Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/218 E. 2022/1554 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/218
KARAR NO: 2022/1554
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/06/2019
NUMARASI: 2018/613 E. 2019/608 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı şirket ile müvekkili arasında genel kredi sözleşmesi imzaladığını, diğer davalının da bu sözleşmeyi müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, sözleşme kapsamında davalı şirkete kredi kullandırıldığını, ancak kredi geri ödemelerinin süresi içinde yapılmaması üzerine 23.03.2018 tarihinde hesabın kat edilerek davalılara noterden kat ihtarnamesi gönderildiğini, kat ihtarnamesinin davalı borçlulara tebliğ edilmesine rağmen borcun ödenmediğini, bunun üzerine davalılar aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalılarca takibe itiraz edildiğini, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, savunmasında özetle; davalı müvekkili aleyhine açılan icra takibine konu alacağın bir kredi sözleşmesinden doğduğunun iddia edildiğini, müvekkili tarafa tanınan kredi limitinin azami 4.000.000,00 TL olduğunu, müvekkilinin bu limit içerisinde ne kadar harcama yaptığı, ne miktarda kredi kullandığının davacı tarafından ispatı gerektiğini, davacının icra takibinde talep ettiği tutarın gerçekten var olup olmadığı, müvekkili tarafından gerçekten harcanıp harcanmadığı hususlarının yargılamayı gerektirdiğini, borcun net miktarının uzman bankacı bir bilirkişi tarafından tespit edilebileceğini, müvekkilinin işbu itirazı yapmaya sonuna kadar hakkı olduğunu, itirazının haksız ve kötüniyetli olmadığını, icraya konu edilen alacağın likit olmadığını, icra inkar tazminatı talebinin yerinde olmadığını savunarak, dava reddi ile davacının % 40’tan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ” … Genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan davacı alacağının ödenmemesi üzerine yapılan icra takibi ve takibe yapılan itiraz üzerine mahkememizde açılan itirazın iptali davasında alınan bilirkişi raporu; banka kayıtları üzerinde incelemeye dayalı olup, icra takip dosyası, GKS ve banka kayıtları çerçevesinde yapılan değerlendirme ile davacının davalılardan 282.589,77 TL asıl, 6.584,03 TL işlemiş faiz, 329,22 TL faizin BSMV’si olmak üzere 289.503,02 TL davacının davalılardan alacaklı olduğunun, itibar edilen bilirkişi raporu ile sabit olduğu, davalı tarafın rapora itirazlarının soyut ve ödeme belgesi sunulmadan yapılan itirazlar olduğu, buna göre de incelemenin zaten banka kayıtları üzerinde yapılmış olduğu, bu cihette de itirazın soyut ve davayı uzatmaya matıf olmasının yanında, alınan rapor doğru ve yeterli görüldüğünden davalı tarafın itirazları kabul edilmemiş ve tespit edilen kısımlara ilişkin itirazında haksız oldukları, bu nedenle davacının davasının kısmen kabulü ile kabul edilen kısımlar yönünden takibin devamına karar verilmiştir. Davacı tarafça her ne kadar 24.153,13 TL’lik kısma ilişkin takip talebinde bulunulmuş ise de; bu kısım içerisinde yer alan 6.977,66 TL’lik kısmın mükerrer talepte bulunulduğu bu kısmın düşüldükten sonra bakiye kalan 17.775,47 TL yönünden ise dava değerine dahil edilerek ve bu da içinde olmak suretiyle harçlandırma yapılarak davalı kılınmış ise de bu kısımda maddi hata suretiyle davalı kılındığı, buna göre de davacının 24.153,13 TL’lik bu kısma ilişkin dava açmasında hukuki yararının bulunmadığı cihetiyle bu kısım yönünden davasının hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir. Dava tarihi olan 06.07.2018 tarihinden sonra 16.07.2018 tarihinde yapılan kısmi ödeme tutarı 241.534,93 TL’nin icra müdürlüğünce infaz sırasında değerlendirilmesi gerektiğinden, bu kısma ilişkin olarak icra müdürlüğünce değerlendirmesi yönünde karar verilmiştir. Kabul edilen dava