Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/2097 E. 2021/146 K. 04.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2097
KARAR NO: 2021/146
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2018/358 D.İş – 2018/354 Karar
KARAR TARİHİ: 22/10/2020
DAVA: İhtiyati Haciz
Taraflar arasındaki ihtiyati haciz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı ihtiyati hacze 3. Kişilerce yöneltilen itirazın reddine ilişkin verilen karara karşı, ihtiyati hacze itiraz edenler vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ Talep eden alacaklı vekili ihtiyati haciz talep dilekçesinde özetle; 31/03/2016 düzenleme tarihli 31/08/2016 vadeli 500.000,00-TL, 31/03/2016 düzenleme tarihli 30/09/2016 vadeli 500.000,00 TL,31/03/2016 düzenleme tarihli 31/10/2016 vadeli 500.000,00TL, 31/03/2016 düzenleme tarihli 30/11/2016 vadeli 500.000,00TL, 31/03/2016 düzenleme tarihli 31/12/2016 vadeli 500.000,00TL tutarılı senet asılları nedeniyle borçluların bir ödeme yapmadıklarını, borçluların muvazaalı satışlarla mal kaçırma hazırlığı içinde olduğunu belirterek, borçluların menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının borca yeter miktarının ihtiyaten haczine, masraf ve vekalet ücretinin borçlulara tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 12/09/2018 tarihli kararda; İİK’nın 257/1. maddesi gereğince alacaklının 2.500.000,00TL tutarındaki alacağının tahsilini sağlamak için borçluların borca yetecek miktardaki menkul, gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine, borçlu ile üçüncü kişilerin uğrayabileceği muhtemel zararlar karşılığı takdiren %15 oranında teminat alınmasına karar verilmiştir. Bu karara karşı, ihtiyati hacze itiraz eden üçünçü kişiler vekillerince verilen itiraz dilekçesinde özetle; ihtiyati haciz isteyen …’in 11/09/2018 tarihinde mahkemeye müracaat ederek toplam 2.500.000,00TL tutarlı emre muharrer senetlere dayanarak 11/09/2018 tarihinde mahkemeden …, …, … A.Ş. aleyhine ihtiyati haciz talebinde bulunduğunu ve ihtiyati haciz kararı alındığını, alınan ihtiyati haciz kararının İİK’nın 257. maddesi hükmüne aykırı olduğunu, mahkemeden ancak vadesi gelen bir senet için ihtiyati haciz talebinde bulunulabilecekken vadesi gelmeyen senetler için de ihtiyati haciz kararı alındığını, TAKBİS mal varlığı sorgusu ile borçlulardan …’in sahibi bulunduğu ve üzerine kayıtlı olan 24 adet gayrimenkullerin tüm ayrıntıları ile yine TAKBİS listesinde belirtildiği üzere borçlulardan …’in sahibi bulunduğu ve üzerine kayıtlı olan toplam 35 adet gayrimenkullerin listesi ile yine borçlulardan … AŞ’nin sahibi bulunduğu toplam sekiz aracın bulunduğuna dair yazıda bunların üzerine bu dosya üzerinden ihtiyati haciz ve mahrumiyet konduğunu icraya cevaben bildirdiğini, İstanbul Ticaret Odası tarafından icraya cevaben gönderilen yazı ile borçlulardan … ve …’in … Ltd. Şti.’ndeki hisseleri üzerine 2.500.000,00 TL için ihtiyati haciz konulduğunun bildirildiğini, 14/09/2019 tarihli haciz tutanağı ile borçlular …, … ve … Anonim Şirketi’nin Yeşilköy’deki ofislerine gidilerek borçluların beyanı ile takibe, icraya, borca itirazları olmadığı ve senetlerdeki imzaların kendilerine ait olduğunu beyan ederek teminatın iadesine muvafakat ettiklerini bildirdikleri yazılarak alacaklı vekili