Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/259 E. 2022/1687 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/259
KARAR NO: 2022/1687
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/05/2019
NUMARASI: 2017/1007 E. – 2019/546 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin, davalıya aydınlatma armatürleri ile çeşitli elektrik aksamları sattığını, bu ürünlerin bir kısmının montajını da yaptığını, davalı firmanın davacı ile 2-3 yıl içinde yaklaşık 3.500.000,00 TL’lik ticaret yaptığını, bu ticaret karşılığı ödemelerinin bir kısmını davalının gerçekleştirdiğini, ancak takibe konu 222.178,11 TL’lik kısmını ödemediğini, aradan 1 yıl geçmesine rağmen ödeme yapılmayınca, İstanbul Anadolu …İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının borcunu ödememek ve geciktirmek gayesiyle haksız yere itiraz ettiğini iddia ederek, davalının itirazlarının iptali ile icra takibinin devamını, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı, davaya karşı yazılı beyanda bulunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Bunun dışında, takip talebinde belirtilen faturaların incelenmesinde ise; 08/07/2016 tarihli 110188,93 TL fatura davalı tarafından vergi dairesine beyan edilmiş olup, 03.08.2016 ve 01.09.2016 tarihli faturalar bildirilmemiştir. Davacı tarafından ibraz edilen sevk irsaliyesi 08.07.2016 tarihli faturaya ilişkin olup, diğer faturalar yönünden sevk irsaliyesi ibraz edilmemiştir. Davacı 08/07/2016 tarihli fatura içeriği mal ya da hizmet davalıya teslim ettiğini ispatlamış ise de, davacının defterlerinde bu faturanın düzenlendiği tarihten sonra davalıdan toplam 354177,00 TL ödeme aldığı kayıtlı bulunmaktadır. Bu ödemelerin önceki faturalar için yapıldığını ispat yükü davacının üzerinde olup aksine bir delil ibraz edilmediği sürece bu ödemeler ihtilaf konusu fatura için de yapılmış sayılır. Aksi yönde delil bulunmadığından 08/07/2016 tarihli faturadan sonra yapılan ödemelerin bu faturaya konu borcu da kapsayacak şekilde yapıldığını kabul etmek gerekmiş davacının alacağının faturalar bakımından da ispatlanamadığı sonucuna varılmıştır.” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili davacı firmanın davalıya aydınlatma armatürleri ile çeşitli elektrik aksamları sattığını ve bu ürünlerin bir kısmının da montajını gerçekleştirdiğini, davacı ile 4-5 yılda yaklaşık 3.500.000 TL’lik ticaret yapan davalı firmanın, bu ticaret karşılığı ödemelerinin bir kısmını gerçekleştirdiğini ancak takibe konu bakiye 222,178.11 TL’lik borcunu ödemediğini, tarafından 18.08.2017 tarihinde İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine son faturalar ve cari hesap nedeniyle icra takibi başlatıldığını, davalı borcunu ödememek ve geciktirmek gayesiyle 25.08.2017 tarihinde haksız yere takibe itiraz ettiğini, davalı tarafın davada herhangi bir cevap dilekçesi vermediği gibi dosyaya hiçbir delil de sunmadığını, mahkemece bilirkişi görevlendirildiğini ve bilirkişi tarafından dosyaya 9 sayfalık rapor sunulduğunu, raporda, müvekkili firmaya ait ticari defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğu, fatura ve sevk irsaliyelerinin mevcut olduğu, Gelir İdaresi Başkanlığı’ndan istenen BA ve BS formlarında faturaların bildirildiği ve müvekkilin 222.178,11 TL alacaklı olduğu yönünde bilgi verildiğini, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 26.03.2019 tarih 2016/28277 Esas ve 2019/3976 Karar sayılı kararının da bu yönde olduğunu, davada da durumun bu yönde olduğunu, davalı tarafın cevap dilekçesi sunmadığı gibi hiçbir delil de sunmadığını, dosyada mevcut bilirkişi raporuna rağmen mahkemenin hukuki dayanağı olmayan gerekçesine anlam verilmediğini, çünkü; gerekçede mahkeme sanki müvekkili firmanın ticari defterlerini bizzat kendisi incelediği ve davalı tarafın müvekkil firmaya daha fazla ödeme yaptığı yönünde dayanaktan yoksun bir gerekçe belirterek