değeri 289.503,02 TL üzerinden, alacak likit kabul edilerek takdiren %20 oranında hesaplanan 57.900,60 TL inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı taraf kötü niyet tazminatı talebinde bulunmuş olup, hukuki yarar yokluğu nedeniyle 24.153,13 TL’lik kısım içerisinde ödemeye rağmen 2.kez talep edilen ve reddedilen 6.977,66 TL yönünden davacı tarafça ödeme yapılmış olduğu bilinmesine rağmen ve ayrıca davacının banka olduğu, ağırlaştırılmış tacir sorumluluk ve basireti bulunduğu dikkate alındığında bu kısma ilişkin hesapları dikkatle yapması gerekirken, dikkatli davranmayarak 2.kez davalılardan tahsil yoluna gitmesi, bunun için davalıların kendilerini vekil tutmalarının sebep olması nedeniyle kötü niyetli olduğuna kanaat getirilmiş ve reddedilen bu kısım yönünden takdiren %20 oranında hesaplanan 1.395,53 TL kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalılara verilmesine karar verilmiştir. Takip talebinde yapılan maddi hata sonucunda fazladan gösterilen değer ve bu değer üzerinden alınan harç içerisinde yer alan, reddedilen 24.153,13 TL’lik kısım içindeki 2.kez talep edilen 6.977,66 TL mahsup edildikten sonra bakiye kalan 17.775,47 TL’nin maddi hata olarak yazılmış olduğu, dört işleme dayalı bu kısım yönünden her ne kadar davacının davasının hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiş ise de, davacının bu miktar yönünden kötü niyeti iddia ve ispat edilmediğinden, aksine maddi hatası bulunduğundan, kötü niyet tazminatının şartlarının bu kısım yönünden oluşmadığına karar verilmiş ve davalıların bu kısma ilişkin kötü niyet tazminatı talebinin de reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.. … ” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalıların İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki 282.589,77 TL asıl alacak, 6.584,03 TL işlemiş faiz, 329,22 TL faizin BSMV’si olmak üzere 289.503,02 TL’ye ilişkin itirazın iptali ile takip tarihi itibariyle asıl alacağa yıllık %60 temerrüt faizi ve faizin %5 BSMV’si uygulanmak suretiyle takibin devamına, fazlaya ilişkin 24.153,13 TL’lik kısma dair davacı tarafın davasının hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine, dava tarihi 06.07.2018 tarihinden sonra 16.07.2018 tarihinde yapılan kısmi ödemeler tutarı 241.534,93 TL’nin infaz sırasında icra müdürlüğünce dikkate alınmasına, kabul edilen dava değeri 289.503,02 TL üzerinden takdiren %20 oranında hesaplanan 57.900,60 TL inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine, reddedilen 6.977,66 TL yönünden takdiren %20 oranında hesaplanan 1.395,53 TL kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalılara verilmesine, reddedilen 17.175,47 TL yönünden şartları oluşmadığından davalı tarafın kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme kararının, eksik ve hatalı hesaplamalar içeren bilirkişi raporuna dayandığını, raporda bilirkişi tarafından kısmi ödemelerin ana paradan düşülerek alacağın eksik hesaplandığını, oysa ki TBK’nın 100.maddesinin açık olduğunu, ödemelerin öncelikle faizden düşülmesi gerektiğini, müvekkilinin asıl alacak ve faiz alacağının daha yüksek olduğunu, ödemeler öncelikle faizden düşülerek hesaplandığında müvekkilinin alacak tutarının daha fazla olduğunun anlaşılacağını, bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın tamamen kabulüne karar verilmesini istemiştir.Davalılar vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının icra takibinde müvekkillerinden mükerrer ödeme talebinde bulunduğunu, şu anda da haksız bir şekilde alacağının az hesaplandığını iddia ederek kötü niyetli davranışını sürdürdüğünü belirterek davacını vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, İİK’nın 67. maddesi uyarınca, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın asıl borçlu ve müteselsil kefilden tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine, davalılarca yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya içeriğinde bulunan İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalılar aleyhine 20.06.2018 tarihinde 303.484,18 TL asıl alacak, 21.669,97 TL işlemiş faiz, 1.083,50 TL BSMV ile 21.056,01 TL kısmi ödemeler mahsubu ile toplam 313.656,15 TL alacağın asıl alacağa işleyecek faizi ile birlikte tahsili için ilâmsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçlulara 21.06.