Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/298
KARAR NO : 2020/1247
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/05/2019
NUMARASI : 2018/380 E. – 2019/251 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın usulden reddine dair verilen hükme karşı davacı ve katılma yoluyla davalılar vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin sigortacılık işi ile iştigal ettiğini, dava dışı sigortalı …San. Ve Tic. A.Ş.’ye ait emtia, taşıma sırasında oluşabilecek rizikolara karşı nakliyat abonman sigorta poliçesi ile taşıma rizikolarına karşı müvekkili tarafından sigorta örtüsü altına alındığını, sigortalıya ait plastik hammadesi emtiasının Tayland’dan Türkiye’ye taşımak üzere 56 konteyner içerisinde seabulk inliner olarak adlandırılan ambalaj içerisinde dökme olarak yüklendiğini, konteynerlerin 05.05.2017 tarihli ve … numaralı konşimento tahtında Tayland’dan EM Astoria Gemisine yüklendiğini, Singapur’da … adlı gemiye yüklenerek Malta’ya taşındığını, Malta Limanında tahliye sırasında … numaralı konteynerlerin hasarlandığını tespit edildiğini ve yüklerin farklı bir konteynere aktarılacağını, daha sonra konteynerin aktarılmasından vazgeçilerek konteyner, flat rack konteyner üzerinde … adlı gemi ile Malta’dan İskenderun Assan Limanı’na taşındığını, hasarla ilgili ekspertiz incelemesinde … numaralı konteyner içerisinde bulunan 27 ton saf tereftalik asit emtiasının 3,88 tonunun konteynerden akarak zayi olduğunu, geri kalan 23,12 tonunun ise kontamine olasılığından sigortalı tarafından kullanılmamış olduğunu, bu emtianın 10.404,00 USD bedelle sovtaj olarak satıldığını, söz konusu hasardan kaynaklı tüm zararların müvekkiline yansıtılacağını mail yolu ile bildirildiğini, …’nin akdi taşıyan olduğunu, …’nin fiili taşıyan olduğunu, taşıyanın hem kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermediği hem de hasarın eşyaya kendi hakimiyetinde bulunduğu sırada geldiğinden İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takibe borçlu tarafından yapılan itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, davalılar aleyhine % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı … bakımından davaya konu konşimentoda uyuzmaşlıkların yetkili olarak Marsilya Ticaret Mahkemeleri tarafından münhasır yetkisinin kabul edildiğini, davalı …A.Ş.’nin Mersin’de ikamet ettiğinden yetkili mahkemenin Mersin Ticaret Mahkemeleri olduğunu, … A.Ş.’nin dava konusu taşıma bakımından yalnızca donatan/taşıyan acentesi sıfatıyla hereket ettiğinden acenteye doğrudan husumet yöneltilemeyeceğini, taşımaya ilişkin konşimentoyu taşıyan … adına taşıyanın acentesi olarak hareket eden … Ltd. Tarafından imzalandığını, derdest dosya bakımından konşimentonun 30 nolu klozunda konşimento tahtında doğan ihtilaflarda Fransız Hukukunun uygulanmasının gerektiğini savunarak, davanın milletlerarası yetkisizlik nedeni ile pasif husumet yokluğundan ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesinin kararında; ” …Davalı tarafça milletlerarası yetki itirazı ile birlikte icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş olduğundan öncelikle yetki itirazının değerlendirilmesi gerekmektedir. Yükün davacı sigortalısı tarafından taşıtılması ve gemiden tahliyesi bir sözleşmeye dayalı olarak yapıldığından icra dairesinin yetkisi sözleşmeye ilişkin yetki hükümlerine göre belirlenmelidir. HMK’nun 10.maddesinde sözleşmeden doğan davaların sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde açılabileceği hükmü düzenlenmiştir. Tahliye işlemi İskenderun Limanında yapıldığından ifa yeri İskenderun olup, buna göre HMK’nun 10.maddesi gereğince yetkili icra dairesi İskenderun İcra Daireleridir. Öte yandan, HMK’nun 6.maddesindeki genel yetki kuralına göre de davalının adresi Mersin olduğundan Mersin İcra Daireleri de yetkilidir. Davacı taraf ise icra takibini İstanbul Anadolu İcra Dairelerinde başlatmış olup, takibin yapıldığı icra dairesi yukarıda açıklandığı üzere HMK’nun 10 ve 6.maddelerine göre yetkili olmadığından icra dairesinin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir. ” gerekçesiyle, icra dairesinin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden