Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/2113 E. 2023/1570 K. 11.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2113
KARAR NO: 2023/1570
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/10/2020
NUMARASI: 2017/386 E. – 2020/619 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; dava dışı borçlu şirket ile müvekkilinin arasında 4 adet ticari amaçlı taşıt kredi ve rehin sözleşmesi imzalandığını, davalının da bu krediyi müteselsil kefil olarak imzaladığını, kredinin geri ödenmemesi üzerine her kredi için hesap kat ihtarlarının borçlu şirkete ve davalıya keşide edildiğini, borcun ödenmediğini, bu sebeple dava dışı şirket ve davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takip başlatıldığını, rehinli araçların satışları yapıldıktan sonra ve dosya borcundan düşüldükten sonra kalan miktar üzerinden itirazın iptalinin talep edildiğini, araç satışlarından alınan ödemeler dışında borçlu tarafından ödeme yapılmadığını, müvekkilinin 60.153,75 TL alacağı bulunduğunu, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın 60.153,75 TL üzerinden iptaline ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; sözleşmede yer alan yazı ve imzanın müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını davanın haksız olduğunu savunarak, davanın reddi ile davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Dava, İİK’nun 67/1 maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır. Tekmil dosya kapsamında davalı kredi evraklarındaki imzanın kendisine ait olmadığını iddia etmiş ve iddiaları bilirkişilerce isbatlanmıştır.Bu durumda dosya kapsamında kredi evraklarında müteselsil kefil sıfatıyla imzası bulunan kişinin davalı olmadığı anlaşılmış ve davanın reddine karar verilmiş , kötüniyet tazminatının İİK 67/2 maddesinde düzenlenmiş olması, İİK’nın 67. maddesinin 2. fıkrası uyarınca alacaklının kötü niyet tazminatına mahkûm edilebilmesi için takibin haksız ve kötü niyetle yapılmış olması gerekeceği, alacaklının icra takibini kötü niyetli olarak yaptığı hususunun ise borçlu tarafından kanıtlanması gerektiği somut olayımızda ise davacının kötüniyetinin kanıtlanamadığı anlaşılmakla kötüniyet tazminatının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.” gerekçesiyle, davanın reddine, koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı ve davalı vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkil kurumdan kredi kullanırken huzurda imza alındığını, kimlik ibrazı olmadan işlem yapılmadığını, davalı tarafın da kimliğini ibraz ettiğini, huzurda imzalarının alındığını, ancak yasal takip aşamasında imzaların tarafına ait olmadığı yönünde itirazda bulunduğunu, mahkeme tüm bu hususları incelemeden hüküm tesis edildiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece verilen kararın kötüniyet tazminatına ilişkin taleplerinin reddedilmesi ve müvekkili yararına hükmolunan vekalet ücretinin AAÜT’ye uygun olarak belirlenmemesi sebepleriyle usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının dava konusu sözleşmelerin düzenlenmesi aşamasında sözleşmeye kefil sıfatıyla imza atan kişinin kimliğini bilmek ve denetlemekle yükümlü olduğunu, sözleşmelerde yer alan imzaların müvekkiline ait olmadığını bilebilecek durumda olduğunu, davaya ve takibe konu sözleşmelerdeki imzaların müvekkiline ait olmadığının belirlenmesi, davacı şirketin sahte imzalı sözleşmelere dayalı olarak icra takibi başlatması ve imza itirazına rağmen müvekkili aleyhine itirazın iptali davası açması hususları hep birlikte değerlendirildiğinde davacının kötüniyetli olduğunun açık olduğunu, bu sebeple İİK’nın 67. maddesi uyarınca kötüniyetli davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesi gerektiğini, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2018/1469 Esas, 2020/370 Karar sayılı ve 2015/14417 Esas, 2016/3748 Karar sayılı kararlarının da bu yönde olduğunu, AAÜT’nin 13/1.maddesi uyarınca tarifenin üçüncü kısmında gösterildiği şekilde nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken müvekkili lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taşıt kredisi ve rehin sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı ve davalı vekillerince, yasal süreleri içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya kapsamında bulunan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusu ile dava dışı asıl borçlu aleyhine 159.008,80 TL asıl alacak, 30,98 TL BSMV, 619,59 TL işlemiş faiz ve 968,00 TL masraf olmak üzere toplam 160.627,37 TL alacak yönünden 21.09.2016 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip dayanağı olarak ihtarname gösterildiği, ödeme emrinin 29.09.2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafından 06.10.2016 tarihinde süresinde verilen itiraz dilekçesi ile borcun tamamına ve ferilerine itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durduğu ve davanın bir yıllık yasal hak düşürücü sürede açıldığı anlaşılmıştır. Davacı banka ile dava dışı asıl borçlu şirket … Ltd. Şti. arasında 28.10.2015 ve 22.09.2015 tarihli, …,…,… ve … numaralı ticari amaçlı taşıt kredi ve rehin sözleşmesi imzalandığı, davalının da bu sözleşmelerde müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu, bu kapsamda asıl borçluya kredi kullandırılmasının kararlaştırıldığı görülmektedir. Davacı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde; Müteselsil kefil davalı tarafından sözleşmenin imzasına itiraz edilmesi üzerine mahkemece davalının imza örnekleri alınmış ve bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Grafoloji ve