Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/289 E. 2022/1821 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/289
KARAR NO: 2022/1821
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/10/2019
NUMARASI: 2016/1000 E. – 2019/1237 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Kara Taşımacılığı Kaynaklı)
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından, dava dışı … Tic. A.Ş’nin Şekerpınar/ KOCAELİ’ndeki adresine toplam değeri 19.423,09 TL olan ve ayrıntıları sevk irsaliyeleri ve faturalarda belirtilen 32 koli ürünün gönderilmesinin istendiğini, söz konusu ürünlerin dava dışı … Tic. A.Ş’nin adresine gönderilmesi İçin davalı kargo şirketinin Eskişehir Yunus Emre Şubesi tarafından 09.02.2016 tarihinde … seri ve sıra nolu ambar tesellüm fişiyle ve … gönderi numarasıyla teslim alındığını, davacı şirketin, kargonun alıcısı dava dışı … A.Ş ile görüşmesi sonucunda söz konusu ürünlerin kendilerine teslim edilmediğinin bildirildiğini, ürünlerin akıbeti hakkında davacı şirket tarafından davalı kargo şirketiyle iletişime geçilerek söz konusu ürünlerin alıcıya ait adrese teslim edilmediğinin anlaşıldığını, davalının, taşıma konusu eşyaları talep edilen adrese ve alıcıya teslim etmediğini ve davacıya iade etmediğini, taşıma konusu eşyaların zayi durumda olduğunu, davacı şirket tarafından, taşınan malların bedeli olan 19.423,09 TL’Iik zararın giderilmesi amacıyla 18.03.2016 tarihinde Eskişehir … Noterliğinin … Yevmiye nolu ihtarnamesiyle talepte bulunulduğunu, davalı kargo şirketi tarafından söz konusu zararın tazmin edilmediğini belirterek; 19.423,09 TL’lik maddi zararın temerrüt tarihi olan 05.04.2016’dan itibaren hesaplanacak TCMB avans faizi oranıyla birlikle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; davalı şirketin kendisine teslim edilen kargoları sistemsel bir atama nedeniyle … geri dönüşüm firmasına teslim edilecekmiş gibi otomatik kayıt altına alındığını, kargoların sehven firma çalışanı …’e teslim edildiğini, … firması tarafından kargoların teslim alınmadığının belirtildiğini, davalıya tazmin başvurusunda bulunulduğunu, taşınan ürünlerin bedeli olan 19.423,09 TL’nin ödenmesi talep edildiğini, talebin davalı tarafından reddedildiğini, ürünlere ait ibraz edilen faturaların taşıma tarihinden sonraki bir tarihte düzenlendiğini, davacıya ait ürünlerin tamir amacıyla alıcıya gönderilen kullanılmış hurda ürünler olduğunu, kıymet takdirinin TTK taşıma hükümlerine göre yapılması ve taşıyıcı için sınırlı sorumluluk esasının uygulanması gerektiğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İhbar olunan … Tic.A.Ş vekili ihbara cevap dilekçesinde özetle; ürünlerin gönderilmesi için kargoya bildirilen adresin müvekkili şirketin deposu olduğunu, müvekkili ile davacı şirket arasındaki ticari ilişki gereğince iade ettiği ürünlerin gönderilmesi gereken adres olduğunu, davalı tarafın ise dava dışı … isimli firmasına sehven gönderildiğini ve … isimli şahsa teslim edildiğini beyan ettiğini, davacı tarafça gönderilen 32 koli iade ürününün davalı tarafça teslimat adresine ulaştırılmadığını, müvekkili şirketin iade ürünlerini hiçbir zaman teslim almadığını, hiçbir sorumluluklarının bulunmadığı beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm dosya kapsamı, dosyada alınan ayrıntılı, açıklayıcı ve hükme esas almaya elverişli bilirkişi raporu gözönüne alındığında; davalı yan davacı yandan taşımak ve gönderilen alıcısına teslim etmek üzere emtia-kargoları eksiksiz tam ve hasarsız teslim almış, ancak gönderilen alıcı isim ve adresi, gerek sevk irsaliyeleri gerekse ambar tesellüm belgesinde açık ve net olarak belirtilmesine karşın alıcı davadışı … Tic. A.