Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/297 E. 2020/259 K. 26.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/297
KARAR NO: 2020/259
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2019/1007
KARAR TARİHİ: 24/10/2019
TALEP: İhtiyati Tedbir
Taraflar arasındaki davalı şirkete kayyım atanması talepli davada talep edilen ihtiyati tedbirin reddine yönelik olarak verilen ara kararına karşı süresi içinde ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili ihtiyati tedbir dilekçesinde, 18.10.2019 tarihli dava ile davalı şirkete dava süresince tedbiren, yapılacak yargılama sonunda da nihai olarak idari/yönetim kayyımı atanması; kayyımın davalı şirketin taraf olduğu İstanbul 2. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde görülen 2011/42 E. Sayılı davanın takibi ile davalı şirketin tasfiye sürecine ilişkin işlemlerin tamamlanması konularında görevlendirilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince 24.10.2019 tarihli ara karar ile, yaklaşık ispat olgusu gerçekleşmediğinden tedbir talebinin reddine karar vermiştir. Bu ara kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; HMK’nın 389 ve 390.maddelerindeki düzenlemeler incelendiğinde, mevcut durumda meydan gelen değişmeler sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı haller ile gecikme sebebiyle ciddi bir zararın doğmasından endişe edilen hallerde, ilgili kişilere dava açılmadan önce ya da dava sırasında ihtiyati tedbir talebinde bulunma imkanı tanındığını, ihtiyati tedbir talebine konu somut olay incelendiğinde de ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için kanuni düzenlemelerde yer alan şart ve koşulların tamamının mevcut olduğunu, müvekkilinin %42 ortağı olduğu davalı şirket, ortaklar ve yönetim kurulu üyeleri arasında ki uyuşmazlık ve uzlaşmazlıklar sebebiyle, 2007 senesinden bu yana iştigal konusu ile ilgili herhangi bir iş yapamamakta, yetkili organları aracılığı ile menfi ve-veya müspet hiçbir karar alamadığını, Şirketin diğer ortaklarının ise iş bu durumu lehlerine kullanarak şirketi ve ortaklarını büyük zarara uğratmaya çalıştığını, İstanbul 2. FSHM 2011/42 E. sayılı dosyasında, davalı şirketin isim hakkı kaybı sebebiyle uğradığı zararın tazmininin talep edildiğini, dosyaya giren bilirkişi raporunda davalı şirket lehine olacak şekilde 2.000.000 TL civarında tazminat hesaplaması yapıldığını, Davalı şirketin, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 09.10.2014 tarihli kararı ile 5 yıl üst üste olağan genel kurul yapmaması sebebiyle ticaret sicilinden resen terkin edildiğini, müvekkilinin diğer ortakların şirketi zarara sokan davranışlarını engellemek ve ilgili şirketi ayakta tutmak arzusunda olduğundan İstanbul 3.Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/486 E. numaralı dosyası ile dava ikame ettirmiş ve yapılan yargılama sonucunda, davalı şirketin tüzel kişiliğinin sicilden yeniden silinmek ve İstanbul 2. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2011/42 E. Sayılı dosyası ile sınırlı olmak kaydı ile ihyasına karar verildiğini, bu karar çerçevesinde davalı şirketin İstanbul 2. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2011/42 E. Sayılı dosyasını sonuçlandırarak tasfiye edilmesi gerektiğini, Nitekim İstanbul 2. FSHH Mahkemesi de davalı şirkete genel kurulunu toplayarak davaya devam edip etmeyeceği noktasında bir karar alması için süre verdiğini, ancak yönetim kurulunun herhangi bir çağrıda bulunmaması sebebiyle, TTK 410/2 kapsamında mahkemeye başvuruda bulunulmuş ve müvekkili şirket ortağına, davalı şirket genel kurulunu toplantıya çağırma hususunda yetki verildiğini, ancak yapılan çağrı neticesinde 09.09.2019 tarihinde gerçekleştirilen genel kurul toplantısında divan seçimi dahi gerçekleştirilemediğinden gündem maddelerinin hiçbiri görüşülmediğini ve karara bağlanmadığını, Tüm bu durumun davalı şirketin yönetimsel anlamda bir kriz içerisinde olduğunu göstermekte olup, davalı şirketin menfaatlerinin güvence altına alınabilmesi için davalı şirkete idari/yönetim kayyımı atanarak şirketin taraf olduğu dava ve tasfiye süreçlerinin tamamlanması gerektiğini, ancak işbu davaya ilişkin olarak ilk derece mahkemesi nezdinde yapılacak yargılama ile muhtemel istinaf ve temyiz süreçleri göz ününde tutulduğunda şirket menfaatlerinin zarar görmemesi adına, davalı şirkete işbu dava süresince tedbiren idari kayyım atanmasına karar verilmesi gerektiğini belirterek, Yukarıda açıklanan nedenlerle tedbirin reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri gibi karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, HMK’nın 389 vd maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir istemine ilişkindir. Davacı, davalı şirkete dava süresince tedbiren, yapılacak yargılama sonunda da nihai olarak idari/yönetim kayyımı atanması ve kayyımın davalı şirketin taraf olduğu İstanbul 2. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde görülen 2011/42 E. Sayılı davasının takibi ile davalı şirketin tasfiye sürecine ilişkin işlemlerin tamamlanması konularında görevlendirilmesi talebinde bulunmuş olup, mahkemece yazılı gerekçe ile ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır. Dava dosyasının istinaf incelemesine gönderilmesi aşamasında, ilk derece mahkemesince esastan yapılan yargılama sonucunda, 06/02/2020 tarih, 2019/1007 Esas- 2020/112 Karar sayılı hükmüyle davanın kabulüne, “davalı şirketin taraf olduğu İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2011/42 Esas sayılı tazminat davasında davacı-karşı davalı olan Tasfiye Halinde … A.Ş.’yi temsil etmek ve bir avukata vekalet verme konu ve işlemleriyle sınırlı olmak üzere, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı Tasfiye Halinde … A.Ş.’ne temsil kayyımı olarak, dava kesin hükümle sonuçlanıncaya ve infaz işlemleri tamamlanıncaya kadar görev yapmak üzere resen seçilen, Mali Müşavir …’nin atanmasına” karar verildiği UYAP kayıtlarında yapılan inceleme ile anlaşılmaktadır. Somut olayda, mahkeme nihai kararında kayyım ücretinin yatırılması halinde kararın kesinleşmesi beklenmeksizin kayyıma derhal görevin tebliğine ve göreve başlamasına hükmetmiş olup bu karar zımni olarak tedbir kararını da içerdiğinden, istinaf incelemesi konusuz kalmıştır. İstinaf başvurusunun konusuz kaldığı sonucuna ulaşılmakla aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İstinaf başvurusu konusuz kaldığından, davacının istinaf başvurusunun reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacılar tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 26.02.2020
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve ve 391/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.