Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/214 E. 2022/1555 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/214
KARAR NO: 2022/1555
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/09/2019
NUMARASI: 2018/958 E. 2019/710 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davalı yetkilisi tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkiline borcu bulunduğunu, yapılan görüşmelerden bir sonuç alınamadığını, daha sonra davalı şirkete Beyoğlu …Noterliği kanalıyla 24.04.2018 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi gönderilerek borçlarının ödenmesi ihtarının yapıldığını, ihtarnameye cevap olarak davalı şirket finans direktörü … tarafından gönderilen elektronik postada ve davalı firma tarafından müvekkili firmanın genel müdürüne gönderilen 25.05.2018 tarihli ”bilgi notu” içeriğinde davaya konu borcun varlığının davalı tarafından kabul edildiğini, borcun ödenmemesi üzerine davalı aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davalı itirazının haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, % 20 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı yetkilisi, savunmasında özetle; davacı tarafından delil olarak sunulan kişisel e-posta ve ”kişiye özel” kaşeli bilgi notunun konuyla nasıl ilgisinin kurulduğunun anlaşılamadığını, bu e-postanın ve bilgi notunun mahremiyet sınırını aştığını, bu evrakın davacı tarafından geri çekilmesi ve mahkemenin bu yönde takdirini kullanmasını talep ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… İhtilaf, davacı alacaklının davalıdan takip sebebi itibarıyla alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının tespiti konularından kaynaklanmakta olup, ispat yükü davacıda bulunmaktadır. Ancak alacak miktarının tespiti için takip dayanağı belgelerin incelenmesi hukuk dışında özel ve teknik bilgiyi gerektiren haller olduğundan 6100 sayılı HMK m.266 gereği mahkemenin tarafların talebi yahut kendiliğinden vereceği karar ile bu hususların bilirkişiye tespit ettirilmesi mümkündür. Dosya üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde şirket muhasebe uzmanı Doçent Dr. …’ den alınan17/06/2019 tarihli bilirkişi raporu ile; Davalı tarafa yapılan ihtara rağmen defterlerini sunmadığı, Taraflar arasındaki ticari ilişkinin davalı tarafın kabulünde olduğu, hem davacının hem de davalının ticari defterlerinin incelenmesi, taraflar arasındaki yazışmalar, bilgi notları, hususunda davalı tarafça içeriğe ilişkin herhangi bir itirazda bulunulmadığı, ancak şirket çalışları arasındaki bu yazışmanın kişiye özel oluşu nedeniyle delil olarak değerlendirilmemesinin istenildiği, Davalı yana gönderilen ihtarnameye verilen e posta yazışma içeriğinden açıkça faturaların davalı kabulünde olduğu yani davalıya tebliğ edildiği ve söz konusu faturaya istinaden ödemeler yapıldığı, faturaya ilişkin yasal itiraz süresinde itiraz edildiğine dair dosyaya herhangi bir evrak sunulmadığı, defterlerini sunan davacının usule uygun tutulduğu tespit olunan ticari defterleri ve kayıtlarında takip tarihi itibarıyla takip miktarı olan 79.823,85-TL asıl alacak ile ile 2.184,77-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 82.008,62-TL alacak tutarından 79.823,85-TL asıl alacak ile 03.05.2018 temerrüt tarihinden takip tarihine kadar asıl alacağa işleyen % 9 yasal faiziyle birlikte 1.121,91-TL tutarında işlemiş faiz olmak üzere icra takibine dayanak faturalara ilişkin cari hesap alacağı yönünden alacaklı durumda olduğu tespit edilmiştir. Bilirkişi tarafından değerlendirme avans faizi olarak hesaplanmışsa da faiz bakımından taleple bağlılık gereği yasal faiz üzerinden hüküm kurulması gerekli olduğu anlaşılmıştır. Tüm dosya kapsamı ile alınan bilirkişi raporu denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olup, bilirkişi raporundaki tespit ve değerlendirmeler uygulanacak faiz hariç olmak üzere mahkememizce yerinde bulunduğundan ve davacının 79.823,85 TL asıl alacak ile (03.05.2018)temerrüt tarihinden, (29.06.2018) takip tarihine kadar 1.121,91-TL tutarında işlemiş yasal faiz bakımından bakımından itirazın iptali talebinde bulunmuş olması nedeniyle taleple bağlılık ilkesi gereği davanın kabulü ile, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına konu itirazının 79.823,85 TL asıl alacak ile 1.121,91 TL işlemiş faiz bakımından iptali ile takip tarihinden itibaren fiili ödeme gününe kadar asıl alacağa yıllık %9 ve değişen oranlarda yasal faiz işletilmek suretiyle devamına, İİK m.67/2 kapsamında 15.964,77-TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir. … “gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalı tarafın İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına konu alacağa yönelik itirazın 79.823,85 TL asıl alacak ve 03.05.2018 temerrüt tarihinden, 29.06.2018 takip tarihine kadar 1.121,91 TL işlemiş yasal faiz bakımından iptaline, takip tarihinden itibaren fiili ödeme gününe kadar asıl alacağa yıllık %9 ve değişen oranlarda yasal faiz yürütülmesine, davacı tarafın icra inkar tazminat talebinin kabulü ile asıl alacak tutarı olan 79.823,85 TL’nin %20’si oranındaki 15.964,77 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı yetkilisince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı yetkilisi, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosyaya delil olarak sunulan ve hiçbir hukuki değeri olmayan kişisel yazışmaların dosyadan kaldırılması veya dikkate alınmaması talebinin tek başına karara dayanak yapıldığını, adil ve kapsayıcı bir yargılama yapılmadığını, bilirkişi