Ş’ye değil; … isimli başka bir firmaya teslim etmiş ve kargolar zıyaa uğramıştır. Davalı taşıyıcının gerekli özen borcunu yerine getirmemesi nedeniyle kargonun zıyaa uğraması sonucu TTK 886/1 maddesi gereğince zararın pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir eylemden meydana geldiğinin kabulüne gerektirmiştir. Açıklanan nedenle davalının sorumluluk sınırlamalarından yararlanamayacağı kanaatine varılarak zıyaa uğrayan emtiaların bedeli olan 19.423,09TL. yi ihtarnamenin tebliği tarihinden itibaren 10 gün sonunda temerrüt halinin oluştuğu kabul edilerek 05/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacıya ödemesi gerektiğine hükmedilmiş ve davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle, davanın kabulüne, 19.423,09 TL’nin 05/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
LERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı tarafından dava dışı … Tic.A.Ş.’ye gönderilmek üzere 32 koli ürün teslim edildiği, ancak ürünlerin alıcıya ait adrese teslim edilmediği gibi kendilerine iade edilmediğinden ve dolayısıyla dava konusu ürünlerin zayi olduğundan bahisle müvekkil aleyhine mahkeme huzurunda tazminat davası açıldığını, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili şirketin, kendisine teslim edilen kargoları sistemsel bir atama sebebiyle doğrudan … firmasına teslim edilecekmiş gibi otomatik kayıt altına aldığını ve böylelikle kargoların sehven bu firma çalışanı … isimli şahsa teslim edildiğini, müvekkilin daha önce de firmaya ürün teslimatları gerçekleştirmesi sebebiyle herhangi bir sorun olabileceğinin düşünülmediğini, teslimat sonrasında davacı tarafından müvckkil şirkete yapılan başvuru neticesinde kargoların akıbetinin araştırıldığını ve yanlışlığın giderilmesi amacı ile … firması ile iletişime geçildiğini, firma tarafından kargoların teslim alınmadığı belirtilse de dosya kapsamındaki mevcut teslim nüshası örneği teslimatın gerçekleştirildiğini gösterdiğini, kargo akıbeti hakkındaki görüşü ise firmaya birden fazla kargo teslimalı yapılması sebebi ile kargoların firma tarafından toplu olarak teslim alındığı ve imha edildiği yönünde olduğunu, dava konusu ürün faturalarının müvekkil şirkete ibrazı üzerine, taşıma tarihinden sonraki bir tarihle düzenlenmiş olduğunun tespit edildiğini, nitekim ürünlerin taşımaya veriliği tarih 09/02/2016 iken ürünlere ait ibraz edilen fatura tarihlerinin ise 25/02/2016 olduğunu, dosya kapsamında bilirkişi tarafından yapılan değerlendirmede de hiçbir inceleme yapılmaksızın ve dayanak gösterilmeksizin davacının talep etmiş olduğu bu bedelin uygun olduğu yönünde görüş bildirildiğini, taşıma tarihinden sonra ibraz edilen bir faturanın emsal alınmasının açıkça hukuka aykırılık teşkil ettiğini, bu noktada müvekkili şirketin sorumlu olduğuna kanaat getirilse dahi müvekkili hakkında sınırlı sorumluluk hükümlerinin uygulanması gerektiğini, davacıya ait kargo içeriğindeki ürünlerin tamir amacıyla alıcıya gönderilen kullanılmış “hurda” ürünler olduğunu, davacı yanın ürünlerin kullanılmamış/sıfır değerini tazminat olarak talep etmekteyse de TTK’nın açık hükmü gereği eşyanın “taşıyıcıya teslim anında” arz ettiği değeri hesaplanması gerektiğini, ürünlerin yeni ürün olmadığı gibi üstelik arızalı olup bunların üründe yarattığı değer kaybının da dikkate alınmak zorunda