Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/225 E. 2022/1682 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/225
KARAR NO: 2022/1682
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/11/2019
NUMARASI: 2016/395 E. – 2019/1077 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından davalı tarafa çiçek aranjman, botanik ve seramik duvar panosu satışı yapılmış olduğunu, davalının borcunu vadesi geçmesine rağmen ödememesi sonucu müvekkili şirketin takip başlatmış olduğunu, davalının takibe itiraz etmiş olduğunu, ancak davalının itirazının mesnetsiz olduğunu, davalının 5.000-TL ve 6.000-TL olmak üzere iki parça halinde toplam 11.000-TL banka havalesi ile ödeme yapmış olduğunu, alacağın likit ve muayyen olduğunu, müvekkili şirket alacaklarının güvence altına alınması ve mağdur olmaması için davalı şirkete ait varsa taşınmaza veya varsa trafikte adına kayıdı bulunan araçlar üzerine yargılama sonuçlanıncaya kadar 3. kişilere devrinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir şerhi konulmasını, bu nedenlerle davanın kabulü ile itirazın iptaline, takibin devamına, davalı şirket aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; müvekkili şirketin davacı şirkete her ne nam altında olursa olsun her hangi bir faturaya, cari hesaba ya da sözleşmeye ya da başka hukuki bir sebebe dayanak bir borcu bulunmadığını, kadın yatırımcılara ilişkin bir davette davacı şirket yetkilisi … ile tanıştığını, arkadaşlık ilişkisi kurduğunu, …’e destek olmak amacı ile … Ltd. Şti.’nin bir çok müşteri firmaya tavsiye edilmiş olduğunu, davacı şirketin çok sayıda müşteri edinmiş olduğunu, bunun üzerine davacı şirket yetkilisi … müvekkilinin ofisine teşekkür hediyesi mahiyetinde bir takım çiçek aranjmanlarıyla süslemeler yapmak istediğini söylediğini, müvekkil şirketin hiçbir talebi olmadan davacı şirketin kendi tasarrufu ile gerçekleştirdiği süslemeler olduğunu, tüm bu hizmetlerin teşekkür hediyesi olarak yapıldığını, ancak başta hiçbir ücret istemediğini söylediği teşekkür hediyesi mahiyetinde gönderdiği çiçek aranjmanları ve süslemeleri için ücret talep etmiş olduğunu, davacı şirket tarafından yapılan tüm hizmetlerin bedelinin 18.000-TL olduğu beyan edildiğini ve taraflar arasında pazarlık yapılarak tüm hizmeder için 11.000-TL’de anlaşıldığını, Müvekkili davacı şirkete 5.000-TL ve 6.000-TL olmak üzere iki defada toplam 11.000-TL ödeme gerçekleştiğini, davacı şirketçe müvekkil şirkete gönderilen ve müvekkil şirket yetkilisi tarafından imzalanan proje teklifi sözleşmenin müvekkilinin gerçek iradesini yansıtmamakta olduğunu, davacı şirketin müvekkili şirketi yanıltıcı irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için yanlış kanaat uyandırmış olduğunu, bunun neticesinde hileli davranışlarla iradesi sakatlanan müvekkil şirket tarafından imzalanan bu sözleşmenin hukuki geçerliliğinin bulunmadığını, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası dayanağı gösterilen 4 adet irsayeli fatura müvekkil şirkete tebliğ edilmemiş olduğunu, müvekkili şirkete teslim edildiğine dair teslim alan kısmında imza da mevcut olmadığını, bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz davanın reddine, takibin iptaline, davacı yanın takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere müvekkili şirkete kötü niyet tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Taraflar arasında çiçek aranjman, botanik ve seramik duvar panosu satışı yapılmış olup davalının borcunu vadesi geçmesine rağmen ödememesi sonucu davacı şirketçe düzenlenen 4 adet fatura nedeni ile davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı, dayanak 4 fatura nedeni ile toplam takip tutarının 73.112,80 TL olup, 23.11.2015 tarih, 418504 sayılı ve 11.918-TL tutarlı faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı tarafça toplam 11.000,- TL ödeme yapıldığından, anılan fatura nedeniyle davacı şirket alacağının 918-TL olduğu takip başlatmış