Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/2109 E. 2021/858 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2109
KARAR NO : 2021/858
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 09/10/2020
NUMARASI: 2019/858 Esas – 2020/540 Karar
DAVA: Tapu İptali Ve Tescil
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda davanın mahkemenin görevsizliği nedeniyle reddine yönelik verilen karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirketler arasında toskana vadisi 3. Faz projesi adı altında 302 no’lu villanın satışı hakkında bakırköy … Noterliğinin 20/02/2018 tarih ve … yevmiye no’lu konut satış vaadi sözleşmesi imzalandığı, bağımsız bölümün yapı ruhsatının alınış tarihinin 22/07/2016 konutun teslim tarihininde haziran 2018 olarak kararlaştırıldığı, taşınmazın müvekkiline teslim edildiğini, sözleşmede kararlaştırılan taşınmaz satış bedeli 2.500.000,00 TL’nin bir kısmının … bankasından kredi kullanmak suretiyle satıcıya ödendiği, kaba işçilik için ödenen bu miktarın dışında ince işler için yüklü harcamalar yapıldığı, tapu masraflarının sözleşme şartalrına göre tamamlandığı, buna rağmen tapunun müvekkili adına tescilinin bugüne kadar gerçekleştirilmediğini, müvekkilin taşınmazı ticari amaçla almadığı, bu nedenle tüketici mahkemelerinde dava açıldığını, bu nedenlerle dava konusu bağımsız bölüm üzerine tedbir konulmasını, tapunun müvekkili adına kayıt ve tescilini, bu mümkün olmadığı takdirde ödenen bedelin, enflasyon oranları, üfe tüfe oranları, döviz kurlarındaki artış oranları, rayiç değerinden az olmamak üzere, taşınmazın dava tarihindeki değeri üzerinden dava tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı ….A.Ş. vekili savunmasında özetle; Görevli mahkemelerin Ticaret Mahkemeleri olduğunu, müvekkil şirketin diğer davalı … İle yapmış olduğu sözleşme çerçevesinde davacıya İstanbul İli, … İlçesi, … Köyünde Kaim, Tapuda … Ada, … Parsel olarak kayıtlı Villa Niteliğinde Olan 302 bağımsız bölümü satıp yer teslimini de yaptığını, ancak diğer davalı …’ın yarattığı haksız ve mesnetsiz muaraza nedeni ile tapu devir işlemini gerçekleştiremediğini, müvekkil şirketin üzerine düşen edimleri yerine getirdiğini, inşaatı bitirip davacı tarafa teslim ettiğini; davacı tarafın dava konusu villayı kullanmakta olduğundan, müvekkil aleyhine ileri sürülen davacı taleplerinin müvekkil şirket yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ….A.Ş. vekili savunmasında özetle; davacı ile müvekkili … A.Ş. arasında mülkiyetin devri talebine vücut verecek hiçbir hukukî işlem bulunmadığını, müvekkil …’ın satış vaadinden doğan satış bedeli alacağının doğumu ve muacceliyeti, …’ın devralacağı taşınmazları üçüncü şahıslara satıp satmamasından tamamen bağımsız olarak sözleşmede kesin vadelere bağlandığını, davacı tarafça müvekkil şirkete tek bir kuruşluk ödeme dahi yapılmadığını ve hiçbir sözleşme vs. imzalanmadığını, Müvekkili … ile davalılardan Arıkan arasında hiçbir suretle adi ortaklık, ortaklık ya da temsil ilişkisinin bulunmadığını, davanın reddini, müvekkilinin bu davadaki tescil ve tazminat taleplerine davalı sıfatıyla muhatap olmasının mümkün olmaması nedeniyle koşulları oluşmayan ve HMK. m. 389 ve 390/3 hükümlerine aykırı bulunan ihtiyatî tedbir kararına itirazlarının kabulü ile ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ EK KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesi 09/10/2020 tarihli 2019/858 Esas – 2020/540 Karar sayılı kararla,”…Somut olayda; davacı ile …. Sanayi ve Tic. A.Ş. arasında düzenlenen 20/02/2018 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde “bağımsız bölüm alıcı ve satıcıya ilişkin bilgiler” başlıklı 1. sayfasında taşınmazın türü villa olarak nitelendirildiği, bedele ilişkin bilgiler bölümünde de “konut bedeline ilişkin bilgiler” başlığı altında tüm vergiler dahil peşin fiyatının 2.500.000,00 TL olduğunun yazılı olduğu, bu haliyle sözleşmeye konu taşınmazın villa niteliğinde konut olduğu, davacının da dava dilekçesinde taşınmazı ticari ya da mesleki amaçla satın aldığı yönünde herhangi bir beyanının bulunmadığı gibi, aksine bu taşınmazı konut amaçlı alındığını beyan ettiği, bu itibarla davacının “tüketici” olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davaya bakmak görevi Tüketici Mahkemesine ait olup Bakırköy 2. Tüketici Mahkemesinin görevsizlik kararı hatalıdır.Açıklanan nedenlerle davacının davasının HMK 114/1-c maddesi kapsamında mahkememizin görevli olmaması sebebiyle HMK 115/2 maddesi gereğince usulden reddine karar verilerek, yargılama yapma yetki ve görevinin Türketici Mahkemesi olması sebebiyle dosyanın HMK 20. Maddesi kapsamında daha önce görevsizlik kararı veren Bakırköy 2. Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine, ancak mahkememiz ile Bakırköy 6. Tüketici Mahkemesi arasında görev uyuşmazlığı oluşması sebebiyle görev uyuşmazlığı sebebiyle dosyanın ilgili İstinaf Dairesi’ne gönderilmesine …” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Ttüzel kişi tacirin tüketici olamayacağı ve huzurdaki davanın ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği hususunda Yargıtay’ın emsal içtihatları ile hukuk doktrini tam bir ittifak içinde olduğunu, bu konuya ilişkin emsal nitelikteki Yargıtay 17.HD., 2016/18301 E., 2016/12036 K., 28.12.2016 T., Yargıtay 19. HD., 2015/10751 E., 2016/2252 K., 15.2.2016 T., Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2011/19-500 E. 2011/550 K. 21.9.2011 T., Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2010/14-358 E., 2010/353 K. 30.6.2010 T., Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2000/19-1255 E. 2000/1249 K. 11.10.2000 T., Yargıtay 11. HD. 2004/9717 E., 2005/6549 K., 21.6.2005 T.kararlarının ekli olduğunu, Ticaret hukuku ve tüketici hukuku doktrininde de bu hususta Prof. Dr…., Prof. Dr. …, Prof. Dr. …’in görüş birliği bulunduğunu ve görüşlerin dilekçe ekinde sunulduğunu, Müvekkili … ile davacı arasında 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun uyarınca tüketici mahkemelerinin görev alanına giren hiçbir tüketici işlemi veya davacıya yönelik hiçbir tüketici uygulaması bulunmadığını, davacının müvekkili … A.