olduğunu, öte yandan; Türk Ticaret Kanunu’nun 882. Maddesi uyarınca müvekkil şirketin sınırlı sorumluluk hükümlerinden faydalanması gerektiğini, 886/1 Maddesinin sorumluluğu sınırlama hakkının kaybını belirlediğini, buna göre zarara kasten veya pervasızca sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcının bu hükümden yararlanmayacağının açıkça ifade edildiğini, ancak kanun koyucunun maddede geçen “pervasızca ve zararın gerçekleşebileceği bilinciyle hareket” ibaresinin tek bir kavram olarak değerlendirilmesini ve kasta eşit bir kusur olarak yorumlanması gerektiğini de belirttiğini, burada kastedilenin davacıya karşı bilerek işlenen kötü hareket olduğunu, ancak ne var ki müvekkili şirketin taşıma yapmak gibi olumlu bir amaca hizmet ettiği ve karşılığında ücret hak ettiği düşünüldüğünde somut vakıada kastının bulunmayacağının aşikâr olduğunu, müvekkili şirketin söz konusu kargonun hasarından hiçbir ticari ya da başka bir menfaat elde etmeyeceğinin açıkça ortada olduğunu, izah edilen bu sebeplerle müvekkili şirketin sınırlı sorumluluk esaslarından faydalanması gerekmekte iken kurulan bu hükmün hukuka aykırı olduğunu, pervasızca harekete örnek verilecek olur ise kargonun çalındığı iddiası dikkate alınabilir ki bu dahi yerleşik doktrine göre polis tutanağı, görgü tanığı ile ispatlanabilecek bir husus olduğunu, aksi takdirde afaki bir iddia olarak kabul edildiğini, davacının salt herhangi bir olayda kusurlu olması onun sınırlı sorumluluk hükümlerinden faydalanamayacağı anlamına gelmediğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, yurt içi kargo taşıması sırasında zayi olan emtia bedelinin, TTK’nın 875 vd. maddeleri uyarınca, davalı taşıyandan tahsili istemiyle açılmış bir tazminat davasıdır.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında taşıma ilişkisinin bulunduğu, davacı şirket tarafından dava dışı şirkete gönderilen ürünlerle ilgili olarak değişik miktar ve nitelikte faturalar düzenlendiği, yine sevk irsaliyelerinin düzenlenmiş olduğu ,davalı şirket tarafından 09.02.2016 tarihli ambar tesellüm fişinin düzenlendiği, davacı şirket tarafından davalı şirkete 18.03.2016 tarihinde Eskişehir …Noterliğinde düzenlenen ihtarnamenin keşide edildiği, ihtarnamede müvekkili şirket tarafından Şekerpınar/Kocaeli adresine gönderilmek üzere 09.02.2016 tarihli ambar tesellüm fişi ile toplamda 19.423,09 TL tutarında ürün teslim edildiği, müvekkili şirketin alıcı şirketle görüşmesi neticesinde gönderilen ürünlerin kendilerine ulaşmadığını beyan ettiği, bunun üzerine müvekkili şirketin gönderilerinin bildirilen adrese teslim edilmediğinin anlaşıldığı belirtilerek taşınan ürünlerin bedelinin uğranılan zarar miktarı olarak 9.423,09 TL’nin ödenmesinin talep edildiği, davalı şirket tarafından söz konusu ihtara yönelik herhangi bir cevap verilmediği, davacı vekili tarafından işbu davanın açılmış olduğu anlaşılmıştır.İlk derece mahkemesince davacı tanığı dinlenmiş, bilirkişi incelemesi yapılmıştır.16.09.2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda; davacı şirket tarafından 08.02.2015 tarihinde düzenlenen, 09,02.2015 fiili sevk tarihli …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … no.lu Sevk İrsaliyeleri ile toplam 100 parça muhtelif elektrikli ev aletleri ve mutfak eşyalarını davalı kargo şirketine dava dışı … Tic. A.