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalılarca 25.06.2018 tarihinde borca itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının da 1 yıllık yasal süre içinde açıldığı anlaşılmaktadır.Davacı, genel kredi sözleşmesinden doğan borcun ödenmemesi üzerine asıl borçlu ve müteselsil kefiller olan davalılar aleyhine başlattığı icra takibine itiraz edilmesi üzerine eldeki davayı açmış olup dosya kapsamına göre, davacı ile davalı şirket arasında 03.04.2017 tarihli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, diğer davalının da sözleşmeyi müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, sözleşmenin el yazısıyla, miktar belirtilerek imzalandığı, genel kredi sözleşmesi kapsamında davalı şirketin kullandığı kredi taksitlerinin geri ödeme süresi içinde ödenmemesi üzerine davacı tarafından 23.03.2018 tarihinde kredi kat edilerek Üsküdar … Noterliğinin 23.03.2018 tarihli ve … yevmiyeli ihtarnamesinin davalı borçlulara gönderildiği, ihtarın tüm borçlulara 27.03.2018 tarihinde tebliğ edildiği, Banka borcunun hesap kat ihtarına rağmen ödenmemesi üzerine banka tarafından 25.06.2018 tarihinde ilamsız takip başlatıldığı, davalıların takibe itirazı üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Somut olayda, genel kredi sözleşmesindeki kefalet sözleşmesi, TBK’nın 581 ve devamı maddelerine uygun şekilde kurulmuş olup genel kredi sözlemesi, banka ile müşteri arasında düzenlenen bir çerçeve sözleşmedir. Bu sözleşme kapsamında banka limit dahilinde müşterisine çeşitli nakdi veya gayri nakdi krediler kullandırabilir. Davacı-alacaklı banka tarafından borçlu şirkete 4.000.000 TL limitli bu genel kredi sözlemesi kapsamında taksitli ticari kredi kullandırılmıştır. Kullandırılan kredinin, genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırıldığı açık olup, asıl borçlunun … hesap numaralı cari kredi hesabında 293.096,26 TL kredi borcu bulunduğu, genel kredi sözleşmesine kefil olan davalı borçlunun limit dahilinde kullandırılan bu krediden asıl borçlu diğer davalı ile birlikte sorumlu olduğu görülmektedir. TBK 100.maddesi uyarınca, borçlu faiz ve giderleri ödemede gecikmişse yaptığı ödemeler öncelikle faiz ve giderlerden düşülmelidir. Davacı vekilince, davalılarca yapılan kısmi ödemelerin ana paradan düşülerek hesaplama yapılması nedeniyle dava konusu alacağın eksik hesaplandığı ileri sürülerek karar istinaf edilmiş ise de; somut olayda, mahkemece hükme esas alınan ve Dairemizce de hüküm kurmaya elverişli bulunan bilirkişi raporu ve özellikle raporun 8.sayfasında açıklandığı üzere takip konusu alacağın hesaplanmasında davalılar tarafından takip tarihinden önce yapılan kısmi ödemelerin, faiz ve giderlerden düşülerek davacı alacağının tespit edildiği anlaşılmıştır. Bu nedenlerle mahkemece, alınan bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre yazılı şekilde, davanın kısmen kabulüne dair hüküm kurulması usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf isteminin reddi gerekmiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,4-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,6-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353.1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 24.11.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.