reddine, karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;Davada, hem izafeten ve asaleten davalı olan … AŞ’nin yerleşim yerinin Mersin’de bulunması sebebiyle, Mersin icra dairesinin yetkili olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verildiğini, ancak dilekçe ekindeki Ticaret Sicil Gazetesi kayıtlarından anlaşılacağı üzere, izafeten ve asaleten davalı olan …AŞ, … AŞ şirketi tarafından devir alınarak sicilden terkin edildiğini, birleşme sonucu faaliyetine merkezi İstanbul’da bulunan … AŞ olarak devam ettiğinden artık her iki davalı bakımından HMK’nın 6.maddesi uyarınca Mersin icra dairelerinin yetkili olmadığını, yeniden takip başlatılması halinde şirketin muamele merkezinin değişmesi nedeniyle yetkiye itiraz edileceğinden verilen kararın usul ekonomisine aykırı olduğunu ve müvekkilinin hakkının sürüncemede kalabileceğini; davada kesin yetki bulunmadığını, HMK’nın 89. maddesi gereğince para borçları yönünden alacaklının yerleşim yerinin ifa yeri olması karşısında müvekkilinin yerleşim yeri olan İstanbul Anadolu İcra Müdürlüğünde takip başlatılmasında bir usulsüzlük bulunmadığını, hasar bedelini ödeyerek sigortalının haklarına halef olan müvekkilinin yerleşim yerinde takip başlatılmasının yerinde olduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05.06.2015 tarih ve 2015/2836 E. 2015/7816 K. sayılı ilamı ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 07.06.2018 tarih ve 2018/58 E. 2018/619 K. sayılı ilamlarında da bu hususun belirlendiğini; HMK’nın 10.maddesindeki yetki düzenlenmesinin kesin yetkiye ilişkin olmayıp alacaklıya seçimlik hak tanıdığını, müvekkilinin takipte birden çok yetkili icra dairesi bulunması nedeniyle TBK’nın 89/1.maddesindeki alacaklının yerleşim yeri icra dairesini seçerek takip başlattığını; takibe itirazda HMK’nın 19/2.maddesine aykırı olarak birden fazla icra dairesinin yetkili olarak gösterilmesine karşın yetki itirazının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, belirterek, ilk derece mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak, icra dairesinin yetkili olduğuna karar verilmesine karar verilmesini istemiştir.Davalılar vekili istinaf başvurusuna cevap ve katılma yoluyla istinaf başvuru dilekçesinde; yetki itirazında birden fazla icra dairesinin yetkili olarak gösterilmediğini, her bir davalı yönünden ayrı icra dairelerinin yetkili olduğunun belirtildiğini, acentenin, takip, itiraz ve mahkeme kararından sonra 11.10.2019 tarihindeki … AŞ. İle birleştiğin, her davanın açıldığı tarihteki şartlarla değerlendirilmesi gerektiğinden, hükümden sonraki birleşmenin dikkate alınamayacağını, istinaf başvurusunda ileri sürülen yargı kararlarının taşıma alacağına ilişkin olup somut olayla benzerliklerinin bulunmadığını, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığı, davanın sigortalının haklarına halefiyetle nedeniyle açılması karşısında davacının yerleşim yerinin yetkisinin kabul edilemeyeceğini, mahkemece HMK’nın 10. maddesinin kesin yetki kuralı olarak değerlendirilmediğini, ret gerekçesinin, davacının genel ve özel yetki kurallarına göre yetkili olan herhangi bir icra dairesinde takip başlatmaması olduğunu, acenteye izafetten dava açılması yanında, asaleten de dava açılmasının hatalı olduğununu belirterek, davacının istinaf başvurusunun reddini istemiş; katılma yoluyla istinaf başvurusunda ise, müvekkillerinden … tarafından taşımaya ilişkin düzenlenen konşimentoda, taşıyana karşı doğacak tüm taleplerin Marsilya ticaret mahkemelerinde çözüleceği, başkaca hiç bir ülke mahkemesinin yetkisinin bulunmadığının belirlendiğini, yabancılık unsuru bulunan sözleşmelerde yetki şartı ile başka ülke mahkemesinin yetkili kılınabileceğini, anılan davalının ticari faaliyetlerini Fransa’da sürdürdüğünü, acentenin Türkiye’de faaliyette bulunmasının yetki şartını bertaraf etmeyeceğini, bu nedenle gerek genel ve gerekse yetkili kılınan mahkemelerin Marsilya mahkemeleri olduğunu, bu nedenle anılan müvekkili yönünden mahkemece milletlerarası yetkisizlik nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek, gerekçeli kararın davalı …. yönünden düzeltilerek bu davalı yönünden milletler arası