Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/323 E. 2023/158 K. 03.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/323
KARAR NO: 2023/158
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 24/10/2019
NUMARASI: 2015/853 Esas – 2019/1001 Karar
DAVA: Çek Sorumluluk Bedelinin Depo Edilmesi
Taraflar arasındaki Çek Sorumluluk Bedelinin Depo Edilmesi davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davacı ve davalı …A.Ş vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı … San. Ve Tic. A.Ş. Lehine diğer davalıların kefaletiyle gayri nakdi çek hesabı sözleşmesi temin edildiğini, sözleşme gereğince verilen çek karnesine ait tedavülde bulunan 17 adet çek yaprağının öncelikle iadesine, iadesinin mümkün olmaması halinde her çek yaprağının zorunluluk tutarına karşılık gelecek şekilde teminatlandırılan 16.660,00 TL gayri nakdi alacağın depo edilmesine karar verilmesini belirterek davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar …, …, … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; tedavülde bulunan çek yaprağının 17 adet olmayıp 12 adet olduğunu, üçüncü kişilere verilmiş olan bu çeklerin bir kısmı tahsil için bankaya ibraz edilmemiş olduğunu, ibraz edilenler için ise banka yasal zorunlu karşılık tutarını ödemediğini belirterek davanın reddine, yargılama gider ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, bu nedenle davanın usulden reddedilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin 14/10/2010 tarihli kredi sözleşmesinde kefilliğinin söz konusu olmadığını, davaya konu çek karnelerinin borçluya teslim edilmediğini, müvekkilinin kefili olmadığı bir sözleşmeden kaynaklanan borçtan sorumlu olmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dosya kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, 05/07/2019 tarihli bilirkişi ek raporunu karar vermeye elverişli olduğundan hükme esas alınmıştır. Davacı banka ile davalı … San. Ve Tic. AŞ arasında imzalanan 22/11/2011 tarihli bankacılık hizmet sözleşmesinin 3.2.maddesinde; müşteri tarafından keşide edilecek her çek yaprağı için 4814 sayılı kanunda değişik 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Kanunun ve 5941 sayılı Çek Kanunu veya bunun yerine geçecek mevzuat gereğince Bankanın karşılıksız çıkan hamiline çek yaprağı başına yasal olarak ödemekle yükümlü oldtığu tutarın çek yaprağı sayısı ile çarpılıp sunucunda bulunacak tutar ile her bir çek yaprağı başına alınacak işlem, itibar ihtar ve haberleşme masrafları ve komisyonu hesabından alınarak bloke bir hesaba aktarmaya Bankanın yetkili olduğu ve bloke hesap üzerinden de Bankanın rehin, takas mahsup hakkı bulunduğunun belirtildiği, bu hüküm uyarınca davacı bankanın davalı … San. Ve Tic. AŞ yönünden depo talebinin yerinde olduğu, bilirkişi incelemesi neticesinde davacının depo talep edebileceği çek yaprağı adetinin 12 olduğunun tespit edildiği, 12 adet çek yaprağı bulunduğundan depo bedelinin ise 12 X 1.200,00 TL = 14.400,00 TL olduğu anlaşılmakla, depo talebinin davalı … San. Ve Tic. AŞ yönünden kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir. Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 26/04/2017 tarihli 2016/8702 Esas, 2017/3383 Karar sayılı emsal kararı gereğince çek sorumluluk bedellerinin ödeme yükümlülüğü yasayla bankaya verildiğinden bankanın müşteriden çek yasal sorumluluk bedellerinin depo edilmesini isteyebilmesi için sözleşmede bu konuda açık hüküm bulunması gerekmektedir. İmzalanan sözleşme hükümleri değerlendirildiğinde, çek sorumluluk bedellerinin kefil olan davalılar …, …, … Holding AŞ ve … San. ve Tic. AŞ’den istenebileceğine dair sözleşmede açık bir hükmün bulunmadığı bu nedenle çek yaprakları yönünden depo talebine ilişkin davalı kefillerin sorumluluğunun olmadığı kanaatine varıldığı…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, 12 adet çek yaprağı bedeli 14.400,00 TL’nin davacı bankanın faiz getirmeyen bir hesabında blokesi suretiyle davalı … San. Ve Tic. A.Ş.’den tahsiline, çek sorumluluk bedelinin dava tarihinden sonra ödenmesi halinde ödeme tarihinden tahsil tarihine kadar %60 temerrüt faizi ile tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, davalılar …, …, … Holding A.Ş ve … Sanayi ve Tic. A.