Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/255 E. 2022/1525 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/255
KARAR NO: 2022/1525
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/09/2019
NUMARASI: 2016/106 E. – 2019/939 K.
DAVANIN KONUSU: Genel kredi sözleşmesinden kaynakla alacak.
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle kısmen kabülune dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;müvekkili ile davalı bankanın Ordu Şubesi arasında 17.09.2008 tarihinde genel kredi sözleşmesi imzalandığını, iş bu sözleşme kapsamında “düğün salonu yapmak üzere taşınmaz alımı için 250.000,00 TL ticari kredi kullanıldığını, satın alınan taşınmaz üzerine 600.000,00 TL ipotek tesis edildiğini, ancak GKS bir örneğinin müvekkile verilmediğini, davacının 60 ay vadeli kredi kullandığıni, ancak 14 ayın taksitini ödedikten sonra kalan 44 adet taksit için 313.000,00 TL alınarak kredinin kapatıldığını, davalı bankanın 250.000,00 TL için 450.000,00 TL alarak krediyi kapattığını, müvekkilinin davalı bankaya yazılı talepte bulunduğunu ve bankanın 06.11.2015 tarihli cevabında toplam risk tutarı kadar tahsilat yapıldığı bilgisinin verildiğini, davalı bankanın masraf ve komisyonlar adı altında kesintiler yapmış olduğunu ve bunlar için herhangi bir belgenin verilmediğini, davalı bankanın bu kesintileri belgelerle ispatla yükümlü olduğunu, davacının krediyi erken kapattığı için davalı bankanın %3’e kadar erken kapama ücreti alma hakkı bulunduğu, bunun dışında başkaca bir hakkının bulunmadığını, davalı bankanın bundan daha fazla kesinti yaptığını, davalı bankanın yapmış olduğu kesintinin TMK 2 m. aykırı olduğunu, çeşitli masraf ve komisyonlardan dolayı şimdilik 2.500,00 TL ile erken kapama nedeniyle 12.500,00 TLnin kesinti tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte iade edilmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.Davalı vekili, savunmasında özetle; taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümlerinin genel işlem şartı olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığını, davacı İle sözleşme içeriğinin tek tek müzakere edildiğini ve alınan ücret ve komisyonlar hakkında kendisine bilgi verildiğini, davacıdan talep formu alındığını ve bu form kapsamında karşılıklı olarak sözleşme içeriğinin müzakere edildiğini, kredi ödeme planı üzerinde açıkça masraf ve komisyon tutarının belirtildiğini, TTK 18/20 m. ve 20/22 m. göre müvekkili bankanın verdiği hizmet karşılığında bir ücret isteme hakkının bulunduğunu, Bank. K. 144 m. Bakanlar Kurulunun 2006/11188 sayılı ile faiz ve diğer menfaatleri belirleme yetkisinin TCMB devredildiğini, TCMB 2006/1 sayılı Tebliğinin 4. Bankaların ücret ve kom. Serbestçe belirleyebileceği şeklinde düzenleme yapıldığını, müvekkili bankanın tahsil ettiği ücret/komisyonun yasaya uygun olduğunu, davacının erken kapama için %3’e kadar erken kapama ücreti alınabileceğini beyan etmekte ise de, TBK 96 m. göre borçlunun erken ödeme nedeniyle indirim talep edemeyeceğini belirtilerek, davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Taraflar arasındaki sözleşmeye göre bankanın tahsil ettiği masraf ve komisyonların taraflar arsında tartışıldığı ve davacının bilgisi dahilinde alındığı, alınan limitlerin makul olduğu anlaşılmış, sözleşmede erken kapama komisyonu ödenmesi kararlaştırılmamış ise de, davalı bankanın sözleşme ve bankacılık teamüllerine göre davacıdan erken kapama komisyonu talep edebileceği, ancak net olarak hangi oranda