Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/275 E. 2022/1826 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/275
KARAR NO: 2022/1826
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/10/2019
NUMARASI: 2017/419 E. – 2019/1286 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücu)
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne dair verilen hükme karşı, davacı- karşı davalı ve davalı- karşı davacı vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı- karşı davalı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 20.04.2016 tarihinde Yönetici Sorumluluk Sigorta Poliçesi imzalandığını, teminat altına alınan riskin belirlendiği poliçenin A/A.1 maddesi gereği sigortacının müvekkilinin mesleki faaliyetini ifa ederken, sözleşme süresi içinde meydana gelen olay sonucu doğan ve sorumluluk hükümleri uyarınca tazmininin sözleşme süresi içinde ya da sonrasında talep edilen zararlara karşı veya sözleşme yapılmadan önce veya sözleşme yürürlükte iken meydana gelen olay nedeniyle sadece sözleşme süresi içinde sigortalıya karşı ileri sürülebilecek taleplere karşı sözleşmede belirtilen miktara kadar isteme ilişkin makul giderleri teminat altına aldığının kararlaştırıldığını, poliçenin yürürlüğe girmesinden sonra sigorta ettiren müvekkili ile 10 adet yönetim kurulu aleyhine müvekkili vakfın %10 imtiyazlı payına sahip olduğu … AŞ’ye müvekkili ve yönetim kurulu üyelerinin zarar verdiği ve kendilerinin de zarar gördükleri iddiası ile … AŞ, … ve … tarafından zarar tazmini davaları, … vd tarafından müvekkili vakfın %10 imtiyazlı payına sahip olduğu … AŞ ile aralarındaki iş ilşkilerinden kaynaklanan ücret alacağı sebebiyle olmak üzere toplam 14 adet dava yöneltildiğini, bu davaların derhal sigortacı davalıya bildirildiğini, davalının hasar dosyası oluşturduğunu, müvekkili şirketin poliçeye uygun şekilde üstüne düşeni yaparak zararı azaltıcı her türlü önlemi aldığını, takip için avukatlık bürosu ile sözleşme imzaladığını, davaların hukuk bürosu tarafından takip edildiğini, davalar devam ederken 06.08.2016 tarihinde müvekkilinin avukatlık bürosuna ödediği 309.750,00 TL ve yargılamada yapılan 8.866,40 TL ile 1.197,20 TL’lik iki kalem masraf ile birlikte toplam 319.941,60 TL’yi 06.08.2016 tarihinde davalı sigorta şirketinden poliçe kapsamında istediğini, davalı şirketin 10.000,00 TL muafiyet bedeli tenzil ederek 31.08.2016 tarihinde 309.941,60 TL olarak müvekkiline havale ettiğini, davaların masraflarına ilişkin olarak Eylül ve Aralık 2016’da davalıya iletilen ve ödenmemiş olan 114.868,06 TL tutarın ödenmesinin talep edildiğini, ancak davalının ihtarnameye istinaden ödeme yapmayarak 15.03.2017 tarihli ihtarname ile riskin teminat dışında kalması nedeniyle bedelin ödenmeyeceğini belirterek daha önce ödedikleri 319.941,60 TL’lik tutarın da iadesini talep ettiğini, davalının poliçenin 4.3. maddesindeki istisnai hâli kapsamında olduğunu, yani davaların önceden bilindiğini iddia ettiğini, davalının poliçeden doğan yükümlülüğü yerine getirmemek için ürettiği mazeret olan önceden bilinen talep/ durum iddiasının kendilerine poliçe imzalanmadan önce bildirilmiş olan İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/104 Esas, 2015/91 Karar sayılı dosyası olduğunu, davalının aynı ve/veya benzer ve / veya birbirleri ile bağlantılı nitelikte bulduğu davanın bir gayrimenkul içerisindeki taşınmazlar üzerindeki zilyetlik ve işletmecilik hakkının devam ettiğine yönelik açılmış bir tespit davası olduğunu, müvekkili vakıf ve yönetim kurulu üyelerine yöneltilen davalarla taraf, amaç ve nitelik itibarıyla farklı olduğunu, önceden bilinen duruma ispat olarak gösterilen davanın poliçeden önce sigortalıya bildirildiğini, TTK’nın 1435. maddesi gereğince sigorta ettirenin sözleşmenin yapıldığı sıradaki bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlü olduğunu, müvekkili vakfın sigortacıya karşı beyan yükümlüklerini yerine