Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/240 E. 2022/1622 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/240
KARAR NO: 2022/1622
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/05/2019
NUMARASI: 2017/390 E. – 2019/611 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilli … Tic. Ltd. Şti. ile davalı şirket arasındaki ticari ilişki doğrultusunda 15.000 TL cari hesap alacağı olduğunu, davacı lehine oluşmuş söz konusu alacağın gerek e mail yazışmaları gerekse de mutabakatname ile sabit haldeyken, davalı tarafın muaccel olan borcunu ödememek konusun da haksız olarak direndiğini, müvekkilli şirketin tahsil edemediği cari hesap alacağı için son çare olarak yasal yollara başvurmak durumunda kadığını İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile davalı şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, fakat davalı şirketin borç konusunda daha önce mutabakatnameyi İmza altına almış olmasına rağmen haksız ve kötü niyetli olarak icra takibine de itiraz ettiğini, taraflarca imza altına alınmış olan mutabakat metni var iken, borçlunun kötü niyetli olarak hareket ettiğini, 17.01.2017 tarihli mutabakat metninde, davacı lehine “Kayıtlarımızda 31/12/2016 tarihi itibariyle 15.000,00 TL alacağımız bulunmaktadır.” İbaresinin yer aldığını, açıklanan nedenlerle davalı tarafın haksız olarak itiraz etmiş olduğunu ve bu nedenle durdurulmuş olan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı ilamsız icra takibinin devamına ve yüzde yirmiden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı taraf davaya herhangi bir cevap vermemiş, HMK’nın 128. madde hükmü gereği dava dilekçesinde ileri rürülen vakıların tamamını inkar etmiş sayılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Mahkemece toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda; davanın cari hesaptan doğan ve mutabakat mektubuna dayanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, davalının ise davaya cevap vermeyerek dava dilekçesindeki vakıaların inkar ettiği anlaşılmıştır. Davacı tarafın cari hesap bakiye alacağını oluşturan tüm faturalara konu malları davalıya teslim ettiğini ispat etmesi gerektiği, davacının cari hesap alacağını oluşturan faturaları ve teslime ilişkin belgeleri dosyaya sunmadığı, davacı tarafa takip dayanağı mutabakat mektubunun aslının sunulması gerektiği ihtar edildiği halde davacı tarafın mutabakat mektubunun mail ortamında yapıldığı gerekçesiyle aslını sunmadığı, davalı tarafın ise ihtaratlı davetiye tebliğine rağmen ticari defterlerini sunmadığı, ancak bir tarafın ticari defterlerinin ibrazının istenebilmesi ve talep edilmesine rağmen ticari defterlerin ibraz edilmemesinin defter sahibinin aleyhine sonuç doğurmasının, ancak karşı tarafın münhasır delil olarak buna dayanmasına bağlı olduğu(Emsal: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12/10/2016 tarihli 2014/11-1159 E., 2016/967 K. sayılı kararı), davacının ise davalının ticari defterlerine münhasır delil olarak dayanmadığı, yine raporda e-posta yolu ile gönderilen hesap mutabakatı(31/12/2016 tarihi itibariyle hesaba ilişkin) sunulmuş ise de söz konusu e-posta davalı tarafın açık kabulünde olmadığından delil olarak dikkate alınmadığı, davacının iddiasını ispat edemediği, dolayısıyla davanın sübuta ermediği…”gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarlamış ve mahkemece müvekkilinin dava dilekçesinde münhasıran karşı tarafın defterlerine delil olarak dayanmaması nedeniyle davalı tarafın defteri ibrazından kaçınmasının davacı lehine yorumlanamayacağı şeklindeki kararın hatalı olduğunu, aksi durumun kabulü hâlinde defter incelemesi kurumunun mantığının ortadan kalkacağını, mahkemece dosyaya sunulan rapor sonucuna göre davalının 15.000 TL borcu olduğunun ortaya çıkmasına rağmen ve davalı tarafın yapılan ihtara karşılık defterlerini ibrazdan kaçınıyor ise ve davacının defterleri usulüne uygun tanzim edilmişse davacı defterlerinin kendisi lehine delil teşkil edeceğinin kabulü gerektiğini, ticari teamüller hayatın akışı içinde artık ıslak imzalı evrak yerine mail yoluyla, faks yoluyla, hatta Whatsapp gibi hızlı iletişim araçları ile sözleşme imzalandığını, müvekkilinin evrakı sunduğunu, davalının ise ne davayı takip ettiğini ne de dosyaya defter sunduğunu, yani hiçbir hukuki işlemi takip etmemesine rağmen müvekkilinin defterlerinde alacaklı gözükmesine, mutabakat metninin sunulmasına rağmen mahkemenin sadece şeklî bir değerlendirme ile karar verdiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satıma ilişkin açık hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine karşı itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya kapsamından, davacı şirket tarafından davalı şirkete 17.01.2017 tarihli mail yoluyla 31.12.2016 tarihinde 15.000 TL karşı