komisyon uygulanacağı konusunda belirleme yapılmadığı, davalı bankanın uygulamada kendisine bırakılan erken kapama komisyonunu belirleme yetkisini kendisine fahiş getiri sağlama amacı ile kullanamayacağı, davalı bankanın davacıdan %45,5 oranında (97.656,67 TL) erken kapama komisyonu tahsil ettiği,diğer bankaların benzer nitelikteki ticari kredi sözleşmelerinde uyguladıkları ortalama erken kapama komisyonu oranının %2 olduğu, davalı bankanın diğer bankaların uygulamaları ile benzer bir uygulama yapmasının gerektiği, davalı banka tarafından alınan %43,5 oranında erken kapama komisyonunun fahiş olduğu, davalı bankanın alabileceği erken kapama komisyonunun diğer bankaların emsal uygulamalarına göre 4.292,61 TL olduğu, davacıdan 93.364,06 TL fazla erken kapama komisyonu tahsil ettiği, bu miktarı davacıya iade etmesi gerektiği, davacının fazla ödemenin iadesi için davadan önce davalıya başvurduğu, davalının temerrüte düştüğü anlaşıldığından ve taraflar tacir olup kredinin ticari işletmeleriyle ilgili olması nedeniyle davacının ticari faiz talep edebileceği kanaatine varıldığından 42.500 TL ‘nin ödeme tarihi olan 07.12.2009 tarihinden, 48.364,06 TL nin 27.04.2018 ıslah tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, gerekçeli ve denetlenebilir bilirkişi raporu doğrultusunda alınan masraf ve komisyon bedellerine yönelik talebin reddine karar vermek gerekmiş ve davalının ikinci kez ıslah yapılamayacağı itirazı, davacının daha önce davasını ıslah yapmamış olması, mahkememizin tespiti üzerine dava değerinin belirlenmesinin ıslah olarak kabul edilemeyeceğinden dinlenmemiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 90.864,06 TL nin 42.500,00 TL’nin ödeme tarihi olan 07/12/2009 tarihinden, 48.364,06 TL’nin de ıslah tarihi olan 27/04/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalından alınarak davacıya verilmesine, dosya masrafı ve komisyon talebinin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarlamış ve müvekkili tarafından sunulan tüm dilekçelerde erken kapama komisyonunun kanuna, sözleşmelere ve içtihata uygun olarak tahsil edildiğinin belirtildiğini, HMK 176/2.maddesi uyarınca davada bir kez ıslah yoluna tarafların gidebileceğini ancak davacının iki kez davasını ıslah ettiğini, taleplerinin 09.02.2018 tarihli dilekçe ile ıslah edildiğini, ıslah dilekçesinin kabulünün mümkün olmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacıdan erken kapama ücreti alındığı hususundaki beyanların usul ve yasaya aykırı olduğunu, bankanın 5411 sayılı Bankacılık Kanunu çerçevesinde ve bankacılık mevzuatı doğrultusunda faaliyetini sürdüren katılım bankası olduğunu, mevcut yasalar çerçevesinde kredi kullandıran müşterilerden masraf ve komisyon aldıklarını, katılım bankalarının kredi kullandırırken müşteriye doğrudan nakit ödeme yapmadığını, ödemeyi fatura karşılığında ve kredi müşterisinin ihtiyacı olan malı satın aldığı satıcıya yaptığını, ödemeyi yaptıktan sonra üzerine kar paylarını ekleyerek oluşan işlem tutarında müşteriyi borçlandırdığını ve müşteriden taksitler halinde tahsil edildiğini, müvekkili bankanın katılım bankası olduğunu ve davacıya kullandırılan kredinin murabaha (islami bankacılıkta kullanılan terimin Türkçe’de karşılığı; peşin alım vadeli satım) şeklinde kullandırıldığının unutulmaması gerektiğini, müvekkili bankanın krediye konu olan davacının istediği malı davacı adına alıp karını vadeye yaydığını, yani erken kapama sebebiyle indirim talep edilen kısmın konvansiyonel bankacılıktan