Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/35 E. 2021/830 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/35
KARAR NO: 2021/830
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/09/2019
NUMARASI: 2017/242 E. – 2019/802 K.
DAVANIN KONUSU:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen hükme karşı, davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin müvekkili şirkete muhtelif cins ve miktarlarda vitrifıye ürünlerinin satışı ve teslimini üstlendiğini, davalı yanca satışı yapılan ve bedelleri tamamen ödenen 2 adet …, Ankastre&Panelsiz (Renk:PearlGrey) …, 1 adet … asma dolap, 2 adet. … asma dolap, 1 adet … boy dolabı, 1 adet … asma dolap …, 1 adet … boy dolabı orchidea renk … dolabın taahhüt edilen tarihlerde müvekkiline teslim edilmediğini, müvekkilince keşide edilen Kadıköy … Noterliğinin 26.12.2016 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile ürünlerin teslimi, aksi halde ödenen bedelin iadesinin istenildiğini, davalı tarafça keşide edilen cevabi ihtarda ürünlerin Tuzla’da bulunan depolarında hazır olduğunu ve istenilen zamanda teslim alabileceğinin bildirildiğini, 12.01.2017 tarihinde depoya gidildiğini, bir kısım ürünlerin mevcut olduğunu ancak 2 adet …, Ankastre&Panelsiz (Renk PearlGrey) …’nın yaklaşık 2mx2m ebadındaki sunta ambalajlarının açıldığında gösterilen malzemelerin satışı yapılan ürünler olmadığının görüldüğünü ve durumun düzenlenen tutanakla tespit edildiğini, emtianın teslim edilmemesi nedeniyle ürünlerin ödenen bedelleri toplamı olan 22.579,40 Euro karşılığı 89.866,01 TL’nin tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, zarar ve munzam zarar talep ve dava haklan saklı kalmak üzere, davalının itirazının iptali ile takibin devamına, %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; muhtelif cins ve miktarda vitrifiye ürününün ithal edilerek davacıya satışı için taraflar arasında ilk olarak 16.01.2013 tarihinde, daha sonra da 03.11.2014 tarihinde iki ayrı sözleşme imzalandığını, değişiklik talebi doğrultusunda bu sözleşmelere bağlı olarak 28.01.2015 tarihli ek protokol imzalandığını, dava konusu ürünlerin davalı tarafından 2013 yılı içerisinde ithal edilerek ürünlerin teslime hazır olduğunun davacıya bildirildiğini, davacının ürünlere ihtiyacı kalmadığını, ürünleri bir başkasına satarak bedelinin iade edilmesini, ancak ürünlerin bir başkasına satılamaması halinde teslim alınacağını bildirerek, ürünlerin teslim adresi olan depoda bekletilmesini istediğini, buna rağmen davacının Kadıköy … Noterliğinin 26.12.2016 tarihli ihtarıyla ürünlerin teslimini istediğini, müvekkilince keşide edilen Beyoğlu … Noterliğinin 02.01.2017 tarihli ihtarıyla ürünlerin teslim adresi olan … Mah. … Cad. No: … … Depolar Tuzla İstanbul adresinde davacının talebi doğrultusunda uzun süredir bekletildiğini ve ürünlerin istenildiği zaman bu adresten teslim alınabileceğinin bildirildiğini, müvekkilinin bu ihtarına rağmen davacının ürünleri teslim almak yerine ürün bedellerinin iadesi için takip başlattığını, davacı vekili ile 2 kişi tarafından imzalanan ve dava dilekçesi ekinde dosyaya delil olarak ibraz edilen 12.01.2017 tarihli “Tutanak” başlıklı belgenin davalı bilgisi dışında düzenlendiğini, müvekkilinin böyle bir tutanaktan haberi olmadığını, tutanakta davalının temsilcisi veya çalışanının imzasının bulunmadığını, tutanaktaki tespitlerin doğru olmadığını, takibe itiraz edildikten sonra müvekkilince keşide edilen 13.03.2017 tarihli ihtarla da emtianın davacının talebi doğrultusuna bekletildiği depodan teslim alınabileceğinin ihtar edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde; taraflarınca ibraz edilen fotoğrafların nicelenmesinde, malzemelerin alınması için 12.01.2017 tarihinde davalının deposuna gidildiğinde, üzerinde … yazılı olan iki adet ambalajın yerinde olmadığını, teslim tarihinde emtianın depoda bulunmadığını, teslimi gereken malzemenin bulunmaması nedeniyle başka malzemenin teslim edilmeye çalışılmasının kötü niyetin göstergesi olduğunu, bildirilen depoya davalının personeli ile birlikte gidildiğini, depodaki mevcut ürünlere bakılarak fotoğraf çekildiğini, mevcut olan sunta ambalajların bizzat davalı çalışanınca sökülerek emtianın gösterildiğini, ancak ambalajdan sözleşme konusu olmayan farklı ürünün çıktığını, buna ilişkin fotoğrafın çekilerek dosyaya sunulduğunu, asıl malzemelerin farklı olması nedeniyle ifanın kabul edilmediğini, noterden keşide edilen ihtar üzerine temerrüde düşen davalının süresinde teslim borcunu yerine getirmediğini, teslim konusunda davalının savunmalarının doğru olmadığını, depoya gidildiğinde bir kısım ürünlerin mevcut olduğunu, ancak gösterilen malzemelerin satışı yapılan ürünlerden farklı olduğunu, farklı ürünlerin teslim edilmek istenmesi üzerine tutanak düzenlendiğini belirtmiştir. Davalı vekili ikinci cevap dilekçesinde; teslim edilmediği söylenen ürünlerin, teslim adresi olan depoda, teslime hazır şekilde 4 yıldır beklediğini, davacının ürünleri kötü niyetli bir şekilde teslim almaktan kaçındığını, davacının cevaba cevap dilekçesindeki beyanlarının asılsız ve kötü niyetli olduğunu, dava konusu yapılan ürünlerin 2013 yılı içerisinde ithal edilerek teslime hazır olduğunun davacıya bildirildiğini, davacının ürünlere ihtiyacı kalmadığını bildirerek başkasına satılmasını istemesi üzerine depoda bekletildiğini, ürünlerin hala depoda durduğunu, ürünlerin resimlerinin çekilerek dosyaya ibraz edildiğini, yerinde yapılacak inceleme ile de ürünlerin depoda olduğunun anlaşılacağını, davacının aksi yöndeki iddialarının doğru olmadığını, davacının ürünleri istediği zaman teslim alabileceğini belirtilerek davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davanın ticari satımdan kaynaklanan itirazın iptali davası olduğu, taraflar arasındaki ihtilafın taraflar arasında imzalanan sözleşmeye göre bedeli ödendiği iddia edilen malların davacıya teslim edilmemesi iddiası ile davacının takipte belirtilen miktarda davalıdan alacaklı olup olmadığı ve davalının malları zamanında hazır bulundurup bulundurmadığı, davalının itirazında kötü niyetli olup olmadığı, davacının icra takibi başlatırken kötü niyetli olup olmadığı hususlarında toplandığı, Hükme esas alınan Bilirkişi Raporlarına göre; tarafların ticari defterlerinin incelendiği, tarafların ticari defterlerinin birbiri ile uyumlu ve tam olarak örtüştüğü, Türk Lirası cinsinden olmak üzere takip ve dava tarihi itibarıyla davacının 26.548,58-TL davalıdan alacaklı olduğu, tarafların birbiri ile mutabık defter ve kayıtlarına göre, davacı şirketin davalı şirketten taraflar arasındaki sözleşmelerin sonucuna göre davalıya Euro bazında 20.170,91 Euro borçlu olduğu, ancak davalının davacı adına tanzim ettiği faturalardan 13.437,20 Euroluk kısmının bedelini aldığı halde teslim edilmeyen ürünlere ilişkin olduğu, yapılan Bilirkişi incelemesi sonucunda sipariş verilen ürünle depoda davacının teslim almasının beklendiği ürünün aynı olmadığının belirlendiği dolayısıyla davacıya dava konusu ürünlerin teslim edilmediği, davalının itirazlarında haksız bulunduğu ve iptali gerektiği…” gerekçesiyle, davanın kabulü ile itirazın iptaline, takibin 89.866,01 