Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/360 E. 2022/1669 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/360
KARAR NO: 2022/1669
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 14.11.2020
NUMARASI: 2018/642 Esas – 2019/882 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; dava dışı … İnşaat San. ve Tic, Ltd, Şti. nin 29/07/2011 tarihinde 211042461 numaralı VDF Kredi Söyleşmesine bağlı olarak davacıdan otomobil kredisi kullandığı …’ın ise söz konusu sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzaladığını, davalının dava dışı … İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti. nin sahibi ve yöneticisi olduğu, kredi borcunu ödeme planına göre ödenmesi gerekirken taksitlerin süresinde ödenmediğinden borçlu firma ve kefile Beyoğlu … Noterliği’nden 04/04/2013 tarih … yevmiye numaralı ihtarname keşide edildiği ve ihtara rağmen ödeme yapılmaması üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile menkulun paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlatıldığı, takibe konu araç hakkında müsadere kararı verilerek İstanbul İcra Müdüriüğü’nün … E. dosyası ile asıl borçlu ve müşterek borçlu müteselsil kefil davalı hakkında ilamsız takip başlatıldığını beyanla vaki itirazın iptali istemiyle huzurdaki davayı ikame etmiştir. Davalı savunmasında özetle; huzurdaki davada dava Dışı … İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti’nin kullanmış olduğu krediden şahsının sorumlu tutulduğunu, davacı şirket yetkililerinin kefilliğe ilişkin evrakları bilgisi dışında imzalattıklarını, iradesinin fesada uğratıldığını, söz konusu sözleşmenin geçerli bir sözleşme olmadığını, TBK’nun evli kişiler için kefil olma ehliyetini sınırlayan düzenleme getirdiğini, söz konusu madde gereği eşlerden birinin mahkeme tarafından verilmiş ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı olmadıkça ancak diğerinin yazılı rızası ile kefil olabileceğini, bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce veya sözleşme kurulma anında verilmiş olmasının şart olduğu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava; itirazın iptali davasıdır. Davalının kefalet sözleşmesinin yasal unsurlarının oluşmadığına yönelik itirazı sözleşme ve 6098 Sayılı TBK’nın yürürlük tarihi dikkate alınarak yerinde görülmemiş kefalet hükümlerinin geçerli olduğu anlaşıldığından davanın esastan incelemesine geçilmiştir. Mali bilirkişi tarafından yapılan inceleme nazarında; 29/07/2011 tarihli araç alımına yönelik kredi sözleşmesinin davalı tarafça müşterek müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığı, bir kısım ödemelerin yapılmakla birlikte 20/03/2013 tarihinden sonraki kredi taksitlerinin ödenmediği, kat ihtarı tebliğiyle müteselsil kefil sıfatını haiz olan davalının 19/04/2013 tarihi itibariyle temerrüde düştüğü, ödeme iddiasının bulunmadığı keza belgelendirilmediği, sözleşmedeki akdi faiz ve temerrüt faiz oranlamaları dikkate alınarak yapılan hesaplama dahilinde icra dosyasındaki taleple bağlı kalınarak asıl alacak, takip öncesi işleyen faiz ve BSMV alacağı yönünden itirazın iptaline karar verilmesi, belgelendirilmeyen masraf kalemi yönünden ise talebin reddi gerektiği…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile davalının İstanbul … İcra Müd. … E. Sayılı dosyasına vaki itirazının kısmen kabulü kısmen iptaliyle takibin 30.696,00-TL asıl alacak, 25.272,51-TL takip öncesi işleyen faiz, 1.263,63-TL BSMV alacağı olmak üzere toplam 57.237,14-TL üzerinden asıl alacak miktarı olan 30.696,00-TL’ye takip tarihinden itibaren yıllık %17 oranında temerrüt faizi uygulanmak suretiyle takibin kaldığı yerden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacak likit ve belirlenebilir olduğundan 11.446,42-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kefalet sözleşmesinin yasal unsurlarının oluşmadığını, her ne kadar sözleşme, 6098 sayılı TBK”’nın yururluk tarihi olan 01.07.2012 tarihinden önce imzalanmış olsa bile, neticesi ve sonuçları yürürlük tarihinden sonra da devam ettiğini, Bununla birlikte geçmişe etkili olmama kuralının istisnaları bulunduğunu, TBK’nın yürürlük tarihinden önceki fiil ve işlemlere ilişkin olarak 1 Temmuz 2012’den sonra gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye TBK hükümlerine tabi olacağını, Diğer bir deyişle, 1 haziran 2012 tarihinde akdedilen bir satım sozleşmesının borçlusunun, 1 ağustos 2012 tarihinde temerrüde düşmesi halinde, uyuşmazlığın TBK hükümlerine göre çözümlenecek sözleşmenin bu veya farklı bir sebeple sona erdirilmesi ya da tasfiyesi TBK hükümleri çerçevesinde gerçekleştirileceğini, Davalının, 20 taksit ödediğini ve 30.04.2013 tarihinden sonra temerrüde düştüğünü, dolayısıyla somut olaya 6098 sayılı TBK”’nın uygulanması gerektiğini, bu hususun değerlendirilmediğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağının ödenmemesi nedeniyle başlatılan ilamsız icra takibine davalı müteselsil kefil tarafından ileri sürülen vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekili tarafından, yasal süre içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut olayda; alacaklı ile asıl borçlu şirket arasında akdedilen VDF kredi sözleşmesi gereğince kredi kullandırıldığı, davalının müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzaladığı görülmüştür. Kredi borcunun ödenmemesi üzerine, hesabın kat edilerek asıl borçlu ile kefil adına noter kanalıyla kat ihtarnamesi gönderilmiştir. Beyoğlu … Noterliğinin 04.04.2013 tarihli … Y. nolu kat ihtarı asıl borçlu ve kefile tebliğ olmuştur. Takip ve davaya dayanak kredi sözleşme tarihinin 29.07.2011 tarihli Kredi Sözleşmesi olup 6098 sayılı TBK’nın yürürlük tarihi olan 01.07.2012 tarihinden önce aktedilmiştir. 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 1. maddesinde ”Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir.” hükmü düzenlenmiştir. Somut uyuşmazlığa sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın ilgili hükümlerinin uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır. Buna göre sözleşmenin imzalanmış olduğu tarih itibariyle 818 sayılı BK yürürlükte olup, TBK’nın 583 ve 584. maddeleri kapsamında müteselsil kefil sorumluluğunu düzenleyen hükümleri uygulama olanağı bulunmadığından, davalı vekilinin somut uyuşmazlıkta kefalet sözleşmesinde eş muvafakatı bulunmayıp, TBK hükümlerinin uygulanması gerektiği, buna göre geçerli bir kefaletin bulunmadığı yönündeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. İlk derece mahkemesinin alınan bilirkişi raporundaki hesaplama ışığında verdiği karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafça yatırılan istinaf harçların Hazineye gelir kaydına, 2.932,39 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 08.12.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava değerine göre karar kesindir.