Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/309 E. 2022/1526 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/309
KARAR NO: 2022/1526
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/04/2019
NUMARASI: 2016/1117 E. – 2019/292 K.
DAVANIN KONUSU: Çek bedelinin istirdadı
Taraflar arasındaki istirdat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile borçlu … Ltd. Şti. arasında pirinç alımı nedeniyle satış sözleşmesi düzenlendiğini, yapılan sözleşme gereğince müvekkili şirketin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini ve sözleşme tutarı kadar çeşitli tarihli çekler vererek sipariş tutarının tamamının ödendiğini, ancak sevkiyatın aksatıldığını ve sözleşme gereğinin yerine getirilmeyerek çeklerin bedelsiz kaldığını, taraflarınca açılan menfi tespit davasının İpsala Hukuk Mahkemesinde devam ettiğini, mahkeme tarafından söz konusu çeklere ödemeden men yasağı verildiğini, ödemeden men yasağı kararlarına rağmen verilen tedbir kararının yok sayılarak dava konusu çeklerden 01/03/2016 tarihli … nolu 83.000,00 TL tutarlı olan müvekkili şirketin keşidecisi olduğu çekin esasın üçüncü kişi konumunda olmayan vekil konumundaki davalı banka tarafından tahsil edildiğini, ayrıca davalı banka şubesi yetkililerince çekte ciro bozukluğunun düzeltilmeye çalışılarak tahsil cirosudur ibaresinin karalandığını, tahsil amaçlı vekil sıfatıyla alınan çek için resmi evrakta sahtekarlık sununun da işlenerek tahsil edildiğini, banka kredi müşterisinin mahkeme tedbir kararı gereği çeki tahsil etme hakkı olmadığına göre tahsil ile görevli vekil konumundaki hesabının bulunduğu bankanın da tahsil etme hakkının bulunmadığını, Bakırköy … Noterliğinin … yevmiye sayılı ihtarnamesinin keşide edilerek tahsil ettikleri çek bedellerinin geri istenilmesine rağmen ödeme yapılmadığını, tüm bu nedenlerden dolayı davanın kabulünü, çek bedelinin haksız olarak tahsil edildiği tarihten itibaren işlemiş ve işleyecek ticari faizi ile istirdatı ile müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, savunmasında özetle; davanın istirdat davası koşullarını oluşturmadığını, işbu olayda keşideci olan davacının borçlu sıfatında olup borçlu olmadığının düşünülemeyeceğini, davacı taraf ile diğer borçlu arasındaki ticari/hukuki ilişkinin müvekkili bankayı etkilemeyeceğini, ve davacı tarafın dava dilekçesindeki iddialarının taraflarına karşı ileri sürülemeyeceğini, davacının söz konusu iddiasına yönelik hiçbir delil sunmadığını, takibe konu çekin teminat vasfına haiz olmadığını, davacının bu yöndeki iddialarının kabulünün mümkün olmadığını, çekin bir ödeme aracı olduğu için çekin rehin cirosuna konu olmasının söz konusu olmadığını, çekin üzerinde de rehin veya teminat amaçlı bir ibarenin olmadığını, davacının bir takım asılsız iddialarda bulunarak kötü niyetli davrandığını, senette ciro işlemi yapılırken ne için yapıldığının belirtilmediği takdirde cironun temlik cirosu sayıldığını ve bu bağlamda müvekkili bankanın yetkili hamil olduğunu, çekin karşılığını almasının da yetkili hamil olmasının doğal bir sonucu olduğunu, Keşan … Noterliği’nden gönderdikleri cevabı ihtarları ile bankalarının yetkili hamil olduğundan ve işbu çeklerde ödeme yasağı kararının açıkça sadece … Tic. Ltd. Şti. yönünden verildiğini ve yine açıkça üçüncü kişiler yönünden geçerli olmayacak şekilde verildiğini bu sebeple haksız taleplerinin karşılanmadığını bildirdiklerini, poliçe bedelini ödemiş olan cirantanın kendi cirosunu ve kendisinden sonra gelen borçluların cirolarını çizebileceğini, müvekkili bankanın yasal hakkını kullanarak çeki Talas Odası’na sunduğunu, tüm bu nedenlerden dolayı davanın usuli itirazları neticesinde usulden reddini, davanın esasına geçilmesi halinde ise usul ve yasaya aykırı olan davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Somut olayda, davaya konu çek incelendiğinde, çek üzerindeki dava dışı lehtar tarafından yapılan cironun temlik cirosu niteliğinde olduğu görülmektedir. Çek teslim