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki savunmalarını tekrarlamış ve dava konusu ürünlerin teslim adresi olan depoda teslime hazır şekilde uzun süredir bekletildiğini, ürünlerin yerinde incelenebileceğine ilişkin beyanlarına karşın mahkemece taleplerinin dikkate alınmaksızın davacı yanca tek yanlı düzenlenen tutanağa itibar edildiğini, davacının artık ihtiyacı kalmadığı ürünlerin parasını iade almak isteğiyle kötü niyetli takip başlattığını, ürünlerin satışı konusunda taraflar arasında 16.01.2013 ve 03.11.2014 tarihli sözleşmeler ile 28.01.2015 tarihli ek protokol imzalandığını, sözleşmeler kapsamında vitrifiye ürünlerinin tamamının ithal edildiğini ve davacının ithal edilen ürünlerin büyük kısmını teslim aldığını, dava konusu yapılan ürünlerin ise 2013 yılı içerisinde ithal edilerek teslime hazır olmasına rağmen davacının ürünlere ihtiyacı kalmadığını ve ürünlerin başkasına satarak bedelinin iade edilmesini istemesi, aksi halde teslim alınacağını bildirmesi üzerine depoda bekletildiğini, buna rağmen davacının 26.12.2016 tarihli ihtarla ürünlerin teslimini istediğini, müvekkilinin 02.01.2017 tarihli ihtarla ürünlerin depodan teslim alınabileceğini bildirdiğini, davacının müvekkiline haber vermeden depoya giderek müvekkilinin tanımadığı ve çalışanı olmayan iki kişiyle tutanak düzenlediğini, davacının avukatının teslim için gitmesinin kötü niyetin göstergesi olduğunu, takip sonrası dahi ürünlerin teslim alınması konusunda ihtar gönderildiğini, davacının yedi çeşit ürün aldığını, buna rağmen davacının tuttuğu tutanakta dahi ürünlerden bir tanesinin bulunmadığının belirtilerek yedi ürünün bedelinin istenilmesinin hatalı olduğunu, ürünlerin 2013 yılında müvekkilinin kayıtlarına alındığına ilişkin mali müşavirin tespitine rağmen davacı yanca tek yanlı düzenlenen tutanağa itibar edilmesinin yerinde olmadığını, mahkemece ürünlerin depoda olup olmadığının belirlenmesi gerektiğini, iç mimar bilirkişi tarafından sunulan raporda emtianın incelenmeden davacının tek yanlı düzenlediği tutanağa itibar edildiğini, müvekkilinin bu şekilde düzenlenmiş bir tutanaktan habersiz olduğunu, tek yanlı tutanağın davada delil olarak kulalanılmasının mümkün olmadığını, 2013 yılında yurt dışından getirtilen ürünlerin hala depoda bekletildiğini, mahkemece bu ürünler üzerinde her zaman keşif yapılarak ürünlerin sözleşmede belirtilen ürünler olup olmadığının belirlenebileceğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, satım sözleşmesi nedeniyle davacı tarafından davalıya verildiği iddia edilen avansın, mal teslim edilmemesi nedeniyle geri tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. Davacı, taraflar arasındaki yazılı sözleşme gereğince teslimi gereken ürünlerin teslim edilmemesi üzerine ihtarname keşide edildiğini, cevabi ihtarla ürünlerin bulunduğu yerin bildirilmesi üzerine, ürünlerin bulunduğu depoya gidildiğini, ancak davalının sözleşmede kararlaştırılan ürünlerden başka ürünleri teslim etmek istemesi nedeniyle ifanın kabul edilmediğini, davalının temerrüte düşmesi nedeniyle ürünler için ödenen avansın istirdadı için takip başlatıldığını ileri sürmüştür. Davalı ise, taraflar arasındaki sözleşme ve protokol uyarınca ürünlerin 2013 yılında ithal edilerek davacının isteği üzerine davalıya ait depoda bekletildiğini, davacının ürünlere ihtiyacı kalmaması nedeniyle davalı tarafından sözleşmeye uygun şekilde getirtilerek teslime hazır halde bekletilen ürünlerin bedelinin istenildiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, yasal süresi