Ş. Yönünden davanın reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı ve davalı … AŞ vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalı kefillerin TBK’nın 583.maddesi gereğince münferit bir borca değil tüm olarak borç ilişkisine kefil olduğunu, davalı kefillerin de müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları dosyada mübrez 2007 ve 2010 tarihli genel kredi sözleşmelerinin “Kredinin kefalet karşılığı kullandırılması ve kefilin sorumluluğuna” ilişkin 23.maddesinin çok geniş anlamda düzenlendiğini, Müvekkili bankanın asıl borcun tamamını ödeyinceye kadar kefillere sorumlu olduğu limiti aşmamak üzere başvurulabilmekte olduğunu, asıl borcun ödenmediğinin aşikar olduğunu, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 09.07.2012 tarihli, 2012/841 Esas ve 2012/11400 Karar sayılı ve aynı Dairenin 15.05.2020 tarihli, 2002/1576 Esas – 2002/4524 Karar sayılı ilamlarının ekli olduğunu, Yargıtay kararlarına göre bilirkişinin kefillerin genel kredi sözleşmesinde imzasının bulunduğu fakat bankacılık hizmet sözleşmesinde imzalarının bulunmadığı gerekçesiyle depo talebinde bulunulamayacağına dair görüşünün yerinde olmadığını, emsal nitelikteki Yargıtay 11. HD.’nin 26.10.2019 tarihli, 2008/6575 Esas – 2009/10968 Karar sayılı kararının ekli olduğunu, 05.07.2019 tarihli ek bilirkişi raporu ile 04.07.2016 tarihli rapor arasında çelişki bulunduğunu, gerek imzalanan genel kredi sözleşmesindeki hükümlerin gerekirse de Yargıtay kararlarına göre davalı kefilden de gayri nakdi alacağa depo edilmesine yönelik talepte bulunma hakkının mevcut olduğunu, bununla birlikte bilirkişi raporunda 12 çek için talepte bulunabileceğinin belirtildiğini ancak dava konusu 17 adet çekin bir kısmının müşteri elinde bulunup bir kısmının karşılıksız statüsünde olduğunu, bu yüzden 12 değil toplam 17 adet çek yönünden tüm davalılara yönelik kabul kararı verilmesi gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın tam kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı … AŞ vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece kefiller yönünden çek sorumluluk bedelinin depo edilme talebinin reddine karar verilmesinin yerinde olduğunu, Bizzat davacı beyanlarıyla 17 adet çekin tamamının tedavülde olmadığının ikrar edildiğini, davacı banka tarafından ibraz edilen bir kısım çekler içinde ödeme yapılmadığını, bu nedenle zararı bulunmayan davacının bu davayı açmakta hukuki menfaati bulunmayacağını, Bu durum dikkate alınarak davanın müvekkili yönünden de reddi gerekirken kısmen kabulünün hatalı olduğunu ileri sürerek, kararın kaldırılarak davanın tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacı banka tarafından taraflar arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmeleri ve kefalet sözleşmesi uyarınca çek teminat bedelinin depo edilmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davacı ve davalı … AŞ vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı … AŞ vekilinin istinaf başvuru nedenlerinin incelenmesinde; Davacı banka şubesi ile asıl kredi borçlusu… AŞ arasında 27/02/2007 ve 14/10/2010 tarihli genel kredi sözleşmeleri akdedildiği, davalılardan … San. Ve Tic . AŞ nin 14/10/2010 tarihli sözleşmede kefil olarak imzası bulunmadığı, önceki kredi sözleşmesinde asıl borçlusunun borçları için müteselsil kefil olduğu anlaşılmaktadır. Davacı banka tarafından 26/01/2012,13/04/2012 ve 05.12.2012 tarihlerinde asıl kredi borçlusuna sözleşme uyarınca toplam 30 adet çek verildiği anlaşılmaktadır. Davacı Banka tarafından … Noterliğinden davalı muhataplara çekilen 01/06/2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile 17 adet çek için toplam 16.660,00 TL gayri nakit çek bedelinin, tebliğden itibaren bir gün içerisinde depo edilmek üzere yatırılması talep edilmiştir Davacı bankanın asıl borçluya verilen çeklerle ilgili hamiline ödemek zorunda kalacağı yasal sorumluluk bedelleri yönünden asıl kredi borçlusu ve kefil olan davalılardan depo talebinde bulunabilmesi için taraflar arasında düzenlenen sözleşmelerde davalıların sorumluluğuna dair açık hüküm bulunması gerektiği bilinmektedir.Yine Yargıtay 19.HD’nin 29/09/2015 tarih, 2015/7163 Esas ve 2015/11458 Karar sayılı ilamında da işaret edildiği