getirdiğini, primlerini düzenli ödediğini, bahsi geçen davalar kapsamında rizikoyu azaltmak için üstüne düşeni yaparak her türlü önlemi aldığını ve her türlü bilgi ve belgeyi derhal davalıya bildirdiğini hal böyle iken teminat kapsamında olduğu açık olan davalar için müvekkilce yapılan ve harcama belgeleri davalıya gönderilen giderlerin fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 117.224,46 TL’nin, ihtarın davalıya tebliğ edildiği 08.03.2017 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı- karşı davacı vekili, savunmasında özetle; davacı tarafın dava kapsamındaki talebinin, müvekkili ile davacı arasında düzenlenen Yönetici Sorumluluk Sigorta Poliçesi tahtında yer alan istisna kapsamında olduğunu, davacının … Hastanesi’nin bulunduğu gayrimenkulün maliki olduğunu, söz konusu gayrimenkulün hastane olarak işletilmesi için kurulmuş bir şirket olduğunu, davacının …’ın kurucu ortaklarından olduğunu, şirket bünyesinde %10 paya sahip olduğunu, süreç içinde davacı ile … arasında kira bedelinin uyarlanmasından işletmecilik hakkının tespitine, genel kurul kararının iptaline, marka hak sahipliğine kadar çeşitli konularda husumet doğduğunu ve süregeldiğini, yine bu süreç içinde 14 adet dava açıldığını ve söz konusu davaların sürdüğünü, müvekkilinin dava kapsamında ileri sürülen talebe ilişkin olarak herhangi bir tazminat yükümlülüğü ve sorumluluğu olmadığını, poliçenin “4. İstisnalar” başlığı altında yer alan “4.3 Önceden Bilinen Talepler ve Durumlar” başlıklı istisnası kapsamında yapılan değerlendirmeler sonucunda teminat dışında bir talebin bulunduğu kanaatine varıldığını, davacının ihtarnamesine 15 Mart 2017 tarihinde cevap verildiğini, söz konusu taleplerin neden poliçe teminatı kapsamında olmadığının ayrıntılı olarak açıklandığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiş; karşı dava olarak da müvekkili tarafından karşı tarafa ödenmiş olan 309.941,60 TL’nin, ödemenin yapıldığı tarih olan 31.08.2016 gününden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davacı- karşı davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacı … Eğitim Vakfı ile davalı … sigorta A.Ş. arasında ve dava dışı … Sigorta & … A.Ş. aracılığı ile 20.04.2016 tarihinde düzenlenen; 20.04.2016-20.04.2017 dönemini kapsayan Yönetici Sorumluluk Sigorta Poliçesinin,dava dışı … Sigorta A.Ş. tarafından düzenlenmiş olan 20.04.2015-20.04.2016 dönemine ilişkin poliçenin devamı niteliğinde bir poliçe olduğu, “4.3. önceden bilinen talepler ve durumların ” istisna kapsamında kaldığının düzenlendiği, sigorta şirketi tarafından davacıya 31/08/2016 tarihinde 309.941,60 TL ödeme yapıldığı, davacı tarafından sigortaya verilen 18/04/2016 tarihli beyan dilekçesinde; 24/01/2011 tarihinden beri sigortaya konu olacak bir tazminat talebinin ve olayının yaşanmadığının bildirildiği, Alman hastanesinin işletmecisi olan dava dışı … A.Ş. yönetim kurulu başkanı …’in davacı … Eğitim Vakfı üyelerine göndermiş olduğu 20/10/2015 tarihli ihtarname ve 02/11/2015 tarihli yazısında, sigorta poliçesinin düzenlenmesinden önce alacaklılar tarafından hastane ruhsatları üzerine haciz konulduğunu, davacı vakfın vergi ve SGK borçlarının bulunduğunu, ücretleri ödenmeyen çalışanların alacakların bulunduğunun bildirildiği, bu durumun davacı vakıf tarafından sigorta şirketine verilen 18/04/2016 tarihli yazılı beyandaki 24/01/2011 tarihinden beri sigortaya konu olacak herhangi bir tazminat ve olay yaşanmadığına ilişkin beyanıyla çeliştiği, davacı vakfın ve 10 yönetim kurulu üyesine açılmış olan 14 davanın 8’inin ücretleri ödenmeyen personeller tarafından açıldığı, buna göre sigorta poliçesinin tanzim tarihi olan 20/04/2016 tarihinden çok önce davacı vakfın ve yönetim kurulu üyelerinin ücretleri ödenmeyen personellerden ve hastane ruhsatları üzerine haciz koyan alacakların varlığından ve olaylardan bilgi sahibi oldukları, dolayısıyla davacı-karşı davalı … Eğitim Vakfının 14 adet davaya ilişkin 117.224,46 TL tutarındaki savunma masrafları ile davalı-karşı davacı … Sigorta A.