içinde, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından 18.01.2019 tarihinde teslim edilmeyen ürünlerin toplam bedeli solan 22.579,40 Euro karşılığı, 89.866,01 TL asıl alacak ve 459,79 TL işlemiş faizi toplamı 90.325,80 TL’nin tahsili amacıyla ilamsız takip başlatıldığı, takibe yönelik itirazın ve iş bu davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır. Davacı ile davalı arasında düzenlenen 16.01.2013 tarihli satış protokolü başlıklı belgeye göre; 53 sayfadan ibaret listede bulunan emtianın davalı tarafından davacıya satılacağı, sözleşme bedelinin 225.000 Euro +KDV olduğu, 100.000 Euro’nun peşin bakiye 125.000 Euro ve KDV’nin her bir emtianın gümrüğe girdiği tarihte yapılacağı, emtianın gümrüğe geldiği tarihi satıcı tarafından alıcıya yazılı olarak bildirileceği, tüm ödemelerin Euro cinsinden yapılacağı, sözleşmeni 4. maddesinde belirtilen … marka ürünleri sözleşme tarihinden itibaren üç ay, diğer ürünlerin ise sekiz hafta içinde teslim edileceği, teslim yerinin satıcının Tuzla’daki deposu olduğu kararlaştırılmıştır. Taraflar arasında düzenlenen 03.11.2014 tarihli satış protokolünde; sözleşme ekinde yer alan ek 1,2,3,4 numaralı listelerde yer alan sözleşmede belirtilen 139.000 Euro bedelle alıcıya teslim edileceği, 118.803 Euronun sözleşme tarihinde nakden kalan 20.197 Euronun ise sözleşme konusu ürünlerin gümrüğe geldiği tarihte ödeneceği, ürünlerin gümrüğe geldiğinin satıcı tarafından alıcıya yazılı olarak bildirileceği kabul edilmiştir. Bu ürünlerin teslimi 8-12 hafta olarak belirlenmiş ve ürünlerin Tuzladaki depoda hasarsız olarak kamyon üstünde teslim edileceği kabul edilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen 28.01.2015 tarihli ek protokol ile 03.11.2014 tarihli satış protokolüne ek yapılmış, 1-2-3-4 numaralı listelerde özellikleri ve miktarı belirtilen ürünlerin değiştirildiği, bu protokolün 1 ile 6 numaralı ek listelerinde belinlenen ürünlerin 113.803 Euro bedelle satılmasının kararlaştırıldığı, alıcının 04.10.2014 tarihinde yaptığı 118.803 Euro nakdi ödemede fazla kalan 5.000 Euronun iade edilmeyeceği, sonraki satışlarda mahsup edileceği, ödenen bedel karşılığı satıcının teminat çeki vereceği, ürünlerin teslim süresinin teslim tarihinden itibaren 7-12 hafta olduğu, ürünlerin Tuzladaki depoda eksiksiz ve kamyon üzerinde teslim edileceği düzenlenmiştir. Davalı taraf ürünleri 2013 yılında ithal ederek teslime hazır ettiğini, yapılan bildirime rağmen davacının ürünleri teslim almayarak, ihtiyacı bulunmaması nedeniyle üçüncü kişilere satışını istediği, ürünlerin satılmaması halinde davacı tarafından teslim alınacağının bildirildiğini savunmaktadır.Davacı tarafından keşide edilen 26.12.2016 tarihli ihtarla, emtianın bir gün içinde teslimi istenmiştir. Davalı yanın cevabi ihtarında emtianın davalı şirketin deposunda hazır bekletildiği ve teslim alınabileceği bildirilmiştir. Davacı vekili ve çalışanlarının 21.01.2017 tarihinde davalı tarafından bildirilen Tuzla’daki depoya gittiği, teslim edilmek istenen emtianın sözleşmede bulunan emtiadan farklı olduğuna ilişkin tutanak düzenlenerek teslim edilmek istenen emtiaya ilişkin fotoğraf çekildiği ve dokuz adet fotoğrafın davacı vekili tarafından dosyaya ibraz edildiği anlaşılmaktadır.Taraflar arasında satım sözleşmesi bulunduğu ve satım bedelinin davacı tarafından peşin ödendiği uyuşmazlık konusu değildir. TBK’nın 207/2. maddesi gereğince, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir adet bulunmadıkça satıcı ve alıcı, borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdür. Somut olayda taraflar arasındaki sözleşmede vade