bordrosunda da çekin temlik cirosu dışında bir amaçla devralındığı anlaşılamamaktadır. Zira burada lehtar cirosu temlik cirosu olup davalı bankanın takas odasına kendisince yapılmış olan ciro dikkate alınmaz. Kaldı ki bankanın tahsile dair cirosu çizilmiş olmakla yazılmamış sayılır. Lehtarın kıymetli evrak üzerinden anlaşılan temlik cirosu iradesinin gerçekte, tahsil yahut rehin cirosunu iddia eden davacı yan bu iddialarını yazılı delille ispatlamak durumunda olup bu iddialarını ispatlayamamıştır.Bu şekilde davaya konu çek üzerindeki lehtar cirosunun ‘temlik cirosu’ olduğu kabul edildiğinden, keşidecinin bu senedin hamil tarafından bile bile kendisinin zararına hareketle iktisap edildiğini ispatlaması gerekmektedir. Keşidecinin salt lehtara karşı borçlu olmadığını ispatlaması, hamile karşı açılan davanın ispatlanması için yeterli değildir. Bu itibarla bedelsizlik def’inin kötüniyeti iddia ve ispat edilemeyen davalı hamile karşı ileri sürülemeyeceğinin kabulü gerekmektedir. Davacı iddiasını yazılı belge ile ispatlamalıdır. Davacı iddiasını yazılı delille kanıtlayamadığından davalıya karşı açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. ” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilinin dava dışı … Ltd.Şti. ile arasındaki satış sözleşmesi gereği pirinç alımı karşılığında dava konusu 83.000 TL tutarlı ileri vadeli çekin dava dışı şirkete verildiğini, ancak pirinçlerin teslim edilmediğini, dava dışı şirketin yetkilisinin intihar ettiğini, taraflarınca dava dışı şirkete karşı menfi tespit davacı açıldığını, açılan davada İpsala Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/30 Esas sayılı dosyasında 04.02.2016 tarihli ara kararında davalı tahsil cirantaları ve bu sıfatla hareket eden bankalar ve davalı vekilleri bakımından sonuç doğurmak ve dava dışı üçüncü kişiler bakımından etkili olmamak üzere ödemeden men yasağı konulduğunu, çeki tahsil amacıyla dava dışı şirketten tahsil cirosuyla alan davalı bankanın ise takas merkezinden ödemeden men yasağı konduğuna ilişkin yanıt aldığında bu ciroyu karalayarak temlik cirosu ile çeki tahsil ettiğini, kötü niyetli olan ve iyi niyetli üçüncü kişi hamil olmayan bankaya karşı taraflarınca sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davası açılarak bedelin iadesinin istendiğini, mahkemece ret kararı verildiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, sunulan delillerin yeterince ve özenli incelenmediğini, delillerin yanlış değerlendirildiğini, teslim bordrosunun dahi çekte gizli tahsil cirosu gizli rehin cirosu olduğunu tek başına kanıtlamaya yettiğini, Yargıtay içtihatlarınca da yaygın bir şekilde çek tevdiat bordrosunda tahsil için verilen çeklerin temlik cirosu olsa dahi bunun tahsil cirosu sayılması gerektiği söylenmiş ise de dava konusu çekte gizli değil açıkça tahsil cirosu vurulduğunu, daha sonra bu cironun kötü niyetle iptal edildiğini, savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu, banka çalışanlarının ifadelerinde çekin tahsil amaçlı takas merkezine gönderildiğini, takas merkezinden çekle ilgili tedbir olduğuna ilişkin yanıt geldiğini, bunun üzerine çeki takastan geri çektiklerini ve tahsil cirosunun iptal edilerek temlik cirosu kaşelendiğini ve ardından çekin fiziken bankaya sunulduğunu belirttiklerini, TTK 599.maddesi gereğince bankanın kötü niyetli olması nedeniyle keşideciye karşı sürebilecekleri defileri hamile karşı da sürebileceklerini, bankanın temlik cirosu lehtarı olması için bu çeki muaccel bir borcun ödenmesi amacıyla teslim ve devir almış olması gerektiği ispat yükünün davalı da olduğunu, bankanın gelen belgeler ve savcılık dosyasındaki beyanlar göz önünde bulundurulduğunda iyi niyetli üçüncü kişi lehtar sıfatını kazanmasının mümkün olmadığını iddia ederek, dava dışı keşideciye karşı açtıkları davanın İpsala Asliye Hukuk Mahkemesinde kabulüne karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, çekin bedelsizliğinin ispatlandığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, çek bedelinin istirdadı talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya kapsamından, davacı şirketin … İstanbul/ Rami Şubesindeki çek hesabından, 01.03.2016 tarihinde ,dava dışı …Ltd.