketin acentesi olduğu gerçeğini anlaşılmaz bir şekilde gözden kaçırdığını, Bilirkişilerin, hazırladıkları 6 sayfalık ek raporda, önce kendileri tarafından hazırlanan kök raporu, sonra taraflarından kök rapora yapılan itirazları, nihayetinde de davalının kök rapora ilişkin beyanlarını, raporun ilk 4 sayfasından özetlediklerini, sonrasında ise yaklaşık 1.5 sayfalık değerlendirme ve tespitler başlığı altında raporlarını sonuca bağladıklarını, bu durumun tespitinin dahi, ek raporun, kök rapora taraflarından yapılan itirazların önemli kısmını değerlendirme dışı bıraktığını gösterdiğini, gerçekten de ek raporda, HMK’nın 222/5.maddesi uyarınca iddialarını davalının ticari defterine hasretmelerine rağmen, incelemenin yine davalının ticari defterleri dikkate alınmadan yapıldığının anlaşılacağını, bununla birlikte bilirkişilerin, itiraz edilmeyen müspet zarar miktarını tekraren 74.059,64 TL olarak belirttiklerini ve denkleştirme tazminatı konusunda yaptıkları itirazı ve TTK’nın 122/2.madde hükmünü de dikkate alarak, son beş yıl 2006-2010 dönemi için denkleştirme tazminatının 285.860,33 TL olacağını tespit ettiklerini, ne var ki bilirkişilerin kök raporun esasına ilişkin olarak yaptıkları itirazları, raporun 5. Sayfasında, genel ifadelerle cevapsız bıraktıklarını, Bilirkişilerin 5.sayfada yaptıkları genel ifadelerin, rapora yaptıkları itirazların cevabını vermediğini, zira, müvekkili tarafından satışı yapılan biletlerir, yurt dışı dış hat biletleri olduğunu, kaldı ki, satışların davalı …’nun yetkili acenteleri tarafından yapıldığını, müvekkili şirketin bu biletlerde sadece rezervasyonu … kurallarına uygun olarak gerçekleştirdiğini, Bilirkişilerce hazırlanan ek raporda da önceki raporlarda olduğu gibi, bu husus ısrarla gözden kaçırıldığını, baştan sona yanlış bir hukuki sonuca ulaşıldığını, çünkü davalı tarafından fiilen uygulanmaz kılınan acentelik sözleşmesinde, yurtdışı hatlara bilet satımı ile ilgili hiçbir hüküm bulunmadığı gibi, rezervasyon yapılmasını yasaklayan bir madde de bulunmadığını, bilirkişilerin, “yurt dışı bilet satışına” , 26.03.2003 tarihli yurt içi acentelik sözleşmesini uyguladıklarını, bu konuya ilişkin olarak dosyaya sundukları Prof. Dr. … mütalaasında gerekli açıklamaların yer aldığını, Müvekkili tarafından rezervasyonu yapılan biletlerin hepsi dış hat bilet satışları olduğunu, davalı taraf düplik dilekçesinde müvekkilimin …, … ve … üzerinden dış hat bilet satın almasının … sözleşmesine ve sektör uygulamalarına aykırı olduğunu söylediğini, ancak sözleşmenin hangi maddesine aykırılık teşkil ettiğini göstermediğini, davalının, müvekkilinin … sözleşmesinin hangi maddesine aykırı hareket ettiğini belirtememesinin tek sebebinin ise … sözleşmesinde böyle bir maddenin mevcut olmamasından kaynaklandığını, bu durumda bilirkişi ek raporunun da kabul edilmesinin mümkün olmadığını, bilirkişilerin dava konusu uyuşmazlıkta iki farklı hukuki ilişkinin olduğunu tespit etmeden rapor hazırladıklarını, Yurt dışı biletlerine, yurt içi bilet satış sözleşmesi hükümlerini uyguladıklarını, oysa, her iki sözleşmenin konusu farklı, her iki sözleşmenin tarafları farklı, her iki sözleşmenin maddeleri farklı olduğunu, bu durumda hukuken eksik ve hatalı bilirkişi raporuna dayanılarak alınan kararın, hukuka aykırı olup bozmayı gerektirdiğini, Yurt dışı biletlerini indirimle satan … ve … ile sözleşmesi devam etmekte ama işbu yurtdışı biletlerini satan alan müvekkilinin ise hem yurt içi bilet satış sözleşmesini fiilen feshetmekte hem de yurt dışı bilet kesme yetkisini sonlandırdığını, davalı tarafın iddia ettiği şekilde ortada usulsüzlük var ise, öncelikli olarak indirimli bilet satışını yapan acentalar mı