Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/230 E. 2021/780 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/230
KARAR NO: 2021/780
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/03/2019
NUMARASI: 2018/467 E. – 2019/286 K.
BİRLEŞEN DAVA (İst. And. 5. ATM 2018/733 E. 2018/632 K.)
DAVANIN KONUSU: Şirketin İhyası
Taraflar arasında görülen şirketin ihyası davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükme karşı, davacı ve davalı tasfiye memuru tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili kurum tarafından tasfiye halinde … Ltd. Şti. aleyhine Üsküdar 2. İş Mahkemesinin 2008/384 Esas sayılı dosyasında açılan davanın müvekkili lehine sonuçlandığını, anılan mahkemenin 16.12.2009 tarih ve 2009/1040 Karar sayılı kararıyla 33.486,27 TL kurum alacağının yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verildiğini, ancak alacak tahsil edilmeden şirketin sicil kaydının terkin edildiğini ileri sürerek, şirketin ihyası ile tasfiye memuru atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Dava dilekçesi davalılara usulüne uygun tebliğ edilmiş, cevap verilmemiştir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne ilişkin verilen karar, davacının istinaf başvurusu üzerine Dairemizin 26.03.2018 tarih ve 2018/113-303 E-K sayılı kararıyla, tasfiye memurunun yasal hasım olması nedeniyle taraf teşkilinin sağlanarak ve tasfiye memuru hakkında dava açılarak, her iki davanın birleştirilerek görülmemesi gerektiği gerekçesiyle HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmıştır. Dairemizin kararı üzerine davacı yanca İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/773 Esas sayılı dosyasıyla tasfiye memuruna yönelik açılan dava, eldeki davayla birleştirilmiştir. Davacı vekili birleşen davadaki dava dilekçesinde özetle, önceki beyanlarını tekrarla şirketin ihyası ile tasfiye memuru atanmasını talep ve dava etmiştir. Davalı, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….Mahkememiz kararının kaldırılmasından sonra dosya yukarıda yazılı esas sırasına kaydedilmiş, davacıya, tasfiye memuruna karşı davayı yöneltmesi için süre verilmiştir. Davacının …’ya yönelttiği dava, İstanbul Anadolu 5 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/733 E, 2018/632 K sayılı dosyasında verilen birleştirme kararı ile mahkememiz dosyası ile birleştirilmiştir. İhyası istenen şirketin İTO’dan sicil kaydı celp edilmiş, incelendiğinde; şirketin tasfiye sonucu 31/12/2013 tarihinde sicil kaydının terkin edildiğinin bildirildiği anlaşılmıştır. İhyası istenen şirketin taraf olduğu Anadolu 16. İş Mahk. (Kapatılan Üsküdar 2. iş Mahk.) 2008/384 E, 2009/1040 K sayılı dosya örneği celp edilerek incelenmiştir. Şirket alacaklarının tahsili yönünden ve tasfiyenin bu şekilde tamamlanarak ek tasfiyesinin sağlanması yönünden ihya kararı verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Asıl davadaki davalılardan terkin edilmiş şirketin pasif taraf ehliyeti olmadığı, terkin edilmiş şirkete dava açılamayacağı açıktır. Bu nedenle tasfiye halinde …Ltd.Şti yönünden davanın usulden reddine karar verilmiştir. Asıl davadaki diğer davalılar ile birleşen dava davalısı tasfiye memuru yönünden ise davanın kabulüne…” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile Tasfiye Halinde … Limited Şirketi yönünden davanın reddine, asıl davada davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü ile birleşen dosyada davalı tasfiye memuru … yönünden davanın kabulü ile Tasfiye Halinde … Limited Şirketi’nin İstanbul Anadolu 16. İş Mahkemesi (Kapatılan Üsküdar 2. İş Mahkemesi)’nin 2008/384 Esas- 2009/1040 Karar sayılı ilamı yönünden geçerli olmak üzere ihyasına, davalının tasfiye memuru olarak atanmasına, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili ve davalı tasfiye memuru istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; İlk derece mahkemesi kararının yargılama giderleri yönünden hatalı olduğunu, şirketin sicilinden 2013 yılında terkin edilmesine rağmen mahkemece 06.12.2009 tarihinde tazminata hükmedildiğini ve kararın şirketin tasfiyesinden önce kesinleştiğini, borcun tasfiye memurunca bilindiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının yargılama giderleri yönünden kaldırılmasını istemiştir. Davalı tasfiye memuru … istinaf başvuru dilekçesinde; Borcun 6111 sayılı Kanun kapsamında yapılandırılarak ödenmesi talebinin davacı kurumca reddedildiğini, Kurumun ret kararının idare mahkemesince iptali üzerine yapılandırılan borcun taksitler halinde ödenmeye devam edildiğini, mahkemece yapılandırma çerçevesinde yapılan ödemelerin değerlendirilmeden karar verildiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, TTK’nın 547. maddesi uyarınca, ek tasfiye için şirket sicil kaydının ihyası istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili ile davalı tasfiye memuru tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Bir şirket veya kooperatifin ihyası davasında davacı taraf, şirket ortaklarından herhangi biri, şirket veya kooperatifin en son yetkilileri, o şirkette veya kooperatifte daha önce çalışmış bulunan herhangi bir işçi, şirket veya kooperatiften alacağı bulunan herhangi bir gerçek veya tüzel kişi alacaklı, özetle hukuki menfaati bulunan herhangi