Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/2120 E. 2023/1897 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2120
KARAR NO: 2023/1897
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/09/2020
NUMARASI: 2017/208 E. – 2020/467 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’ne ait malları yurt dışına taşıdığını, taraflar arasında eskiye dayalı ve süreklilik arz eden nakliye ilişkisi olduğunu, müvekkili şirkete ait aracın CMR Konvansiyonu uyarınca davalı sigorta şirketine … poliçe numarası ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirket tarafından Suudi Arabistan ülkesine dava dışı … Ltd Şti.’ne ait malların taşındığını, taşıma konusu emtianın uluslararası taşıma sırasında zarara uğradığını, Ürdün üzerinden Suudi Arabistana taşınan malların gümrükte iki ülke arasındaki politik sebepler nedeniyle uzun süreli bekleme yapılmak zorunda kalındığını, malların zarar gördüğünü, davacı şirket tarafından malları taşınan şirket ile aralarındaki ticari ilişkinin zarar görmemesi için bu şirkete ödeme yapıldığını, toplam 37.500,00 USD emtia zararı ödemesi yapıldığını, malları zarar gören gören dava dışı şirket tarafından davacı müvekkiline navlun bedellerinin de ödenmediğini, davalı sigortacıya poliçe kapsamında rücu için başvurulduğunu, ancak davalı tarafından taleplerinin haksız şekilde reddedildiğini ve ödeme yapılmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin taleplerinin saklı kalmak kaydıyla, 37.500,00 USD’nin 30/06/2015 olan ödeme tarihindeki kur karşılığı olan 100.680,00-TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari reeskont faizi ile davalıdan alınarak müvekkili davacıya ödenmesine, araçların 29.000,00 USD olan araç navlun bedelinin dava tarihindeki kur üzerinden karşılığı olan 80,500,00TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari reeskont faizi ile davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; dava konusu taleplerin zaman aşımına uğradığını, davanın zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını, şirketleri tarafından … nolu CMR sigorta poliçesinin düzenlendiğini,davalının sorumluluğunun doğabilmesi için sigortalının kendisi veya alt kaşıyıcısının taşımada kusurundan kaynaklanan bir zarar meydana gelmesi gerektiğini, poliçede taşıyıcının sorumluluğunun teminat altına alındığını, CMR Sigortası Genel Şartlarına göre sigortalının, sigortacının rızası olmaksızın herhangi bir sigorta veya rücu hakkını devir ve temlik edemeyeceğinin düzenlendiğini, davacının başvurusu akabinde yapılan incelemede zarardan taşıyıcının sorumlu olmadığının belirlendiğini ve talebin bu sebeple ret edildiğini, buna rağmen davacının dava dışı şahsa ödeme yaptığını ve poliçe genel şartlarını ihlal ettiğini, CMR’nin 17.2 maddesinde taşıyıcının sorumlu olmadığının belirlendiğini, dava konusu hasarın taşıyıcının kusurundan değil talep sahibinin verdiği talimattan, mallara has bir kusurdan, taşıyıcının önlemesine imkan olmayan durumlardan ileri gelmesi halinde taşıyıcının sorumlu olmayacağının düzenlendiğini, davacının belirttiği üzere politik sebeplerle geçiş izni verilmediği, emtiaların araçta uzun süre bekletildiği ve beklemeden dolayı bozulmanın meydana geldiği, davacının kusuru bulunmadığı ve davacının da kusursuz olduğunu dilekçesinde beyan ettiğini, davaya konu taleplerin teminat dışı olduğunu, davacının sorumluluğu bulunmayan tazminatı ödediği, CMR 17.4.d maddesi gereği çürümeden kısmen veya tamamen zarar görece malların özelliğinden ileri geliyorsa taşıyıcının mesuliyetten ibra