Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/231 E. 2020/1381 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/231
KARAR NO : 2020/1381
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/07/2019
NUMARASI : 2018/1327 E. – 2019/772 K.
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Yargılamanın Yenilenmesi)
Taraflar arasında görülen istirdat (yargılamanın yenilenmesi) davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine yönelik verilen hükme karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Yargılamanın yenilenmesini isteyen davacılar dilekçesinde özetle; yargılamanın iadesi talep edilen davanın konusunun miktarının 613.000,00 TL olduğunu, ticaret Mahkemelerinin heyet ve tek hakim ile bakılabilecek davalarla ilgili hangi davaların heyet halinde görüleceğinin belli olduğunu, dava konusu 300.000,00TL’den yukarı olan davaların heyet halinde görüleceğini, ancak mahkemece davaya heyet teşkil etmeden bakılarak karar verildiğini, Kartal 1.İcra Mahkemesinin hükme esas alınan bilirkişi raporunu hazırlayan mali müşavirin aynı zamanda davalının muhasebecisi olduğunu, davaya bakan hakimin açığa alınarak mesleğe iade edilmediğini, hakimin eşinin tutuklu olduğunu, hükme esas alınan kararın başka bir kararla ortadan kaldırıldığını, bu kapsamda Kartal 1.İcra Hakimliğinin 2009/51 Esas sayılı dosyasında takibin devamına karar verildiğini, ancak Kartal 2.İcra Hakimliğinin 2003/218 E., 2008/25 K.sayılı kararıyla ipoteğin maksimum limit ipoteği olması nedeniyle takibin devamı yönündeki kararın ortadan kaldırılarak davacı alacaklının alacağının 10.000,00 TL ile sınırlı olduğunun belirlendiğini, anılan davadaki kararın üçüncü kişi tarafından açılan şikayet davası olduğundan kararın yeni ellerine geçtiğini, anılan karara göre taşınmaz satışının kanuna aykırı yapıldığını, taşınmazın değeri üzerinden teminat yatırılarak ihaleye girilmesi gerekirken buna aykırı olarak yeterli teminatın yatırılmayarak ihaleye girildiğini, davalı tarafın 04.05.2009 tarihinde İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına 35.000 TL yatırdığını, gayrimenkul ihalesinde ihale alacaklısına en fazla 10 gün verileceğinin kanunun emredici bir hükmü olduğunu, buna rağmen ihale alacaklısının ihale bedelini ihaleden yaklaşık 6 sene sonra yatırdığını, bu durumun kanuna açıkça aykırı ve ihalenin geçersiz olduğunu, bu davada dava nedenlerinden en önemlisinin ihalenin geçersizliğinden kaynaklı olduğunu, Kartal 1.İcra Mahkemesi kararının, Kartal 2.İcra Mahkemesinin kararıyla Yargıtay’ca da onanıp kesinleşmesi ile ortadan kaldırdığını, her iki karar sonucunda davalı alacağının 10.000,00 TL ile sınırlı olduğu, fakat kanuna aykırı ihale ile haksız kazanç sağladığını ve ihale bedelini yatırmadığı halde adına tapuda tescil edildiğinin açık olduğunu, HMK’nın 293. maddesine göre almış oldukları uzman bilirkişi raporunda dahi davalının ipoteğinin maksimal ipotek olduğunu yani üst limit ipoteği olduğunun belirlendiğini, bu raporda davalının takibe koyduğu alacaklar içinde tahsil ettiği halde takipte bulunduğunun belirlendiğini, ödendiği halde takibe konulan 1.000,00 TL cari hesabın ödenmiş olarak gözüktüğü halde muavin defterlerinde hiç gözükmediğini, keza 1.500,00 TL muavin defterde dahi ödenmiş gözüktüğü halde icra takibine konulduğunu, ipotek akdinin geçersiz olduğu gibi alacaklı tarafın bedelini aşacak şekilde takip yapmasının hukuka aykırı olduğunu, açılan davanın aynı zamanda tespit davası olduğunu, ancak gayrimenkul satılmış olduğundan eda davası yani istirdat davasına döndüğünü, bilirkişilerin mahkemeyi yanılttığını, Kadıköy 