Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/333 E. 2023/56 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/333
KARAR NO: 2023/56
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 15.10.2019
NUMARASI: 2018/874 Esas – 2019/924 Karar
DAVA: Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 29/09/2017 tarihli fatura ile … plakalı … Serisi … marka aracı … AŞ’den satın aldığını, dava konusu aracın satın alındıktan sonra sürekli arıza verdiğini ve garanti kapsamında bir çok kez araca bakım yapıldığını, bakıma ilişkin belgelerin davalı tarafta mevcut olduğunu, davalı tarafından yapılan bu bakımlara rağmen dava konusu araçtaki ayıpların giderilemediğini, bunun üzerine davalı tarafa Beyoğlu … Noterliği kanalıyla ihtarname gönderildi ise de davalı tarafın ihtarnameye cevap dahi vermediğini, dava konusu aracın çeşitli arızaları olduğunu ve davalı tarafın aracı bir çok kez bakıma almış olmasının dava konusu araçtaki ayıbı kabul ettiği anlamına geldiğini belirterek sözleşmeden dönerek aracın davalı tarafa iadesi ile ödenen bedelin satış tarihinden itibaren işleyecek olan ticari faizin davalılardan tahsili ile müvekkiline verilmesini, dava konusu aracın ayıpsız misli ile değiştirilerek aynı marka ve nitelikte yeni bir aracın müvekkiline verilmesini, mümkün olmadığı taktirde araçtaki ayıp oranında satım bedelinden indirim yapılarak işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştarak ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderlerinin davalılara müştereken ve müteselsilen tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … AŞ vekili, savunmasında özetle; dava konusu araçta imalattan kaynaklanan herhangi bir ayıbın mevcut olmadığını, iddia edilen arızaların araçta tespit edilmediğini, davacının ileri sürmüş olduğu şikayetlerin dava konusu aracın sürüşünü engelleyen ya da tehlikeye sokan herhangi bir durum olmadığını, garanti süresi içerisinde şikayetlerin ücretsiz onarımının yasal bir hak olduğunu ve davacı tarafın da bu hakkını kullandığını, aracın değişimine ya da bedel iadesine karar verilebilmesi için şikayetin esaslı ve giderilemez nitelikte olması gerektiğini, dava konusu araçtan yararlanmayı önemli ölçüde azaltacak ya da ortadan kaldıracak imalattan kaynaklı herhangi bir ayıbın söz konusu olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı … AŞ vekili, savunmasında özetle; dava konusu araçta her hangi bir imalat hatası veya ayıbın bulunmadığını, aracın satın alındığı tarihten sonra müvekkil şirket servisine getirildiğini, araca müşterinin talep ettiği servis, bakım ve onarım hizmetlerinin eksiksiz ve kusursuz şekilde verildiğini, bahsedilen problemlerden gerçekten araçta var olanların tümünün müvekkili şirket tarafından garanti kapsamında ücretsiz olarak giderildiğini, adı geçen problemlerden hiçbirinin hukuki anlamda ayıp olarak nitelendirilebilecek türden olmadığını, davacı tarafın bedelsiz onarım hakkını kullandığını ve bundan dolayı misli ile değişim ya da sözleşmeden dönme hakkının kullanılmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Somut olayda davacı taraf, davalılardan almış olduğu … plaka sayılı 2017 Model … serisi … tipi aracın ayıplı olduğunu, bu nedenle aracın bedelinin iadesine bunun mümkün olmaması halinde aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesine ya da araçtaki vaki ayıp oranında indirim yapılmasına karar verilmesini iddia ve talep etmiştir. Davalıların iddiası ise araçta herhangi bir ayıp olmadığı yönündedir. Yapılan incelemede dava konusu aracın 29.09.2017 tarihli Fatura ile davacı tarafından satın alındığı, servis kayıtları uyarınca aracın defaten servise getirildiği, yine dosya içerisindeki kayıtlar üzerince aracın üçüncü kişiye satıldığı anlaşılmıştır. Üçüncü kişiye satıldığı için davacı taraf ayıp dolayısıyla araç değerinde meydana gelen kaybı talep etmiştir. Mahkememizce yargılama kapsamında ayıp iddiasının teknik değerlendirmeyi gerektirmesi nedeniyle dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, aracın satılmış olması nedeniyle bilirkişi heyeti tarafından dosya üzerinden inceleme yapılarak raporun dosyaya sunulduğu, davacı tarafın itirazlarının raporda karşılanması nedeniyle ek rapor talebinin reddine karar verilmiş ve dosya kapsamına uygun olan bilirkişi raporu hükme esas alınmıştır. Buna göre; dava konusu aracın sol ön cam otomatiği konum sensöründe arıza bulunduğu, bu ayıbın kullanım ile ortaya çıktığı, davalı yetkili servis tarafından garanti kapsamında protokollere uygun olarak ayıbın giderildiği, tespit edilen ayıbın aracın 2. El piyasa değerinde herhangi bir zarara yol açmadığı…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkeme tarafından tanıklar dinlemeksizin hüküm oluşturulmasının hukuka aykırı olduğunu, dava konusu araç alındıktan sonra sürekli arıza verdiğini ve garanti kapsamında birçok kez araçta bakım yapıldığını, davalı tarafından yapılan bu bakımlara rağmen dava konusu araçtaki ayıpların giderilemediğini, bütün bu