Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/272 E. 2020/247 K. 26.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/272
KARAR NO : 2020/247
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/09/2019 tarihli ara karar.
NUMARASI : 2019/202 E.
DAVANIN KONUSU: Şirkete Kayyım Atanması
Taraflar arasında görülen kayyım atanması davasında davacı vekili tarafından talep edilen ihtiyati tedbirin ilk derece mahkemesince reddine dair verilen ara kararına karşı, ihtiyati tedbir talep eden vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların ortak murisi … 18.08.2018 tarihinde vefat ettiğini, müvekkili …, murisin sağ kalan eşi, davalılar … ve …’nun ise murisin bir başka anneden olma çocukları olduğunu, ortak muris … vefatından sonra tereke olarak muhtelif taşınmazların ve bir de … Ltd. Şti. hisselerinin kaldığını, müvekkili ve davalılar arasında muhtelif davalar bulunduğunu, davacının halen ölen eşi ile birlikte oturduğu evi aile konutu ve mesken olarak kullandığını, ancak tapusu şirket adına kayıtlı evin elektriğinin (muhtemelen doğalgaz ve suyunu) 07.08.2019 tarihi itibariyle kasten kestirildiğini belirterek, şirketin her türlü faaliyetinin tedbiren durdurulmasına, davalıların şirketi temsil yetkilerinin tedbiren kaldırılmasına, şirkete ait taşınmazlar üzerindeki her türlü tasarruf yetkilerinin tedbiren kısıtlanmasına, kira paralarının alınmasının ve her türlü işlem yapmalarının önlenmesine, şirket adına kayıtlı olmakla birlikte müvekkilinin aile konutu (mesken) olarak oturduğu taşınmazın elektriğinin tedbiren açtırılmasına karar verilmesini, davalıların her türlü yönetim ve temsil yetkilerinin kaldırılması ve Türk Medeni Kanunu’nun 426/3 ve 427/4. maddeleri gereğince, şirkete kayyum atanmasına karar verilmesini, talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 23.09.2019 tarihli tedbir talebini içerir dilekçesinde özetle; … Ltd. Şti.’nin sermaye hisse oranının toplamının … pay olduğunu, …. payın davalı …, …. payın davalı …, 55 payın davacı … adına kayıtlı olduğunu, Şile C. Başsavcılığının 2019-1290 soruşturma numaralı dosyasının derdest olduğunu, davalıların şirkete ait taşınmazları satmaya ve bu şekilde şirketin için boşaltıp davacı şirket ortağı … hissesini bedelsiz hale getirmeye çalıştıklarını belirterek, şirket adına kayıtlı taşınmazların üçüncü kişilere devir ve temlikini engeller nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilmesini, şirketi münferit imza ile temsile yetkili …’nun temsil ve yönetim yetkisinin tedbiren kaldırılmasını, şirkete ait … plakalı aracın trafik kaydına, devir ve temliki önlemeye yarar tedbir konmasını, şirkete tensiben geçici bir kayyum atanmasını talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanca kararı istinafa götürmesi gerekirken yeniden aynı taleple mahkemeye müracaatta bulunmasının usul ve yasaya aykırı olup işbu istemlerinin de reddini talep ettiklerini, ancak şirketin feshi istendiğinde mahkemece organ boşluğunu doldurmak ve belli işlerin görülmesini sağlamak üzere şirkete kayyum atanabileceğini, diğer davalı … tarafından İstanbul Anadolu 12 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/590 E sayılı dosyasıyla TTK m.410/2 gereği genel kurulu toplantıya çağırma izni verilmesi talepli dava açıldığını, dosyanın karar aşamasında olduğunu, mahkemece toplantıya çağırma izni verilmesi halinde genel kurul gerçekleştirilerek olup müdür tayini yapılacağını belirterek İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/590 E sayılı dava dosyasının bekletici mesele yapılmasına, davacının tedbir taleplerinin (daha önce bu hususta karar verilmiş olmakla ) reddine, haksız ve hukuka aykırı olarak ikame edilen davanın esastan reddine, yargılama giderleriyle ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince, tedbir talebini değerlendirdiği 25.09.2019 tarihli istinafa konu kararıyla; “…İhtiyati tedbir, mevcut durumda gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında verilebilir (HMK m. 389/1). İhtiyati tedbir geçicidir, süreklilik arz etmez. İhtiyati tedbir kararı verilmiş olsa bile şartlar değiştiğinde veya ihtiyati tedbir kararı verilmesini gerektirir olgular ortadan kalktığında, verilen tedbir değiştirilebilir veya tedbir tamamen kaldırılabilir. Öte yandan, esası çözer nitelikte, yargılama yapmadan hüküm verir mahiyette ihtiyati tedbir kararı verilemez.Davacının; tarafların ortağı bulunduğu … Ltd. Şti.’nin yönetimine kayyım atanmasını talep ettiği, bu talebine gerekçe olarak da şirkete ait bir taşınmazda kendisinin oturduğunu, elektriğinin kestirildiğini gerekçe olarak bildirdiği anlaşılmaktadır. Dosyaya