cezalandırılacağını, yoksa satışı yapan acentelerden bilet satan alan acenteler mi cezalandırılacağını. davalı tarafın iddia ettiği şekilde acentelerin birbirleri üzerinden bilet satın almaları haklı sebeple fesih nedeninin ise; o zaman bu satışı yapan … ve … Turizm ile olan sözleşmeler neden haklı nedenle feshedilmediğini, Davalı …’nin ise yurt dışı biletlerin satışını yapan acentelerle olan sözleşmesini devam ettirmekte ama işbu biletleri fiyatını peşin ödeyen ve kimseyi zarara sokmayan müvekkilinin sözleşmesini ise haklı nedenle feshettiğini iddia ettiğini, bilirkişilerin ise ek raporlarında buna ilişkin herhangi bir açıklama yapamadıklarını, mahkemece de dosyanın yeterince okuyamadığı için bu itirazlardan haberdar olamadığını, yine bu hususun, dosyaya sundukları Prof. Dr. …’in mütalaasında açıklığa kavuşturulduğunu, Bu nedenlerle, davalı şirketin 26.03.2003 tarihli … yurtiçi Acentelik Sözleşmesini haklı bir nedene dayanmadan fiili olarak sona erdirdiği açık olmasına rağmen, mahkemenin her iki bilirkişi raporunda da tespit ettiği 177 gün için davalı tarafından müvekkiline, 74.059,64 TL müspet zararın avans faizi ile ödenmesine karar vermemesi hukuka aykırı olup bozmayı gerektirdiği gibi, TTK m. 122 hükmünü dikkate alarak, son beş yıllık sözleşme dönemini (2006-2010 dönemini) kapsayacak şekilde ve bilirkişilerin yaptığı hesap düzetmesi sonucu belirlenen 285.860,33 TL tutarındaki denkleştirme tazminatının, davalı tarafından müvekkiline avans faizi ile ödenmesine karar verilmemesinin de hatalı olup bozmayı gerektirdiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin haksız feshine dayalı müsbet zarar – denkleştirme ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş, karara karşı, davacı vekilince, yasal sürede istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında 26.03.2003 tarihinden itibaren Yurt İçi Yetkili Yolcu Bileti Satış Acenteliği ilişkisi bulunduğu, sözleşmenin davalı tarafından fiilen 07.07.2010 tarihinde fesh edildiği ihtilafsızdır. Davacı iç hat bilet satışı yönünden davalı ile sözleşme ilişkisi bulunduğunu, yurt dışı bilet satışı konusunda davalı ile sözleşme ilişkisi bulunmadığını, bu konuda dava dışı … ile arasında farklı bir sözleşme ilişkisi bulunduğunu, yurt dışı bilet satışı işleyişinin gerekçe gösterilerek taraflar arasındaki acentelik sözleşme ilişkisinin feshinin haksız fesih olacağını ileri sürmüş, davalı ise davacının … üyesi olmayan firmalara alt acentelik yaptırılarak, ucuza bilet satışı tespit edildiğini , bu durumun müşteri ve havayolu şirketine zarar verdiğini, davacının % 10 kadar eksik ödeme ile temin ettiği biletlerin sonunda davalı müvekkiline zarar verdiğini, alt acentelerinde bilet borçlarını ödeyemez haline geldiğini, bu durumun acentelik ilişkisi kapsamında rekabet etmeme ve sadakat yükümlülüğüne aykırılık oluşturduğunu, buna göre sözleşme feshinin haklı olup, haklı fesih nedeniyle müsbet zarar dentleştirme tazminat taleplerinin reddi gerektiğini ileri sürmüştür. Taraflar arasında 26.03.2003 tarihinden itibaren Yurt İçi Yetkili Yolcu Bileti Satış Acenteliği ilişkisi bulunduğu, sözleşmenin davalı tarafından fiilen 07.07.2010 tarihinde fesh edildiği ihtilafsızdır. Davacı iç hat bilet satışı yönünden davalı ile sözleşme ilişkisi bulunduğunu, yurt dışı bilet satışı konusunda davalı ile sözleşme ilişkisi bulunmadığını, bu konuda dava dışı … ile arasında farklı bir sözleşme ilişkisi bulunduğunu, dolayısıyla iki farklı hukuki ilişki bulunduğunu, yurt dışı bilet satışı işleyişinin gerekçe gösterilerek taraflar arasındaki acentelik sözleşme ilişkisinin feshinin haksız fesih olacağını ileri sürmüş, davalı ise davacının … üyesi olmayan firmalara