davayı reddettiğini, dikkat edilirse davalı tarafın dosyaya hiçbir belge ve delil sunmadığını hatta 26.04.2018 tarihli 1. Celsede davalı vekili “edimin gereği gibi ifa edilmediği” yönünde beyanda bulunduğunu yani ayıplı maldan bahsederek borçlarının olduğunu kabul ettiğini, hukuki hiçbir dayanağı olmayan bu karar nedeniyle müvekkil firmanin ciddi zarara uğradığını, müvekkilinin karara hiçbir anlam veremediği için yargıya olan güveni de sarsılma noktasına geldiğini belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satıma ilişkin faturaya bağlı alacağı tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında ticari ilişkinin varlığı konusunda herhangi bir uyuşmazlık mevcut değildir. Uyuşmazlık, davacının takip konusu yapmış olduğu açık hesap alacağının olup olmadığı ve buna bağlı olarak mahkeme kararının usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı şirket tarafından davalı şirkete ilişkin olarak 08.07.2016 tarihli sevk irsaliyesi düzenlediği yine aynı tarihli faturanın düzenlendiği, faturanın toplam bedelinin 111.188,03 TL olduğu, fatura konusunun …’lerle ilgili pano ve benzeri hususlara dair olduğu, 01.09.2016 tarihli faturanın ise … Montaj bedeli olarak toplam 58.090,17 TL tutarlı düzenlendiği, 03.08.2016 tarihli faturanın … montaj bedeli açıklaması ile 59.016,52 TL olarak düzenlenmiş olduğu, davacı şirket tarafından söz konusu faturalarla birlikte cari hesap ekstresi ve mutabakat formları açıklaması ile davalı hakkında İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 222.178,11 TL asıl alacağın tahsili amacıyla 18.Ağustos.2017 tarihinde ilamsız icra takibi başlattığı, davalı borçlunun takibe karşı yasal süre içerisinde itiraz ettiği, davacının ise İİK 67.maddesi gereğince işbu davayı açmış olduğu anlaşılmıştır. Tarafların tüm delilleri dosyaya ibraz edilmiş ayrıca taraf şirketlere ait BA ve BS formları ilgili vergi dairelerinden dosyaya celp edilerek bilirkişi incelemesi gerçekleştirilmiştir. 26.09.2018 tarihli bilirkişi raporunda; davacı şirketin 2013-2014-2015-2016-2017 yılına ait ticari defterlerinin bilirkişi incelemesi için hazır edilmiş olduğu, elektronik deftere geçildiğinden ilgili yıla ait beratları ve envanter defterine ait tasdik bilgilerinin sunulduğu, defter kayıtlarının dayanağı belgelerle uyumlu olduğunun tespit edildiği, bu durumda davacı şirkete ait ticari defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğu kanaatine varıldığı, davacı şirketin defter kayıtlarında, davalı firma ile yapılan faturalama ve ödemeleri gösteren cari hesap ekstresi görüntüsünün davacı firma kayıtları incelendiğinde, 2015 yılından 396.124,02-TL alacağına ek olarak, 2016 yılında 542.238,04-TL daha fatura düzenlenmiş ve toplamda 938.362,06-TL alacağı olduğunun görüldüğü, davalı tarafın buna karşılık 2016-2017 yılında toplam 716.183,45-TL ödeme yaptığı, sonuç olarak 222.178,61-TL alacağının kalmış olduğunun görüldüğü, yapılan açıklamalar, deliller, beyanlar ile dava dosyası ve takip dosyasında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda; davacının 16.08.2017 tarihinde, davalı aleyhine başlatılan İstanbul Anadolu …İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takip dosyasına davalının itirazı üzerine, 13.09.2017 tarihinde itirazın iptali davasını açmış olduğu, yapılan defter incelemesinde: davacı tarafa ait 2013-2014-2015-2016 yılı ticari defterlerin usülüne uygun olarak tutulduğu, söz konusu defterlerin, HMK 222.maddesi gereğince kesin delil olma özelliğinin mahkemenin takdirinde olduğu, davalı tarafa ait incelenen BA/BS formları neticesinde taraflar arasında ticari bir ilişkinin mevcut olduğunun anlaşıldığı, davacının defter ve hesap dökümleri incelendiğinde, dava konusu 222.178,11-TI, tutarındaki mal bedeli faturasının ve işbu tutardaki cari alacağın davacı taraf defterlerinde mevcut olduğu , ancak davalı tarafın incelemeye katılmaması ve defter