Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/2096 E. 2021/140 K. 04.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2096
KARAR NO : 2021/140
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23.10.2020 tarihli ara karar
NUMARASI : 2020/214
DAVANIN KONUSU: Tespit ve pay defterine tescil- İhtiyati tedbir
Taraflar arasında görülen tespit davasında, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin ilk derece mahkemesince reddine dair ara karara karşı, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; davalı şirketin 18/02/2008 tarihinde limited şirket olarak kurulduğunu, daha sonra anonim şirkete dönüştürüldüğünü, davalı gerçek kişilerin davalı şirkette % 50’şer pay sahibi olduklarını, müvekkilinin davalı şirket namına yazılı ilmühaberlere bağlı olan beheri 25 TL değerinde 6.000 adet paydan oluşan 150.000 TL değerindeki hisselerini …’den 17/10/2017 tarihinde devir ve temlik aldığını, müvekkilinin …’den pay devri sözleşmesiyle cirolanmış ilmühaberlerin zilyetliğini almak suretiyle devraldığı payların davalı … tarafından kendi adına tescil ve ilan ettirildiğini, …’nin daha önceden müvekkiline devrettiği payları 18/11/2017 tarihli hisse devir sözleşmesi ile …’ya devrettiğini, ilmühaberlerin ziyetliğini devralmayan davalı …’nın davalı şirketin % 50 hisselerinin maliki olmadığını belirterek, davalı şirketin İstanbul İli, … İlçesi, … Mah. ,… pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmazın satış ve ayni hakla kısıtlanmasının önlenmesi yönünde HMK’nın 389. maddesi gereğince ihtiyati tedbir yoluyla taşınmaz üzerine tedbir şerhi konulmasına, davalı …’nın davalı şirketteki temsil ve ilzam yetkilerinin tamamen kaldırılmasına ve TTK’nın 235/f.1 maddesi uyarınca davalı şirkete yönetim kayyumu atanmasına, talebin kabul olmaması halinde şirket mal varlığının özellikle tek malı olan gayrimenkulün satışının veya ayni hakla sınırlanmasının önlenmesi ve şirketin borçlandırıcı işlemler yapmaması için davalı …’nın şirketi temsil ve ilzam yetkisinin sınırlandırılması yönünde tedbir kararı verilmesine, davalı şirketin % 50 hissesinin üçüncü kişilere devir ve tescilinin engellenmesi ile her türlü borçlandırıcı muameleye tabi tutulmamasının önlenmesine ve esasa yönünden davanın kabulü ile nama yazılı ilmuhabere bağlı olan altı bin adet payın davacıya ait olduğunun tespitine ve pay defterine tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu payları davacıya 17.10.2017 tarihli devir temlik beyannamesi ile ilmühaberleri cirolamak ve zilyetliğini de geçirmek suretiyle devrettiğini, diğer davalının davacı ile anlaşarak tüm payları kendi üzerine geçireceğine yönelik beyanına müvekkilinin itibar ettiğini, bunun sonucunda müvekkili ile davacının 18.11.2017 tarihli sözleşmeyi akdetmiş olduğunu, ancak davalı …’nın davacı ile anlaşma yoluna gitmeyerek esasen davacıya ait payları da kendi üzerine tescil ettirdiğini, yine bu süreçte şirketi temsil ve ilzam yetkisini dahi kötüye kullanarak şirket defterini dahi imha ettiğini belirterek, müvekkili hakkında açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının 17.10.2017 tarihinde devraldığını iddia ettiği payların pay defterine kaydı hususunda şirkete dahi başvurmadan payın devredildiğini iddia ettiği tarihten yaklaşık iki buçuk yıl sonra eldeki davayı açtığını, dolayısıyla esasen dava açmakta hukuki yararının olmadığını, davacının kendisine ait olduğunu iddia ettiği payları satın almak için dava açılışından kısa bir süre önce müvekkili ile anlaşmaya çalıştığını, 21.11.2019 tarihli sözleşme ile müvekkilinin uhdesindeki payların