olduğu, Takip konusu 23.11.2015 tarih … seri no’lu 11.918,00 TL tutarlı faturanın davalının ticari defterlerinde kayıtlı olup, takip konusu diğer toplam 61.194,80 TL tutarlı 3 adet faturanın davalının işletme defterinde kaydına rastlanılmadığı, takip konusu irsaliyeli faturalar üzerinde faturaların teslimine ait yetkili adı, soyadı ve imzasının mevcut olmadığı gibi bu nedenle davalı ticari defterlerinde de kaydına rastlanılmayan toplam 61.194,80 TL tutarındaki 3 adet faturanın da davalı yana tebliğinin davacı tarafça ispat edilemediği görülmekle mahkememizce davacı vekiline yemin deliline dayanma hakkı hatırlatılmış, Davacı vekilinin yemin teklifi üzerine davalı şirket temsilcisi Gülşen Gündüz 19/11/2019 tarihli celsede hazır bulundurulmuş, şirket temsilcisi; … seri nolu 23/11/2015 tarihli KDV dahil 24.260,80 TL … seri nolu 21/12/2015 tarihli KDV dahil 12.862,00 TL … seri nolu 21/12/2015 tarihli KDV dahil 24.072,00 TL olmak üzere toplam 61.194,80 TL miktarlı 3 adet irsaliyeli faturanın tarafıma teslim edilmediği ve fatura içeriği hizmetin tarafıma verilmediği hususunda namusum şerefim kutsal saydığım inanç ve değerler üzerine yemin ederim’ beyanı ile yemin etmiştir. Anılan durum karşısında takip dayanağı … seri nolu 23/11/2015 tarihli 24.260,80 TL miktarlı, … seri nolu 21/12/2015 tarihli 12.862,00 TL miktarlı, … seri nolu 21/12/2015 tarihli 24.072,00 TL miktarlı fatura içeriği emtianın davacı tarafından davalıya tesliminin ispat edilemediği, 23.11.2015 tarih, … sayılı ve 11.918-TL tutarlı faturaya yönelik davalı tarafça toplam 11.000,- TL ödeme yapıldığından, anılan fatura nedeniyle davacı şirket alacağının 918-TL olduğu, sözleşmenin ilgili maddesi uyarınca davacı işlemiş faiz alacağının 17,67-TL olduğu, alacağın likit ve hesap edilebilir nitelikte olması nedeniyle davalı-borçlunun İİK’nın 67/2. maddesine göre hükmolunan alacağın %20 oranı üzerinden hesaplanan icra inkar tazminatından da sorumlu olması gerektiği hususu da göz önünde bulundurularak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı takibine yönelik itirazın kısmen iptali ile takibin 918 TL asıl alacak ve 17,67 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 935,67 TL alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi yürütülmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı müvekkili şirketin, davalıya karşılığı toplam 4 adet, 73.112,80-TL tutarında fatura keşide ettiğini, davalının davacı müvekkiline sadece 23.11.2015 düzenleme tarihli … seri numaralı faturaya istinaden 5.000,00-TL ve 6.000,00-TL olmak üzere, iki parça halinde toplam 11.000,00-TL banka havalesi ile ödeme yaptığını, başka da bir ödeme yapmadığını, bunun üzerine davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını, fakat davalı tarafın işbu borca itiraz ettiğini, hal böyle iken, taraflarınca mahkeme nezdinde bulunan “itirazın iptali” davasını açtığını, dosya eklerinde de görüleceği üzere, müvekkil şirketin, işbu faturaların vergilerini kuruşu kuruşuna ödediğini, ancak mahkeme talebini kısmen kabul ettiğini ve sadece 918,00-TL üzerinden icra takibinin devamına karar verdiğini, dolayısı ile, hayatın olağan akışı neticesinde, vergileri dahi ödenmiş olan işbu faturalar tutarının müvekkil şirkete ödenmesi gerekmekte olduğunu işbu sebeple davanın “kısmen kabulü” ile sonuçlanan mahkeme kararının kaldırılarak, davanın tamamının kabulüne karar verilmesi gerektiğini, istinaf gerekçeleri daha ayrıntılı ifade edebilmek için istinaf incelemesinin duruşmalı yapılmasını talep ettiklerini belirterek, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satıma ilişkin fatura bedelinin tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine karşı itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya kapsamından, davacı şirket tarafından davalı tarafa çiçek aranjman fiyat teklifi sunulduğu, genel şartlar başlığı altındaki yazılı metnin 12.11.2015 tarihi itibariyle taraf şirketlerce imzalanıp