Ş. tarafından dava öncesinde 31.08.2016 tarihinde davacı vakfa makul giderler olarak ödenmiş olan 309.941,60 TL avukatlık ücretinin, dava konusu … nolu Yönetici Sorumluluk Sigorta Poliçesinin “4.3. önceden bilinen talepler ve durumlar” istisnası kapsamında ve sigorta teminatı dışında kaldığı sonuç ve kanaatine varılarak asıl davada davacının tazminat talebinin reddi gerektiği, karşı davada sigortacı tarafından ödenen tazminatın iadesi talebinin kabulü gerektiği anlaşıldığından asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ” gerekçesiyle, asıl davanın reddine; karşı davanın kabulü ile 309.941,60 TL’nin, karşı dava tarihi olan 29.06.2017 tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte, karşı davalı … Eğitim Vakfından tahsili ile karşı davacı … Sigorta AŞ’ye verilmesine, karar verilmiştir.Bu karara karşı, her iki taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı- karşı davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; iki rapor arasındaki çelişkiye rağmen karar verildiğini, kararın açıkça zorlama şekilde alındığını, kararda davaları vakfın çok önceden tahmin etmesi gerektiğinin belirtildiğini, açılan davaların derhal sigortacı davalıya bildirildiğini, en başından beri sigorta poliçesinin neyi teminat altına aldığının açıklanmaya çalışılmasına rağmen bu durumun mahkeme tarafından anlaşılamadığını, mahkemenin poliçeyi okumadığını, bir an için riskleri bildikleri varsayılsa bile bu giderlerin poliçe kapsamında karşılanması gerektiğini, zira bilinen taleplerin giderlerinin karşılanacağının poliçede yazdığını, müvekkilinin poliçenin ilgili maddeleri gereğince beyan yükümlülüğünün gereklerine uygun davranarak sözleşme yapıldığı sırada ve sözleşme süresince riziko kapsamına girebilecek olan davaları ve tüm hukuki husumetlere ilişkin bilgi ve belgeyi davalı ile paylaştığını, huzurdaki dava ile giderleri talep edilen davaların açılma tarihinin yönetici sorumluluk poliçesinin imza tarihi olan 20.04.2016 tarihinden sonra olduğunu, poliçenin başlangıcındaki a.1 maddesinde makul giderlerin teminat altına alındığının belirtildiğini, sözleşme yapılmadan önce meydana gelen olayda tazminat olmasa dahi makul giderlerin teminat altına alındığını belirterek, bu nedenle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davalı- karşı davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı-karşı davalının, müvekkilinin istediği her riski teminat kapsamında bırakacağına ilişkin düzenleme yaptığı iddialarının tamamen afaki olduğunu, müvekkilinin yapmış olduğu 390.941,60 TL ödemenin sanki ihtirazi kayıt düşülmeden yapılmış şekilde bir anlam çıktığını, oysa açıkça ihtirazi kayıt ileri sürülerek ödeme yapıldığını, karşı dava olarak ise ödenen 309.941,60 TL tutarındaki ödemenin ödeme tarihi olan 31.08.2016’dan itibaren işleyecek avans faizi üzerinden hesaplanacak faizi ile tahsilinin talep edildiğini, mahkemece karşı davanın davanın kabulü ile karşı dava tarihinden itibaren işletilecek faiz ile karar verildiğini, faiz başlangıcının ödeme tarihinden itibaren olması gerektiğini, açıkça ihtirazi kayıt konulduğunu belirterek, karşı dava hakkında verilen hükmün faizin başlangıç tarihi yönünden düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Asıl dava, “Yöneticilik Sorumluluk Sigorta Poliçesi” kapsamında sigorta tazminatı istemine, karşı dava ise aynı poliçe kapsamında ödenen bedelin geri tahsili istemine ilişkin alacak davasıdır.