sahtecilik uzmanından alınan 23.11.2017 tarihli bilirkişi raporunda; 28.10.2015 tarihli ve … sayılı, yine 22.09.2015 tarihli ve …, …, … sayılı kredi sözleşmelerinde …’e izafe edilen müşteri ve kefil imzalarının, mevcut mukayese imzalarına kıyasla davalının eli mahsulü olmayan, adı geçenin hakiki imza modellerinden istifade edilmek suretiyle takliden husule getirilmiş imzalar oldukları kanaati bildirilmiştir. Adli Tıp Kurumu (ATK) Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesinin 17.07.2020 tarihli raporunda ise; 28.10.2015 tarihli ve … sayılı, yine 22.09.2015 tarihli ve …, …, … sayılı kredi sözleşmelerinin incelendiği, inceleme konusu bu belgelrde ”… San.ve Tic. Ltd. Şti.’nin kaşe izi üzerinde ve … adına atılı imzalar ile …’in mukayese imzaları arasında tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından sözkonusu imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla …’in eli ürünü olmadığı kanaati bildirilmiştir. Söz konusu bilirkişi raporu ve ATK raporu uyarınca davalının dava konusu sözleşmelerde kendisine ait olduğu iddia edilen imzaların davalının eli ürünü olmaması sebebiyle davalının takip ve dava konusu borçtan sorumluluğu bulunmadığı anlaşıldığından mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Bu nedenle davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir. Davalı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde; Davacı, dava değerini 60.153,75 TL göstererek itirazın iptalini talep etmiş, mahkemece davanın esas yönünden reddine karar verilmiştir. Değeri para olan veya para ile gösterilebilen davalarda karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’nin 13. maddesi uyarınca maktu ücretin altında kalmamak üzere dava değeri üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde maktu vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır. Öte yandan, İİK’nın 67/2. maddesi gereğince, alacaklının takibinde haksız ve kötü niyetli olduğunun belirlenmesi hâlinde, karşı tarafın talebi üzerine, hükmolunan alacağın % 20’sinden az olmamak üzere uygun bir tazminata karar verilebilecektir. Maddede de belirtildiği gibi, kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için alacaklının takibinin haksız olması ile birlikte kötü niyetli de olması gereklidir. Kötüniyet kavramının, somut olayın özelliklerine göre belirlenmesi gerekir. Somut olayda, dava konusu kredi sözleşmesinin düzenlenmesi aşamasında bu sözleşmeye kefil sıfatı ile imza atan kişilerin kimliklerini bilmek (ve denetlemek) sözleşmenin hâkim tarafı olan ve basiretli bir tacir gibi davranması gereken bankanın yükümlülüğünde olup, takip başlatan ve dava açan banka sözleşmede yer alan imzaların kime ait olduğunu bilebilecek durumdadır. Bu nedenle de alacaklı bankanın, sözleşmedeki sahte imzaya dayalı olarak davalı aleyhinde icra takibine başlaması ve imza itirazına rağmen itirazın iptali davasını açması, onun takipte haksız ve kötü niyetli olduğunu gösterir (Yargıtay HGK’nın 29.01.2014 tarihli ve 2013/19-469Esas, 2014/45 Karar, 29.04.2015 tarihli ve 2013/19-2006 Esas, 2015/1277 Karar sayılı kararları, Yargıtay 11.HD 07.10.2020 tarihli ve 2020/2423Esas, 2020/3904 Karar sayılı kararı, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 10.02.2020 2018/1469 Esas, 2020/37 Karar sayılı emsal kararları ). Bu nedenle, Mahkemece, davalı lehine İİK’nın 67/2. maddesi hükmü uyarınca kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekirken, bu talebin reddine karar verilmesi hukuka aykırı olmuştur. Açıklanan bu gerekçelerle,davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu hükmünün vekalet ücreti ve kötüniyet tazminatı yönünden düzeltilmek üzere kaldırılmasına, davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; A) Davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına; bakiye 215,45 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, B) Davalı vekilinin istinaf başvurusu yönünden:HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile vekalet ücreti ve kötü niyet tazminatı yönünden düzeltilmek üzere ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın REDDİNE,2-İİK’nın 67/2. maddesi uyarınca takdiren %20 oranında hesaplanan 12.030,75 TL kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 269,85 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 1.027,28 TL harçtan mahsubu ile artan 757,43 TL harcın talep hâlinde davacıya iadesine, 4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,5-Davacı yanca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 6-Davalı tarafça yapılan 135,2‬0 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7-HMK’nın 333. maddesi gereğince taraflarca tarafça yatırılan avanslardan arta kalan tutarların talep halinde iadesine, 8-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden:a)Davalı tarafça yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, 54,40 TL peşin istinaf karar harcının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince davalı tarafa iadesine,b)Davalı tarafça harcanan 148,60 TL istinaf başvuru harcı gideri ile ayrıntısı UYAP’ta kayıtlı 92,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 240,60 TL kanun yolu giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,c)İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından, istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,9-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,10-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.11.10.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava değerine göre karar kesindir.