bir kişi olabilir. İhyası istenen şirketin, tasfiyenin sona erdiği hususu 31.12.2013 tarihinde tescil edildiğine ilişkin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü yazısı mevcuttur. Öte taraftan ticaret sicili müdürlükleri ihya davalarında yasal hasım konumunda olduğundan, sicilden terkin işlemlerini yasa ve tüzük hükümlerine uygun yapmış olan sicil müdürlüğü yargılama giderlerinden sorumlu tutulamaz. Yargıtayın emsal kararları bu yöndedir (Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2005/13309 E.2007/837 K. Sayılı kararı; Yargıtay11.Hukuk Dairesinin 2016 / 2926 Esas 2016 / 3585 Karar ve 04.04.2016 tarihli kararı). Ancak, davalı tasfiye memuru tasfiyeyi eksik bırakması halinde yargılama giderlerinden kural olarak sorumlu tutulmalıdır. İlk derece mahkemesince, yargılama giderlerinden davalı tasfiye memuru sorumlu tutulmayarak, yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmıştır. Davacı tarafından 2018 yılında açılan alacak davası, tasfiye sürecinde ve şirket henüz terkin edilmeden kesinleşmiştir. Davalı yanca ileri sürülen borcun taksitler halinde ödendiğine ilişkin savunmalar, ihya davasında tartışılacak hususlardan değildir. Birleştirilmesine rağmen bağımsızlıklarını koruyan asıl ve birleşen davada ayrı ayrı karar verilmesi gerekir, ancak davalıların zorunlu dava arkadaşı olmaları nedeniyle hüküm fıkrası buna göre düzenlenmiştir. HMK’nın 326. maddesi uyarınca, kanunda yazılı istisnalar dışında, yargılama giderlerinden, aleyhine hüküm verilen taraf sorumludur. Bu istisnalardan biri HMK’nın 312. maddesinde düzenlenmiştir. HMK’nın 312.maddesinin 2. fıkrasında; ”Davalı davanın açılmasına kendi hal ve davranışlarıyla sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş ise yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmez. ” şeklinde hüküm bulunmaktadır. Somut olaya bakıldığında, davalı tasfiye memuru, borcun taksitle ödendiğini buna rağmen mahkemece ödemelerin dikkate alınmadan karar verdiğini beyan etmiştir. Kesinleşen hükümden haberdar olan tasfiye memurunun buna ilişkin ödemeyi yapmadan tasfiyeyi sonuçlandırmış ve eldeki davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Bu durumda, HMK’nın 326. maddesindeki genel kural uyarınca, davalı tasfiye memurunun yargılama giderlerinden sorumlu tutulması gerekirken, aksine yargılama giderlerinden davacının sorumlu tutulması usul ve yasaya aykırı bulunmuş ve davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvurusu haklı bulunmuştur. Açıklanan bu gerekçelerle, davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden düzeltilmek üzere kaldırılarak, davanın esası hakkında yeniden hüküm verilmesi ve yargılama giderlerinin davalı tasfiye memuruna tahmiline karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca esastan reddine; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353.b.1.2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının yargılama giderleri yönünden düzeltilmek üzere kaldırılarak, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davalı Tasfiye Halinde … Limited Şirketine yönelik davanın, bu davalının taraf ehliyeti bulunmaması nedeniyle, HMK’nın 114/1.d ve 115/2. maddeleri gereğince usulden reddine, 3-Davalılar İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü ile birleşen dosya İstanbul Anadolu 5. ATM 2018/733 Esas sayılı dosyada davalı tasfiye memuru … aleyhindeki davanın kabulü ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil sırasında kayıtlı iken tasfiye sonucu terkin edilmiş olan TASFİYE HALİNDE … LTD. ŞTİ.’nin, İstanbul Anadolu 16. İş Mahkemesi (Kapatılan Üsküdar 2. İş Mahkemesi)’nin 2008/384 Esas-2009/1040 Karar sayılı dosyasındaki ilamın infazı ile sınırlı olmak üzere, TTK’nın 547. maddesi uyarınca İHYASINA, 4-Tasfiye memuru olarak, önceki tasfiye memuru, … TC kimlik numaralı …’nın atanmasına, ücret taktirine yer olmadığına, 5-Kararın ticaret sicilinde tescil ve ilanına, ilan ve müzekkere masraflarının davacı tarafça karşılanmasına, 6-Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü yasal hasım olup davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden, yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamasına, 7- Davacının asıl davada yapılan yaptığı masrafın kendi üzerinde bırakılmasına, 8-Davacı tarafından birleşen davada yapılan 423,50 TL yargılama giderinin, davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine, 9-Birleşen dava yönünden AAÜT’ndeki esaslara göre belirlenen 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı tasfiye memurundan alınarak davacıya verilmesine, 10-Artan gider avansı bulunması halinde yatıran tarafa iadesine, 11-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden; a-Davacı taraf harçtan muaf olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, b-Davalı tasfiye memuru tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; bakiye 14,90 TL istinaf karar harcının bu davalıdan tahsiline, c-Davalı tasfiye memuru tarafından sarf edilen istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 13-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 14-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 17.06.2021 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.ç maddesi uyarınca karar kesindir.