tarafından hiçbir haciz yapılmadan mekanın terk edildiğini, bunun üzerine alacaklı vekilinin teminatın iadesini talep ettiğini ve mahkemeden bu yönde karar aldığını belirterek, gerçekte var olmadığı halde muvazalı ve danışıklı olarak yaptırılan borç, alacak ilişkisi ile kendilerini borçlandırmak suretiyle sırf hissedarı bulundukları … Ltd. Şti.’ndeki ortaklık paylarını icra kanalı ile sattırmak ve böylece şirketi ve şirketin diğer hissedarlarını zarara sokmak amacıyla yasaya aykırı olarak kendisi aleyhine aldırdığı ihtiyati haciz kararından rücu edilmesini, bu karara dayanak şirket hissesinin satışı amacıyla yaptırdığı icra takip işlemlerinin kıymet taktiri raporu da dahil olmak üzere iptalini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 22/10/2020 tarihli, 2018/358 D.İş – 2018/354 Karar sayılı dosyası üzerinden verilen ara kararında, “…Dosya kapsamı ve itiraz dilekçeleri uyarınca itiraz eden … yönünden ihtiyati haczi öğrenme tarihinin 21/03/2019 olduğu, işbu ihtiyati hacze 7 gün içinde itiraz edilmediği anlaşılmış olmakla … Yapı yönünden süre yönünden itirazın reddi gerekmektedir. Diğer itiraz edenlerin itirazlarına ilişkin yapılan incelemede ise; ihtiyati haciz müessesesine itiraz İİK nun 265. Maddesinde düzenlenmiş olup; “… ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı…itiraz edilebilir. Mahkeme gösterilen sebeplere hasren tetkikat yaparak itirazı kabul veya reddeder. Bu hüküm uyarınca, itiraz edenlerin söz konusu kambiyo senedinin borçlu ve alacaklı tarafından muvazaalı olarak düzenlendiği itirazının kanunda sayılan itiraz sebeplerinden olmadığı gibi bu itirazların yargılamayı gerektirdiği, dolayısıyla mahkememizce bu hususun incelenmesinin ve bu iddianın dinlenmesinin mümkün olmadığı anlaşıldığından…” gerekçesiyle ihtiyati hacze itiraz edenlerin itirazının reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı ihtiyati hacze itiraz edenler vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati hacze itiraz edenler vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesinin İİK’nın 258.maddesinin emredici hükümlerine aykırı olraak hatalı bir karar verdiğini, Oysa ki alacaklı vekilinin ihtiyati haciz kararı almak için mahkemeye sunduğu 5 yaprak el yazısı belgenin hukuken ve kanunen değerlendirilmesi yapıldığında; TTK 778. maddesinde poliçe gibi bonoya da uygulanacak hükümler zikredilmiş olup, madde 778/1-c bendinde ödeme hakkında TTK 708 ila 712 maddeleriyle, yine Madde 778/1-d bendinde ödememe halinde başvurma haklarını da TTK 713. İla 727. Maddelerindeki hükümlerin, bonolar hakkında da geçerli olduğunun belirtildiğini, keza ödememe hakkında başvurma hakları bölümünde “Protesto” başlığı altında süreler ve şartlarım düzenleyen 714. maddede “Ödememenin, ödememe protestosu denilen resmi bir belge ile belirlenmesi zorunludur.” hükmünü koyduktan sonra bunun şekli ile ilgili hususu düzenleyen ve noterlikçe düzenlenmesini emreden TTK 715. Maddesinde “Protestonun 716. Maddede belirtilen sekil ve surette Noterlikçe düzenlenmesi gerekir.” denildiğini, Keza Protesto belgesi başlığını taşıyan TTK 717. Maddesinde “Protesto ayrì bir belge halinde düzenlenerek poliçeye bağlanır.” hükmünü koyduğunu, birden fazla kişiye karşı düzenlenen protesto ile ilgili hükmü TTK 