Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/237 E. 2023/73 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/237
KARAR NO: 2023/73
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/05/2019
NUMARASI: 2015/426 E. – 2019/454 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili 24.04.2015 tarihli dava dilekçesinde; müvekkili şirketin mobilya üretimi ve satışı üzerine faaliyette bulunduğunu, bu bağlamda mobilya satışı üzerine davalı ile ticari ilişkisi olduğunu, müvekkili şirketin davalı şirketten 20.769,74 TL alacağı olduğunu, alacağın tahsili amacı ile icra takibi başlatıldığını, dava konusu alacağın Ümraniye 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/1140 Esas sayılı dosyasında tartışıldığını, mahkemeye sunulan bilirkişi raporuna göre müvekkili şirketin davalı şirketten 20.769,74 TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini, Ümraniye 3 .Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/1140 Esas sayılı dosyasının Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2012/1818 Esas, 2012/4128 Karar sayılı ilamı ile onandığını belirterek, 20.769,74 TL alacağın davalıdan tahsiline, alacağa İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının takip tarihi olan 01.10.2013 tarihinden itibaren ticari avans faizi yürütülmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacının haksız alacak iddiasının zamanaşımına uğradığını, davacının alacağını 02.07.2007 ile 19.05.2008 tarihleri arasında düzenlenmiş bazı faturalar sebebiyle doğduğunu iddia ettiğini, davacı ile müvekkili arasında “Tedarikçi Satın Alma Sözleşmesi” imzalandığını, buna göre davalının düzenlediği faturalar karşılığı tedarik ettiği ürünleri müvekkiline satmayı üstlendiğini, davada zamanaşımının 2007 ve 2008 yılında işlemeye başladığından 6762 sayılı TTK’ya tabi olduğunu, ticari alacaklarda zamanaşımın altı aylık süreye tabi olduğunu, 818 sayılı BK’nın 60/1 maddesine görede bir yıllık zamanaşımına uğradığını, davacı ile 2006-2008 yılları arasında çalışıldığını, davacının sözleşmeye bağlı kalmadığını, müvekkiline olan borcunu ödemediğini, talebin yasal dayanağı olmadığını, davacının müvekkili tarafından düzenlenen faturalarını kayıtlarına almayarak sözleşmeye aykırı davrandığını, müvekkili tarafından düzenlenen iade faturalarını kayıtlarına almaktan imtina ettiğini, kapatılan Ümraniye 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/1140 Esas sayılı dosyasında alınan raporda davacının ticari kayıtlarının delil olarak dikkate alınmasının mümkün olmadığını, sözleşmenin 17.5 maddesi gereğince taraflar arasında delil sözleşmesi imzalandığını ve uyuşmazlıklarda müvekkilinin ticari defter ve kayıtlarının delil olacağını kabul ettiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Mahkememiz tarafından davalının vergi dairesinden davalıya ait BA BS formlarının istenmesine karar verilmiş, müzekkere cevapları geldiğinde dosyanın ek rapor için bilirkişiye tevdi ile 11/12/2018 havale tarihli bilirkişi ek raporu alınmıştır. Davalı …Ş. nin 2007-2008 yıllarına ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yaptırıldığı, kayıtların düzenli olduğu ve defterlerin birbirlerini doğruladığı görülerek 6102 sayılı TTK nın 64/3 ve HMK nın 222 md uygun olduğu, sahibi lehine delil teşkil edeceği kanaatine varılmıştır. Davacı tarafın 2007-2008 yılına ait ticari defter be belgelerinin Şirket merkezinde yapılan incelenmesinde; Ticari defterlerinin süresinde açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı, kayıtların düzenli olduğu, Davacı tarafın hesaplarını … nolu hesapta takip ettiği, 31/12/2007 itibari ile davacı tarafın 3.155.65 TL alacaklı göründüğü, bu tutarın envanter defterinin 9 sayfasına kayıtlı olduğu, 2008 sonu itibari ile hesapta borç alacak bakiyesi görünmediği, bu işlemler taraflar arasında ticari ilişki olduğunu kanıtladığı, açıklanan nedenlerle mahkememizce tarafların ticari defterleri, vergi dairesinden celbedilen BA, BS formları üzerinden yapılan hesap bilirkişi raporunda davacının ticari defterlerine göre bakiye alacağının kalmadığı tespit edildiğinden alınan bilirkişi raporuna itibar edilerek davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddialarını tekrar ederek davalının Ümraniye 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/1140 Esas sayılı dosyasında müvekkili aleyhine açmış olduğu davadan sonra tarafların ticari ilişkisi olmadığını, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, kesinleşen Ümraniye 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/1140 Esas- 2010/1056 Karar sayılı kararına açıkça aykırı olduğunu, gerekçeli kararın hatalı olduğunu, mahkemenin davalı defterlerini müvekkili defterleri gibi değerlendirdiğini, ek