Şti adına keşide edilen 83.000,00 TL bedelli çekin, dava dışı lehtar tarafından davalı banka şubesine ciro edildiği , davalı bankanın “ Bedeli tahsil içindir “ ibaresini çizerek yeni bir ciro işlemi yaptığı , tahsil cirosunun lehtar tarafından değil davalı banka tarafından yapıldığı ve çek bedelinin takas odası aracılığı ile tahsil edildiği , davalı banka ile dava dışı lehtar arasında genel kredi sözleşmesinin mevcut olduğu ,ekinde dava konusu çeke İlişkin çek teslim alma formu düzenlendiği ,formda dava dışı lehtar şirket kaşesi ve imzasının bulunduğu ,takas çekleri akibet listesi rapor saatinin 15.03.2017 olarak belirtildiği ,davacı şirket tarafından dava dışı lehtar …Ltd.Şti hakkında İpsala Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/30 Esas sayılı dosyasında 25.01.2016 tarihinde menfi tespit davası açtığı ,dava dilekçesinde, davalı firmaya 349.927,59 TL borçlu olmadığını ,davalı şirket ile pirinç alımı nedeni ile 909.000,00 TL’lik satış sözleşmesi imzalandığını ,satış tutarı kadar çeşitli tarihli çekler verilerek sipariş tutarının tamamının ödendiğini ,davalı şirket tarafından bir müddet yapılan anlaşmaya uygun olarak pirinç gönderilmişse de bir süre sonra sevkiyatın aksatıldığını ve sözleşme gereğinin yerine getirilmemeye başlandığını iddia ederek ,dava konusu çekinde yer aldığı her biri 83.000,00 TL bedelli toplam beş adet çekten dolayı borçlu olmadığının tespitini talep ettiği ,mahkemece ,davacı firmanın 394.927,59 TL tutarında mal siparişi verdiği davalı firmanın davaya konu emtiayı teslim etmediği , dava devam ederken verilen çeklerin davalıya ödendiği , İİK 72/6. maddesi gereğince davalının davasını istirdat davası olarak devam ettirdiği gerekçesiyle ,çek bedellerinin davalı şirketten istirdatına karar verildiği ,28.12.2017 tarihinde verilen kararın istinaf edilmeksizin 10.09.2018 tarihinde kesinleştiği ,menfi tespit davasına konu olup istirdat kararı verilen çeklerden birinin İş bu dava konusu çek olduğu , Keşan Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/3047 soruşturma nolu dosyasında , müşteki şirketin ,bedeli tahsil cirosudur ibaresinin karalanarak tahsil amaçlı vekil sıfatıyla alınan çek üzerinde resmî evrakta sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarının işlendiği iddiası İle dava dışı çekler nedeniyle banka çalışanları hakkında yapılan suç duyurusu neticesinde ,06.02.2018 tarihinde 6102 sayılı TTK ‘nın 686/1.maddesinde yetkili hamil tarafından çizilmiş ciroların bu hususta yazılmamış hükmünde olduğuna dair yasal düzenleme ve olayda suç kastı İle hareket ettiklerine dair bir delil bulunmadığı, şikayete konu yapılan işlemde herhangi bir suç unsuru bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmıştır. Çek hukuki mahiyeti itibarıyla bir ödeme aracıdır. Çek keşidecisi, hesabının bulunduğu banka üzerine çek keşide etmek suretiyle hamile ödeme yapılmasını sağlamaktadır. Banka ile keşideci arasındaki çek anlaşması nedeniyle hamilin çeki ibraz ederek karşılığının ödenmesini talep yetkisi bulunmaktadır. Ciro, emre yazılı senetlerde oluşan hakkı üçüncü kişilere devri işlemidir. Ciro yapılış şekli bakımından tam ciro ve beyaz ciro olmak üzere ikiye ayrılır. Yapılış amacına göre ise temlik cirosu, tahsil cirosu ve rehin cirosu olmak üzere üçe ayrılır. Senette oluşan hakkın ciro edilen kimseye devrini sağlamak amacıyla yapılan ciro temlik cirosudur. Tahsil cirosu, senette oluşan alacağın onu ciro eden kimsenin nam ve hesabına tahsil edilmesi amacıyla yapılan cirodur. Bu şekilde yapılan ciro ile senetteki alacağın temlik edilmesi amaçlanmamaktadır. Uygulamada tahsil cirosu genellikle bankaya yapılmaktadır. Buna göre senet karşılığını tahsil eden vekil bu bedeli aralarındaki anlaşmaya göre cirantaya verir. Tahsil cirosu TTK