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda asıl davanın reddine,karşı davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, her iki taraf vekillerince, yasal süreleri içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında, sigorta poliçesinin varlığı, poliçe kapsamında ödenen tazminat bedeli, poliçe kapsamında olduğu iddia edilen yargılama giderlerine dair davaların mevcudiyeti konusunda herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, asıl dava yönünden alınan raporlar arasında çelişki olup olmadığı, talebin poliçe kapsamında olup olmadığı, kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı, karşı dava yönünden ise faizin dava tarihinden işletilmiş olmasının yerinde olup olmadığı noktalarındadır.Dosya kapsamından, davacı- karşı davalı ile davalı- karşı davacı sigorta şirketi arasında poliçe başlangıcı 20.04.2016, bitiş tarihi 20.04.2017 olan “Yönetici Sorumluluk Sigorta Poliçesi“ düzenlendiği, sigortanın konusunun sözleşme süresi içinde meydana gelen olay sonucu doğan ve sorumluluk hükümleri uyarınca tazmini sözleşme süresi içinde ya da sonradan talep edilen zararlara karşı veya sözleşme yapılmadan önce veya sözleşme yürürlükte iken meydana gelen olay nedeniyle sadece sözleşme süresi içinde sigortalıya karşı ileri sürülebilecek taleplere karşı sözleşmede belirtilen miktara kadar isteme ilişkin makul giderler olduğu, 4. maddede “İstisnalar” düzenlendiği, 4.3 bentte, önceden bilinen talepler ve durumlar başlığı İle bir sigortalı kişinin devamlılık tarihinden önce bildirimi aldığı muallak veya herhangi bir hukuki, cezai, idari veya düzenleme takibatı, soruşturma, tahkim veya yargılaması veya bunlardan kaynaklandığı iddia edilen veya bunlardan kaynaklanan veya bu işlemlerde iddia edilen aynı gerçekler vb şeklinde düzenlendiği, taraflar arasında çok sayıda mail yazışmaları olduğu, davacı karşı davalı tarafça Beyoğlu … Noterliğinde düzenlenen 06.03.2017 tarihli ihtarname İle Sigorta Poliçesi kapsamında makul giderlerin ödenmesinin talep edildiği, talepte, zararı önleme amaçlı hukuki işlemlerin ifasından ötürü oluşan ve süresi içinde vakfa ödenmeyen 114.868,06 TL ve makbuzları yeni gönderilen 2.356,40 TL olmak üzere toplam 117.224,46 TL harcamanın ödenmesinin talep edildiği, davalı karşı davacının Beyoğlu …Noterliğinde düzenlenen 15 .03.2017 tarihli cevabı ihtarnamede, 14 adet dava tahtındaki savunma ücret ve masraflar olarak 319.941,60 TL tutarında ödeme yapıldığını, önceki dönemeye ait davalara ilişkin belgeler ve yönetim kurulu üyelerine iletilen yazılar nezdinde poliçe kapsamında yapılan değerlendirmeler sonucunda poliçenin 4.3 .önceden bilinen talepler ve durumlar başlıklı istisnasının işlerlik kazandığı bu anlamda poliçe kapsamında teminat dışında kalan bir talebin bulunduğu kanaatine varıldığı belirtilerek talep edilen 117.224,46 TL’lik talebin teminat dışında kaldığı ödeme yapılmayacağı, daha önce ihtirazı kayıt yapmış oldukları 319.941,60 TL tutarın iadesinin talep edildiği ve iş bu davanın açılmış olduğu anlaşılmıştır. 26.04.2016 tarihli bilirkişi raporunda; taraflar arasında 20/04/2016-20/04/2017 poliçe dönemi için 25/04/2016 tarihli … seri nolu Yönetici Sorumluluk Sigorta Poliçesi ve … seri nolu Yönetici Sorumluluk Sigorta Zeyilnamesi akdedildiği, poliçenin bir yenileme poliçesi olduğu davacı taraf ile … Sigorta arasında akdedilen 20/04/2015-20/04/2016 dönemine ilişkin poliçenin devamı niteliğinde olduğu, Poliçenin Sigortanın Konusu başlıklı A.1. Maddesinde “Bu sigorta sözleşmesi ile sigortalının poliçede belirtilen ve ilgili taraflarca konusu tarif edilerek sınırları çizilen mesleki faaliyeti ifa ederken, a) Sözleşme süresi içinde meydana gelen olay sonucu doğan ve sorumluluk hükümleri uyarınca tazmini sözleşme süresi içinde ya da sonrasında talep edilen zararlara karşı veya b) Sözleşme yapılmadan önce veya sözleşme yürürlükteyken meydana gelen olay nedeniyle sadece sözleşme süresi içinde sigortalıya karşı ileri sürülebilecek taleplere karşı, sözleşmede belirtilen miktara kadar isteme ilişkin makul giderleri de içerecek şekilde teminat verilir. Taraflar, (a) ve (b) bentlerinden birini içerecek şekilde sözleşme yapabilecekleri gibi, her ikisini içerecek şekilde de sözleşme yapabilir. Sigortalının işletmesi ile ilgili sorumluluğu — için