Ş.’den mülkiyetin kendisine devrini talep edebileceği ne bir sözleşme ne de lehine tescili sağlayacak bir yasa hükmü bulunduğunu, davacının kendisi lehine kişisel talep hakkı doğurabilecek nitelikteki hukukî ilişkisinin, müvekkili dışındaki diğer davalı … A.Ş. ile akdettiği Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi olduğunu, esasen davacı tarafından dava dilekçesi ekinde sunulan 20.02.2018 Tarihli Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi’nin taraflarına bakıldığında müvekkilinin iş bu sözleşmeye taraf olmadığı ve sözleşmenin diğer davalı Arıkan ile akdedildiğinin açıkça görüleceğini, Görüldüğü gibi, davacı ile … A.Ş. arasındaki sözleşme ilişkisinin tamamen dışında bulunan ve sadece arsa maliki sıfatını haiz bulunan müvekkili şirket ile davacı arasında tüketici hukukuna ve tüketicinin korunması hakkında kanuna dayalı hiçbir hukuki ilişki bulunmadığından, tüketici mahkemelerinin görevli olduğuna ilişkin ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptal tescil, olmadığı takdirde ödenen bedelin iadesi davasıdır.İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davaya bakmanın tüketici mahkemesinin görevinde olduğu gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı verilmiş, bu karara karşı davalı … AŞ vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.İstinaf incelemesi HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dava dosyasının Bakırköy 2 Tüketici Mahkemesinin 11.07.2019 tarih, 2019/751 Esas ve 2019/867 Karar sayılı kararıyla, taraflar arasındaki ilişkinin tüketici ilişkisi olmadığı, davacı ve davalının tüzel kişi olduğu gerekçesiyle davada Asliye Hukuk mahkemesinin görevli olacağı belirtilerek görevsizlik kararı verilmiş, kararın yasa yoluna başvurulmadan kesinleşmesi üzerine dava dosyası Bakırköy 7.Asliye Hukuk Mahkemesine tevzi edilmiş, Bakırköy 7 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/491 E 2019/443 K 30.09.2019 tarihli kararı ile, uyuşmazlığın TTK’nın 4. maddesine göre ticari dava niteliğinde olduğu, davanın ticaret mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden mahkemenin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde talep halinde dosyanın yetkili görevli Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, bu karar taraflarca istinaf edilmediğinden kesinleşmiştir. Bunun üzerine dava dosyası Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi olmuş, Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesince 2019/858 E 2020/540 K 09.10.2020 tarihli istinaf başvurusuna konu kararı ile yazılı gerekçe doğrultusunda davda tüketici mahkemesinin görevli olacağı belirtilerek, görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine, görev uyuşmazlığının nedeniyle dosyanın ilgili BAM dairesine gönderilmesine karar verilmiş, bu karara karşı davalı … vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.TTK nun 4(1). madde de her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava olduğu; 5(1) maddesinde ise aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesinin tüm ticari davalara bakmakla görevli olduğu düzenlenmiştir.TTK’nın 16.maddesi uyarınca, ticaret şirketleri tacir olup, bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Aynı Kanun’un 19/1.maddesi uyarınca, bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını, diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır. Dolayısıyla tüzel kişi tacirlerin, yani ticaret şirketlerinin, ticari iş karinesinin aksini iddia ve ispat etmelerine kanun izin vermemiştir. Bu nedenle, davacı tarafça, dava konusu taşınmazın konut vasfında olup, ticari amaçla alınmadığı yönündeki iddiası ispat edilemeyeceği gibi, bu durum davacıya tüketici sıfatını vermez. Bu itibarla davacının tüketici olarak kabulü mümkün değildir.Bu durumda uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, tacir olan tarafların ticari işletmelerinden kaynaklanan davanın TTK’nın 4.maddesi kapsamına giren nispi ticari dava olup, asliye ticaret mahkemeleri görevli olduğundan, ilk derece mahkemesince verilen görevsizlik kararı yerinde değildir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.3 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak dosyanın Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.a.3. maddesi uyarınca, kararı veren İlk Derece Mahkemesinin görevli olmasına rağmen görevsizlik kararı verdiği anlaşıldığından, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,3-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf başvurusu için yapılan harç ve yargılama giderlerinin, esas hükümle birlikte, ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair;HMK’nın 353/1.a.3 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 24.06.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.