Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/358 E. 2020/410 K. 15.04.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/358
KARAR NO: 2020/410
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/10/2019
NUMARASI: 2019/1369 D.İş – 2019/1376 Karar
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Haciz
Taraflar arasında görülen ihtiyai haciz talebinin ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, karada yazılı nedenlerle verilen ihtiati haciz kararına karşı, borçlu vekili tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin verilen ek karara karşı, borçlu vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati haciz talep eden alacaklı vekili talep dilekçesinde özetle; Borçlu tarafça müvekkiline verilmiş olan 4 adet 05.04.2019 tanzim ve 15.05.2019 vade tarihli 600.000.00 TL miktarlı senet, 26.04.2019 tanzim ve 15.07.2019 vade tarihli 350.000,00 TL miktarlı senet, 25.07.2018 tanzim ve 15.08.2018 vade tarihli 50.000 USD (ABD Doları) miktarlı senet, 31.07.2018 tanzim ve 15.08.2018 vade tarihli 50.000 USD (ABD Doları) miktarlı senetin vadesinde ödenmediğini, borçlular hakkında harici olarak yapılan araştırmalarda üzerine kayıtlı mal varlıklarını kaçırma niyetinde olduğunun tespit edildiğini, 25.07.2018 tanzim ve 15.08.2018 vade tarihli 50.000 USD (ABD Doları) miktarlı ve 31.07.2018 tanzim ve 15.08.2018 vade tarihli 50.000 USD (ABD Doları) miktarlı senedin bugün itibariyle TL karşılıkları ekte sunulu merkez bankası döviz kuru üzerinden hesaplandığında; 100.000 USDx5.82TL= 582.000.00 TL olmakla, 582.000,00 TL(09.10.2019 tarihi itibariyle) tutarındaki alacak karşılığında borçluların taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin borçlulara tahmiline kararı verilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesi, ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği 09/10/2019 tarihli kararında; “…Alacaklının, borçlulardan yukarıda miktarı yazılı alacağının tahsilinin ifasının temini bakımından vaki isteği İİK’nun 257.maddesinin 1. fıkrasına uygun bulunan alacak rehinle temin edilmemiş olduğundan, adı geçen borçluların malları ile hak ve alacaklarının, İİK’nun da muayyen tahditler dairesinde İHTİYATEN HACZİNE”, karar verilmiştir. Bu karara karşı, borçlu vekili tarafından, İİK’nın 265. maddesi uyarınca, süresinde itiraz edilmiştir. İhtiyati hacze itiraz eden borçlu vekili itiraz dilekçesinde özetle; Taraflarca imzalanan 04.04.2019 tarihli mal alım sözleşmesine göre müvekkili tarafından İmal edilecek avize ve apliklerin karşı tarafa satışı konusunda anlaşmaya varılmış olduğunu ve karşı tarafın, müvekkili şirkete 05.04.2019 keşide tarihli 3 adet çek ile toplamda 600.000,00TL avans ödemesi yapmış olduğunu, bu ödemenin teminatı olarak müvekkilin alacaklı tarafa 05.04.2019 keşide tarihli 600.000,00 TL bedelli avans teminat senedi verdiğini, alacaklı tarafın döviz kurundaki dalgalanmaları ve yükselmeleri gerekçe göstererek bahsi geçen senedinin yerine Amerikan Doları (USD) cinsinden teminat senedi verilmesini istediğini, bunun üzerine müvekkili şirket tarafından 600.000.00 TL’lik avans teminat senedinin iadesi karşılığında, her biri 50.000,00 USD bedelli olmak üzere toplamda 100.000,00 USD bedelli 2 adet avans teminat senedini keşide ve vade tarihi olmaksızın tanzim edilerek alacaklı tarafa verildiğini, alacaklı tarafın işbu 600.000,00 TL bedelli avans teminat senedini iade etmediği gibi buna karşılık verilen 2 adet USD senedini de taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı olarak doldurmuş olduğunu, aynı şekilde 26.04.2019 tarihli anlaşmaya istinaden de alacaklı tarafın, müvekkil şirkete 26.04.2019 keşide tarihli 300.000,00 TL bedelli çek ve 29.04.2019 tarihinde 50.000,00 TL olmak üzere toplamda 350.000,00 TL avans ödemesi yapmış olduğunu, bu avans ödemesinin teminatı olarak da müvekkil şirketin, alacaklı tarafa 26.04.2019 keşide tarihli 350.000,00 TL bedelli avans teminat senedi vermiş olduğunu, müvekkil şirketin, tüm edimlerini yerine getirmiş olmasına rağmen karşı tarafın avans teminat senetlerini iade etmediğini, cari hesap bakiye borcunu da ödemediğini, alacaklı tarafın, haksız ve kötü niyetli olarak iki adet teminat senedini ihtiyati hacze konu etmiş olduğunu, karşı tarafın müvekkil şirketin mal kaçırma niyeti olduğuna ilişkin iddiasını ispata yarar hiç bir delil ibraz etmediğini belirterek, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına, dosyaya yatırılan teminat hakkında ihtiyati tedbir kararı verilerek itiraz ve davalar sonuçlanıncaya kadar tedbiren alacaklıya ödenmemesine ve yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, itirazı değerlendirdiği 20/11/2019 tarihli ek kararında; “…Borçlunun itirazının ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı olmadığı, her ne kadar senetler üzerinde teminat senedi olduğu yazılı ise de, hangi hukuki