edileceğinin düzenlendiğini, taşınan emtiaların nakliye depolama sıcaklıkları ile edilen üretim ve hassasiyetlerinin birbiriden farklı olduğunu, üretilen etilen oranını diğer ürünleri etkileyeceğini, küflenmenin emtianın nakliye öncesinde ki kalite kusurları ve eski hasat oluşundan kaynaklandığını, aracın sefer sonrası bakım kayıtlarında soğutucu initede bir arızanın saptanmadığını, meydana gelen zarardan davacı taşıyıcı ve müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, talep olunan bedelin fahiş olduğunu, CMR Konvansiyonu gereği kg başına 8.33 SDR ile sorumluluğun bulunabileceğini navlun bedeline ilişkin poliçede teminat bulunmaması sebebiyle davalının sorumluluğunun bulunmadığını, talep olunan faiz başlangıcı tarihinin yanlış olduğunu, temerrüt tarihinden itibaren faiz talep edebileceğini, CMR2nin 27.maddesi uyarınca %5 faiz uygulanabileceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli 25.02.2020 tarihli ek bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere dava dışı tüzel kişiliğe ait ürünlerin, davacı-taşıyıcı tarafça, Suudi Arabistan ülkesine, karayolu ile sevkiyatı sırasında, taşınan ürünlerin zarara uğradığı, alıcının zarara uğrayan malları hasarlı olarak kabul etmeyip tahliye sırasında hasar tespitini yaptırdığı, davacı tarafça bu zayi olan mallar sebebiyle dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’ye ödemede bulunulduğu, taşıyıcının sorumluluğunun doğması için ayrıca taşıyıcıya ayıp ihbarında bulunulmasına gerek olmadığı, davalı sigorta şirketince de davacı-taşıyıcının sorumluluğunu üstlenmesi sebebiyle poliçe limiti dahilinde oluşan taşınan ürünün zayi olması sebebiyle, davacı tarafça dava dışı ürün malikine yapılan ödeme sebebiyle oluşan zarardan davalının sorumlu olması gerektiğinden, bilirkişi raporuyla hesaplanan bu tazminatın ödeme tarihinden itibaren ve navlun tazminatı talebi yönünden de davalı sigorta şirketinin dava tarihinden itibaren, tarafların tacir olması, zararın ticari faaliyet kapsamında gerçekleşmesi nazara alındığında, işleyecek en yüksek ticari reeskont faizleriyle birlikte davalının sorumlu olması gerektiği sonucuna varılmakla, neticede aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle, 100.680,00 TL tazminatın 30.06.2015 tarihinden itibaren ve 80.500,00 TL navlun bedelinin ise dava tarihi olan 13.08.2015 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari reeskont faizleriyle birlikte davalıdan ( poliçe limiti dahilinde ) alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesinin 01.02.2021 tarihli tahsis şerhi ile; gerekçeli kararda, ” davalı: … SİGORTA A.Ş.” ifadesinin; “davalı: … SİGORTA A.Ş.” olarak tashihine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hasarın taşıyıcının önlemesine imkan olmayan bir durumdan ileri geldiğini, politik nedenlerle araç geçişine izin verilmemesi sonucu aracın sınırda beklemek zorunda kaldığını, dolayısıyla araçta bulunan emtiaların zarar gördüğünü, CMR konvansiyonu gereği taşıyıcı davacının sorumlu olmadığını, davalının poliçesine göre sorumluluğunun doğabilmesi için sigorta vadesi içerisinde CMR konvansiyonu, 2589641 sayılı CMR poliçesi, CMR Genel Şartları gereği sigortalının kendisi veya alt taşıyıcısı tarafından ücret karşılığı uluslararası taşıma olarak taşınmasını taahhüt ettiği mallara taşıyıcının kusurundan kaynaklanan zarar meydana gelmesi gerektiğini, dolayısıyla davacı taşıyıcının sorumlu olmadığı tazminatı ödediğini ve davalıdan talepte bulunamayacağını, aynı olayla ilgili Hatay 