719. Maddesinde koyduğunu, Bu Kanun hükümleri davaya uyarlandığında şayet alacak gerçek bir alacak olsa idi alacaklı vekilinin aynı kalemle aynı kişiler tarafından güya 2016 yılında düzenlenmiş herbiri tek yaprak beş tane senet yaprağının 2 sene süreyle arada hiçbir işlem yapmadan 2018 yılında ihtiyati haciz talebinde bulunurken talebinin dayanağı olarak dosyaya ibraz ettiği 5 tane yaprak dışında emre muharrer senet- bono vasfında yasanın öngördüğü hiçbir protesto evrakını ve borçluları temerrüde düşüren ihtarnameleri veya temerrüt ile ilgili hiçbir evrakı dosyaya ibraz etmediğini, çünkü bu borç senetleri aynı kalemden tek defada danışıklı olarak sonradan tanzim edildiğini, senetlerin vadesi 2016 yılı olduğunu, alacaklının iyi niyetli olduğunu bilfarz düşünsek bile alacağını 2 yıl süreyle almak için hiçbir Yasal imkanı kullanmaması hayatın normal akışına aykırı olduğunu, Bu yönden de bu alacak senetleri gerçeğe dayanmayan şeklen tanzim edilmiş senetler olduğunu, Yukarda Yasa maddeleri ile arz edilen ve yine yasada belirtilen Yasal şartların hiçbirisinin mahkemeye ibraz edilen senetlerde bulunmaması ve anılan senetlerin protesto ettirilmemiş olması sebebiyle mahkeme tarafından bir günde (yani bugün müracaat edip, ertesi gün hemen) ihtiyati haciz kararı verilmemesi gerektiğini, bu hususuh dahi ihtiyati haciz kararının Kanuna aykırı olarak verildiğini ve iptal edilmesi gerektiğini açıkça kanıtladığını, Nitekim ihtiyati haciz kararını icraya koyduktan sonra gerek ilgili Tapulardan icra dosyasına gönderilen cevabi ihtiyati haciz yazılarında TAKBİS malvarlığı sorgusu ile borçlulardan …’in sahibi bulunduğu ve üzerine kayıtlı olan 24 adet gayri menkullerin tüm ayrıntıları ile listesi ve yine ekte sunulan TAKBİS listesinde belirtildiği üzere borçlulardan …’in sahibi bulunduğu ve üzerine kayıtlı olan toplam 35 adet gayri menkullerin listesi (ki 2 borçlunun üzerine kayıtlı gayri menkullerin toplamı 59 adet olup, onbinlerce dönümü kapsamaktadır.) ile yine borçlulardan … A.Ş.’nin sahibi toplam sekiz aracın bulunduğuna dair yazıda bunların üzerine bu dosya üzerinden ihtiyati haciz ve mahrumiyet konduğu icraya cevaben bildirildiğini, Diğer yandan davalı Alacaklı … vekili tarafından mahkemeye ibraz edilen ve ihtiyati haciz konusu yapılan Borç Senetlerinde (Bonolarda) borçlular …, … ve … A.Ş., alacaklı ise … adlı kişi olduğunu, senetlerin vadesi 5 senette de aynı yani 2016 tarihi olduğunu, oysaki mahkemenin talep edilen ihtiyati haciz talebi ise 2018 tarihli olduğunu, alacaklının ihtiyati haciz talebinde “Borçluların muvazaa yoluyla ma kaçırdıklarını öğrendiklerini” söylediğini, bu beyan gerçekten doğru ise alacaklı mal kaçırdıklarını öğrendiği ve 2016 yılında var olduğunu söylediği 2.500.000 TL alacağının tahsili için neden 2 yıl beklemiş ve muvazaa yoluyla mal kaçırdıklarını öğrendikleri borçlular hakkında hiçbir yasal işlem yapmadığını, Kanunen alacağını tahsil yoluna gitmemiş ve bu kadar büyük bir parayı 2 yıl süreyle beklettiğini, bu durum hayatın gerçeklerine tümüyle aykırı olduğunu, zira kimse kimsede muvazaa yoluyla mal kaçırdıklarını, kendilerine ait mallarını muvazaalı satışlar ile üçüncü kişilere devrettiklerini öğrendikleri halde böyle büyük bir parayı 2 yıl süreyle hiçbir talepte bulunmadan ve