tarafın borcunun bulunduğuna dair mutabakatlığın bildirilmesinin rica edildiği, davalı şirketin ise cevaben imza ve kaşesinin olduğu mail ile kayıtlarında 31.12.2016 tarihi itibariyle 15.000 TL davacı şirketin alacağının olduğunu bildirdiği ve bildirimde mutabakat olduklarına da yer verildiği, mutabakat belgesinin örneğinin dosyaya ibraz edilmiş olduğu, ekinde BA-BS mutabakat mektup örneğinin olduğu, söz konusu mektubun yine davalı şirket kaşesi ve imzalı şekilde düzenlendiği, ayrıca 15.02.2017 tarihli mailde mutabakat mektubunun ekli olduğunun bildirildiği, davacı vekili tarafından bedelin ödenmemesi üzerine 14.02.2017 tarihinde davalı hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 15.000 TL asıl alacak ve 180,62 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 15.180,62 TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, takipte alacağın sebebi olarak 31.12.2016 tarihli mutabakatname gereğince cari hesap alacağının gösterildiği, davalı şirket tarafından yasal süre içerisinde borca ve faize itiraz edildiği, davacının ise İİK’nın 67. maddesi gereğince bir yıllık süre içerisinde işbu itirazın iptali davasını açmış olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece 20.03.2018 tarihli celse ara kararının 2/ç bendinde, davalı tarafın hazır olmadığı belirtilerek HMK’nın 220/3. maddesi uyarınca ticari defter, kayıt ve dayanak belgelerinin sunulması ve benzeri hususlarda davalı tarafa ihtarlı davetiyenin tebliğine karar verilmiştir. Davalı tarafa defterlerin ibraz edilmesine ilişkin olarak meşruhatlı davetiye tebliğ edilmiştir. Davalı tarafça davaya cevap verilmediği gibi defter ve herhangi bir belgede ibraz edilmemiştir. 31.08.2018 tarihli bilirkişi raporunda; davacı … Ltd. Şti.’nin inceleme günü ibraz edilen 2016 yılı resmi defter, cari hesap dökümleri ve belgeleri ile dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgeler, muavin kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu dava konusu ile ilgili yapılan tespit ve değerlendirmede, ayrıntısı rapor içeriğinde yer aldığı üzere alacak davasına konu olan cari hesabın 2016 yılında davacı tarafından düzenlenen satış faturalarından dava tarihi itibariyle kalan alacak bakiyesinden oluştuğunun tespit edildiği, davalının davacı cari hesabından kalan bakiye için dava tarihinden sonra başkaca herhangi bir ödeme yapmadığının davacı cari hesap ve defter incelemesinden tespit edildiği, davalı tarafın inceleme günü defter ve belgelerini sunmadığı, dosya kapsamında ise davalı tarafa inceleme gün ve saatinin tebliğ edildiği, alındısı dışında bir bilgi ve belgeye rastlanmadığı, davacının inceleme günü sunmuş olduğu defterlerinin HMK’nın 222/4. maddesi uyarınca, inceleme bölümünde ve eklerde yer verildiği üzere zamanında açılış ve kapanış tasdiklerini yaptırdığı, ticari defterlerinin kayıtlarının birbirlerini doğruladığı ve sahibi lehine delil olma özelliğinin bulunduğunun tespit edildiği, her ne kadar davalı taraf dava dilekçesine yanıt vermemiş ve dosyaya defter ve belgelerini sunmamış olsa da davacı tarafın dava dosyasına sunduğu dosyada dava dilekçe ekinde mevcut ve EK: 7 de verilen 17/01/2017 tarihli mutabakat mektubuna, davalı taraf kaşe imza yaparak cevap verdiği 31/12/2016 tarihi itibariyle 2017 yılına 15.000,00 TL bedelle cari hesabını devir ettiğini beyan ettiği, bu durumda davacının defter ve belgelerinde ispat ettiği üzere davalı şirketten icra takibinde 15.000 TL alacaklı olduğunun defter ve belgelerinden tespit edildiği, davalıdan alacaklı olduğu belirtilmiştir. Davacı vekili rapora karşı herhangi bir diyeceğinin olmadığını beyan etmiştir. Davalı şirkete bilirkişi raporu tebliğ edilmiş ancak yazılı veya sözlü beyanda bulunulmamıştır. Bilirkişi raporu dosya kapsamına uygun yeterli ve gerekçelidir. Mahkeme tarafından 11.12.2018 tarihli celsenin 2 no’lu bendinde belirtildiği üzere, davacı vekiline mutabakat belge aslının sunulması, davalı şirkete isticvap davetiyesi şerhi ile birlikte tebliği için tebligat çıkarılmasına ve davetiyeye mutabakat mektubundaki imza ile ilgili beyanın alınacağı duruşma gün ve saatinde geçerli bir mazeret olmaksızın hazır olunmadığı taktirde mutabakat altındaki imzanın davalı tarafa ait olduğunun ihtar edileceği hususunun şerh düşülmesine dair ara karar oluşturulmuştur. Davacı vekili tarafından 25.12.2018 tarihli dilekçe ile söz konusu alacağın varlığı ve miktarının bilirkişi incelemesiyle ortaya çıktığını, takip konusu mutabakat belgesinin ise alacağın ispat yöntemlerinden biri olduğunu, mutabakat belgesinin e-posta yoluyla davalı tarafa gönderildiğini, davalı şirket yetkilisi tarafından kaşelenip imzalandığını ve yine e-posta yoluyla müvekkili şirkete gönderildiğini, ıslak imzalı olarak müvekkilinde bulunması ihtimalinin zayıf olduğunu, davalı tarafın