kaşelenmiş olduğu, genel şartlarda çiçeklerin her hafta başı pazar veya pazartesi günü yerleştirileceği, fiyat teklifinin listedeki tüm tasarım uygulamaları için dört haftalık hizmet fiyatı olduğu, çiçeklerin taraflarınca getirileceği ve yerleştirileceği hizmet bedelinin her ayın 15’inde veya anlaşmaya göre aylık toplam tutar olarak fatura edileceği, fiyat teklifine %18 KDV’nin dahil olmadığı, toplam tutarın + %18 KDV olduğu, ödemenin fatura tarihi ile bir hafta içinde yapılacağı, haftalık çiçek hizmet anlaşmasının iki tarafça imzalanacağı ve birer kopya olarak taraflarda bulunacağının belirtildiği, davacı şirket tarafından davalı şirket adına 23.11.2015 tarihli ofis giriş alanı saksı bitkileri botanik çalışmaları, yeşil ve çiçekli bitkiler, ahşap bank ve yer döşemesi tasarımı vb. bedeli olarak KDV dahil 11.918 TL tutarında 21.12.2015 tarihli haftalık çiçek aranjmanı açıklamasıyla toplam 24.072 TL bedelli 21.12.2015 tarihinde seramik el yapımı pano, seramik el yapımı balıklı pano olarak toplam 12.862 TL bedelli irsaliyeli faturaların düzenlendiği, fatura örneklerinde teslim alan bölümünün imzalı olmadığı, banka havale dekontlarının mevcut olduğu, taraflar arasında gerçekleştirildiği anlaşılan mail yazışmalarının olduğu, davacı şirket tarafından davalı hakkında İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 05.02.2016 tarihinde toplam 73.112,08 TL tutarındaki dört adet faturanın ödenmeyen 62.112,08 TL kısmının ödenmesi amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı borçlu şirket tarafından yasal süre içerisinde takibe itiraz edildiği davacının ise İİK 67.maddesi gereğince işbu itirazın iptali davasını açmış olduğu anlaşılmıştır. 01.03.2017 tarihli bilirkişi heyet raporunda; taraflar arasında 12.11.2015 tarihinde imzalanmış 5 sahifeden ibaret “Proje Teklifi” bulunduğunu, teklifin son sahifesinin altında … Limited Şirket kaşesi ve Müdür … adı soyadı yazılı olduğu, kaşenin üzerinde imzası bulunduğu, diğer taraftan … adı ve soyadının yazılı olduğu firma kaşesi ve üzerinde imzasının bulunduğunun görüldüğü, hukukumuza göre bu metnin taraflar arasında mün’akit hale gelmiş bir sözleşme olarak kabul edilmesi gerekeceği, davacı şirketin incelenmesi için inceleme günü davacı … ticari defterlerini ve dayanak belgelerini ibraz etmediği, davacı şirket vekilinin sadece 05.12.2016 tarihli dilekçesi ekinde iki sahife fotokopiden ibaret ve dosyada mübrez 30.11.2015 tarihli ve 31.12.2015 tarihli muhasebe kaydı sunulduğunun görüldüğü, davalı …’ün 2015 yılına ait İşletme Defteti ibraz etmiş olduğu, işletme defterinin 7. sahifesinde davacının, davalıya düzenlemiş olduğu … seri numaralı 10.100,00 TI * 1.818,00 TI. KDV”’si olmak üzere toplam 11.918,00 TL bedelli irsaliyeli faruranın kaydedilmiş olduğunun görüldüğü, ihtilaf konusu diğer 3 adet faturanın ise kaydına davalı işletme defterinde rastlanılmadığı, davacı şirket tarafından davalı adına düzenlenen 4 adet faturanın toplam tutarının 73.112,80 ‘TL olduğunun görüldüğü, inceleme günü davacı şirketin ticari defterleri ibraz edilmediğinden, takip konusu 4 adet faruranın davacı şirketin ticari defterlerine kayıtlı olup olmadığının tespit edilemediği, ancak davacı şirket vekilinin dava dilekçesi ekinde sunulan “BS” formlarında, davacı şirket tarafından mükellefi olduğu Mecidiyeköy Vergi Dairesine Kasım ve Aralık 2015 dönemlerinde takip konusu 4 fatutanın da bildirildiğinin görüldüğü, davalı işlerme defterine göre ise takip konusu faturalardan 23.11.2015 tarih … seri no’lu 11.918,00 TL tutarlı faturanın davalı işletme deftrerinde kayıtlı olduğunun tespit edildiği, takip konusu diğer 3 adet davacı faturasına ise davalı şirketin incelenen 2015 yılı işletme defterinde rastlanılmadığı, davacının düzenlemiş olduğu takip konusu faruralar incelendiğinde bunların irsaliyeli fatura oldukları, bu faturaların özelliğinin ise; Vergi Usul Kanununun 211 seri nolu Genel Tebliği ile irsaliyeli fatura uygulaması