sunulan belgeler ve mevcut delil durumu ile dava konusu dikkate alındığında kayyım atanması istenen şirkete ait taşınmazların dava konusu olmadığı, uyuşmazlık konusu olmayan taşınmazlar hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesinin 6100 sayılı HMK 389 ve devamı maddelerine uygun düşmediği anlaşılmakla bu talebin reddine; Yine dosyaya sunulan bilgi ve belgelerden şirketin organsız kaldığının, yönetiminin sağlanamadığının anlaşılamadığı, yönetim organı bulunan ve yönetiminin gerçekleştirildiği anlaşılan bir şirkete, doğrudan ihtiyati tedbir yoluyla kayyım atanmasının usule ve yasaya uygun olmadığı, şayet anılan şirkete kayyım atanacaksa bile bu durumun yargılamayı gerektirdiği, yargılama neticesinde elde edilebilecek sonuca ihtiyati tedbir hukukî kurumuyla ulaşılamayacağı ve esası çözer şekilde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği gözetilerek; şirkete kayyım atanmasına ilişkin ihtiyati tedbir talebinin reddine” karar verilmiştir.Bu ara karara karşı, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati talep eden davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; önceki beyanlarını tekrarlamış, ilk derece mahkemesinin taraflarına 01.10.2019 tarihinde tebliğ edilen 25.09.2019 tarihli ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ihtiyati tedbirin koşullarının bulunduğunu belirterek, ara kararın kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, şirketi münferit imza ile temsile yetkili …’nun temsil ve yönetim yetkisinin tedbiren durdurulmasına ve kısıtlanmasına, tedbiren şirkete kayyım atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı müdürün şirket müdürlüğünden azli ve şirkete kayyum atanması istemine ilişkindir. Dava içerisinde şirket üzerine kayıtlı aracın ve taşınmazın üzerine tedbir konulması, davacının mesken olarak kullandığı taşınmazın elektriğinin açılması, şirket müdürünün yönetim ve temsil yetkilerinin kaldırılması, şirkete ait taşınmazların kira paralarının alınmasının ve her türlü işlem yapmasının engellenmesi ve şirkete kayyım atanması yönünde ihtiyati tedbir talep edilmiş; ilk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçeyle, ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilmiştir.Bu ara karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.Talep, şirkete kayyım atanması davası içinde, ihtiyati tedbir yoluyla yargılama sürecinde dava dışı şirkete kayyum atanması istemine ilişkindir. Somut olayda, davalı şirketin gerektiği gibi yönetilemediği iddiasıyla, şirkete yönetim kayyımı atanması talep edilmiştir.TTK’nın 630. maddesinin II. fıkrasında; “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir.” Aynı maddenin III. Fıkrasında ise; “Yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur” denilmektedir. Kural olarak bir davada tarafların ileri sürdüğü iddia ve savunmaların ispatı için tahkikat yapılması ve delillerin toplanması gerekir. Hakim tüm delilleri inceleyip değerlendikten ve tam bir karara ulaştıktan sonra nihai kararını verir. Bu husus asıl davanın kabulü için geçerli olup, esas hüküm için tam ispat aranır. İhtiyati tedbirlerde ise tam değil, yaklaşık ispatın yeterli olacağı HMK’nın 390/3. maddesinde düzenlenmiştir. Değişik ifade ile ihtiyati tedbire karar verebilmek için iddia olunan vakıanın subutu yönünde gerçeğe yakın bir ispatın başarılması yeterlidir.Somut olayda davacı ortak tarafından ileri sürülen iddialar, savunma içeriği, muhtelif mahkemelerde taraflar arasında görülmekte olan davalar gözönüne alındığında, şirketteki azınlık hisseye sahip davacı ile diğer davalı hissedarlar arasında uyuşmazlık çıktığı anlaşılmakla birlikte, şirketin içinin davalılarca boşaltılamaya çalışıldığı iddiası uyuşmazlığın temelini oluşturmaktadır. Bu şekilde yönetim yetkisinin kötüye kullanıldığına ilişkin dosyanın mevcut durumu itibariyle yeterli belge ve delil mevcut değildir. Ayrıca, bir tüzel kişiliğe kural olarak kayyım atanması, ancak kişiliğin organsız kalması halinde mümkündür. Eldeki davada, davalı şirkette organ boşluğu bulunmadığı gibi mevcut yöneticinin azli için haklı sebeplerin bulunduğu yaklaşık olarak ispat edilmemiştir. Davanın ilerleyen aşamalarında, toplanan deliller ışığında mahkemeden her zaman yeniden talepte bulunması mümkün olup, ara karar tarihi itibariyle yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden, ilk derece mahkemesinin istinafa konu ret kararı usul ve yasaya uygun bulunmuştur.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine,2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 26/02/2020 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.