Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/320 E. 2022/1583 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/320
KARAR NO: 2022/1583
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 13.12.2019
NUMARASI: 2019/372 Esas – 2019/1360 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin alacağını tahsili amacıyla taraflarına Büyükçekmece …icra müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile borçlu hakkında ilamsız icra yoluyla takip başlatıldığını, borçlunun süresi içinde borçlu olmadığının iddia ederek itiraz edip takibi durdurduğunu, borçlunun itirazının kötüniyetli, haksız ve yersiz olduğunu, müvekkili şirket ile davalı arasında mal alım satımı yapılmış is bu ticari ilişki sonucu borçlu … Tic. Ltd. Şti borcunu ödemediğini, bu durumun sunulacak cari hesap ekstresinde açıkça görüleceğini, davalının itiraz dilekçesinde hiçbir belge sunmadan borcu olmadığını beyan ettiğini, bu iddiaların tamamen farazi olduğunu, bu hususun ticari defter kayıtlarında mevcut bulunduğunu beyanla borçlunun itirazının iptali ile takibin devamını, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davacı tarafın dava dilekçesinde müvekkili şirket ile gerçekleştirilen ticari ilişki neticesinde mal alım satım işlemi yapıldığını, fakat borcun ödenmediğini iddia ettiğini, davacı tarafın iddialarının gerçek dışı olduğunu, müvekkili şirketin davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığından söz konusu icra dosyasına ilişkin borca, faize ve tüm ferilere olan itirazlarının hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirket ile aralarında ticari ilişkinin mevcut olduğunu ve mal alım satım işleminin gerçekleştirildiğini iddia eden davacı alacaklı tarafın iddilarını ispat etmesi gerektiğini, davacı tarafın iddialarının cari hesap ekstresi sunarak ispatlayacağını ifade etmiş ise de cari hesap ekstresi, taraflar arasında ticari lişkinin mevcut olup olmadığının ya da söz konusu malların tesliminin yapılıp yapılmadığının ispatı için tek başına yeterli delil vasfına haiz olduğunu, taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı ile söz konusu malların tesliminin yapılıp yapılmadığı hususlarına ilişkin ispat yükünün davacı taraf üzerinde olduğunu bu hususlarında yalnızca cari hesap ekstresi ile ispat olunmayacağından başka hukuki delil ile davasını ispat edemeyen davacı tarafça açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Somut olayda ispat yükü kendi üzerinde olan davacı tarafın gerekli ihtaratlarda yapılmasına rağmen inceleme gün ve saatinde hazır bulunmadığı, ticari defter ve belgelerini ibraz etmediği, davalı tarafın ise her ne kadar inceleme gün ve saatinde hazır bulunsa da ticari defter ve belgelerini ibraz etmediği, bu durumda bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçilmiş sayıldığı sonucunun doğduğu, dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgelerle de ispat yükü kendi üzerinde olan davacı tarafın davasını ispatlayamadığı…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesinin eksik inceleme ve araştırma sonucu hukuka ve hakkaniyete aykırı bir karar verdiğini, İlk derece mahkemesi 27/09/2019 tarihli ara kararda belirli gün saate ticari defter ve belgelerin getirilmesini ve 700 TL bilirkişi ücreti yatırılması istendiğini, taraflarınca süresi içerisinde 700 TL bilirkişi ücreti ve dosyaya ilişkin faturaların dosyaya sunulduğunu, ticari defter kayıtları o tarihte sunulmadığından davanın reddine karar verildiğini, Gerekçeli kararda her ne kadar ihtarat yapıldı denilmiş ise de ticari defterlerin incelenmesi ile ilgili ihtarat yapılmadığını, Mahkemenin 27/09/2019 tarihli ara karasında kesin bir süreye yer vermediğini, Yargıtay 17.Hukuk Dairesi 10/06/2019 Tarih 2019/7138K. 16929 E. Sayılı kararında özetle; “Kesin süreye ilişkin ara kararın hiçbir duraksamay/ yer vermeyecek bicimde acık olması taraflara yüklenen yükümlülüklerin açıklanması gereklidir a kararda davanın reddedileceği hususu ihtar edilmezse ret kararı verilemez…” denildiğini, İlk derece mahkemesinin 27/09/2019 tarihli ara kararında 2 haftalık süreler içinde bilirkişi ücretinin yatırılması ve diğer belgelerin sunulması için verildiğini, bilirkişi ücreti ve faturaların süresi içerişinde mahkeme dosyasına sunulduğunu, ticari defter kayıtları ile ilgili hiçbir kesin süre verilmeden ve ihtarat yapılmadan davanın reddedilmesinin hukuka aykırı bir karar olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satımdan doğan faturalı alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı yanca davalıya dört adet fatura karşılığı mal satışı yapıldığı ileri sürülerek, alacağın tahsili amacıyla icra takibi yapılmıştır. Fatura tek başına alacağın varlığını kanıtlamaya yetmez. Ayrıca, ispat yükü üzerinde olan davacı tarafça fatura konusu mal ve hizmetin teslim edildiğinin de usule uygun şekilde kanıtlanması gerekir. Davacı yargılama aşamasında fatura ve sevk irsaliyesi fotokopilerini delil olarak sunmuş, ayrıca ticari defter ve kayıtlara dayanmıştır. İlk derce mahkemesince taraf vekillerinin hazır bulunduğu 27.09.2019 tarihli oturum 3-4-5 6 ve 7 nolu ara kararı ile taraf ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılmak suretiyle bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş, 6 nolu ara kararda ise inceleme günü olan 21.10.2019 günü saat 14.00 de mahkeme duruşma salonunda bilirkişi incelemesi yapılması yönünde ara karar yönünden taraf vekillerine usule uygun şekilde ihtarat yapıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece belirlenen inceleme gününde davacı yanca herhangi bir mazeret de bildirilmeksizin inceleme gün ve saatinde hazır bulunmadıkları ve ticari defter ve kayıtlarını inceleme için hazır etmedikleri, davalı vekilinin hazır olmakla birlikte defter ve belge ibraz etmediği belirtilerek, bilirkişi incelemesi yapılamadığına dair bu yönde tutanak düzenlendiği anlaşılmaktadır. Yine ilk derece mahkemesince gerekçeli kararda bu duruma işaret edilerek, davacının ticari defter ve kayıtlara delil olarak dayanmaktan vazgeçmiş olacağı sonucuyla ve kanıtlanmayan davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Ancak ticari defter ve kayıtların incelenmesi ile alınacak bilirkişi raporu taraf delillerinden birisi olup, davacı tarafından ticari defter ve kayıtlar inceleme için sunulmamakla birlikte, fatura ve imzalı sevk irsaliye örnekleri sunulduğu, ayrıca tarafların BA-BS formlarının celbedildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda defter ve kayıtların inceleme günü sunulmadığı gerekçesiyle davanın kanıtlanmadığından reddi doğru olmamıştır. Davacının delil olarak sunduğu sevk irsaliyesi asıllarını sunulması istenerek, sevk irsaliyelerinde davalı adına teslim alan imzası bulunan ve davalı çalışanlarına ait olduğu ileri sürelen imzalar husunda HMK’nın 31. maddesi uyarınca davalı vekilinden izahat istenmesi ve gerekirse davalı çalışanlarından olup olmadıklarının SGK’dan sorulması, sevk irsaliyesindeki imzaların davalı çalışanlarından sadır olup olmadığının tespiti sonucu mal tesliminin kanıtlanıp kanıtlanmadığı sonucuyla hüküm kurulması gerekir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, esasa ilişkin istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair;HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 24.11.2022
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.