farklı olarak müvekkili banka uhdesindeki karı olduğunu, müvekkili bankanın kabul etmemesi durumunda söz konusu tutardan indirim yapılmasının mümkün olmadığını, raporda davacıdan erken kapama ücretinin alındığının beyan edildiğini, hesap özetinden anlaşılacağı üzere erken kapama ücretinin tahsil edilmediğini, davacının kullanmış olduğu krediyi erken kapama talebinde bulunduğunu, müvekkili bankanın bu teklifi TBK 96.maddesi gereğince reddettiğini, geri ödeme planında davacıdan 7.500 TL proje komisyonu ve 350 TL diğer masraflar alındığını, davacının iddia etmiş olduğu üzere 93.364,06 TL tutarında tahsilat yapılmadığını, raporda neye göre hesaplandığının anlaşılamadığını, faiz tutarı dışında bankalar tarafından yasal zorunluluk kapsamında tahsil edilen ve devlete ödenen BSMV vergi bedelinin de davacıya iadesinin mümkün olmadığını, bu nedenle kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia ederek kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı bankadan kullanılan kredinin erken kapatılması nedeniyle fazladan kesilen komisyon bedelinin tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında davacının davalı bankanın Ordu Şubesi’nden 17.09.2008 tarihinde 250.000,00 TL tutarında taksitli ticari kredi kullandığı, genel kredi sözleşmesi imzalandığı konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur.Uyuşmazlık, davanın, davacı tarafça iki defa ıslah edilip edilmediği, bilirkişi raporunun usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir. Dosya kapsamından, taraflar arasında davalı bankanın Ordu Şubesi ile davacı arasında 17.09.2008 tarihinde genel kredi sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin 10.7. maddesinde sözleşme uyarınca müşteriye ait olup olmadığı hüküm altına alınmış olsun veya olmasın her türlü sigorta primleri, komisyonlar, masrafların müşteriye ait olduğu, bankanın bunlara müşterinin hesabına resen borç kaydedebileceği, müşterinin bu borçları bankaya ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğinin belirtildiği, 14.madde de müşterinin borçlunun halinin banka kayıt ve defterlerine göre alacağın aslı, kar payı, kur farkı, KDV’si KKDF, BSMV, komisyon masraf vs. ile birlikte tüm borçların tamamen ödeninceye kadar devam edeceği hususlarına yer verildiği, davacının 27.10.2015 tarihli dilekçe ile davalı bankanın Ordu Şubesine başvuruda bulunduğu, başvuru dilekçesinde kredi taksitlerini on dört ay yatırdığını, kredinin 136.000,00 TL’ni taksitli olarak ödediğini, geriye kalan 114.000,00 TL borcunu ipoteğini çözdürmek için kendisinden 313.000,00 TL para aldıklarını, 250.000 TL’ye karşılık 14 ay kullanmış olduğunu ve 450.000,00TL ödendiğini, kendisinden alınan 200.000 TL’nin neye istinaden alındığını, anlamadığını, ana borcuna karşılık 14 ayda bu kadar faiz hesaplamasının yasada görülmediğini, haksız kazanç sağlandığını belirterek 200.000 TL’nin alındığı tarihten itibaren faizi ile iade edilmesini talep ettiği, davalı banka şubesinin 06.11.2015 tarihli cevabı yazısında; dilekçenin ilgili birimler tarafından incelendiği, banka politikası gereği taksitli kredilerde erken kapama iskontası yapılamadığından toplam risk kadar tahsilat yapılarak kredinin kapatıldığının belirtildiği, davacının Beyoğlu …Noterliğinde düzenlenen 13.02.2017 tarihli ihtarname ile dilekçesinde iddialarını tekrar ederek bunun üzerine kendisi tarafından dava açıldığını, Bankacılık Kanunu 76.maddesi gereğince kendisine istenilen belge ve bilgilerin verilmek zorunda olduğunun belirtildiği, ilk