m.688’de belirtildiği üzere , ciro “bedeli tahsil içindir”, “vekaleten” veya bedelin başkası adına kabul edileceğini belirten bir şerh yada sadece vekil etmeyi ifade eden bir kaydı içerirse, hamilin poliçeden doğan bütün hakları kullanabileceği, fakat o poliçeyi ancak tahsil cirosu ile tekrar ciro edebileceği, 2. fıkrada ise poliçeden sorumlu olanların bu halde ancak cirantaya karşı ileri sürebilecekleri defileri hamile karşı dermayen edebilecekleri düzenlenmiştir. Tahsil cirosu ile senede hamil olan kimse mümessil durumunda olduğundan senet borçlusu ancak cirantaya karşı haiz olduğu defileri ileri sürebilir. Buna karşılık hamile karşı haiz olduğu şahsi defileri ileri süremez. Tahsil amacıyla yapılan temlik cirosundaki asıl amaç ciro edilenin senet bedelini talep edebilme hakkını daha kuvvetlendirmektedir. Diğer taraftan TTK’nın 686. maddesinde hamilin hak sahipliği başlığı ile bir poliçeyi elinde bulunduran kişinin son ciro beyaz ciro olsa da kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılacağı, çizilmiş ciroların bu hususta yazılmamış hükmünde olduğu, poliçenin herhangi bir surette hamilin elinden çıkmış bulunursa, birinci fıkrada yazılı hükümlere göre hakkı anlaşılan yeni hamilin ancak poliçeyi kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisabında ağır bir kusur bulunduğu takdirde o poliçeyi geri vermekle yükümlü olduğu belirtilmiştir. TTK’nın 818. maddesinde, poliçeye ait hangi hükümlerin çek hakkında da uygulanacağı düzenlenmiş olup 818/1-d bendinde, ciro hakkındaki 683 ile 685. maddelere yer verilmiştir. Bunlar ise sırasıyla cironun şekli, cironun hükümleri ve teminat işlevidir. Cironun çeşitlerini düzenleyen TTK’nın 688. maddesi yer almamaktadır. Emsal Yargıtay 12.HD’nin 2013/3328 Esas, 2013/11719 Karar ve 28.03.2013 tarihli ilamında; “…Somut olayda; takip dayanağı çek lehtar … Tic. A.Ş.’nin beyaz cirosuyla … Bankası A.Ş.ye devredildiğinden, bu ciro ile yetkili hamil durumuna gelen alacaklının keşideciyi takip etmesinde yasal bir engel bulunmamaktadır. Alacaklının senetler üzerinde kendisinin tekrar tahsil cirosu yapmış olması, senedi elinde bulunduruyor olması nedeni ile keşideciye başvurma hakkına engel değildir. Bir başka anlatımla; ‘Bedeli Tahsil içindir’ ibaresini ihtiva eden tahsil cirosu lehtar tarafindan değil, takip alacaklısı banka tarafından yapıldığı için keşidecinin takip edilmesinde yasaya uymayan bir yön yoktur. Lehdar tarafından alacaklı bankaya yapılmış bir tahsil cirosuda bulunmadığından keşideci ile lehdar arasında ki defiler keşideci alacaklı hamil bankaya karşı ileri sürülemez. Hamilin çeki iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiği de ispatlanamadığından, mahkemece itirazın reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup kararın bu nedenlerle bozulması gerekirken maddi hataya dayalı olarak Dairemizce onandığı anlaşıldığından Dairemiz onama kararının kaldırılarak kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir. ” gerekçesine yer verilmiştir.Belirtilen nedenlerle, emsal Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2013/3328 Esas- 2013/11719 Karar sayılı ilamında da ifade edildiği üzere, “Bedeli Tahsil İçindir” ibaresini ihtiva eden tahsil cirosu lehtar tarafından değil banka tarafından yapıldığı için keşidecinin takip edilmesinde yasaya uymayan bir yön yoktur. Lehtar tarafından alacaklı bankaya yapılmış bir tahsil cirosu bulunmadığından keşideci ile lehtar arasındaki defiler alacaklı bankaya karşı ileri sürülemeyeceğinden, ayrıca davacı çek keşidecisi tarafından dava dışı lehtara karşı açılan menfi tespit davası neticesinde ödenen çek bedellerinin istirdatına karar verilmiş olduğundan, davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenlerinin reddi gerekmiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı vekili tarafından peşin olarak yatırılan istinaf başvuru ve karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 17.11.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.