raporun davalının kayıtlarına ve BS formlarına göre düzenlendiğini, davalının müvekkili şirkete fatura düzenlemesinin ve düzenlediği faturaları Form BS’de göstermesinin davalıyı haklı duruma sokmayacağını, davalının düzenlediği faturaları ve fatura konusu malı müvekkili şirkete teslim ettiğini ispatlaması gerektiğini, müvekkili şirket kayıtlarının vergi dairesinden celbedilmediğini, Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen Ümraniye 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/1140 Esas sayılı dosyasında müvekkili şirketin davalıdan 18.026,24 TL alacaklı olduğunu, huzurdaki davada güçlü delil olduğunu iddia bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satım niteliğindeki “Tedarikçi Satınalma Sözleşmesi” kapsamında, faturalı bakiye alacağın tahsili talebiyle açılmış bir alacak davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında 01.01.2006-2007 tarihleri arasında sözleşmenin imzalandığı, sözleşmede davacı şirketin tedarikçi şirket olduğu, sözleşme kapsamında faturalar düzenlendiği, davalı şirket tarafından, Ümraniye 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/1140 Esas, 2010/1056 Karar sayılı dosyasında itirazın iptali davası açtığı, davacı tarafça davalı hakkında dava konusu alacağın tahsili amacı ile icra takibi başlatılmış olduğu konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, davalı tarafça açılan itirazın iptali davasında alınan rapor ve kararın iş bu dava bakımından etkisi, hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm vermeye elverişli olup olmadığı ve kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı hususlarına ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı şirketin tedarikçi olduğu 01.01.2006-05.07.2007 tarihleri arasında geçerli olan “Tedarikçi Satınalma Sözleşmesi” imzalandığı, sözleşmenin 17.5. maddesinde, sözleşmenin uygulanmasından doğacak hesap uyuşmazlıklarında Koçtaş’ın ticari defterleri ve bu defterlerdeki her türlü kaydın HUMK madde 287 uyarınca tek taraflı kesin delil niteliğinde olduğuna yer verildiği, davacı şirket tarafından davalı şirket adına değişik ürünlerle ilgili değişik tutarlarda 2006/2007 yıllarında faturalar düzenlediği, davalı şirket tarafından davacı şirket hakkında kapatılan Ümraniye … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlattığı, itiraz üzerine Ümraniye 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/1140 Esas sayılı dosyasında 31.07.2009 tarihinde itirazın iptali davası açtığı, mahkemenin 26.10.2010 tarihli kararı ile davacı tarafın tedarikçi satın alma sözleşmesi için ticari defter ve delillerini dosyaya sunduğu, bilirkişi raporuna göre davacının takip tarihi itibariyle davalıdan herhangi bir alacağının olmadığı, davalı şirket temsilcisine yemin yaptırıldığı davacıya borcu olmadığına dair yemin ettiği, davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, kararın Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2012/1818 Esas, 2012/4128 Karar ve 14.03.2012 tarihli ilamı ile onandığı, söz konusu dosyada alınan 06.09.2010 tarihli bilirkişi raporunda, takibe konu alacağın 3.232,02 TL olduğu, taraflar arasında “ Tedarikçi Satın Alma Sözleşmesi “ ve “ Genel Satın Alma Şartnamesi “ düzenlendiği, sözleşme ve şartnamenin konusunun davalı satıcı şirketin sipariş halinde davacı … şirketine ürün teslim etme işini kapsadığı, davacı defterlerine göre davacının 2007 yılından bakiye kalan 3.155,65 TL tutarlı borcunun 2008 yılına devrettiği, 2008 yılında davacının davalıya 6.387,67 TL tutarlı fatura kestiği buna göre davacının davalı taraftan ( 6.387,67-3.155,65)=3.232,02 TL bakiye alacağının olduğu, davacının bu tutarı talep ettiği, davacının envanter defterlerinin noter kapanış tasdikinin bulunmadığı, bu nedenle 2007-2008 yılı ticari defterlerin 82 ve müteakip maddelerde belirtilen kanuni şartları taşımadığından delil vasfında bulunmadığı, davalının …’a 269.764,52 TL tutarlı (171) adet satış faturası kestiği ve böylelikle toplam alacağının 370.265,83 TL olduğu, buna karşılık davacı … ‘ın toplam 347.530,44 TL tutarlı ödeme yaptığı, buna göre davalının, davacı taraftan bakiye 22.735,39 TL alacaklı olduğu bu tutarın 2008 yılına devrettiği, davalı aleyhine olup davacıda olduğu halde, davalıda bulunmayan 24.059,20 TL tutarlı fatura ve muhteviyatı malların davalıya teslim edildiğini ve ödeme yapılmışsa ödeme belgelerini dosyaya sunmadığı gibi ispat da edemediği bu nedenle kabul edilemeyeceği, davacının davalıdan takip tarihi itibariyle herhangi bir alacağının bulunmayacağı, bilakis davalının 18.026,24 TL alacağının olduğunun belirtildiği, davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 01.10.2013 tarihinde 20.769,74 TL asıl alacağın tahsili amacı ile