davacının oğlu … devrine ilişkin hususların düzenlenmiş olduğu, devrin gerçekleşmesinden sonra yapılması planlanan olağanüstü genel kurul toplantısına katılanlara ilişkin hazirun cetveli taslağında … da adının yazılı olduğunun görüleceğini, yine Murat Aksoy’un kendisine dava konusu edilen payların devri karşılığı İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasındaki şirkete ait borcun ödeneceği taahhüdünde bulunmuş olduğunu, …’nin davacı lehine düzenlediği bir senet olduğunu ve bu borcun …’nin dava konusu şirketteki hisselerinin davacıya devri ile sona ereceğinin … ve davacı arasında kararlaştırıldığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 21/10/2020 tarihli dilekçesinde ve özetle; dosyada gelinen durum, davalılarca verilen cevap dilekçeleri, Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinden 07.10.2020 tarihinde celp edilen 2018/311 E. sayılı dosya kapsamı ve pay defterinin basiretsizlikle imha edildiğine dair karar, 25.11.2020 tarihi itibariyle davalının imza yetkilerinin süresinin bitecek olması ve tek başına alacağı kararla imza yetkilerini yenileme ihtimalinin bulunması ve sair mevcut delil durumu dikkate alınarak şirket mal varlığının özellikle tek malı olan gayrimenkulün satışının veya ayni bir hakla sınırlanmasının önlenmesi ve şirketin borçlandırıcı işlemler yapamaması için davalı …’nın davalı şirketi temsil ve ilzam yetkisinin sınırlandırılması yönünde tedbir kararı verilmesi gerektiğini belirterek 12.05.2020 tarihinde verilen karar sonrasında değişen delil durumu dikkate alınarak; davalı …’nın temsil ve ilzam yetkilerinin tedbiren sınırlandırılması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 23.10.2020 tarihli ara kararıyla; ” … Yukarıda izah edildiği üzere eldeki dava; davacının, zilyetliğinde bulunan nama yazılı muvakkat ilmuhaberler ile devir ve ferağ sözleşmesine dayalı olarak davalı şirkete %50 pay ile ortak olduğunun tespiti ve sicile tescili istemine ilişkin olup, davalı şirkete ait taşınmaz, yahut davalı şirketin kötü yönetildiği iddiaları uyuşmazlığın konusunu teşkil etmemektedir. Nitekim davacının davalı şirket ortağı olup olmadığı dahi yapılacak yargılama sonucunda verilecek hükümle tespit edilecektir. Davacı vekilinin davalı …’nın davalı şirketin temsil ve ilzam yetkisinin sınırlandırılmasına yönelik tedbir talebinin reddine dair mahkememizce verilen 08/07/2020 tarihli ara kararın değiştirilmesini gerektirir yeni durum oluşmadığından…” gerekçesiyle, davacı vekilinin tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.Bu ara karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: Önceki beyanlarını tekrarla; Dava konusu payların tedavülüyle ilgili herhangi bir uyuşmazlık olmadığını, müvekkilinin haklı zilyet ve devralan olduğunu, Davalı …’in davalı şirketin pay defterini imha ettiği hususunda Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/311 E. sayılı dosyasının delil niteliğinde olduğunu, davalı …’ın şirketi kendi istekleri doğrultusunda kötü niyetle yönettiğini,Davalı …’ın müvekkilin paylarını tescil etmediğini, diğer davalı …’le birlikte davranarak yönetim kurulu ve genel kurul kararı alıp dava konusu payları da kendi adına tescil ettirmiş olduğunu,İstanbul Bam 14. Hukuk Dairesi temsil ve ilzam yetkilerinin sınırlandırılması yönündeki tedbir talebini incelerken “aynı zamanda somut olayda her iki davalının müştereken imza yetkilerinin bulunduğu….” gerekçesiyle her iki davalının da imza yetkisinin devam ettiğini düşünerek ve zannederek, vakıada maddi hata yapılması suretiyle taleplerini