Yasal işlemde de bulunmadan bırakmayacağını, bu durumun dahi taraflar arasındaki var olduğu iddia edilen Borç/Alacak ilişkisinin mahkemeden ihtiyati haciz kararı almak için ibraz edilen ve sonradan tek defada aynı kalemle aynı kişi tarafından yazıldığı belli olan bu 5 yapraklık senetlerin gerçek bir alacağa dayanmadığını ve mahkemenin yanıltılarak ihtiyati haciz kararı alındığını kanıtladığı için ihtiyati haciz kararının iptal edilerek kaldırılmasını istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE İstem, bonolara dayalı verilen ihtiyati haciz kararına 3. kişinin itirazına ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile itiraz eden şirket yönünden itirazın süresinde yapılmadığı, diğer itiraz edenlerin itirazlarının İİK 265 maddesi kapsamında kanunda sayılan ihtiyati hacize itiraz nedenlerinden olmadığı gerekçesiyle ihtiyati hacze itirazın reddine karar verilmiş, karara karşı itiraz edenler vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi HMK 355 maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Mahkemece bonoya dayalı talep edilen ihtiyati haciz talebinin kabul edilerek ihtiyati haciz kararı verildiği, karara karşı menfaati ihlal edildiğini ileri süren 3. Kişi … Tic. Ltd. Şti. Ortakları tarafından İhtiyati haciz kararına itiraz yöneltildiği anlaşılmaktadır. İİK 265/2 maddesindeki düzenleme uyarınca ” menfaati ihlal edilen üçüncü kişiler de ihtiyati haczi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde ihtiyati haczin dayandığı sebeplere veya teminata itiraz edebilirler.” Yapılan itirazın incelenmesi usulü İİK’nun 265. maddesinde düzenlenmiş olup, anılan maddenin 4. fıkrasında, mahkemenin itiraz üzerine iki tarafı davet edip gelenleri dinledikten sonra itirazı varit görürse kararını değiştirip veya kaldırabileceği, iki taraf da gelmezse evrak üzerinde inceleme yaparak karar verebileceği belirtilmiş olup, dairemizin önceki kararı doğrultusunda itirazın duruşma açılarak değerlendirildiği anlaşılmıştır. Davalı şirket yönünden ihtiyati haciz kararının 21.03.2019 tarihinde şirket hacize gelinerek borçluların şirket hisselerinin haciz işlemine tabi tutularak pay defterine işlendiği itiraz edenler vekilinin 26.09.2019 tarihli dilekçesi içeriği ile sabit olmakla, şirket yönünden ihtiyati hacize itirazın süresinde yapılmadığı gerekçesiyle ihtiyati hacize itirazın reddi kararı isabetlidir. İtiraz dilekçesinde ileri sürülen bononun borçluları tarafından muvazaalı ve danışıklı olarak borçlanıldığı yönündeki ve diğer itiraz sebeplerinin ise İİK 265 maddesi kapsamında ihtiyati hacize itiraz aşamasında değerlendirilebilecek sebepler olmayıp, açılacak esasa ilişkin dava kapsamında değerlendirilebileceğinden, bu yönde verilen ilk derece mahkemesi kararı da isabetli olup, HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca itirazı edenler vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şkeilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İtiraz eden 3. kişiler vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca reddine, 2-İtiraz eden 3. kişiler tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-İtiraz eden 3. kişiler tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 04.02.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca karar kesindir.