icra takibi başlatıldığı, takip dayanağı olarak, cari hesap ekstresi, faturalar, 06.09.2010 tarihli Ümraniye Sulh Hukuk Mahkemesine sunulan bilirkişi raporu, mahkeme kararı, Yargıtay ilamı gösterildiği, davalı şirketin takibe ve borca itiraz ettiği, davacının iş bu alacak davasını açmış olduğu anlaşılmıştır.12.02.2018 tarihli bilirkişi raporunda; davalı ve davacının ticari defterlerini ibraz etmedikleri, dosya münderecatı incelemesinde raporunun 4.bölümünde izah edildiği üzere takip tarihi olan 01/10/2013 tarihi itibari ile davacı … Ltd. Şti’nin davalı …den 18.026.24 TL alacaklı olduğu, mahkemenin davacı tarafın alacaklı olduğu belirtilmiştir. Davacı vekili 25.09.2017 tarihli duruşma zaptına geçen beyanında; ticari defterlerin mahkeme taşınırken kaybolduğunu, mevcut delil durumuna göre rapor alınmasını talep etmiştir. Davalı vekili bilirkişi raporuna karşı itirazda bulunarak, Ümraniye 3. Sulh Hukuk Mahkemesindeki raporun 2009 yılında alındığını, müvekkilinin ticari defterlerinin incelenmesinin açıkça talep edildiğini, celse ara kararı gereğince yerinde inceleme talebinde bulunulduğunu, buna rağmen raporda defter incelemesi talebinde bulunulmadığı yönünde ifadeyi kabullerinin mümkün olmadığını, müvekkili tarafından yapılan bir kısım havale ödemelerinin dahi davacı kayıtlarında yer almadığını belirterek, müvekkili defterler incelenmek suretiyle yeniden rapor alınmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece talep doğrultusunda, BA-BS formları ilgili vergi dairelerinden dosya içerisine celp edilerek davalı şirket defterleriyle birlikte incelenmek suretiyle bilirkişiden ek rapor alınmıştır. 11.12.2018 tarihli ek bilirkişi raporunda; davacı tarafın 2007-2008 yılına ait ticari defter ve belgelerinin şirket merkezinde yapılan incelenmesinde; ticari defterlerinin süresinde açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı, kayıtların düzenli olduğu, davacı tarafın hesaplarını … nolu hesapta takip ettiği, 31/12/2007 tarihi itibariyle davacı tarafın 3.155.65 TL alacaklı göründüğü, bu tutarın envanter defterinin 9. sayfasına kayıtlı olduğu, 2008 sonu itibari ile hesapta borç alacak bakiyesi görünmediği, bu işlemlerin taraflar arasında ticari ilişki olduğunu kanıtladığı (EK-1davalı taraf ekstresi) kök raporda davalı tarafın borçlu görünmesinin nedeninin raporun mahkemeye teslim edildikten sonra yerinde inceleme gün ve saatinin bildirildiği ve mahkemeye sunulmadığından kaynaklandığı, davalı tarafın Vergi Dairesinden celbedilen BA-BS formlarında davacı taraftan 2007 yılında 170 adet fatura toplam bedelinin KDV Hariç 226.289 TL olduğu, takip tarihi itibari ile davacı tarafın davalı taraftarı bir alacağı görülmediği, sonuç olarak davalı … A.Ş. nin ticari defterlerinin lehine delil teşkil edeceği, takip tarihi itibari ile davalı …Ş. nin davacı tarafa borcu bulunmadığı belirtilmiştir. Mahkemece bilirkişi ek raporuna göre davanın reddine karar verilmiştir. Davalı ticari defter ve kayıtları ile BA-BS formları üzerinde bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen ek bilirkişi raporu dosya kapsamına uygun, yeterli ve gerekçelidir. Takip konusu alacağın varlığını ispat külfeti davacı üzerindedir. HMK’nın190. maddesinde ispat yükünün, kanunda aksine bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu düzenlenmiştir. Davacı şirket tarafından, taraflar arasındaki tedarik sözleşmesi kapsamında ve davalı tarafça kendileri aleyhine açılan ve kesinleşen itirazın iptali davası sırasında alınan bilirkişi raporu gereğince alacaklı oldukları iddia edilmiş se de BA/BS formlarından bu iddia ispat edilememiştir. Diğer taraftan, taraflar arasındaki sözleşmenin yukarıda yer verilen ilgili maddesi gereğince davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar münhasır delil olarak kabul edilmiştir. Davalı şirketin ticari defter ve kayıtları ile taraflara ait BA/BS belgelerinin incelenmesinden, davalı şirketin davacı şirkete dava konusu borcu olmadığı, Ümraniye 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/1140 Esas sayılı dosyasında alınan raporun ve verilen kararın davacı bakımından alacağı kanıtlamaya yeterli bir kesin delil etkisinin bulunmadığı, bu durumda davacı tarafın dava konusu alacağını geçerli delillerle ispat etmiş olduğunun kabulü mümkün görülmemiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerektiğinden aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı vekili tarafından peşin olarak yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına, bakiye 125,50 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline Hazineye gelir kaydına,3-Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 26.01.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.