yazılı müracaat sonrasında işbu davayı açmış olduğu anlaşılmıştır. Davacı vekili tarafından dava dilekçesinde; fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile kullanılan krediden dolayı dosya masrafı, komisyon vb. İsimler adı altında alınan tutarlardan 2.500,00 TL, krediyi erken kapaması nedeniyle kendisinden fazla alınan tutarlardan 12.500,00 TL olmak üzere toplam 15.000,00 TL’nin kesintilerin yapıldığı tarihten itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, 02.02.2017 tarihli celsenin 1 no’Lu ara kararı gereğince “…Dava konusu alacağın hesap edilebilir ( belirlenebilir) olduğu, dolayısıyla davacının HMK 107.maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı anlaşılmakla davacı tarafa dava konusu alacak tutarını belirlemesi ve buna göre alınması gereken eksik harç var ise ikmal etmeis için 2 haftalık kesin süre verilmesine, aksi halde davanın usulden reddedileceği hususunda uyarılmasına” dair hüküm tesis edilmiştir. Davacı vekili tarafından mahkeme ara kararı gereğince, 09.02.2017 tarihli dilekçe dosyaya ibraz edilerek, dava dilekçesindeki belirtmiş oldukları 15.000 TL alacak miktarlarının 45.000 TL olarak belirttiklerini, alacak miktarlarının bildirilmesi için davalı bankaya ihtarnamenin sunulduğunu, mahkemece alacağın belirlenebilir olduğu düşünülmesine rağmen banka tarafından müvekkiline hiçbir belge ve bilginin verilmediğini, genel kredi sözleşmesi dahil olmak üzere hiçbir belgenin sunulmadığını, bu durum karşısında belgelerin temin edilmemesi nedeniyle alacağın belirlenmesinin olası olmadığını, davalı tarafın erken ödeme tazminatını çok fahiş aldığını, adeta erken ödeme yokmuş gibi davrandığını, kendilerinin erken ödeme nedeniyle ne kadar tazminat alındığını bilmelerinin ve hesap etmelerinin mümkün olmadığını belirterek, fazlaya ilişkin haklarının, ek dava açma ve gerçek alacağın belli olmasından sonra taleplerini arttırma haklarının saklı tutulduğu belirtilmiştir. 27.04.2018 tarihli dilekçe ile davacı vekili tarafından dava değeri 93.364,06 TL artırılarak ıslah harcı yatırılmıştır.HMK’nın 107.maddesinde; “(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.(2) (Değişik:22/7/2020-7251/7 md.) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır.” belirsiz alacak davası düzenlenmiştir. Aynı yasanın 176.maddesinde ise; “(1) Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. (2) Aynı davada, taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Somut dava yasal düzenlemeler kapsamında değerlendirildiğinde davacı tarafça davanın belirsiz alacak davası şeklinde açıldığı, mahkeme ara kararı gereğince talebin arttırılmasına rağmen dilekçenin açıklayıcı mahiyette olduğu, daha sonraki aşamada alacak miktarının arttırılmasını ise ıslah niteliğinde olduğu ve bu kabul şekli ile davacının yasal düzenleme kapsamında işbu davada bir kez davasını ıslah etmiş olduğu kanaatine varılarak davalı vekilinin usule ilişkin işbu istinaf nedenlerinin reddine karar verilmesi gerekmekle işin esasının incelenmesine geçilmiştir. Mahkemece davalı bankadan kredi sözleşmesi ile ilgili tüm bilgi ve belgeler dosyaya celp edildikten sonra bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. 