sunmaması sebebiyle davalı defterlerinde inceleme yapılmadığı, -davacı tarafından dava dosyasına sunulan fatura ve imzalı sevk irsaliyesinin mevcut olduğu, sevk irsaliyesinde teslim alınan kısımda … adlı şahsin imzasının bulunduğu, bu şahsın davalı ile ilgisinin bilinmediği, davalı tarala ait mahkeme tarafından Gelir İdaresi Başkanlığından istenen 2013- 2014-2015-2016 yılı BA formunda 121 fatura toplamı da KDV hariç 2.913.196,00-TL (KDV Dahil 3.437.571,28-TL) tutarında Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin bildirim yapılmış olduğunun anlaşıldığı, mahkemece davanın kabulü yönünde hüküm kurulması halinde, yapılan hesaplama sonucu, ası| alacak üzerinden, iera takibi başlangıcı olan 16,08.2017 tarihinden. dava tarihi olan 13.09.2017 tarihine kadar; Asıl Alacak 222.178,11-TL * Faiz Tutarı 1.555,25-TL & 223.733,36-TL Toplam Alacak Tutarına ulaşıldığı belirtilmiştir.Davalı vekili bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesinde, takibe konu faturaların müvekkili şirkete tebliğ edilmediğini, malların müvekkiline teslim edilmediğini, taraflar arasında hesap mutabakatının da bulunmadığını, sevk irsaliyesindeki … olarak atılmış imzalarında müvekkili şirketi bağlamadığını, böyle bir çalışanı bulunmadığı gibi çalışanı olsa bile malı teslim alma yetkisinin de bulunmadığını, müvekkilinin cari hesaplarından görüleceği üzere fatura tarihlerinden sonra yani 07.09.2016 ve sonrasında toplam 284.177,00 TL ödeme yaptığını, bu hususun şirket kayıtlarında sabit olduğunu bilindiği üzere fatura tarihinden sonra yapılan ödemelerin fatura borcuna istinaden yapılmış sayılacağını, aksini iddia edenin yazılı belgelerle ispat etmesi gerektiğini, vergi dairesinden celp edilen müvekkili şirketin BA form kayıtlarından şirketin davacıdan KDV dahil 3.437.571,28 tutarında mal alış beyanında bulunulduğunun anlaşıldığı, oysa davacı taraf kayıtlarında davacının müvekkili şirkete 4.022.040,85 TL tutarında mal sattığının kaydedilmiş olduğunu, davacı kayıtlarında 584.465,57 TL’lik fazlalık bulunduğunu, davacının alacaklı olduğunu iddia ettiği faturaların zaten defterlerine kaydetmiş olduğu üç faturadan ibaret olduğu, herkesin iddiasını ispat etmek gerektiğinin hukukun temel prensibi olduğunu belirterek, ek rapor veya yeniden rapor alınmasını talep etmiştir.Mahkemece, yukarıda yer verilen gerekçelere istinaden Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2014/1159 Ebab, 2016/967 Karar sayılı emsal ilamını da esas alınarak davacı tarafın ticari defterlerine münhasır delil olarak dayanmadığı, davalının davacıya ödeme yapmış olduğunun davacı defterlerinden anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. HMK’nın 190. maddesinde, ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu, TMK’nın 6. maddesinde ise taraflardan her birinin hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğu belirtilmiştir. Fatura tek başına alacağın varlığının kanıtı olamaz. Faturada yazılı malların teslim edildiğini ispat yükü satıcı olan davacı taraftadır. Fatura konusu mal bedellerinden davalıyı sorumlu tutmak için faturaların tebliği ve malların tesliminin kanıtlanması gerekir. Somut olayda, davacının takibe konu etmiş olduğu alacak miktarından daha fazla tutardaki miktarı davalı borçlunun fatura tarihinden sonra ödemiş olduğu, bu hususun davacının kendi defter ve kayıtlarında yer aldığı, ayrıca davalı ve davacıya ait BA ve BS formlarında da gerçekleştirilen ticari ilişkiye dair beyanda bulunulan miktarların uyumlu olduğu, takibe konu edilen diğer faturaların ise davalı tarafa usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği ve fatura konusu malların teslim edildiği davacı tarafça ispat edilememiş olduğundan mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,3-Davacı vekili tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 15.12.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.