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/245 Esas sayılı dosyasında düzenlenen 21.02.2018 tarihli bilirkişi kurulu raporunda taşıyıcının sorumlu olmadığı dolayısıyla taşıyıcının sorumluluğunu teminat altına alan CMR sigortacısı müvekkil şirketin de sorumluluğunun doğmayacağının tespit edildiğini, eşyanın zayi olmasının taşıyıcının kendisinin kaçınmasına ve sonuçlarını önlemesine olanak bulunmayan bir halden kaynaklandığının belirtildiğini, bilirkişi raporunda taşımanın imkansız hale gelmesi halinde taşıyıcının CMR 12. maddesi uyarınca talimat istemesi gerektiği aksi takdirde sorumluluktan kurtulamayacağı ifade edilmiş ise de, taşıyıcının bizzat davacı olduğunu, talimat almamasının kendi kusurundan kaynaklandığını, kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağını, uyarınca talepte bulunamaz aksi takdirde kusur indirimi yapılması gerektiğini, davacı taşıyıcının talimat almaması ya da talimat istememesi nedeniyle CMR 17.2 maddesi hükmünden müvekkilinin yararlanamadığını, esasen davacının talep hakkı bulunmadığını, poliçenin eki niteliğindeki CMR sigortasının Genel Şartlarının 8.2.1.2 ve 8.2.1.6 . maddesine aykırı davranıldığını, taşıyıcılar için CMR- Sigortasının Genel Koşulları başlıklı genel şartlarının 8.2.1.2 maddesinde “ Hasarın /zararın önlenmesini ve azaltılmasını sağlayacaktır, üçüncü şahıslar karşısındaki olası hak taleplerinde bulunmayı sağlayacaktır, sigortacılara her türlü gerekli bilgiyi verecektir ve sigortacıların olası talimatlarına riayet edilecektir.” dendiğini, davacının kendisine iletilen ret yazısını talep sahibine göndermediğini, ayrıca ödenmemesi gereken bir talebi ödeyerek Genel Şartın ilgili maddesini ihlal ettiğini, taşıyıcılar için CMR Sigortasının Genel Koşulları başlıklı genel şartlarının 8.2.1.6 maddesinde “sigortalı, sigortacının izni/rizası olmadan herhangi bir sigorta veya rücu hakkını devir ve temlik etmeyecektir. “ düzenlemesi bulunduğunu, zarar sonrası müvekkili şirkete başvuruda bulunulmuş olup, yapılan değerlendirmede söz konusu zarardan taşıyıcı davacının sorumlu olmadığı, davacının ödeme yaptığı şahsın talep hakkı olmadığı ifade edilerek davacı sigortalıya talebi reddetmesi gerektiği ifade edilmesine rağmen, davacının dava dışı şahsa ödeme yaptığını, ödeme yapılmaması konusunda bilgi verilen dava dışı talep sahibine ödeme yaparak poliçe genel şartlarının ihlal edildiğini, navlun ücretine hükmedilmesinin de haksız olduğunu, poliçede böyle bir teminatın bulunmadığını, navlun ücretinin davacı taşıyıcının taşıma karşılığı aldığı ücret olup taşınan malların zarar görmesi nedeniyle, dava dışı firmaya iade edildiğini, bu durumda yapılamayan bir taşıma karşılığı davacı taşıyıcı lehine navlun ücretine hükmedilmesinin haksız olduğunu, söz konusu bedelin davacı tarafından dava dışı satıcı /adına taşıma yapılan firmadan talep edilmesi gerektiğini, ayrıca davacının aldığı ücreti dava dışı firmaya iade ettiğini, ticari reeskont faizine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu, CMR Konvansiyonu 27/1 maddesi uyarınca yıllık %5 faizin uygulanabileceğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, uluslararası taşıma sırasında oluşan hasar nedeniyle taşıyan tarafından taşıtana ödenen tazminatın CMR sigorta poliçesi kapsamında CMR sigortacısından rücuen tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı taraf, dava dışı gönderen-taşıtan … Tic. Ltd. Şti.’ne ait malların Suudi Arabistan ülkesine taşınması işini üstlendiğini, davalı ile aralarında … numaralı CMR sigorta poliçesi bulunduğunu, emtianın