tarafından defterlerinin talep edildiği belirtilse de bu hususta somut deliller bulunmadığını, icra inkar tazminatının da asıl alacak iddiasının ispatsızlığı nedeni ile dayanıksız olduğunu, bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 67. maddesi uyarınca açık hesap ve faturadan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı davalı yetkilisince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya içeriğinde bulunan İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 28.06.2018 tarihinde, 79.823,85 TL asıl alacak, 2.184,77 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 82.008,62 TL’nin asıl alacağa işleyecek %9 yasal faizi ile birlikte tahsili için ilâmsız icra takibi başlatıldığı, alacağın sebebi olarak ”09.03.2018 tarihli ve 79.823,85 TL tutarlı asıl alacak” açıklamasının bulunduğu, ödeme emrinin davalıya 13.07.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı yetkilisince 19.07.2018 tarihinde borca itiraz edildiği, itirazın süresinde yapıldığı, itiraz üzerine takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının da 1 yıllık yasal süre içinde açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, davalının defterlerini sunmadığı belirtilerek davacı defterlerinin incelendiği 17.06.2019 tarihli bilirkişi raporu esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. TTK’nın 83.maddesi uyarınca, ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilecek olup HMK’nın yargılamayı gerektiren davalarda hazırlık işlemlerine ilişkin hükümleriyle senetlerin ibrazı zorunluluğuna dair olan hükümlerinin ticari işlerde de uygulanacağı belirtilmiştir. HMK’nın ”Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması” başlıklı 222/1 maddesinde de benzer yönde düzenleme yapılarak ”Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazın kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. ” hükmünü getirilmiştir. Aynı Yasanın ”Tarafın belgeyi ibraz etmemesi” başlıklı 220.maddesinde ise ” (1) İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir. (2) Mahkemece, ibrazı istenen belgenin elinde bulunduğunu inkâr eden tarafa, böyle bir belgenin elinde bulunmadığına, özenle aradığı hâlde bulamadığına ve nerede olduğunu da bilmediğine ilişkin yemin teklif edilir. (3) Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Dosya kapsamının incelenmesinde; mahkemece dosya bilirkişiye tevdi edilmeden önce 18.03.2019 tarihinde yapılan ön inceleme duruşmasına davacı vekilinin geldiği, davalı tarafın gelmediği, bu duruşmada alınan 6 no’lu ara karar ile taraflara, bilirkişi incelemesi yapılacak adresi, ticari defter ve kayıtları zimmetinde bulunduran kişinin adı ve adresi ile iletişim bilgilerini bildirmek üzere 2 haftalık kesin süre verilmesine, verilen sürede ticari defter ve kayıtlarla ilgili bilgi verilmemesi, bilgi verilmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret gösterilmemesi durumunda HMK’nın 220/3 maddesi uyarınca ticari defter ve kayıtların içeriği konusunda karşı tarafın delil ve beyanlarına itibar edilebileceğinin ihtarına karar verildiği, hazır bulunan davacı vekiline bu hususta ihtaratta bulunulduğu, davalı şirkete ise bu ön inceleme tutanağının tebliğe çıkarılarak aynı konunun ihtar edilmiş sayılmasına ve tebliğden itibaren 2 haftalık kesin süre verilmesine karar verildiği, ön inceleme duruşma zaptının davalı tarafa tebliğ edildiği, ancak zarf üzerinde yukarıda belirtilen hususlara ilişkin herhangi bir ihtarın yer almadığı görülmüştür.TTK’nın 83 ve HMK’nın 222. maddeleri uyarınca ticari defterler ticari davalarda delil olup, usulünce her iki tarafın defterlerini sunmasına olanak tanınmalıdır. Çünkü ancak bu durumda defterlerini sunmayan taraf hakkında HMK’nın 220/3 maddesinde yer alan ”… mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.” yaptırımı uygulanabilecektir. Somut olayda, her iki tarafın tacir olup taraf defterlerinin incelenmesine karar verilmiş ise de, davalıya, ticari defterlerini ibraz etmesi konusunda yukarıda yer verilen HMK’nın ve TTK’nın ilgili hükümleri uyarınca usulüne uygun ihtarı içerir tebligat yapılmadığı görülmüştür. Zira, davalının defterleri ibraz etmesi konusunda uyarılması, ibraz etmemenin sonuçlarının gösterilmesi, defterlerin nerede ve nasıl ibraz edileceğinin kararda gösterilmesi ve eğer bilirkişiye HMK’nın 278. maddesi uyarınca yerinde inceleme yetkisi veriliyorsa bu hususun da açıkça ara kararında gösterilmesi, tarafların da bu inceleme sırasında hazır bulunabileceklerinin açıklanması gerekir. Ancak somut olayda, ön inceleme duruşmasına katılmayan davalı taraf için bu yönde usulüne uygun bir ihtarın bulunmadığı, sadece ön inceleme duruşma zaptının davalı tarafa tebliğ edildiği, ancak zarf üzerinde yukarıda belirtilen hususlara ilişkin herhangi bir ihtarın yer almadığı görülmektedir. Bu durumda ilk derece mahkemesince, davalının ticari defterlerin incelemesine ilişkin yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca ara karar oluşturulup bu ara kararın davalı tarafa usulüne uygun ihtar ile birlikte tebliğe çıkarılması suretiyle davalı defterlerinin ibrazının sağlanması, defterlerin ibrazı sağlandıktan sonra tarafların tüm delilleri birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde, eksik inceleme ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür. Bu nedenlerle, davalının istinaf isteminin kabulü ile kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Davalı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 24.11.2022 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.