2.Asliye Ticaret Mahkemesinde yapılan yargılamada davalı alacağının belirlendiğini, ancak raporlarda ipoteğin üst limit ipoteği olduğuna ilişkin iddianın değerlendirilmediğini, bayilik sözleşmesinin … ile davalı arasında olmasına rağmen taşınmazın …’a ait olduğunu, ipotek tarihinde kadının kocası lehine ipotek vermesinin hakimin iznine bağlı olduğunu, akit geçersiz olmasına rağmen limitin de aşılarak takip yapıldığını, ipotek limitinin aşılması ile ipotek borçlusu yönünden borcun ödenmeyecek hale getirildiğini, HMK’nın 375.maddesi gereği davaya heyet halinde bakılması gerekirken tek hakimle bakılmış olmasının, ihale bedelinin eski kanuna göre 20 gün içinde ödenmesi gerekirken 6 yıl sonra ödenmesinin, Kartal 2.İcra Mahkemesinin ve Kartal 1.İcra Mahkemesinin kararlarının birbirine aykırı olmasının, ipoteğin maksimal ipoteği olduğu halde ipotek borculunun borcu ödeyemez hale yani ifanın aşırı güçleştirilmesinin, ipotek borçlusunun borcun tamamından sorumlu olduğuna dair Kartal 1.İcra Hakimliği kararının, Kartal 2.İcra Hakimliği kararı ile ortadan kaldırılmasının, bilirkişinin davalının defter ve kayıtlarında kaşeli imzası olduğu halde bilirkişi olarak atanmasının, davaya bakan hakimin meslekten ihraç edilmesinin, 01.04.2009 tarihli alacaklının ihale bedelini ödediğine dair makbuzun yeni gele geçirilmesinin yargılamanın yenilenmesi nedenleri olduğunu ileri sürerek, taleplerinin kabulü ile yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunmuşlardır. Davalı vekiline dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, cevap verilmemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin kararında; ” Dava hukuki niteliği itibari ile; mahkememizin 2017/168 esas sayılı dava dosyasına verilen kararın şaibeli olduğundan bahisle yargılanmanın yenilenmesi istemine ilişkindir. Davacılar tarafından, davlı şirket aleyhine mahkememizin 2008/124 esas sayılı dava dosyasından istirdat davası açıldığı, 24.03.2010 tarihinde davanın reddine karar verildiği, redde yönelik verilen karar temyiz ve karar düzeltme incelemelerinden geçmek suretiyle kesinleştiği, davacılar tarafından, yine davalı şirket aleyhine 19.09.2011 tarihli dava dilekçesi ile yargılamanın yenilenmesi talebinde bulundukları, mahkememizin 2011/786 esas numarasına kaydedilen dava dosyasından , davacılar tarafından ileri sürülen sebeplerin hiçbirisinin yasada tahdidi olarak sayılan yargılamanın iadesinre ilişkin sebeplerden olmadığı, talebe konu iddiaların önceki yargılamada mahkemece ve Yargıtay’ca değerlendirildiği, yargılamadan sonra ortaya çıkan yeni bir durumun söz konusu olmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilip, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 28.10.2014 tarih ve 2014/4728 esas 2014/15659 karar sayılı ilamı ile onandığı, karar düzeltme istemi de Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 26.05.2015 tarih ve 2015/2932 esas 2015/7750 sayılı kararı ile reddidildiği,Davacı … ve … tarafından, davalı şirket aleyhine 09.02.2017 tarihli dava dilekçesi ile yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulduğu, mahkememizce 13.04.2017 tarih ve 2017/168 esas 2017/398 sayılı kararı ile yargılamanın yenilenmesi talebinin yerinde görülmeyerek reddine karar verildiği, davacıların temyiz istemi üzerine Yargıtay 15.03.2018 tarih ve 2017/3170 esas 2018/1270 sayılı kararı ile onandığı, davacıların karar düzeltme isteminde bulunulmayarak hükmün kesinleştiği görülmüştür.Davacılar tarafından 05.11.2018 tarihli dava dilekçesi ile davalı şirket aleyhine ;Dava konusu 300.000 TL den yukarı olan davalara heyet halinde bakılması gerekir iken, heyet teşkil edilmeden bakıldığını, Mahkemenin usulüne uygun teşkil etmediğini, Kartal 1.