dört ayrı dorse ve çekici ile taşındığını, emtiaların 17.08.2014 ve 01-02-03.09.2014 tarihlerinde Antakya’dan yüklenerek Suudi Arabistan’a gönderildiğini, Ürdün hükumeti ile yaşanan diplomatik sorunlar nedeniyle araçların normal süreden fazla beklemek zorunda kaldığını, bu nedenle taşınan mallarda hasar meydana geldiğini, hasar nedeniyle davacı tarafından dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’ne 37.500,00 USD (100.680,00 TL) ödeme yapıldığını ve 29.000,00 USD olan araç navlun bedelinin poliçe kapsamında davalıdan talep edildiğini, ancak bu ödemenin ve navlun bedelinin davalıdan talep edilmesine rağmen ödenmediğini ileri sürerek, söz konusu bedellerin davalıdan rücuen tahsilini istemiş; davalı ise, CMR poliçesi gereğince ödeme yapılabilmesi için, taşıyıcı olan davacının taşıma işinde kusurlu olması gerektiğini, poliçenin, taşıyıcının kusurunu teminat altına aldığını, dava konusu taşımada, politik sebeplerle geçiş izni verilmemesinden dolayı önlenmesine imkan olmayan sebeplerle zararın meydana geldiğini, davacının dava dışı taşıtana aslında ödememesi gereken tazminatı ödediğini, yapılan ödemenin teminat dışı olduğunu savunmuştur. Taraflar arasında … numaralı ve 23.05.2014-23.05.2015 tarihleri arasında geçerli CMR sigorta poliçesi ile davacı sigortalının kendisi veya alt taşıyıcısı tarafından ücret karşılığı uluslararası taşıma yoluyla taşınması taahhüt edilen emtialara gelebilecek zararlar nedeniyle doğacak taleplerin, CMR Konvansiyonundan kaynaklanan sorumluluklar çerçevesinde teminat altına alındığı, poliçede, azami limitin her bir hasar başına 10.000,00 Euro olarak belirlendiği görülmektedir. Dosya kapsamının ve hükme esas alınan bilirkişi raporunun incelenmesinde; davacı taşıyıcı ile dava dışı firma arasında yapılan taşıma sözleşmeleri ile dava dışı firmaya ait yaş meyve ve sebze emtiasının, davacıya ait araçlarla Hatay ilinden, Suudi Arabistan’a taşınacığının, emtiaların 17/08/2014 ve 01-02-03/09/2014 tarihlerinde yüklenip, 9 gün sonunda alıcısına teslim edileceğinin, navlun ödemelerinin ise teslimat adresinde karşı tarafça yapılacağının belirtildiği, sözleşme kapsamında taşınan malların, araçların Ürdün-Suudi Arabistan sınır kapısından geçişine izin verilmeyerek 25 gün bekletildiği, akaryakıt olmadığından soğutucunun da çalışmadığı, bu sebeple emtiaların 25 gün sonra teslim adresine ulaştığı ve uzun süren taşıma nedeniyle hasara uğradıkları ve alıcısı tarafından kabul edilmediği, 9 gün olarak belirlenen taşıma süresinin dolmasına rağmen emtiaların teslim edilmediği gibi meydana gelen gecikme sebebiyle göndericiye bildirim yapılmadan sefere devam edildiği, emtiaların tamamen zayi olduğu, çürüme, küflenme olduğu, hasar sebebiyle davacı tarafından dava dışı firmaya 30.06.2015 tarihinde 37.500,00 USD ödeme yapıldığı anlaşılmıştır. Davacı tarafından eldeki davada, dava dışı firmaya yapılan 37.500,00 USD hasar ödemesi ile taşımanın yapıldığı dört araca ilişkin navlun bedeli olan 29.000,00 USD’nin talep edildiği görülmektedir. Dava konusu taşıma Antakya-Suudi Arabistan arasında yapılmakta olup taşımanın CMR Konvansiyonu’nun 1.maddesin uyarınca, CMR Konvansiyonu hükümlerine tabi olduğu görülmektedir. CMR’nin 17/1.maddesine göre, taşımacı, yükü teslim aldığı andan, teslim edinceye kadar, bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasardan sorumludur. 