yetki kuralı nedeniyle reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava hukuki niteliği itibariyle, nakliyat sigortacısı tarafından, deniz taşımasını yapan taşıyıcı ve acentesi aleyhine, taşınan emtiada meydana gelen hasar bedelinin rücuen tahsili için başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali isteğine ilişkindir. Davalılar vekili, icra dairesinin yetkisine itiraz etmiş olup mahkemece yukarıda yazılı gerekçe ile takibin yetkisiz icra dairesinde yapılması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasının incelemesinde; alacaklısının davacı … AŞ, borçlusunun … ya izafeten ve asaleten … AŞ olduğu, ödeme emrinin 13.10.2017 tarihinde tebliğ edildiği, 19.10.2017 tarihinde davalı borçlularca sunulan itiraz dilekçesiyle, davalı … yönünden konşimentodaki milletlerarası yetki şartı nedeniyle yetki itirazı yapıldığı, davalı … AŞ yönünden ise takip borçlusunun yerleşim yerinin Mersin olması nedeniyle iç hukuka ilişkin yetki kuralları nedeniyle yetki itirazında bulunulduğu anlaşılmıştır. İcra takibine yönelik yetki itirazında, her bir davalı yönünden arı ayrı icra daireleri gösterilerek yetki itirazında bulunması karşısında, HMK’nın 19. maddesine aykırı bir işlem yapılmadığı, seçim hakkı kendisine geçmiş olan borçlular vekilinın neticede Mersin İcra Dairelerini seçtiği ve dosyanın Mersin İcra Müdürlüğüne gönderilmesini istediği anlaşıldığından, yetki itirazının usulsüz olduğuna dair istinaf nedeni yerinde değildir. İİK’nın 50/1. maddesinde HMK’nın yetkiye dair hükümlerinin kıyas yoluyla tatbik olunacağı düzenlenmiş olup HMK’nın 6. maddesi hükmü uyarınca, kural olarak yasada aksine hüküm bulunmadıkça, davanın açıldığı tarihte davalının ikametgahı sayılan yer mahkemesi yetkilidir. Takip ve dava tarihi itibariyle davalı acentenin yerleşim yerinin Mersin olduğu uyuşmazlık konusu değildir. İlk derece mahkemesinin karar tarihinden sonra, 05.11.2019 tarihinde davalı acentenin birleşme yoluyla, İstanbul Sarıyer’de muamele merkezi bulunan dava dışı …Anonim Şirketi ile birleşmiş olması, takip yapılan icra dairesini yetkili kılmaz. Esasen, takip tarihi itibariyle, davalı acentenin yerleşim yerinin Mersin olması ve her davanın açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmesi gerektiğinden davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvurusu da yerinde değildir. Dava halefiyete dayalı olarak açılmıştır. Bu durumda, davacı sözleşmenin tarafı olan sigortalısının tüm haklarına halef olacaktır. İncelenen belgelere göre, sigortalının yerleşim yeri Gaziantep olup, TBK’nın 89. maddesi ile HMK’nın 10. maddesi gereğince sigortalının yerleşim yeri olan Gaziantep icra dairesi takip bakımından yetkilidir. Davanın halefiyet yoluyla açılması karşısında, davacı sigortacının yerleşim yeri olan İstanbul Anadolu icra daireleri yetkili olarak kabul edilemez. Takibin acente açısından HMK’nın 6. Maddesi gereğince genel yetkili olan Mersin icra dairesinde de başlatılmadığı açıktır. Bu durumda, takibin, HMK’da düzenlenen genel veya özel yetki kurallarıyla belirlenmiş hiç bir icra dairesinde başlatılmaması nedeniyle davacı vekilinin tüm istinaf başvuru nedenleri erinde değildir. Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde; mahkeme kararındaki gerekçeye göre takibin hiç bir yetki kuralına göre yetkili olmayan İstanbul Anadolu İcra Müdürlüğünde açılması nedeniyle, dava koşulunun bulunmaması nedeniyle usulden reddine karar verilmesi karşısında, mahkemenin yetkisinin incelenmesi mümkün olmadığından, davalılar vekilinin katılma yoluyla ileri sürdüğü istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, her iki tarafın istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine, 2-İstinaf harçları yönünden;a-Davacı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye gelir kaydına,b-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; davacının yatırdığı 238,85 TL harçtan alınması gerekli 44,40 TL’nin mahsubu ile artan 194,45 TL harcın, talep halinde ilk derece mahkemesince davalı tarafa iadesine,3-Taraflarca istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,6-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 19.11.2020