İcra Hakimliğinin hükme esas alınan bilirkişi raporunu veren aynı zamanda alacaklı tarafın muhasebecisi olup, hemde bilirkişi olarak atanıp rapor alındığını, Davaya bakması yasak olan hakimin davaya bakarak sonuçlandırdığını, Bir dava ile verilen hükmün kesinleşmesinden sonra , tarafları, konusu ve sebebi ayna olan davada öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmünde kesinleşmiş olduğunu, Kartal 1.İcra Hakimliğince 2009/51 esas sayılı dava dosyasından takibin devamına karar verildiğini, ancak bu kez Kartal 2.İcra Hakimliğinin 2003/218 esas sayılı kararında ise ipoteğin maksimum limit ipoteği olduğu, dolayısiyle takibin devamı yönündeki kararın ortadan kalktığını, bu durumun yapılan gayrimenkul ihalesinin de kanuna aykırı olarak yapıldığı sonucunu doğurduğunu, İpotekli taşınmazın icra dairesinin satış şartnamesine aykırı olarak davalı alacaklıya ihale edildiğini, İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına 04.05.2009 tarihinde 35.000 TL yatırıldığını, gayrimenkul ihalesinde , ihale alacaklısına parayı yatırmak üzere en fazla 10 günlük bir süre verileceği , oysaki ihale alacaklısının ihale tarihinden yaklaşık altı ay sonra yatırdığını, bu makbuzun yargılamalardan sonra elde edildiğini belirtip, yargılamanın yenilenmesi talebinde tekrar bulunulmuştur.HMK 374 madde hükmü gereğince yargılanmanın iadesi, kesin olarak verilen veya kesinleşmiş olan hükümlere karşı istenebileceği düzenlenmiştir. HMK.nun 375 nci madde hükümlerinde ise Yargılamanın iadesi sebepleri olarak; a-Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması, b-Davaya bakması yasak olan yahut hakkındaki red talebi, mercinde kesin olarak kabul edilen hakimin karar vermiş veya karara katılmış bulunması, c-Vekil veya temsilci olmayan kimleseler huzuru ile davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması, d-Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması, e-Karara esas alınan senedin sahteliğine karar verilmiş veya senedin sahte olduğunun mahkeme veya resmi makam önünde ikrar edilmiş olmas,ı ,f-İfade karara esas alınan tanığı, karardan sonra yalan tanıklık yaptığının sabit olması,g-Bilirkişi veya tercümanın hükme esas alınan husus hakkında kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun sabit olması,
ğ-lehine karar verilen tarafın karara esas alınan yemini yalan yere ettiğinin, ikrar veya yazılı delille sabit olması h-Karara esas alınan bir hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması, ı-Lehine karar verilen tarafın, karara tesis edilen ileri bir davranışta bulunmuş olması, i-Bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün de kesinleşmiş olması, j-Kararın insan haklarına ve ana illiyetleri korumaya dair sözleşmenin eki protokollerin iptali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararı tespit edilmiş olması şartlarına bağlıdır.Yukarıda belirtilen ( e,f,g) bentlerdeki hallerde yargılamanın iadesinin istenebilmesi, bu sebeplerin kesinleşmiş bir ceza mahkumiyet kararı ile belirlenmiş olma şartına bağlıdır, Davacılar tarafından yargılamanın yenilenmesine sebep olarak gösterdikleri bir çok nedenin yasada tahdidi olarak sayılan yargılamanın iadesine ilişkin sebeplerden olmadığı, talebe konu iddiaların önceki yargılamada mahkememizce ve Yargıtayca değerlendirildiği, yargılamadan sonra ortaya çıkan yeni bir durumun söz konusu olmadığı,Davacılar tarafından yeni ele geçirdikleri belirtilen 04.05.2009 tarihli makbuzun, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasındaki makbuzu her zaman inceleme ve görme imkanlarının olduğu, icra dosyasındaki makbuzun daha sonra ele geçirdikleri hususunun yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak gösterilemeyeceği,Bu sebeple daha önce de yapılan yargılamanın yenilenmesi taleplerinde davacıların aynı iddialara dayalı yargılamanın yenilenmesi talebinde bulundukları, istemlerinin reddedilmek suretiyle kesinleştiği, iş bu dava dosyasında da ileri sürülen yargılamanın yenilenmesi taleplerinin, yasada tahdidi olarak sayılan hususların hiç birisine uygun olmadığından, davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.” ” gerekçesiyle, yargılamanın yenilenmesi isteminin reddine, karar vermiştir.Bu karara karşı davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Davacılar vekili; “İstanbul Anadolu 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 05.07.2019 gün 2018/1327 Esas, 2019/772 Karar sayılı kararını ademi kanaatle temyiz ediyoruz. Bozulmasını talep ediyoruz. Açmış olduğumuz dava haklı ve sabittir. Bu konudaki tüm deliller dosya içindedir. Layıkı vechile incelenmemiştir. Davalı …San. Ve Tic. AŞ.’ye dava dilekçesi tebliğ edilmiş olmasına rağmen cevap vermemişler ve davaya katılmamışlardır. Bu sebeple davayı ve iddiaları kabul etmişlerdir. Davaya bakan hakim, kendini davalı yerine koyarak beyanda bulunmuş ve davamızı ret etmiştir. Davamız haklıdır ve bu konuda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurmayı düşünüyoruz.Netice-i Talep ve Sonuç: Yukarıda arz olunan ve resen takdir olunacak nedenlerle temyiz itirazlarımızın kabulüne İstanbul Anadolu 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin söz konusu kararının bozulmasına karar verilmesini bilvekale saygılarımla arz ve talep ederim.” gerekçeleriyle istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, yargılamanın yenilenmesi talebine ilişkindir.İlk derece mahkemesince talebin reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacılar vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf başvuru dilekçesinde somut bir istinaf nedeni bulunmamakla birlikte dairemizce istinaf incelemesi yargılamanın yenilenmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenlere ve HMK’nın 355.maddesi gereğince kamu düzenine aykırılık teşkil eden nedenlere bağlı olarak yapılmıştır.Davanın yasal dayanağı HMK’nın 375 ve devamı maddeleridir. Anılan madde bütününde yargılamanın yenilenme nedenleri sınırlı olarak sayılmış olup, genişletilmesi söz konusu değildir.Davalının, tebliğ edilen dava dilekçesine karşı süresinde cevap vermemesi, HMK’nın 128. maddesi gereğince, kabul niteliğinde olmayıp dava (yargılamanın yenilenmesi talebi) dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamınını inkar edilmesi sonucunu doğuracağından, bu yöne ilişkin istinaf istemi yerinde görülmemiştir.Taraflar arasında görülen menfi tespit ve istirdat istemli dava Kadıköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/124 Esas sayılı dosyasında incelenmiştir. Mahkemece 24.03.2010 tarihinde davanın reddine karar verilmiş, redde ilişkin hüküm davacıların temyiz istemi üzerine Yargıtay 19.Hukuk Dairesince onanmış ve karar düzeltme istemi reddedilerek kesinleşmiştir. Davacılar,19.09.2011 tarihli dilekçe ile yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuş, mahkemenin 2011/786 Esas numarasına kaydedilen taleple ilgili olarak, davacılar tarafından ileri sürülen sebeplerin hiçbirisinin yasada tahdidi olarak sayılan yargılamanın iadesine ilişkin sebeplerden olmadığı, talebe konu iddiaların önceki yargılamada mahkemece ve Yargıtay’ca