yaptırılmışsa, sözleşmede aksi hüküm yoksa bu sigorta, sigortalının temsilcisi ile işletmenin veya işletmenin bir kısmının yönetiminde, denetiminde ve işletmede çalıştırılan kişilerin sorumluluğunu da karşılar” hükmünün yer aldığı, Poliçenin Önceden Bilinen Talepler ve Durumlar başlıklı 4.3. Maddesinde ise “Aşağıdakilerden doğan, bunlara dayanan veya bunlara atfolunabilecek olan zararlar: bu poliçenin yenileme poliçesi olduğu veya devamı olduğu poliçe kapsamında bildirilen herhangi bir durum veya herhangi bir talepte iddia edilen gerçek veya iddia edilen veya aynı birbiriyle bağlantılı haksız filler) (ü) Bir sigortalı kişinin, devamlılık tarihinden önce bildirimini aldığı muallak veya herhangi bir hukuki, cezai, idari veya düzenleme takibatı, soruşturması, tahkim veya yargılaması veya bunlardan kaynaklandığı iddia edilen veya bunlardan kaynaklanan veya bu işlemlerde iddia edilenlerle aynı gerçekler İstisna 4.3 (işbu poliçenin yenilenmesi sigortacı (… Sigorta A.Ş.) tarafından yapılmış ise, sigortacıya önceki herhangi bir poliçe çerçevesinde bildirilmiş olan ancak sigortacı tarafından geçerli bir bildirim olarak kabul edilmeyen herhangi bir durum için uygulanmayacaktır” hükmnün yer aldığı, davalı sigortacının, kendilerine poliçe imzalanmadan önce bildirildiği anlaşılan İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/104 E. ve 2015/91 K. sayılı davaya dayanarak davacının taleplerini, 4.3. Önceden Bilinen Talepler ve Durumlar başlıklı istisna maddesi kapsamında değerlendirdiği, istisna hükmüne dayanak yapılan davanın, yenileme poliçesinin akdedilmesinden önceki sigortacı … Sigorta’ya sunulan 27/01/2017 tarihli dava listesi içerisinde yer aldığının anlaşıldığı, davacı vakfın, kendisi ve 10 adet yönetim kurulu üyesi aleyhine 14 adet dava kapsamındaki savunma masraflarına ilişkin olarak davalı sigorta şirketinden 117.224,46 TL talepte bulunduğu, davacı vakıf yetkilisi …’in 25/07/2016 tarihli e-postasında “davalardan iki tanesinin tazminat davası, diğerlerinin personel ücreti alacak davası olduğu” nun beyan edilmişse de davalardan beşinin tazminat davası, dokuzunun ise alacak davası olduğunun anlaşıldığı, davacı vakfın talebine ilişkin olarak Beyoğlu … Noterliğinin 06/03/2017 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edilmiş olduğu dava dosyasında kopyası bulunan tebliğ mazbatasına göre 08/03/2017 tarihinde davalı sigorta şirketine tebliğ edildiği, davalı sigorta şirketinin, talepleri 4.3. Önceden Bilinen Talepler ve Durumlar başlıklı istisna maddesi kapsamında değerlendirmesine dayanak gösterdiği İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/104 E. ve 2015/91 K. sayılı davası, … A.Ş. ve … Holding A.Ş. tarafından 10/03/2015 tarihinde açılan tespit davası olduğu, dosyada bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesi ile yukarıda yapılan tespitler çerçevesinde yapılan değerlendirmeler sonucunda, davacı tarafın usule ve yasaya uygun olarak tutulan ticari defterlerindeki kayıtlara göre asıl dava konusu 117.224,46 TL tutarındaki giderlerin gerçekleşmiş olduğu: davalı tarafın makul gördüğü giderlerin, taraflar arasında akdedilen Yönetici Sorumluluk Sigorta Poliçesi kapsamında talep edilebileceği; davacı vakfın, savunma masraflarına ilişkin olarak davah sigorta şirketinden talepte bulunduğu, kendisi ve 10 adet yönetim kurulu üyesi aleyhine, poliçe dönemi içinde açılan davaların beşinin tazminat davası, dokuzunun ise alacak davası olduğu: davalı sigorta şirketinin, talepleri 4.3. Önceden Bilinen Talepler ve Durumlar başlıklı istisna maddesi kapsamında değerlendirmesine dayanak gösterdiği İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/104 E. ve 2015/91 K. aayılı davasının, … A.Ş. ve … A.