getirilmiş bulunduğu, bu uygulamada mükelleflerin fatuta ve sevk irsaliyesini ayrı belgeler olarak değil ‘İrsaliyeli Fatura’ adı altında tek belge olarak düzenleyecekleri, irsaliyeli fatura düzenlenmesi halinde ayrıca sevk irsaliyesi aranmayacağı, irsaliyeli faturanın hem faturanın hem sevk irsaliyesinin şartlarını bir belgede toplama özelliğine sahip bir vesika olduğunun kabul edildiği, ayrıca irsaliyeli faturalar üzerinde teslim eden adı soyadı ve imzası bulunmasına rağmen, teslim alanın adı soyadı ve imzası ile kaşelerinin bulunmadığı, inceleme günü davacı ticari defterlerini ibraz etmediği için, davacı defterleri davacı lehine delil teşkil etmeyeceği, o halde, davacı alacaklı olduğunu iddia ettiği emtiaya ait fatura ve irsaliye ile bunların davalıya veya tesellüme yetkili adamına teslim edildiğini ispatlamak zorunda olduğu, bilindiği üzete faturanın, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin ifa aşamasına dair düzenlenen bir belge özelliği taşıdığı, dolayısıyla sadece faturanın tanzim cdilmiş bulunmasının, fatura içeriğinin doğru ve haklı olduğu anlamına gelmeyeceği, aynı zamanda faturanın muhataba tebliği ve fatura konusu emtianın /hizmetin de yine muhataba teslimi/ifası olgularının faturayı tanzim eden tacir tarafından hukuken geçerli deliller aracılığı ile ispat edilmesi gerektiği, bu durumda davalının 2015 yılı işletme defterlerinde kaydına rastlanılmayan toplam 61.194,80 TL tutarlı 3 adet faturanın davalı yana tebliğinin ispata muhtaç kaldığının düşünüldüğü, dava ve icra dosyası, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile davalının ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu, davacı şirketin ticari defterleri inceleme günü ibraz edilmediği için takip konusu faturalara ilişkin tespit yapılamadığı, davalı şirketin incelenen 2015 yılı işletme defterine göre; takip konusu 23.11.2015 tarih … seri no’lu 11.918,00 TL. tutarlı faturanın davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, takip konusu diğer toplam 61.194,80 ‘TL. tutarlı 3 adet faturanın davalının işletme deftetinde kaydına rastlanılmadığı, takip konusu irsaliyeli faturaların üzerinde yapılan incelemede, faturaların teslimine ait yetkili adı, soyadı ve imzasının mevcut olmadığı, bu nedenle davalı ticari defterlerinde de kaydına rastlanılmayan toplam 61.194,80 TL tutarındaki 3 adet faturanın da davalı yana tebliğinin ispata muhtaç kaldığı, davalıya ibraz edildiği kanıtlanan 23.11.2015 tarih … seri no’lu 11.918,00’1L tutarlı faturadan, toplam 11.000,00 TL’lik ödemenin yapıldığının anlaşıldığı, davalının teslim almadığı faturaya binaen bir 20.000’nin daha ödenmesi sözünü vermesinin mahkemede bit ikrar oluşturduğu kanaatinin hasıl olması halinde fatura teslimi olgusuna bakılmaksızın davacının davalıdan ek olarak 20.000 TL daha isteyebileceği, aksi halde istemesinin mümkün olmayacağı, davacı şirketin takip tarihi itibariyle ticari temerrüt (avans) faizi oranı üzerinden talep edebileceği belirtilmiştir. Davacı vekili rapora karşı yazılı beyanında, borcu olmadığını belirten kişinin 20.000 TL tutarında bir ödeme yapacağı taahhüdünü vermesinin çelişki olduğunu, faturaların 5.000 TL üzerinde olmasından ötürü tespit bakımından BA/BS formlarının celp edilerek dosyanın ek rapor tanzimi için bilirkişiye tevdine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili rapora beyan dilekçesinde, davacı tarafça hiçbir yasal defter ve kayıtların getirilmediğini, daha sonra sunulacak belgenin incelenmesine muvafakatlarının olmadığını, 11.000 TL ödeme yapıldığını, taraflar arasında söz konusu fatura miktarlarında iş yapılmasına ilişkin sözleşme bulunmadığını, 20.000 TL ödeme sözü verildiği iddiasını asla kabul etmediklerini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. 