12.04.2018 tarihli bilirkişi raporunda; söz konusu ödeme planlarının hemen altının davacı yanca imzalanıp ödeme planı içerikleri aynen kabul edilmiştir. Hatta rutin uygulamalar paralelinde ödeme planlarının birer suretinin davacıya da verilmiş olduğu anlaşıldığı, bu durumun davalı bankanın tahsil ettiği komisyonların davacı ile müzakere edildiğine birer karine oluşturduğunu düşündürdüğü, yani davalı bankanın davacının bizzat onayını aldıktan sonra dava konusu masrafları tahsil etmiş olduğunun görüldüğü, davacının 17.09.2008 talep tarihli kredi talebi üzerine bir adet altmış ay vadeli 250.000 TL tutarlı ticari proje kredisi kullandırıldığı, davalı bankanın kredinin açılışı sırasında davacıdan proje kredisi tahsis komisyonu olarak 7.500,00 TL dosya masrafları vs. olarak 350,00 TL olmak üzere toplam 7.850,00 TL’lik kredi tahsis komisyonu ve dosya masrafı adı altında ücret tahsil edildiği, dosya içerisinde diğer emsal banka uygulamalarına yönelik celb edilen komisyon oranlarının bulunduğu, …, … ve …’tan gelen ücret ve komisyon tarife oranlarının karşılaştırılması sonucunda davalı bankanın tahsil ettiği komisyon oranının %3,14 olduğu, emsal bankaların ortalama komisyonunun %1,91 olduğu, dolayısıyla davalı bankanın emsal bankalardan %1,23 oranında daha fazla komisyon tahsil etmiş olduğu ancak davalı bankanın tahsil ettiği komisyonun tamamının ödeme planı üzerinde açıkça gösterilip hemen altında davacının imzasının alındığı, tahsilat dekontu üzerinde davacının imzasının alındığı, bu durumun tahsil edilen komisyonun davacı ile müzakere edildiğini karine teşkil ettiği, müzakere edilerek komisyonun tahsil edilmiş olması nazara alındığında her ne kadar emsal banka ortalamalarına göre yüksek ise de davacı itirazı kayıt ileri sürmeden bu parayı ödemiş olduğundan komisyonun iade koşullarının oluşmadığının değerlendirildiği, erken kapama komisyonu yönünden ise taraflar arasında akdedilen sözleşme içeriğinde herhangi bir düzenlemenin açıkça bulunmadığı, davalı banka ile davacı arasında “Genel Kredi Sözleşmesi ” akdedildiği, anılan “sözleşme” kapsamında davacıya 1 adet “taksitli proje kredisi ” kullandırıldığı, ödeme planının sözleşmenin ayrılmaz birer parçası olduğu, öte yandan tahsil edilen ücret ve komisyonların ödeme planı üzerinde açıkça gösterildiği, bahse konu kredinin ödeme planlarının davacıya imza karşılığında teslim edildiği, ayrıca tahsil edilen komisyon dekontu üzerine davacının imzasının da alındığı, dolayısıyla tahsil edilen masrafın davacı ile müzakere edilmiş olduğu kanaatinin hasıl olduğu, dava konusu masrafın (ücret ve komisyon) tahsilinin sözleşme koşullarına uygun olarak tahsil edildiği kanaati edinildiği, bunun yanı sıra, davalı bankanın tahsil ettiği komisyon ve ücretin sözleşme, e.TTK, e.BK, (yeni TTK ve TBK hükümleri dahil) Bankacılık K., T.C. Merkez Bankası’nın 2006/1 sayılı Tebliği ve bankacılık ve finans sektörü teamüllerine uygun olduğu, dolayısıyla bu yönden de, davalı bankanın tahsil ettiği ücret ve komisyonun iade koşullarının oluşmamış olduğu, Kredi Erken Kapama Komlsyonu Yönünden ise: Yargıtay’ın bu yöndeki güncel yerleşik içtihatları nazara alındığında davalı bankanın erken kapama komisyonu emsal banka ortalamalarına göre %43,5 ( 45,5 -2-) oranında daha yüksek olduğu, davalı bankanın tahsil etmiş olduğu erken kapama komisyonunun başta emsal banka ortalaması ile bu yönde kökleşmiş Yargıtay Kararları dikkate alınarak hak ve nefaset bakımından davalı barıkanın tahsil edebileceği komisyon oranının %2 olarak kabul edilmesi gerektiği, bu durumda, davalı bankanın tahsil ettiği erken kapama komisyonunun %43,5/45,5’i mertebesinde 93.364,06 TL’lık (97.656,67 TL x43,5/45,5=) kısmını 07.12.2009 tarihinden itibaren değişen oranlarda basit usulde işleyecek ticart avans falzi talep edilebileceği belirtilmiştir. 