davayı takip etmediğini, rapor ve tespitlere itirazda bulunmadığını belirterek, ara karardan dönülmesini ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece 23.05.2019 tarihli celsede, davacı vekilinin mutabakat mektubunun aslının sunulması için ara karardan rücu edilmesi talebinin reddine karar verilmiştir. Mahkeme tarafından yukarıda yer verilen gerekçelere istinaden e-postanın davalı tarafın açık kabulünde bulunmadığı belirtilmek suretiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir. HMK m.222 madde başlığı ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasıdır.HMK 222.madde de; “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz…” düzenlemesi mevcuttur. Yasal düzenleme emredici niteliktedir. Yasanın üçüncü fıkrasında açıkça ifade edildiği üzere, diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının kesin delillerle ispatlanmamış olması ifadelerine yer verilmiştir. Somut olayda yukarıda belirtildiği üzere, davalı tarafça davaya cevap verilmemiş, usulüne uygun şekilde düzenlenerek gönderilen defter ibrazına dair davetiyeye rağmen defterlerini ibraz etmemiş veya herhangi bir mazerette bildirmemiştir. Ayrıca bilirkişi raporuna karşı da herhangi bir beyanda bulunmamıştır. Bilirkişi raporunda davacının ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun şekilde düzenlenmiş olduğu ve takip konusu alacağın defterlerde mevcut olduğu tespit edilmiştir. Diğer taraftan, davalı yanca icra takibine karşı yapılan itirazda takibe konu edilen ve ödeme emrine ekli olan mutabakat belgesindeki imza veya kaşeye herhangi bir itirazda bulunulmamıştır. HMK’nın 199. maddesinde belge tanımı yapılmıştır. Düzenlemede, elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcılarının bu kanuna göre belge olduğu belirtilmiştir. Davalı tarafça mutabakat belgesindeki imzaya yönelik herhangi bir itiraz olmamasına rağmen mahkemece resen böyle bir hususun araştırılması isabetli olmamıştır. Takip dayanağı olarak mutabakat mektubu gösterilmiş olduğu gibi, ayrıca mutabakat mektubu davalı borçluya ödeme emriyle birlikte tebliğ edilmiştir. Davalı borçlunun mutabakat mektubuna ilişkin herhangi bir itirazının olmadığı da dikkate alınarak, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre subuta eren davanın asıl alacak yönünden kabulüne karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir. Ancak takip öncesinde davalı borçlunun temerrrüde düşürülmüş olduğuna dair dosya içerisinde herhangi bir belge ve bilgi olmadığından, işlemiş faiz alacağına ilişkin talebin reddi gerekmiştir. Davacının alacağı belirli ve likit olup davalının itirazı haksız olduğundan, davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulü gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmasına ve neticede davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda;1-İİK’nın 67/1. maddesi uyarınca davanın kısmen kabulü ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı ilamsız icra takibine davalı tarafından yöneltilen itirazın asıl alacak bakımından iptali ile 15.000,00 TL asıl alacağın icra takip tarihinden itibaren işleyecek ve 3095 sayılı Kanun’un 2/2. maddesi uyarınca avans esasına göre hesaplanacak temerrüt faizi ile birlikte tahsili için takibin devamına; işlemiş faize ilişkin itirazın iptali talebinin reddine, 2-Likit alacağa vaki haksız itiraz nedeniyle, İİK’nın 67/2.maddesi uyarınca, asıl alacağın takdiren %20’si oranında hesaplanan 3.000,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.024,65 TL karar ve ilam harcından, başlangıçta ödenen ve icra harcından mahsup edilen toplam 259,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 765,40 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvuru harcı ile 259,25 TL peşin karar ve ilam harcı gideri olmak üzere toplam 290,65 TL harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,6- Ayrıntısı UYAP’ta kayıtlı olup harç dışında yapılan 825 TL yargılama giderinin, davadaki haklılık oranlarına göre belirlenen 815,18 TL’lik bölümünün davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,7- Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesine,8-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden;a-Davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; alınması gereken 80,70 TL harçtan davacı tarafça peşin olarak yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,b-Davacı tarafından harcanan 121,30 TL başvuru harcı gideri, 54,40 TL peşin istinaf karar harcı gideri ile 72,40 TL posta gideri olmak üzere toplam 248,10 TL kanun yolu giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 9-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 01.12.2022 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU : HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava değeri itibariyle karar kesindir.