reddettiğini, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi 26.12.2017 tarihli nüshası incelendiğinde davalı …’ın tek başına imza yetkilisi olduğu görüleceğini,25.11.2017 tarihli olağanüstü genel kurul kararında davalı …’ın üç yıllığına tek başına imza yetkilisi olduğu için 25.11.2020 tarihinde (yani yaklaşık bir ay sonra) imza yetkilerini tek başına alabileceği kararla yenileyecek ve haksız şagil konumunu sürdüreceğini, ivedilikle davalının temsil ve ilzam yetkilerinin sınırlandırılması gerektiğini, Şirketin tek malı olan gayrimenkulün, davalı … ve …’in muvazaalı satış planıyla satılmak üzere olduğunu,12.05.2020 tarihinde verilen karar sonrasında değişen delil durumu dikkate alınarak karar verilmesi gerektiğini,İlk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddine dair 23.10.2020 tarihli ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, bu ara kararının kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir taleplerinin kabulü ile davalı …’nın temsil ve ilzam yetkilerinin tedbiren sınırlandırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı şirketin dava dilekçesine konu edilen beheri 25 TL değerindeki 6.000 adet paydan oluşan 150.000 TL değerindeki paylarının davacıya ait olduğunun tespiti ve pay defterine hükmen tescil edilmesi taleplerine ilişkindir. Bu dava içinde ihtiyati tedbir yoluyla Davalı …’nın temsil ve ilzam yetkilerinin sınırlandırılması talep edilmiş, ilk derece mahkemesinin 23.10.2020 tarihli ara kararıyla ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta, dosya kapsamına göre, nama yazılı senetlerin yerine geçmek üzere davalı şirket tarafından alınan yönetim kurulu kararı ile nama yazılı ilmühaber çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Davacı ile davalı … arasında düzenlenen 17.10.2017 tarihli hisse devir sözleşmesi ve ekinde örnekleri sunulan nama yazılı muvakkat ilmuhaberlerin devir ve cirosu ile birlikte şirketin %50 hissesinin davacıya devir ve temlikinin yapıldığı, ancak bu devir ve temlikin şirket kayıtlarına işlenmediği, ticaret sicil kayıtlarında bu hususa dair bir kayıt bulunmadığı iddia edilmekte olup, ilmuhaberlerin davacı tarafından mahkemeye ibraz edildiği anlaşılmaktadır. Devir ve ferağ beyannamesi niteliğinde yapıldığı ibaresi bulunan 18.11.2017 tarihli başka bir belge, davalı …’nin az yukarıda bahsi geçen ve davacıya devredilen aynı 6.000 payı diğer davalı …’ya devretmiş olduğu hususunda düzenlenmiştir.18.11.2017 tarihli hisse devir sözleşmesinden sonra 25.11.2017 tarihinde toplanan davalı şirket olağanüstü genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyesi …’nin istifasının kabulüne karar verildiği, yönetim kurulu üyesi olarak üç yıl süreyle tek başına temsil ve ilzamla yetkili olarak davalı …’nın seçildiği ve akabinde şirketin TTK’nın 338. maddesine göre 25.11.2017 tarihinden itibaren tek pay sahipli anonim şirket olarak devamına ve tek pay sahibinin … olduğuna dair yönetim kurulu kararı alınmış ve bu kararı … ile birlikte … imzalamış, bu husus dava dilekçesine örneği ekli 26.12.2017 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmiştir. Somut olayda davacı vekili, dava sonuçlanıncaya kadar davalı …’nın şirketi tek başına temsil ve ilzam yetkisinin sınırlandırılmasını ihtiyati tedbir yoluyla talep etmektedir.Davamızdaki uyuşmazlığın konusu, halihazırda şirketin tek ortağı olan …’ nın eski ortak ve davalı ile işbirliği içerisine girerek esasen davacıya ait olduğu söylenilen payları da kendi üzerine tescil ettirmek suretiyle payları haksız olarak edinip edinmediği ve tedbir talebi yönünden ise temsil ve ilzam yetkisinin