29.09.2018 tarihli ek bilirkişi raporunda; raporun bütünü gözetilmek kaydıyla ve davalı bankanın sunmuş olduğu ödeme planı, hesap ekstresi ve kredinin kullandırıldığı sırada tahsil edilen ücret ve komisyon dekontlarının 2. kez irdelenmiş olup, mevcut delillere göre kök raporda herhangi bir revizyon yapma gereği doğmadığı için, kök rapordaki görüş ve kanaatin geçerli olduğu belirtilmiştir. Mahkemece bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bilirkişi raporu dosya kapsamına uygun yeterli ve gerekçelidir. Bu tür uyuşmazlıklarda, sözleşmede oran veya miktar belirlenmemiş ise davalı banka ile diğer bankaların uygulaması araştırılarak bu tür işlemlere kredi grupları bakımından uygulanan komisyon, masraf, erken kapama ücreti vb. ad altında kesilen masraf miktar ya da oranları sorulup karşılaştırılarak, davacıdan talep edilebilecek ortalama miktar konusunda bilirkişi heyetinden rapor alınarak, alınan masraflar konusunda 5411 Bankacılık Kanunu 144. maddesinin vermiş olduğu yetkiye istinaden, Bakanlar Kurulunun 16.10.2006 tarih ve 2006/11188 sayılı kararına istinaden Merkez Bankasının çıkarmış olduğu 09.12.2006 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 2006/1 sayılı tebliğin 4. maddesi hükmü de dikkate alınmak suretiyle davalı banka tarafından yapılan kesinti miktarının uygun olup olmadığı veya ne miktarda olduğu, dürüstlük kuralına aykırı olup olmadığı davacıya iadesi gereken miktar bulunup bulunmadığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermek gerekmektedir ( Yargıtay 11.HD’nin 26/06/2018 tarih, 2016/11653 E. 2018/4811 K. ve 2017/276 E. 2018/5662 K. sayılı ilamları). Açıklanan nedenlerle ve özellikle bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, emsal Yargıtay 19.HD7nin 30.04.2012 tarih, 2011/87 Esas ve 2011/14 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, mevcut genel kredi sözleşmesinde erken ödeme komisyonu için belirlenmiş bir oran olmadığı, ancak böyle bir oranın belirlenmemiş olmasının TMK’nın 2. maddesi gereğince hakkın kötü niyetle kullanılmasına sebep olabileceği, bankalar arası genel teamüllere göre bir komisyonun erken ödeme komisyonu olarak alınmasının hakkaniyete uygun olacağı, davalı tarafça alınan erken kapama komisyon ücretinin emsal banka uygulamalarına göre %43,5 oranında dava yüksek olduğu, bu durumda fazla kesine orandaki erken kapama komisyonunun iadesine karar verilmesinde hukuka aykırılık görülmediğinden, davalı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 4.655,19 TL istinaf nispi karar harcının davalıdan tahsiline Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davanın esası yönünden oy birliğiyle, davalı taraftan alınması gereken nispi istinaf harcı yönünden ise üye hakim …’nun karşı oyuyla ve oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.17.11.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.
KARŞI OY: Nisbi harca tabi olan davalarda, özellikle 492 sayılı Harçlar Kanunu ile bağlı tarife hükümleri, 5235 sayılı Kanun ve ilgili tüm yasal mevzuat, ulusal ve uluslararası yargı kararları kapsamında, ilk derece mahkeme kararı kaldırılarak esas hakkında karar verilmedikçe Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf kanun yoluna başvuran davalıdan başvuru aşamasında ve istinaf başvurusunda nisbi değil maktu karar ve ilam harcı alınması gerektiği kanaati nedeniyle, çoğunluğun nisbi harç alınmasına dair görüşüne katılmadığımı ve hükmün ilgili bentlerine muhalif kaldığıma dair görüşümü bildiririm.