17/2.maddesinde ise, eğer kayıp, hasar veya gecikme istek sahibinin hatası veya ihmalinden, taşımacının hatasından değil de, istek sahibinin verdiği talimattan, yüke has bir kusurdan yahut da taşımacının önlemesine olanak bulunmayan durumlardan ileri gelmiş ise, taşımacının sorumlu olmayacağı düzenlenmiştir. Taşıyıcının anılan madde uyarınca sorumluluktan kurtulabilmesi için hasarın önlenmesine imkan bulunmayan bir halden meydana geldiğini kanıtlaması gerekir. Zira, taşıyıcının sorumluluğu ispat külfeti ters çevrilmiş bir kusur sorumluluğudur. Somut olayda, davalı vekilince her ne kadar taşıyan davacının kusuru olmadığı, hasarı önlemesi imkanı bulunmadığı ve talebin sigorta teminatı kapsamı dışında olduğu ileri sürülmüş ise de, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, taşınan emtiaların belirtildiği üzere 9 gün olarak belirlenen taşıma süresinin dolmasına rağmen teslim edilmediği, meydana gelen gecikme sebebiyle göndericiye bildirim yapılmadan sefere devam edildiği, soğutucu derecesinin +3 derece olacağına ilişkin gönderici talimatı bulunduğu, taşıma boyunca +3 derecede çalıştığını gösteren kayıt bulunmadığı, sürücü beyanında bir dorsede 6 gün, iki dorsede 16 gün, bir dorsede ise 10 gün soğutucunun çalışmadığını beyan ettiği, davacı taşıyanın yol güzergahına ilişkin tedbirleri almaması, soğutucunun yakıtının bitme ihtimalinin öngörülmemesi, gönderici talimat vermiş ise bu hususta malları teslim alırken bir ihtirazi kayıt ileri sürmemiş olması nedeniyle basiretli davranma yükümlülüğüne aykırı davrandığı kanaati bildirilmiş olup denetime elverişli bilirkişi raporu ve dosya kapsamı itibariyle somut olayda CMR Sigortası Genel Şartlarının ”Sigorta dışı hususlar” başlıklı 4.maddesi kapsamında bir durumun söz konusu olmadığı kanaatine varıldığından mahkemece ödenen bedelin poliçe sorumluluk sınırları kapsamında sigortacı davalıdan tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir Davalı vekili CMR Sigortası Genel Şartları’nın 8.maddesi kapsamında davacının yükümlülüklerini ihlal ettiğini ileri sürmüş ise de; davalı vekilinin belirttiği hususların 8.3.3 maddesi uyarınca rizikonun gerçekleşmesi, tespiti ve ödeme yükümlülüğünün tespiti ve kapsamı bakımından bir sebep teşkil etmemekte olup davalının ödeme yükümlülüğü devam ettiğinden bu istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Davalı vekili CMR Konvansiyonunun 12.maddesine atıf yaparak davacı taşıyanın taşıtandan talimat almayarak taşımaya devam etmesinin olayın CMR’nın 17/2 maddesi kapsamına girmesine engel olduğunu ileri sürmüştür. Davacı taşıyanın taşıtandan talimat almaması sebebiyle kusurlu olduğu kabul edilse dahi Genel Şartlar 4.maddesi teminat dışı hallerden olmadığından bu istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir. Davalı vekilince, aynı güzergahtaki taşımaya ikişkin bir başka dosyada alınan bilirkişi raporundaki tespitlerin aksi yönde olduğu, taşıyanın kusurunun bulunmadığı ileri sürülmüş ise de, her somut olayın kendi özelliklerine ve şartlarına göre değerlendirilmesi gerektiğinden bu yöndeki istinaf sebebi yerinde değildir. Kaldı ki emsal gösterilen söz konusu dava dosyasında UYAP üzerinden yapılan incelemede, Hatay 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/1615 Esas, 2023/ 396 Karar sayılı kararı ile taşıyıcının kusurlu olması sebebiyle teminat dışı hallerin söz konusu olmadığı belirtilerek davanın kabulüne karar verildiği, karara yönelik istinaf isteminin de reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Davalı vekili reeskont faizine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, CMR Konvansiyonunun 27.maddesine göre %5 faize hükmedilmesi gerektiğini istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür. Somut olayda davacı taraf, hasara ilişkin olarak dava dışı firmaya yaptığı 37.500,00 USD ödemenin kur karşılığı olan 100.680,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari reeskont faizi ile davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiş, mahkemece bu talep yönünden davanın kabulü ile 100.680,00 TL’nin ödeme tarihinden işleyecek en yüksek ticari reeskont faizi ile tahsiline karar verilmiştir. CMR Konvansiyonu’nun 27. maddesi gereğince talep edilebilecek %5’lik faiz oranı ancak tazminatın yabancı para üzerinden hüküm altına alındığı hallerde uygulanabilecek olup davacının talebi Türk Lirası olduğundan mahkemece TL alacağına göre temerrüt faizine hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Ancak 3095 sayılı Kanun’da “ticari reeskont faizi” adı altında bir faiz türü bulunmamaktadır. Anılan Kanun’un 2/2.maddesi uyarınca ticari işlerde temerrüt faizi, avans esasına göre belirlenen faizdir. Ancak avans faizi her zaman reeskont faizinden daha yüksek gerçekleşmektedir. Bu durumda mahkemenin hüküm altına aldığı faizin, Kanun’da ticari işler için öngörülen faiz miktarını geçmeyecek şekilde hüküm altına alınması uygun olacaktır. Davalı vekili, mahkemenin hüküm altına aldığı faiz oranını istinaf ettiğinden, HMK’nın 33. maddesi uyarınca kararın bu yönden düzeltilmesi gerekmiştir. Ancak, navlun ücreti, gerek taraflar arasında tanzim edilen CMR sigorta poliçesi gerekse de CMR Sigortası Genel Şartlarının 1.ve 3.maddesine göre sigorta teminatı kapsamında yer almadığından, mahkemece navlun ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Bu nedenlerle, davalı vekilinin istinaf sebepleri kısmen yerinde olduğundan, istinaf başvurusunun kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine ve neticede davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu
doğrultuda; 1-Davanın kısmen kabulü ile 100.680,00 TL tazminatın 30.06.2015 tarihinden itibaren işleyecek ve 3095 sayılı Kanun’un 2/2. maddesi uyarınca avans esasına göre belirlenecek temerrüt faizini geçmemek üzere hesaplanacak en yüksek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine 2-492 sayılı Yasa gereğince alınması gereken 6.877,45 TL harçtan, peşin alınan 3.094,11 TL harcın mahsubu ile geriye kalan 3.783,34 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına,3-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince taktir olunan 17.900,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,5-Davacı tarafından yapılan 27,70 TL başvurma harcı ve 3.094,11 TL peşin harç olmak üzere toplam 3.121,81 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,6-Davacı tarafından yapılan 2.400,00 TL bilirkişi ücreti, 475,20 TL tebligat-müzekkere gideri olmak üzere toplam 2.875,20 TL yargılama giderlerinin ret ve kabul oranına göre hesaplanan 1.597,72 TL’lik bölümünün davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 7-Kullanılmayan gider avanslarının, yatıran tarafa iadesine, 8-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden;a)Davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; peşin istinaf karar harcının ise talep hâlinde, ilk derece mahkemesince davalıya iadesine,b)Davalı tarafından harcanan 56,88 TL posta ve tebligat gideri ile 148,60 TL istinaf başvuru harç gideri toplamı olan 205,48‬ TL kanun yolu giderlerinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 9-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine dair; HMK’nın 3531.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.