konulmuş olup 16.01.2013 tarihli sözleşmede ürünlerin en fazla üç ay içerisinde, 03.11.2014 tarihli sözleşmede ise ürünlerin en fazla on iki hafta içerisinde teslim edileceği kararlaştırılmıştır. Davalı tarafından delil olarak sunulan sipariş fişlerinde, emtianın sipariş ve ithalat tarihleri dikkate alındığında, dava konusu emtianın ilk sözleşme kapsamında sipariş edildiği anlaşılmaktadır. İlk sözleşmedeki teslim tarihi en geç 16.04.2013 tarihi olmalıdır. Taraflar arasındaki sözleşmeden anlaşılacağı üzere emtia bedeli kısmen peşin ödenmiş bir kısmı da emtianın gümrüğe geldiğinin satıcı tarafından yazılı olarak bildirilmesinden sonra ödeneceği kararlaştırılmış olup, satıcı emtiayı teslim almak konusunda davacı alıcıyı temerrüte düşürdüğüne ilişkin herhangi bir kanıt sunmamıştır. Emtianın teslim edildiğini veya teslime hazır halde bekletilmesine rağmen davacı alıcının isteği ile teslim edilmediğini kanıtlamak TTK’nın 18/3. maddesindeki belirtilen usullerle davalı tarafından kanıtlanmalıdır. Davalı satıcı buna ilişkin herhangi bir kanıt sunmamıştır. İlk derece mahkemesince taraf defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu davacının alacağı belirlenmiş olup, dava konusu emtianın 2013 yılı içerisinde davalı tarafından ithal edilmiş olması yukarıda yapılan açıklamaya göre, bu emtianın teslimi için davacının temerrüte düşürüldüğü anlamına gelmez. Başka bir anlatımla emtianın 2013 yılında ithal edilmiş olsa dahi sözleşmede teslim için kesin vade bulunmasına rağmen, satıcı, emtianın teslim alınması için alıcıyı temerrüte düşürdüğünü kanıtlayamamıştır. Davalı, temerrütten kurtulmak için satıma konu malı tevdi etme cihetine de gitmemiştir. Davalının ihtarı üzerine davacı çalışanlarının davalıya ait depoya gittiği ve gösterilen emtianın fotoğrafını çektiği anlaşılmıştır. Mahkemece mimar bilirkişiden alınan rapordan, davacının çalışanlarına teslimi istenen ve fotoğraflanan ürünlerin teslimi gereken ürünler olmadığı anlaşılmıştır. Satıcının temerrüte düşmesi nedeniyle davacı yanca TBK’nın 123. maddesi gereğince ifa için süre verilmiş, süresinde emtianın teslim edilmemesi nedeniyle, teslim edilmeyen emtia nedeniyle davalı tarafından yapılan tahsilatın bedelsiz olduğu ve davalının bu miktarda sebepsiz zenginleştiği kanaatine varılmıştır. Her ne kadar davalı vekili ilk derece mahkemesince tek yanlı düzenlenen tutanağın esas alındığı belirtilmiş ise de, az yukarıda açıklandığı üzere emtianın teslim alınması için hazır bekletildiği, ancak davacının ürünleri teslim almadığını TTK’nın 18. maddesinde belirlenen usullerle kanıtlamak davalıya ait olup buna ilişkin hiçbir kanıt sunulmamıştır. Davalı ihtarından sonra, davacı çalışanlarının davalıya ait depoya gittikleri sabittir. Davalı yanca, davacı çalışanlarına sözleşme konusu emtianın teslim için gösterildiği kanıtlanmadığından, davacı çalışanları tarafından davalıya ait depoda kendilerine gösterilen ürüne ilişkin çektikleri fotoğrafları değerlendirilerek bu ürünlerin sözleşmede belirlenen ürünler olmadığının tespitinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesinin gerekçesi ve kararı isabetli olmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Bakiye 3.069,37TL nispi istinaf karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına, 4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 6-Karar kesinleştikten sonra dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 24.06.2021 tarihinde, oy birliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın davalı vekiline tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.