Ş. tarafından 10/03/2015 tarihinde açılan tespit davası olduğu; İstisna hükmüne dayanak yapılan davanın, yenileme poliçesinin akdedilmesinden önceki sigortacı … Sigorta’ya sunulan 27/01/2017 tarihli dava listesi içerisinde yer aldığı; Poliçe kapsamında makul giderleri talep edilen davaların, taraf ve konu akımından ilişkilendirilen davadan farklı olduğu, mahkeme tarafından istisna hükmünün uygulanamayacağının takdir edilmesi durumunda; asıl dava bakımından; 117.224,46 TL tutarındaki dava giderlerinin davacı tarafından talep edilebileceği; karşı dava bakımından daha önce makul olduğu değerlendirilerek davalının davacıya ödediği 309.941,60 TL’nin talep edilemeyeceği belirtilmiştir. Davalı- karşı davacı vekili, bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde sonuç olarak asıl davanın reddine karşı davanın kabulüne karar verilmesini ve bilirkişi raporundaki aksi yöndeki tespitleri hukuka aykırı olduğunu, rapora itiraz ettiklerini, yeni bir bilirkişiden rapor alınmasını talep etmiştir. 24.07.2019 tarihli bilirkişi raporunda; davacı ile davalı arasında ve dava dışı … A.Ş ile 20.04.2016 tarihinde düzenlenen 20.04.2016-20.04.2017 dönemini kapsayan dava konusu Yönetici Sorumluluk Sigorta Poliçesinin dava dışı … Sigorta A.Ş tarafından düzenlenmiş olan 20.04.2015-20.04.2016 dönemine ilişkin poliçenin devamı niteliğinde bir poliçe olduğu, davacı tarafından davalı şirkete verilmiş olan 18.04.20165 tarihli yazılı beyanda “Yönetici Sorumluluk Poliçesini ilk düzenletmeye başladığımız tarih olan 24.01.2011tarihinden beri bu sigortaya konu olacak bir tazminat talebi veya olay yaşamadık.” şeklinde tamamen yanıltıcı ve gerçeğe aykırı bir beyan verilmiş olduğu, bu şekilde davacı vakıf …’in doğru beyan verme yükümlülüğünü bilerek yerine getirmemiş olduğu, Dava konusu 14 davanın; ücretleri ödenmeyen personeller tarafından açılmış 8 davaya ve hastane ruhsatları üzerine haciz koyan alacaklılar tarafında açılmış diğer 6 davaya ilişkin olarak, davanın konularını ve yaşanan olayları, dava konusu … no.lu Yönetici Sorumfuluk Sigorta Poliçesinin 20.04.2016 tanzim tarihinden çok önce davacı vakfın ve yönetim kurulu üyelerinin bildikleri, diğer bir ifade ife davacı vakıf …’in 18.04.2016 tarihli yazılı beyanı sırasında ve dava konusu Yönetici Sorumluluk Sigorta Poliçesinin 20.04.2016 tanzim tarihlerinden önce, ücretleri ödenmeyen personellerin ve hastane ruhsatları üzerine haciz koyan alacaklıların varlığından ve olaylardan davacı vakfın ve yönetim kurulu üyelerinin bilgi sahibi oldukları, her ne kadar söz konusu 14 davanın açılış tarihleri 05.08.2016 ve 06.05.2016 ise de; daha önceden yaşanan olayların ve bilinen taleplerin dava dışı … Sigorta A.Ş. tarafından düzenlenen 20.04.2015 – 20.04.2016 dönemine |ilişkin poliçe kapsamında kalması gerektiği, dolayısıyla davacı karşı davalı … 14 adet davaya ilişkin 117.254,46 TL tutarındaki savunma masrafları ile davalı-karşı davacı … Sigorta A.Ş. tarafından dava öncesinde 31.08.2016 tarihinde davacı vakfa makul giderler olarak ödenmiş olan 309.941,60 TL’lik avukatlık ücretinin, dava konusu … no.lu Yönetici Sorumluluk Sigorta Poliçesinin 4.3. Önceden Bilinen Talepler ve Durumlar istisnası kapsamında ve sigorta teminatı dışında kaldığı, bu nedenle; davalı-karşı davacı … Sigorta A.Ş.’nin herhangi bir sorumluluğunun ve kusurunun bulunmadığı, davacı vakfa makul giderler olarak 31.08.2016 tarihinde ödenmiş olan 309.941,60 TL’nin davacı-karşı davalı taraftan davalı şirkete ödenmesi gerektiği belirtilmiştir. Davacı-karşı davalı vekili bilirkişi raporuna karşı itiraz ederek, bilirkişinin açılacak davaları tahmin etmelerini gerektiğini belirten bir yorumla kendilerini haksız bulduğunu, sigortacı olan bilirkişiyi reddettiklerini, önceki rapora göre hüküm tesis edilmesini ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı- karşı davacı vekili bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde, müvekkili ile davacı arasında düzenlenen poliçenin … Sigorta tarafından düzenlenen sigorta poliçesinin devamı niteliğinde olduğunun rapor ile isabetli şekilde tespit edildiğini, özel şartların poliçenin taraflarını