üzere, banka, taraflar arasındaki genel kredi sözleşmelerine istinaden verdiği çekler bakımından, sözleşmede hüküm bulunması nedeniyle, 3167 sayılı kanun uyarınca ödeme yapmamasına rağmen ödemekle yükümlü olduğu kısmın depo edilmesini talep edebilir. Dosya kapsamında, asıl kredi kullanan … AŞ ve davacı banka arasında imzalandığı ihtilafsız olan bankacılık hizmet sözleşmesinin 3.2 maddesindeki düzenleme uyarınca davacı bankanın gayrı nakit alacak için asıl kredi borçlusu yönünden depo talep hakkı bulunduğu anlaşılmaktadır. Asıl kredi borçlusu şirket yönünden davacının teslim ettiği ancak iade edilmediği anlaşılan 12 çek yönünden depo talebinin kabul edilmesi isabetli olup, bu konudaki davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davacı vekilinin istinaf başvuru nedenlerinin incelenmesinde; Mahkemece yargılama sürecinde iki ayrı bilirkişiden kök ve taraf itirazlarını gidermek amacıyla rapor alındığı anlaşılmaktadır. HMK’nın 282. maddesi uyarınca hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer deliller ile birlikte serbestçe değerlendirir. Buna göre, bilirkişi raporları takdiri delil niteliğinde olup, mahkemece sunulan deliller, kredi ve kefalet sözleşme hükümleri değerlendirilerek ve gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporundaki çelişki giderilmeksizin hüküm kurulduğu yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.Diğer davalı kefillerin sorumluluğu yönünden ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekilince kefiller hakkında verilen red kararının yerinde olmadığı ileri sürülerek karar istinaf edilmiştir. Davacı bankanın asıl borçluya verilen çeklerle ilgili hamiline ödemek zorunda kalacağı yasal sorumluluk bedelleri yönünden kefillerden depo talebinde bulunabilmesi için taraflar arasında düzenlenen sözleşmede kefilin sorumluluğuna dair açık hüküm bulunması gerekmektedir. Somut olayda asıl kredi borçlusu ile banka arasında imzalanan genel kredi sözleşmelerinde kefalete ilişkin hükümlerinde kefilin gayrinakdi kredilerin deposuna ilişkin bir düzenleme bulunmadığı anlaşılmaktadır. (Yargıtay 19.HD’nin 19.03.2018 tarih, 2016/16369 E. 2018/1334 K. Sayılı ilamı). Somut olay açısından, sunulan genel kredi sözleşmesi ve bankacılık hizmet sözleşmelerinde kefalete ilişkin hükümlerde kefilin gayri nakdi kredilerin deposuna ilişkin sorumluluğuna yönelik açık bir hüküm bulunmamakla, davacının davalı kefillere karşı açmış olduğu davanın gayrinakit krediler yönünden reddine karar verilmesi isabetli olup, davacı vekilinin genel kredi sözleşmesinin 23 maddesindeki düzenlemenin geniş anlamda düzenlenip, kefilleri de sorumlu kılacağı yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Yine davacı vekilince depo talebine konu çeklerin 17 adet olup, bir kısmının karşılıksız işlemi gördüğü bir kısmının da halen müşteri elinde olduğu, bu nedenle 12 çek için kabul kararı verilmesinin de isabetsiz olduğu ileri sürülmüştür. Yargılama sürecinde davacı tarafından sunulan çek raporları kapsamında alınan 14/01/2019 tarihli bilirkişi kök raporunda dökümü yapılan 12 adet çekin depo talebine konu edilebileceği, çek raporunda belirtilen 5 adet çekin davacıya teslim edildiğinin kanıtlanmadığı belirlenmiş olmakla, davacı yanca depo talebine konu çeklerin 17 adet olduğu hususu kanıtlanmadığından, davacı vekilinin 17 adet çek yönünden talebin kabulü gerektiği yönündeki istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMKK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarıca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin davalı şirket vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca davacı vekilinin ve davalı …AŞ vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine,2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 125,50 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,3-İstinaf başvuru harcı 148,60 TL ile 179,90 TL istinaf karar harcının davalı …AŞ’den tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 4-Taraflarca yapılan kanun yolu giderlerinin kendilerinin üzerinde bırakılmasına, 5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,6-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 03.02.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.