ilişkiye yönelik teminat olarak verildiği yazılı olmadığından, ayrıca satış sözleşmelerinin de sadece borçlu tarafından imzalanmış oluşu dikkate alındığında, bu bağlamda borçlunun itirazının 2004 sayılı İİKnun 265.mad belirtilen itiraz şartlarından olmadığı…” gerekçesiyle, ihtiyati hacze itirazın reddine karar verilmesini istemiştir. Bu ek karara karşı, ihtiyati hacze itiraz eden borçlu vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati hacze itiraz eden borçlu vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; önceki beyanlarını tekrarlamış ve ilaveten, takibe konu senetlerin taraflar arasındaki sözleşme İle kararlaştırılan avans ödemelerinin teminatı olarak verilmiş avans teminat senetleri olduğunu, teminat olarak verilen bu senetlerden dolayı karşı tarafın alacaklı olup olmadığı, teminat koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, borcun var olup olmadığı, borcun vadesinin gelip gelmediği hususlarının yargılamayı gerektirdiğini, itirazın İİK’nın 265. maddesinde sayılan itirazlarından olmadığı gerekçesinin açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, dosyaya ibraz edilen satış sözleşmeleri incelendiğinde bu sözleşmelerin bizzat karşı tarafça hazırlanmış olduğunu ve mail yolu ile müvekkili şirkete gönderilmiş olduğunu, müvekkil şirketin de buna istinaden söz konusu sözleşmeleri imzalayıp yine mail yoluyla karşı tarafa göndermiş olduğunun anlaşılacağını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına, ihtiyati hacze itirazın kabulüne ve ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, İİK’nın 265. maddesi uyarınca ihtiyati hacze itiraza ilişkindir. İlk derece mahkemesince ihtiyati haciz talebi kabul edilmiş, bu karara borçlu vekilince itiraz edilmesi üzerine itirazın reddine dair ek karar verilmiş, bu ek karara karşı borçlu vekili tarafından, İİK’nın 265/son maddesi uyarınca, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İhtiyati haciz talebine konu 25.07.2018 tanzim ve 15.08.2018 vade tarihli 50.000 USD miktarlı, 31.07.2018 tanzim ve 15.08.2018 vade tarihli 50.000 USD miktarlı iki adet senet bulunmaktadır. İhtiyati haciz isteyebilmek için İİK’nın 257/1. maddesine göre, alacağın muaccel olması ve rehinle temin edilmemiş olması yeterlidir. İİK’nın 265. maddesinde ihtiyati haciz kararına karşı itiraz sebepleri sınırlı şekilde sayılmış olup, bu sayılanlar dışında başka bir sebebe dayanılarak ihtiyati hacze itiraz edilmesi mümkün değildir. İhtiyati haciz talebine konu 25.07.2018 tanzim ve 15.08.2018 vade tarihli 50.000 USD (ABD Doları) miktarlı , 31.07.2018 tanzim ve 15.08.2018 vade tarihli 50.000 USD (ABD Doları) miktarlı senetlerin arkasında ”teminat senedidir” ibaresi bulunmaktadır. Dosya kapsamındaki 04.04.2019 tarihli sözleşme incelendiğinde, sözleşmenin konusunu 600.000,00 TL tutarında mal satımının oluşturduğunu ve sözleşmenin üzerinde teminat kapsamında ”300.000 TL avans teminat senedi” şeklinde ibare bulunduğu, yine 26.04.2019 tarihli sözleşme incelendiğinde sözleşmenin konusunu 350.000,00 mal satımının oluşturduğu, sözleşmenin üzerinde teminat kapsamında ”350.000 TL avans teminat senedi” şeklinde ibare bulunduğu görülmektedir. İtiraz edenin itirazında belirtmiş olduğu talebe konu iki adet senedin avans ödemelerinin teminatı olarak verilmiş olduğu iddiasını doğrudan kanıtlayan bir belge sunulmamıştır. Bu senetlerin arkasında ”teminat senedidir” ibaresi bulunsa da itiraz edenin ibraz etmiş olduğu 04.04.2019 ve 26.04.2019 tarihleri sözleşmelerde bahsi geçen bu senetlere herhangi bir atıf yapılmadığı, senetlerle bağlantı kurulmadığı anlaşılmaktadır. İtiraz eden borçlunun istinaf dilekçesinde ileri sürmüş olduğu somut olayda, sözleşmeye konu teminat senetlerinin talebe konu senetler olup olmadığının, teminat koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin, senetlerin alacaklı nezdinde bedelsiz kalıp kalmadığının ispata muhtaç olduğu, bu durumların esasa ilişkin açılacak davada değerlendirilecek hususlar olduğu anlaşılmaktadır. İİK’nın 265. maddesinde sınırlı olarak sayılmış bulunan sebepleri kapsamında bu iddiaların incelenmesi mümkün görülmemektedir. Bu hususların ihtiyati hacze itiraz aşamasında değerlendirilemeyeceği istikrarlı yargıtay kararlarında vurgulanmıştır (emsal nitelikte Yargıtay 11. HD 19/09/2016 tarih, 2016/8376-7358 E.K sayılı ilamı). Bahsi geçen sebeplerle ilk derece mahkemesi kararı isabetli olup istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca ihtiyati hacze itiraz eden borçlu vekilinin istinaf başvurusunun reddine, 2-İhtiyati haciz kararına itiraz eden tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-İhtiyati haciz kararına itiraz eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 15/04/2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 362/1-f ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca karar kesindir.