bağlayıcı nitelikte olduğunun ortada olduğunu, raporda tespit edildiği üzere huzurdaki davada ileri sürülen talepler ile müvekkili tarafından daha önceden ödenen bedelin 4.3 Önceden Bilinen Talepler ve Durumlar başlıklı istisna hükmü kapsamında olduğunu, dolayısıyla poliçe teminatının dışında olduğunu belirterek asıl davanın reddine karşı davanın kabulü ile müvekkili tarafından ödenen 309.941,60 TL tutarın ödendiği tarih olan 31.08.2016 tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davacı – karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece ikinci bilirkişi raporu sonucuna göre asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir. TTK’nın 1409.maddesinde, sigortanın kapsamı başlığı ile ” (1) Sigortacı, sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan zarardan veya bedelden sorumludur. (2) Sözleşmede öngörülen rizikolardan herhangi birinin veya bazılarının sigorta teminatı dışında kaldığını ispat yükü sigortacıya aittir.” düzenlenmesine yer verilmiştir. Yasal düzenleme kapsamında sigorta şirketinin riziko sonucu meydana gelen zarardan sorumlu olabilmesi için sigorta sözleşmesinde öngörülen rizikonun gerçekleşmesi gerekir. Yani, sigorta genel ve özel şartlarında yer verilen istisnai durumlarda sigorta şirketin sigorta sözleşmesi kapsamında sorumluluğu olmayacaktır. Somut olayda bilirkişi raporunda açıkça belirtildiği üzere, taraflar arasında düzenlenen sigorta poliçesinin a.3 maddesinde teminat dışında kalan haller düzenlenmiştir. 4.3 maddesinde ise “Önceden Bilinen Talepler Ve Durumlar” başlığı ile teminat dışında kalan hallere yer verilmiştir. Söz konusu düzenleme istisna hükmü kapsamındadır. Dolayısıyla davacının yargılama giderlerine dair dava konu etmiş olduğu alacak talebiyle ilgili hususların poliçe teminatı dışında olduğu gerekçesiyle mahkemenin asıl dava yönünden ret kararı ve birleşen dava yönünden ise önceden aynı poliçe kapsamında ihtirazi kayıt düşülerek ödenen tazminat bedelinin ödeyen sigorta şirketine iadesine dair hükümde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı vekili tarafından her ne kadar bilirkişi raporları arasında çelişki olduğu iddia edilmiş ise de bilirkişi raporlarındaki görüş farklılıkları hâkimin hukuki nitelendirmesiyle ilgili olduğundan raporlar arasındaki çelişki olarak değerlendirilmesi uygun görülmemiştir. Kaldı ki HMK’nın 282. maddesi uyarınca, bilirkişi raporu takdiri delillerden olup hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir. İlk derece mahkemesince varılan hükmün gerekçeleri kararda gösterilmiştir. Bu nedenlerle davacı- karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. Davalı- karşı davacı vekili tarafından açılan karşı davada, karşı davalıya sigorta tazminatı olarak ödenen tutarın iadesi ile hüküm altına alınacak miktara, sigortalıya ödeme tarihi olan 31.08.2016 tarihinden itibaren temerrüt faizi işletilmesi talep edilmiştir. Mahkemece karşı davada kabul edilen bedele, karşı dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmiş ve ödeme tarihinden itibaren neden faiz işletilmediği gerekçelendirilmemiştir. TBK’nın 117/1 maddesinde, muaccel bir borcun borçlusunun alacaklının ihtarıyla temerrüde düşeceği belirtilmiştir. TTK’nın 18/3 maddesinde ise tacirler arasında diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarların noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemiyle yapılacağı belirtilmiştir. Dosya kapsamından, davalı- karşı davacı tarafça, davacı- karşı davalı şirkete, davacı- karşı davalı şirketin Beşiktaş … Noterliği tarafından keşide ettirilen 6 Mart 2017 tarihli ihtarnameye karşı Beyoğlu … Noterliğinde keşide edilen 15 Mart 2017 tarihli ihtarname ile cevap verildiği ve aynı ihtarnamede daha önce ihtirazı kayıtla yapılan 319.941,60 Tl tutarın 10 iş günü içerisinde iadesinin talep edildiği, ihtarnamenin karşı tarafa tebliğ edildiği ve 10 gün sonraki vade tarihinin ise istinaf dilekçesinde