değerlendirildiği, yargılamadan sonra ortaya çıkan yeni bir durumun söz konusu olmadığı gerekçeleriyle ret edilmiş, ret kararı Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 28.10.2014 tarih ve 2014/4728 Esas 2014/15659 Karar sayılı ilamı ile onanmış, karar düzeltme istemi Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 26.05.2015 tarih ve 2015/2932 Esas 2015/7750 Karar sayılı ilamıyla reddedilerek kesinleşmiştir.Davacılar tarafından, davalı şirket aleyhine 09.02.2017 tarihli dava dilekçesi ile yeniden yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulmuş olup talep mahkemenin 13.04.2017 tarih ve 2017/168 Esas 2017/398 Karar sayılı kararı ile yargılamanın yenilenmesi talebi yerinde görülmeyerek reddine karar verilmiş, davacıların temyiz istemi Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 15.03.2018 tarih ve 2017/3170 Esas 2018/1270 Karar sayılı ilamıyla onanarak kesinleşmiştir. Davacılar aynı gerekçelerle eldeki yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunuş, mahkemece yazılı gerekçelerle istemin reddine karar verilmiştir. Yargılamanın yenilenmesi isteminde ileri sürülen bilirkişiye yönelik itiraz nedeni, davaya bakan hakimin meslekten uzaklaştırılmasına ilişkin itiraz nedeni, ihalenini yapılmasına ilişkin itiraz nedeni, maddi anlamda kesin hüküm ifade etmeyen icra mahkemelerinin çelişkili kararlarına ilişkin itiraz nedenleri daha önceki yargılamanın yenilenmesi talebinde ileri sürülmüş bu talepler reddedilerek hüküm kesinleşmiştir. Esasen ileri sürülen nedenler yasada sınırlı sayıda belirlenen yargılamanın yenilenmesi nedenlerinden olmayıp bu yöne ilişkin mahkemenin red gerekçesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Diğer yandan borcun ödendiğine ilişkin makbuz mahkeme kararında isabetli şekilde tespit edildiği üzere, davacıların dayandığı icra dosyalarında bulunup sonradan ortaya çıkan bir delil değildir. İleri sürülen bu neden HMK.’nın 375/ 1.ç. maddesinde gösterilen yargılamanın yenilenmesi nedeni değildir. Başvuru dilekçesine eklenen uzman görüşünde ipoteğin üst limit ipoteği olduğu yönünde görüş bildirilmesi anılan madde uyarınca yargılamanın yenilenmesi sebebi olmayıp, esasen davacıların ipoteğin niteliğine ilişkin iddialarının yargılamanın tüm aşamalarında ve önceki yargılamanın yenilenmesi taleplerinde ileri sürülerek incelenmesi karşısında mahkemenin bu yöne ilişkin red gerekçesi yerinde görülmüştür. Davacıların icra mahkemelerinin farklı kararları ve kesinleşen ihaleye yönelik yargılamanın iadesi nedeni davamızın konusu olmayıp, belirtilen kararlar arasında çelişki bulunduğu iddiasının ancak icra mahkemelerinin kararlarına yönelik kanun yolları veya ihalenin feshi davasıyla incelenebileceği anlaşılmıştır. Kesinleşen bir hükme karşı yargılamanın yenilenmesinin yanı sıra yasalarla belirlenen ulusal veya uluslararası yargı organları önünde davacıların haklarını arama istekleri anayasal hak olup, dilekçede değinilen bu husus istinaf nedeni olarak görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olup, istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacılar tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye gelir kaydına,3-Alınması gereken 54,40 TL nispi istinaf karar harcından başvuru sırasında yatırılan 44,40 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 10,0 TL’nin davacıdan tahsiline,4-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,5-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,6-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 10.12.2020 tarihinde, oy birliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.