hususları görgüye dayalı olarak bilen tanıkların dinlenilmesi talebinin reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Bilirkişi raporuna yönelik haklı ve hukuka uygun itirazlar giderilmeksizin hüküm oluşturulmasının da hukuka aykırı olduğunu, Bilirkişi raporunun hükme ışık tutacak nitelikte olabilmesi için çelişki arz etmemesi gerektiğini, oysa dosyaya sunulan ve hükme dayanak bilirkişi raporu açık bir çelişki içerisinde olduğunu, dava konusu araçta ayıp olduğunu davalı tarafın dahi kabul ettiği ortada iken, müvekkilinin zararının olmadığına yönelik rapor tanzim edilmesi ve bu doğrultuda hüküm oluşturulmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, Bilirkişi raporunda, müvekkilinin dava konusu aracı birçok kez servise götürdüğü ve araca yönelik şikayetlerin giderildiği yazdığını, aynı arıza ve şikayet için birçok kez servise gidilmişse ve servis tarafından birçok kez bakım yapılıp, bir de Almanya’ya sipariş verilmişse, araçta kronik arıza bulunduğu kuşkusuz olduğunu, 2.el araç satışında, aracı alacak olan kişinin ekspertiz raporu istediğini, bu kronik arıza durumları ekspertiz raporunda görüleceğine göre, müvekkilinin bir zararının olmadığına yönelik rapor tanzim edilmesi açıkça 2. El oto piyasa şartlarına ve reel otomotiv koşullarına aykırı olduğunu, dava konusu araçta bulunan ayıpların gizli ayıp olduğu ifade edildiğini, ayrıca, dosyaya, araçta bulunan arızaları gösterir bilgisayar ekran görüntüleri sunulmuşken, MK 6 gereği iddiaların ispat edilemediği yönünde rapor tanzim edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, üstelik, ayıbın, maddi bir vakıa olduğunu, bu durumda, tanık delili hukuka uygun bir delilken, tanıkların dinlenmeden bilirkişi raporu dosyaya sunulması ve bu doğrultuda hüküm oluşturulmasının da hukuka aykırı olduğunu, Taraflar arasındaki ihtilaflı konunun, dava konusu aracın ayıplı haliyle 2. El satış değerinde azalma olup olmayacağı ile ilgili olduğunu, oysa bilirkişi heyetinde, 2. El araç alım satımları konusunda uzman otomotiv bilirkişisi bulunmadığını, bu sebeple dosyaya otomotiv bilirkişisi atanarak, itirazlar doğrultusunda ek rapor alınması talebinin hukuka uygunken, bu talep kabul edilmeden eksik inceleme ile hüküm oluşturulması usul ve yasaya aykırı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, satın alınan aracın gizli ayıplı olduğu iddiasıyla, TBK’nın 227. maddesi uyarınca, satıma konu aracın ayıptan ari misli ile değiştirilmesi, aracın iadesi ile bedelinin tahsili, aksi halde ayıp nedeniyle araç bedelinden indirim yapılarak davalıdan tahsili taleplerine ilişkindir. Aracın üçüncü kişiye satılmış olması nedeniyle, davacı vekili, talebini ayıp nedeniyle araçtaki değer kaybının tahsili talebine hasretmiştir. İlk derce mahkemesince davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı tarafından satın alınan aracın ön cam konum sensöründeki arıza ve diğer arızalar nedeniyle birden fazla kez servise götürüldüğü ileri sürülerek eldeki dava açılmıştır. Mahkemece, aracın üçüncü kişiye satıldığı da dikkate alınarak, konusunda uzman bilirkişiden dosyadaki deliller inceletilmek suretiyle bilirkişi raporu alınmıştır. HMK’nın 282. maddesi uyarınca hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer deliller ile birlikte serbestçe değerlendirir. Yasal düzenleme uyarınca bilirkişi raporu takdiri delil olup, mahkemece bilirkişi raporu, servis kayıtları değerlendirilerek ve gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulmuştur. Buna göre davacı vekilinin, bilirkişi raporuna itirazları giderilmeksizin ve kendi içinde çelişkili bilirkişi raporuna göre hüküm kurulmasının doğru olmadığı yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Davacının, dava konusu araçtaki arızaların giderilmesi için davalıya ait servise başvurup servis hizmeti aldığı hususu dosyaya celp edilen servis kayıtlarıyla sabit olup bilirkişi raporunda da işaret edildiği üzere, bu arızaların davacı şikayetleri doğrultusunda protokollere uygun olarak ve garanti kapsamında servis tarafından giderildiği, servis hizmetiyle giderilen bu ayıp ve arızaların aracın ikinci el piyasa değerinde azalmaya yol açmadığı anlaşılmaktadır. HMK’nın 30. Maddesi uyarınca yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesi ve gereksiz gider yapılmaması gerekir. Söz konusu yargılama ilkesi ile davacının satın aldığı ve şikayetlerine konu arıza ve ayıpların servis tarafından giderilmiş olup aracın ikinci el değerinde bir azalma oluştuğunun da kanıtlanmadığı gözetildiğinde, ayıp ve arızaların varlığı yönünde mahkemece tanık dinlenmemiş olması, usule aykırılık ve eksiklik olarak görülmemiştir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında, ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 135,50 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,5-Karar kesinleştikten sonra dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 19.01.2023 tarihinde, oy birliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.