alt acentelik yaptırılarak, ucuza bilet satışı tespit edildiğini , bu durumun müşteri ve havayolu şirketine zarar verdiğini, davacının % 10 kadar eksik ödeme ile temin ettiği biletlerin sonunda davalı müvekkiline zarar verdiğini, alt acentelerinde bilet borçlarını ödeyemez haline geldiğini, bu durumun acentelik ilişkisi kapsamında rekabet etmeme ve sadakat yükümlülüğüne aykırılık oluşturduğunu, buna göre sözleşme feshinin haklı olup, haklı fesih nedeniyle müsbet zarar dentleştirme tazminat taleplerinin reddi gerektiğini ileri sürmüştür.Uzman görüşü bilirkişi raporu gibi takdiri delildir.Takdiri mahkemeye aittir.Yargılama sürecinde mahkemece konusunda uzmanlarından oluşan bilirkişi heyetinden kök ve davacı itirazlarını giderir şekilde ek rapor alındığı anlaşılmaktadır. HMK’nın 282. maddesi uyarınca hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer deliller ile birlikte serbestçe değerlendirir. Buna göre, bilirkişi raporları takdiri delil niteliğinde olup, mahkemece sunulan deliller değerlendirilerek ve gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin HMK’nın 293 maddesi uyarınca sundukları hukuki mütala içeren uzman görüşü değerlendirilmeksizin, ve yine itirazlarını karşılanmayan, bu yönüyle hüküm kurmaya elverişli olmadığını ileri sürdüğü bilirkişi raporunun mahkemece hükme esas alınarak hüküm kurulmasının yerinde olmadığı yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.Alınan bilirkişi rapor içeriklerinde de vurgulandığı üzere taraflar arasındaki 26.03.2003 tarihli sözleşmenin 7. maddesinde davacının rekabet etmeme, bildirim, talimatlara uyma yükümlülüğü bulunup, bu kapsamda ihlallerde bulunduğu, davacının acentesi olduğu davalıdan habersiz, ondan tedarik etmeksizin dışarıdan indirimli bilet satışları yapmasının sözleşmeye ve acentelik bilgilendirme, sadakat ve işbirliği gerektiren sıkı ticari bağlarına zarar verecek nitelikte olduğu, davacının … üyeliğine dayanarak yürüttüğü yurt dışı bilet satış işlemlerinde davalının hak ve menfaatlerine aykırı davranmış olduğu, bu yönüyle davacının … üyesi acente olmakla birlikte, davalının sözleşme ile kurulmuş acentelik ilişkisini ihlal etme hakkı vermeyeceği yani taraflar arasındaki nispi sözleşme ilişkisinin … üyeliğinden dolayı davacının ihlal etme hakkı vermeyeceği, taraflar arasındaki sözleşmenin 31. maddesi kapsamında davalı tarafından sözleşmenin fiilen derhal feshinin haksız fesih sayılamayacağı anlaşılmakla, davacı vekilinin taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi ile davacının … üyesi olması nedeniyle yurt dışı bilet satışı sözleşmesinin farklı hukuki ilişkiler olup, yurt dışı bilet satışları kapsamında taraflar arasındaki nispi sözleşme hükümleri dikkate alınarak sözleşmenin feshinin haksız fesih sayılması gerektiği yönündeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davacı yanca yurt dışı biletlerinin temin edildiği … olan diğer acentelerle ilgili davacı tarafından müeyyide ve fesih işlemi uygulanmadığını, bu tür acentelerden alınan indirimli biletler gerekçe gösterilerek davacının sözleşmesinin fesh edilmesinin TMK’nın 2. maddesi kapsamında dürüstlük ilkesine uygun olmayacağı ileri sürülmüştür. Her ikisi de tacir olan davacı ile davalı arasındaki acentelik ilişkisi nispi ilişki niteliğinde olmakla, davalının diğer yetkili acenteleri hakkında işlem yapıp yapmaması taraflar arasındaki ilişkide dikkate alınamayacağından, davacı vekilinin bu yöndeki istinafı da yerinde görülmemiştir. İlk derce mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye irat kaydına; bakiye 125,50 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 16.03.2023 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.