Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/2108 E. 2021/144 K. 04.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2108
KARAR NO: 2021/144
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 13/11/2020
NUMARASI: 2019/454 Esas
DAVA: Şirket Ortaklığından Çıkma
Taraflar arasındaki şirket ortaklığından çıkma istemli davanın yapılan yargılama sırasında ihtiyati tedbir isteminin reddine ilişkin ara karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu görülmekle, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ Davacı vekili talep dilekçesinde özetle; Müvekkilinin şirket ortağı olması sebebi ile yasaların yüklediği hukuki ve cezai sorumluluklarının doğmaması için borç ve yükümlülüklerinin dondurulması yönünde de tedbir kararı verilmesine, bu kapsamda; Müvekkilinin 4458 sayılı Gümrük Kanununun 229/2 maddesinde geçen, “gümrük müşaviri ve gümrük müşavir yardımcısı birden fazla tüzel kişiliğe ortak olamaz” şeklindeki hükümle ilgili yükümlülüklerin dondurulmasına ve dava süresince davalı şirkette iş yapamayacağı ve mezkur kanun hükmü nedeniyle kendi işini yapamayacağı ve bu durumun müvekkilinin ekonomik mahvına sebebiyet vereceği gözetilerek, müvekkilinin dava süresince tedbiren kendi adına iş yapabilmesine ve davalı şirketten bağımsız olarak gümrük müşavirliği yapabilmesine, davanın kesinleşmesine kadar geçerli olmak üzere, ilerde davanın kazanılması durumunda kararın icrasının imkânsızlaşmaması için davalı şirket malvarlığı üzerine bila bedel ile tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 13/11/2020 tarihli ara kararında, “…Somut olayda davacı vekili; Müvekkilinin şirket ortağı olması sebebi ile yasaların yüklediği hukuki ve cezai sorumluluklarının doğmaması için borç ve yükümlülüklerinin dondurulması yönünde de tedbir kararı verilmesine, bu kapsamda; Müvekkilinin 4458 sayılı Gümrük Kanununun 229/2 maddesinde geçen, “gümrük müşaviri ve gümrük müşavir yardımcısı birden fazla tüzel kişiliğe ortak olamaz” şeklindeki hükümle ilgili yükümlülüklerin dondurulmasına ve dava süresince davalı şirkette iş yapamayacağı ve mezkur kanun hükmü nedeniyle kendi işini yapamayacağı ve bu durumun müvekkilinin ekonomik mahvına sebebiyet vereceği gözetilerek, müvekkilinin dava süresince tedbiren kendi adına iş yapabilmesine ve davalı şirketten bağımsız olarak gümrük müşavirliği yapabilmesine, davanın kesinleşmesine kadar geçerli olmak üzere, ilerde davanın kazanılması durumunda kararın icrasının imkânsızlaşmaması için davalı şirket malvarlığı üzerine bila bedel ile tedbir konulmasına karar verilmesini talep ettiği anlaşılmış…” tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Evveliyatla mevcut durumda meydana gelen değişmenin hakkın elde edilmesini önemli ölçüde zorlaştırması halinde ihtiyati tedbir kararı verileceği konusunda şüphe bulunmadığını, nitekim bu kapsamda mevcut durumda meydana gelen yeni değişmeler de dikkate alınarak ilk derece mahkemesinden ihtiyati tedbir talebinde bulunulduğunu, ancak ilk derece mahkemesinin kararında bu kapsamda yer alan beyanlar dikkate alınmaksızın hatalı bir şekilde ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verildiğini, Müvekkilinin ortaklıktan çıkmakta haklı sebepleri bulunduğunu, sadece kar payı dağıtımının uzun yıllardır yapılmıyor olmasının dahi yeterli görülmesi gerektiğini, Ancak müvekkilinin, işbu ortaklık ilişkisini devam ettirmesinin kendisinden beklenemeyecek, haklı sebepleri bulunduğunu, nitekim müvekkilin yaklaşık 8 senedir devam eden ortaklık sürecinde, son birkaç senedir, diğer ortakların baskı ve yıldırma politikalarına maruz kaldığını, Gümrük Müşavirliği Kanunu’nun 229/2.maddesi uyarınca, bir gümrük müşavirinin birden fazla şirkete ortak olmasının yasak olduğunu, bu nedenle ortaklıktan ayrılmak isteyen müvekkilinin, yargılama süresince başka bir şirkete ortak olabilmesinin, kendi şirketini kurabilmesi ve ekonomik özgürlüğüne kavuşabilmesi için, bu konuda tedbir kararı verilmesi gerektiğini, ayrıca talep edilen bu tedbir kararının niteliği de değerlendirildiğinde, böyle bir kararın verilmesinin davalıya herhangi bir zararının dokunmayacağının da açık olduğunu, Tedbir taleplerinin HMK’nın 389.maddesi ile düzenlenen genel hükümden ziyade TTK’nın 638/2.maddesi ile düzenlenen özel hükme göre değerlendirilmesi gerektiğini, ilk derece mahkemesinin aksi yöndeki değerlendirmesinin doğru olmadığını, Nitekim davanın konusunun limited şirkette ortaklıktan çıkma olup, Ticaret Kanununda bu konunun 638. maddede düzenlendiğini, aynı maddenin 2. fıkrasında ise limited şirketlerde ortaklıktan çıkma davasında verilecek tedbir kararının hüküm altına alındığını, dolayısıyla somut olayla doğrudan bağlantılı bir tedbir düzenlemesi olmasına rağmen tedbir talebinin sadece HMK’nın 389’daki genel hükme göre değerlendirilmesinin doğru olmadığını ve hatalı bir sonuca yöneltildiğini belirterek, Yukarıda açıklanan nedenlerle Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/454 E. sayılı dosyasında 13.11.2020 tarihli ara kararı ile verilen tedbir talebinin reddine dair kararın kaldırılmasına ve talepleri gibi karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE İstinaf incelemesine konu talep, TTK’nın 638 ve HMK’nın 389 vd maddelerine göre ihtiyati tedbire ilişkindir. Davacı tarafından davalı aleyhine açılan ortaklıktan çıkma, olmadığı takdirde şirtekin fesih ve tasfiyesi istemli açılan dava içinde talep edilen ihtiyati tedbirin mahkemece yazılı gerekçe ile reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davada esasa ilişkin talep, TTK’nın 638. maddesi uyarınca haklı sebeplerle şirket ortaklığından çıkma veya şirketin fesih ve tasfiyesine ilişkindir. TTK’nın 638/2. maddesinde, ”Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.” düzenlenmiştir. Ancak hangi tedbirlere başvuralacağı özel olarak belirlenmemiştir. Bu özel tedbir hükmünün, HMK’nın 389 vd maddeleriyle birlikte uygulanması gerekir. HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. ” Aynı Kanun’un 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. İhtiyati tedbir yasada geçici hukuki korumalardan olup, Kanun hükmü, tedbir talep edenin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunu düzenlemiştir. Dosya kapsamı ve ihtiyati tedbir talebinin reddine dair kararın verildiği tarih itibariyle davalının istinafa cevap dilekçesindeki savunma sebepleri de gözetildiğinde, davacının davada haklılığı yönünde yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmemiştir. Kaldı ki mahkemece değişen delil durumuna göre talep halinde her zaman tedbir talebi yönünden karar da verilebilecektir. Bu sebeple ilk derece mahkemesince verilen red kararı isabetli olduğundan davacının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın353/1.b.1.maddesi uyarınca esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. ve 392/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 04.02.2021
KANUN YOLU:HMK’nun 362/1-f ve 391/son maddeleri gereğince kesin karardır.