Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/25 E. 2021/769 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/25
KARAR NO: 2021/769
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/09/2019
NUMARASI: 2018/1292 E. – 2019/1111 K.
DAVANIN KONUSU: Şirketin İhyası
Taraflar arasında görülen şirketin ihyası davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen hükme karşı, davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Yalova 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/173 Esas sayılı dosyasında tasfiye edilen … Ticaret Limited Şirketi aleyhine zarar ve mahrum kalınan karın tahsili talepli dava açıldığını, yargılama esnasında davalı şirketin sicilden terkin edildiğinin anlaşılması üzerine mahkemece şirketin ihyası için 30.10.2018 tarihinde süre verildiğini, ileri sürerek, … Limited Şirketi’nin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; … Ticaret Limited Şirketi’nin tasfiye kararı aldığını, tasfiye memuru tarafından tasfiye işlemlerinin tamamlanarak terkin edildiğini, müvekkilince davacının alacaklı olduğunun bilinemeyeceğini, müvekkilinin işlemlerinin hukuka uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Yargılama sırasında davaya dahil edilen tasfiye memuru vekili cevap dilekçesinde özetle; davada taraf olmayan müvekkilini sonradan dava yöneltilemeyeceğini, ihya koşullarının oluşmadığını, müvekkilinin yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Yalova 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/173 Esas sayılı dosyasında sistem üzerinden incelenmiş; dosyamızın davacısı olan … Ltd. Şti tarafından açılan alacak davası olduğu, terkin edilen şirket aleyhine açıldığı ancak şirket davadan önce ticaret sicilinden terkin edildiği için, davacı …. Ltd. Şti’ye ihya davası açmak üzere süre verildiği görülmüştür. Türk Ticaret Kanununun geçici 7. Maddesinin ikinci fıkrası ile ‘Münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile kooperatiflerin tasfiyelerine ve ticaret sicil kayıtlarının silinmesine ilişkin’ tebliğ hükümleri gereğince; şirketin yeniden ihyasının gerektiği, devam eden derdest davanın davacısı tarafından ileriye sürüldüğünde terkinden itibaren 5 yıl içinde yapılan talebin kabulü gerekeceği; zira derdest davanın devamı halinde tasfiyeye gidilemeyeceği; bu hususun daha sonra açılan davalar içinde geçerli olduğu ve Ticaret Siciline kayıtlı olan şirket ve kooperatifler dışında şahıs firmaları yönünden de geçerli olduğu nazara alınarak davanın kabulüne karar verilmiş; şirketin zaten tasfiye kararı aldığı, iradesinin tasfiye yönünde olduğu, tasfiye memuru olarak da davalı …’ın atamış olduğu nazara alınarak; bu şahsın zorunlu olarak davada taraf olması gerektiği dikkate alınarak davaya dahil edilmiş, her ne kadar avukatı davanın reddi gerektiğini savunsa da; ek tasfiye şartlarının doğduğu, şirketin derdest dava yönünden ek tasfiyesine karar verilmesi gerektiği belirlenmiş; Ancak davalı … Sicili aleyhine yargılama giderine hükmedilmemesi gerektiği, zira yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2015/7353 Esas – 2015/9186 Karar sayılı ve 14/09/2015 tarihli hükmü gereğince, Ticaret Sicilin yargılama giderlerine ve vekalet ücretine mahkum edilebilmesi için terkin işleminin 6102 sayılı TTK’nun geçici 7/2 maddesine aykırı olarak gerçekleştirildiğinin saptanması gerektiği; böyle bir hususun söz konusu olmadığı, gelen yazı cevabı ve evraklardan da davalının terkin işlemini gerçekleştirmeden önce firmanın kendisinin başvurarak terkin talebinde bulunduğu; bunun üzerine davalı … sicilin yapacağı herhangi bir işlemin bulunmadığı nazara alınarak aleyhine yargılama giderine hükmedilmemiş; şirketin terkin işleminin 13/10/2017 tarihinde gerçekleştirildiği; Asliye Hukuk Mahkemesindeki davanın 2018 yılında terkinden sonra açıldığı; bu nedenle tasfiye memurununda yargılama ve vekalet giderini gerektirecek kusurunun bulunmadığı; zira 1 sene sonra açılacak davanın tasfiye memuru tarafından bilinmesi ve tahmin edilmesinin, buna bağlı olarak da tasfiyeyi bekletmesinin beklenemeyeceği; aynı nedenle tasfiye memurununda sorumlu olmadığı çünkü tasfiyenin tamamlandığı tarihte de ileriye sürülmemiş bir alacağın daha sonra dava konusu edileceğinden bahisle tasfiye memurunun muhtemel bir davayı beklemesinin, açılana kadar tasfiyeyi bekletmesinin kabul