Ş … Caddesi No:… Şekerpınar/Kocaeli adresine gönderilmesi için teslim ettiği, söz konusu eşyaların davalı kargo şirketinin 09.02.2016 tarihinde Yunus Emre Şubesinde … seri numaralı ambar tesellüm fişi ile 32 koli olarak belirtilmek suretiyle taşınmak ve gönderilen alıcısına teslim edilmek üzere teslim alındığı, ancak Sevk İrsaliyelerinde düzenleme ve sevk tarihlerinin 08.02.2015-09.02.2015 olarak kayıtlı olduğu, çekişme konusu eşya-kargoların, davalı yan tarafından davacı yandan taşınmak ve gönderilen alıcısına teslim edilmek üzere “Ambar Tesellüm Belgesi” düzenlenmek suretiyle 32 koli olarak tam ve hasarsız olarak teslim alındığı, dolayısıyla taraflar arasında Taşıma Sözleşmesinin kurulduğu, kargoların teslim alındığı ve sistemsel bir atama nedeniyle gönderilen alıcısına değil dava dışı bir firma çalışanına teslim edildiğini, davalı taşıyıcı kargo şirketinin kabulünde olduğunun tespit edildiği, davacı şirketin 32 koli halinde gönderilen muhtelif elektrikli ev cihazları ve eşyalarını 6 fatura halinde belirttiği, bu eşyaların bedelinin toplam 19.423,09 TL olduğu, “KTK” ve “KTY” eşyanın hasar, zıyar ve gecikme durumunda taşıyıcının sorumluluğuna ilişkin tam açıklık getirmediği, genel anlamda düzenlemeler ve taşıma belgeleri konusunda hükümler dikkate alındığında ““TTK” Taşıma İşleri-Eşya Taşıma hükümlerinin uygulama alanı bulacağı şeklinde değerlendirilmesinin uygun olacağı, TTK m. 875/1’de Taşıyıcının sorumluluğu; taşıyıcı eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur. Hükmü ile taşıyıcının sorumluluğu konusunda açıklık getirdiğini, somut olaydaki iddia, vakıa ve sunulan belgeler değerlendirildiğinde: Uyuşmazlığa konu davada, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun, Taşıma İşleri-Eşya Taşıma Kısım hükümleri uygulama alanı bulacağı, meydana gelen tam zıya ve hasarın davalı taşıyıcının hata ve kusurundan kaynaklandığının kabulü gerekeceği, davalı taşıyıcının, TTK m.875/1 bağlamında TTK m.886/1 hükmü uyarınca, zarara pervasızca bir davranışla sebebiyet veren eylemi gözetilerek, meydana gelen ziya hasar nedeniyle eşyaya özen borcunu göstermeyerek edimini ifa etmediği, dolayısıyla tamamen ziyaı uğrayan emtiaların bedeli olan 19.423.09 TL’sini davacı yana tazminle yükümlü ve tam zıyaı ve hasara uğrayan emtiaların fatura tutarlarının kadri maruf olduğu, somut olay bakımından davalı taşıyıcının emtia-kargoları ziyaı uğrattığı sabit olduğu, ancak mahkemenin davalı taşıyıcının tazmin yönünden sınırlı sorumlu olduğu hususunu benimsemesi halinde, TTK m.882 hükmü uyarınca 3.520,13 TL’sını davacı yana tazminle yükümlü olduğu, bu meblağın emtia fatura değeri olan 19.423.19 TL ile mukayese edildiğinde bu meblağın altında olduğu belirtilmiştir. Davalı vekili bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesinde; TTM 886/1.maddesinde sorumluluğu sınırlama hakkının kaybını belirlediğini, buna göre zarara kasten veya pervasızca sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcının bu hükümden yararlanmayacağının açıkça ifade edildiğini, ancak kanun koyucunun madde de geçen pervasızca ve zararın gerçerkleşebileceği ile hareket ibaresinin tek bir kavram olarak değerlendirilmesini kasta eşit bir kusur olarak yorumlanması gerektiğini belirttiğini, burada kast edilenin davacıya karşı bilerek işlenen kötü hareket olduğunu, müvekkili şirketin söz konusu kargonun zayinden hiçbir ticari ya da başka menfaat elde etmeyeceğinin açıkça ortada olduğunu, sınırlı sorumluluk esaslarından faydalanması gerektiğini belirterek sınırlı sorumluluk hükümlerinin uygulanmasını talep etmiştir. Mahkemece bilirkişi raporuna göre kargonun zıyainda TTK 886/1.maddesi gereğince zararın pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinci ile işlenmiş bir eylemden meydana geldiği kabul edilerek davalının sorumluluk sınırlamalarından yararlanamayacağı kanaatiyle kabulüne karar verilmiştir. Davacı, kargo gönderisinin doğru alıcıya teslim edilmediğini ileri sürerek tam zayi nedeniyle tazminat talep etmektedir.TTK’nın 875. maddesi uyarınca, taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından alıcısına teslim edildiği ana kadar geçen süre içinde eşyanın ziyaından veya hasarından doğan zararlardan sorumludur. Aynı Kanun’un 879. maddesi uyarınca, taşıyıcı, adamlarının görevlerini yerine getirmeleri sırasındaki fiil ve ihmallerinden de kendi fiil ve ihmali gibi sorumludur. TTK’nın 882. maddesine göre, 880. ve 881. maddeler uyarınca ödenecek tazminat, gönderinin net olmayan ağırlığının her bir kilogramı için 8,33 Özel Çekme Hakkını karşılayan tutar ile sınırlıdır. Gönderinin münferit parçalarının zıyaı veya hasarı hâlinde taşıyıcının sorumluluğu; gönderinin tamamı değerini kaybetmişse tamamının, gönderinin bir kısmı değerini kaybetmişse, değerini kaybeden kısmının, net olmayan ağırlığının her bir kilogramı için 8,33 Özel Çekme Hakkını karşılayan tutar ile sınırlıdır. Genel kural, taşıyıcının zıya ve hasardan sınırlı sorumluluğunun olduğu şeklinde ise de TTK’nın 886. maddesinde de taşıyıcının sorumluluk sınırlamalarından yararlanamayacağı haller düzenlenmiştir. Bu maddeye göre göre; zarara, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcı veya 879. maddede belirtilen kişiler, sorumluluk sınırlamalarından yararlanamaz.Somut olayda, davalı yanca kargonun alıcının adresine teslim edilmediği ve teslim sırasında da gerekli kontrolün yeterli düzeyde yapılmadığı anlaşılmaktadır. Davalının TTK’nın 850/2. maddesi gereğince taşınan kargoyu varma yerine götürmeyi ve belirtilen adreste alıcısına teslim etmeyi taahhüt ettiği, buna karşın davalının, taşınan kargoyu varma yerinde alıcı adresinde dava dışı kişiye teslim ettiği, bu durumun TTK’nın 886. maddesi kapsamında şube açısından ağır kusur teşkil ettiği, taşınan yükün tam zayi olduğu sonucuna ulaşılmakla, davalı, sorumluluk sınırlamalarından yararlanamayacaktır (Yargıtay 11.HD’nin emsal 11.04.2018 tarihli, 2016/10553 E- 2018/2587 K sayılı ilamı). Bu durumda davacının, TTK’nın 880/1. maddesi uyarınca, eşyanın taşınmak üzere teslim edildiği yer ve zamandaki değerini tazminat olarak isteyebileceği, davalınınsorumluluğunu sınırlandırma hakkını kaybettiği sonucuna varılmıştır.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 994,08 TL istinaf nispi karar harcının davalıdan tahsiline Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davanın esası bakımından oy birliğiyle, davalı taraftan alınması gereken nispi istinaf harcı yönünden ise oy çokluğuyla ve kesin olarak karar verildi.30.12.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.
KARŞI OY Nisbi harca tabi olan davalarda, özellikle 492 sayılı Harçlar Kanunu ile bağlı tarife hükümleri, 5235 sayılı Kanun ve ilgili tüm yasal mevzuat, ulusal ve uluslararası yargı kararları kapsamında, ilk derece mahkeme kararı kaldırılarak esas hakkında karar verilmedikçe Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf kanun yoluna başvuran davalıdan başvuru aşamasında ve istinaf başvurusunda nisbi değil maktu karar ve ilam harcı alınması gerektiği kanaati nedeniyle, çoğunluğun nisbi harç alınmasına dair görüşüne katılmadığımı ve hükmün ilgili bentlerine muhalif kaldığıma dair görüşümü bildiririm.