11.10.2017 tarihli ek bilirkişi raporunda; sonuç olarak davacı şirketin davalı adına satışlarına ilişkin olarak mükellef olduğu vergi dairesine toplam 4 adet belgenin beyan edildiği ancak bu durumun takip konusu faturaların içeriğinin haklı olduğu ve davalı tarafından kabul edildiği anlamına gelmeyeceği, bu nedenle kök rapordaki görüşlerinde değişiklik getirecek bir hususun bulunmadığı belirtilmiştir. 05.04.2019 tarihli bilirkişi raporunda; dosya içeriğinde yer alan belgelerle icra dosyasının incelendiği, davacı şirketçe düzenlenen 4 adet faturanın toplam tutarının 73.112,80 TL olduğu, 23.11.2015 tarih, … sayılı ve 11.918.- TL tutarlı faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı tarafça toplam 11.000,- TL ödeme yapıldığından, anılan fatura nedeniyle davacı şirket alacağının 918,- TL olduğu, sözleşmenin ilgili maddesi baz alınarak hesaplama yapıldığında davacının işlemiş faiz alacağının 17,67 TL olacağı, 61.194,80 TL tutarındaki 3 adet irsaliyeli faturanın davalı kayıtlarına alınmadığı, anılan irsaliyeli faturaların teslim alan kısmında imza bulunmadığından, içeriği ürünlerin teslimi ve faturanın tebliği hususlarının ispata muhtaç olduğu, davacı vekilince dosyaya sunulmuş olan yevmiye defter kayıt suretlerine göre; davalı şirketin 31.12.2015 tarihi itibariyle 68.112,80 TL borçlu olduğu, 01.02.2016 tarihinde 6.000,- TL ödeme yapıldığından, davalı şirket borcunun 62.112,80 TL’ye gerilediği, başlatılan takipte; … sayılı fatura bakiyesi 918,- TL ve davalı kayıtlarında gözükmeyen fatura bedellerinin 61.194,80 TL olmak üzere toplam 62.112,80 TL asıl alacak talep edildiği, ayrıca, sözleşmenin ilgili maddesi uyarınca, fatura tarihlerine 7 gün ilavesi ile bulunan tarihlerden itibaren ticari temerrüt faiz oranlarına göre yapılan hesaplamaya göre toplam 899,66 TL işlemiş faiz talep edildiği, Şişli Vergi Dairesi’ne gönderilen 24.05.2018 tarihli müzekkere ile davalı şirketin BA/BS formlarının istendiği, halen anılan belgelerin dosyaya sunulmadığı belirtilmiştir. Davacı vekili 01.10.2019 tarihli duruşma zaptına geçen beyanında; Mecidiyeköy Vergi Dairesinden gelen cevaba bir diyeceklerinin olmadığını, fatura ve mal teslimine ilişkin olarak ellerinde belge bulunmadığını belirtmiştir. Mahkemenin yemin delili hakkı hatırlatılması üzerine beyanda bulunmak için süre talep edilmiştir. 19.11.2019 tarihli duruşmada, davacı vekili tarafından yemin metninin hazırlanarak dosyaya sunulduğu, davalı şirket temsilcisinin hazır olması üzerine davalı şirket temsilcisinin takip konusu toplam 61.194,80 TL miktarlı üç adet irsaliyeli faturanın tarafına teslim edilmediği ve fatura içeriği hizmetin verilmediği hususunda yemin beyanında bulunduğu anlaşılmıştır. Mahkemece, bilirkişi raporları neticesinde bakiye asıl alacak ve işlemiş faiz yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. HMK’nın 190. maddesinde, ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu, TMK’nın 6. maddesinde ise taraflardan her birinin hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğu belirtilmiştir. Fatura tek başına alacağın varlığının kanıtı olamaz. Faturada yazılı malların teslim edildiğini ispat yükü satıcı olan davacı taraftadır. Fatura konusu mal bedellerinden davalıyı sorumlu tutmak için faturaların tebliği ve malların tesliminin kanıtlanması gerekir. Somut olayda, davacı takibe konu etmiş olduğu faturaların davalı tarafa usulüne uygun şekilde tebliğ edildiğini ve malların teslim edildiğini yemin delili dahil ispat edememiştir. İspat külfeti kendi üzerinde olan davacı tarafça takibe konu edilen faturaların kabul edilen miktarı dışındakilerin yasal delillerle ispat edilememiş olması nedeniyle mahkemenin kısmen kabul kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353 1.b.1 maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı vekili tarafından peşin olarak yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye gelir kaydına, bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline Hazineye gelir kaydına,3-Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 15.12.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.