edilemeyeceği nazara alınarak tasfiye memuru da yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamak suretiyle hüküm oluşturulmuştur.” gerekçesiyle, davanın kabulü ile Yalova 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/175 Esas sayılı dosyasının muhakeme ve kararın infazı aşaması ile sınırlı olmak üzere, … Ticaret Limited Şirketi’nin TTK’nun 547. maddesi gereğince ihyasına, davalı …’ın tasfiye memuru olarak atanmasına, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı Tasfiye memuru vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı tarafından ikame edilen davaya, müvekkilinin sonradan davalı sıfatı ile katılımının usule aykırı olduğunu, ihyası istenen şirketin yasa ve usule uygun olarak tasfiye edilmesi nedeniyle ihya şartlarının oluşmadığını, davacının soyut iddialarla şirketin ihyasını istediğini, ek tasfiyeyi gerektirir bir neden bulunmadığını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 547. maddesi gereğince, tasfiye sonucu terkin edilmiş bulunan şirketin ek tasfiye işlemlerinin yerine getirilmesi için sicil kaydının ihyası talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, tasfiye memurunun da davaya dahili sağlanarak davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı tasfiye memuru tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı tarafından, ihyası talep edilen … Ltd.Şti aleyhine Yalova 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/175 Esas sayılı dosyasında alacak davası açıldığı, yargılama aşamasında şirketin ticaret sicilinden terkin edildiğinin anlaşılması üzerine, şirketin ihyası için dava açmak üzere davacı tarafa süre verildiği iş bu davanın da bu kapsamda açıldığı anlaşılmıştır. İhyası talep edilen şirket, genel kurul kararı ile tasfiye haline girmiş, tasfiye işlemlerini yürütmek üzere … tasfiye memuru olarak atanmıştır. Şirketin tasfiye işlemleri tamamlanarak 13.10.2017 tarihinde terkin edilmiştir. TTK 547. maddesine göre ” (1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemleri yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir”. Bir şirket veya kooperatifin ihyası davasında davacı taraf, şirket ortaklarından herhangi biri, şirket veya kooperatifin en son yetkilileri, o şirkette veya kooperatifte daha önce çalışmış bulunan herhangi bir işçi, şirket veya kooperatiften alacağı bulunan herhangi bir gerçek veya tüzel kişi alacaklı, özetle hukuki menfaati bulunan herhangi bir kişi olabilir. İhya davalarında davalı taraf ise şirket veya kooperatifin en son tasfiye memuru veya tasfiye kurulu ile yasal hasım konumunda bulunan ticaret sicili müdürlükleridir. Tasfiyenin kapatılabilmesi için, tüm tasfiye işlemlerinin tamamlanmış olması, tüm borçların ödenmiş olması, şirket aleyhindeki tüm dava ve takiplerin sonuçlanmış olması gereklidir. Bu zorunluluğa uyulmadan tasfiyenin kapatılması halinde ihya talebi haklıdır. İhya kararı ile birlikte, ihyası istenen şirket tüzel kişilik kazanacaktır. TTK’nın 547/2. maddesine göre, ek tasfiye işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurları veya yeni bir veya birkaç kişi tasfiye memuru olarak mahkemece atanarak tescil ve ilan edilir. Bu davada tasfiye memurunun hasım gösterilmesi gerektiğinden, dava dilekçesinde açıkça davalı gösterilmeyen tasfiye memurunun davaya, yasal zorunluluk nedeniyle (zorunlu dava arkadaşlığı bulunması nedeniyle) dahil edilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesi tarafından, daha önce şirketi tasfiye eden tasfiye memuru atanmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Tasfiye işlemleri tamamlanıp ticaret sicilinde ilan edildiği tarihte, alacak davasına konu ticari ilişki bulunduğundan bu durumu bilebilecek durumda olan tasfiye memurunun tasfiyeyi kapatması ve HMK’nın 326. maddesi dikkate alındığında yargılama giderlerinden davalı tasfiye memurunun sorumlu tutulmasında hukuka aykırı bir yön bulunmadığından, davalı tasfiye memurunun tüm istinaf sebep ve gerekçeleri yerinde görülmemiştir. Yukarıda açıklanan gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına; bakiye 14,90 TL istinaf harcının davalı tasfiye memurundan tahsiline, 3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 6-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 17.06.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.ç maddesi uyarınca, karar kesindir.