davalı- karşı davacı vekilince belirtildiği ve karşı tarafçada açıkça itiraz edilmediği üzere 30 Mart 2017 tarihi olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, davalı- karşı davacının kabul edilen alacak tutarına, davacı- karşı davalının temerrüt tarihi olan 30 Mart 2017 tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken, karşı dava tarihi 29.06.2017 tarihinden itibaren faiz işletilmesi isabetli olmamıştır. Bu nedenle, davalı- karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile karşı davadaki faiz başlangıcı yönünden hükmün HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca düzeltilmesi gerekmiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı- karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine; davalı- karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca, karşı davadaki faizin başlangıç tarihi yönünden düzeltilmek üzere kaldırılmasına, davanı esası hakkında yeniden hüküm kurulmasına ve neticede asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;Davacı- karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine; davalı- karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca, karşı davadaki faizin başlangıç tarihi yönünden düzeltilmek üzere kaldırılmasına, davanı esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Asıl davanın reddine,1-a)Karar tarihinde yürürlükte bulanan harçlar tarifesine göre alınması gereken 44,40 TL harcın peşin alınan 2.001,91 TL harçtan mahsubu ile, bakiye 1.957,51 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı-karşı davalıya iadesine, 1-b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 12.127,96 TL vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine, 2-Karşı davanın kabulü ile; 309.941,60 TL nin temerrüt tarihi olan 30.03.2017 tarihinden itibaren hesaplanacak ve 3095 sayılı Kanun’un 2/2.maddesi uyarınca avans esasına göre hesaplanacak temerrüt faizi ile birlikte karşı davalı … Vakfından tahsili ile karşı davacı … Sigorta AŞ’ye verilmesine, 2-a)Karar tarihinde yürürlükte bulanan harçlar tarifesine göre alınması gereken 21.172,11 TL harçtan peşin alınan 5.293,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 15.879,11 TL harcın davacı-karşı davalı … Vakfından tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 2-b)Davalı-karşı davacı tarafından yatırılan 5.293,00 TL harcın davacı-karşı davalı … Vakfından alınarak davalı-karşı davacı … Sigorta AŞ’ye verilmesine, 2-c)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 43.391,82 TL vekalet ücretinin davacı-karşı davalı … Vakfından alınarak davalı- karşı davacı … Sigorta AŞ’ye verilmesine, 3)Davacı-karşı davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4)Davalı-karşı davacı tarafından yapılan 1.000 TL yargılama giderinin davacı-karşı davalı … Vakfından alınarak davalı-karşı davacı … Sigorta AŞ’ne verilmesine, 5)Tarafların yatırdığı gider avanslarından artan kısımların, karar kesinleştiğinde iadesine, 6)İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a-Davacı-karşı davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; ilk derece mahkemesinin hükmü kaldırılarak yeniden hüküm kurulduğundan, davacı- karşı davalı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harçlarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde kendisine iadesine, b-Davalı-karşı davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; davalı-karşı davacı tarafından yatırılmış olan istinaf peşin karar harcının, talep halinde davalı- karşı davacıya iadesine, c-Davacı-karşı davalı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, d-Davalı- karşı davacı tarafından yapılan 148,60 TL kanun yolu giderinin, davacı- karşı davalıdan alınıp davalı- karşı davacıya verilmesine, 7)Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 8)Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 30.12.2022 tarihinde, oy birliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.