kötüye kullanıp kullanılmadığı noktasındadır. Davalı …’nin davalı şirketteki nama yazılı hisselerinin davacıya devrinin gerçekleşip gerçekleşmediği, gerçekleşmişse bu devrin geçerli olup olmadığı yargılama neticesi ortaya çıkacaktır.Davacının aynı konudaki ihtiyati tedbir talebinin reddine dair 12.05.2020 tarihli ara kararının istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 2020/1476 E- 2020/896 K sayılı, 17.09.2020 tarihli kararıyla reddedilmiş ise de iş bu incelememize konu ara kararının, ara karar tarihi itibariyle dosyada toplanmış olan delillere göre değerlendirilmesi gerekir.Dosyanın geldiği aşama itibariyle yapılan değerlendirmede: Davalı şirket yetkilisinin şirkete ait önemli bir taşınmazı üçüncü şahsa devretmesi üzerine, davacı tarafından Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/311 E. sayılı dosyasıyla muvazaa iddiasına dayalı tapu iptal davası açıldığı ve mahkemece söz konusu taşınmazın üçüncü kişilere devir ve temlikini önler mahiyette ihtiyati tedbir kararı verildiği anlaşılmaktadır. Bu aşamada verilen tedbir kararı elbetteki muvazaalı satımın varlığını kesin olarak ispat eder nitelikte olmamakla birlikte, taraflar arasında şirketin mal varlığının … tarafından azaltıldığı yönünde bir ihtilaf yarattığı anlaşılmaktadır. Şirketin pay defterinin zayi edildiği iddiasıyla zayi belgesi verilmesi davası açıldığı ve olumsuz sonuçlandığına dair belgelerin sunulduğu görülmektedir.Dava dosyasının gelmiş olduğu aşama itibariyle, gerek şirketin önemli bir taşınmazının devredilmiş olması gerek pay defterinin zayi edildiğinin iddia edilmiş olması ve gerekse davaya konu payları temsil eden geçici ilmuhaberlerin davacı tarafından mahkemeye ibraz edilmiş olması, davalının kendi elinde ilmuhaber bulunduğunu iddia etmemiş olması ve diğer davalının savunmaları karşısında, ihtiyati tedbir için HMK’nın 390/3. maddesi anlamında yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği ve davacının iş bu dava ile elde etmek istediği hukuki menfaatin korunması için ihtiyati tedbir talebinin kabulü gerektiği sonucuna varılmıştır.Geçici hukuki koruma önlemi alınırken tarafların ve şirketin menfaatlerinin korunması gerekir. Halihazırdaki temsil yetkisine sahip şirket yöneticisinin temsil yetkisinin tedbiren tamamen kaldırılması halinde, şirketin yapmış olduğu işlerin büyüklüğü ve şirketin bilançosu nazara alındığında şirket yönetimindeki süreklilik aksayacak, şirketin menfaatlerinin tam anlamıyla sağlanması güçleşecektir. Zaten davacı da yöneticinin temsil ve ilzam yetkisinin sınırlandırılmasını talep etmiştir. Davacının geçici ilmuhaber asıllarını ibraz etmiş olması ve kayyımla ilgili giderlerin davacı tarafça karşılanacak olması nedeniyle HMK’nın 392. maddesi uyarınca takdiren teminat alınmasına gerek görülmemiştir.Halihazırdaki yöneticinin temsil ve ilzam yetkisi muhafaza edilmek suretiyle, temsil ilzam yetkisinin, denetim ve onay kayyımının onayına bağlanmak suretiyle sınırlandırılması yönündeki tedbir talebi haklı olup, bu talebin ilk derece mahkemesince reddine dair ara kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü yönünde aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; HMK’nın 353/1.b.2. ve 391/3. maddeleri uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddine dair 23.10. 2020 tarihli ara kararının kaldırılarak ihtiyati tedbir talebi hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine, bu doğrultuda; 1-HMK’nın 389 vd. maddeleri uyarınca davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 656145-0 sicil numarasında kayıtlı davalı …A.Ş.’ne denetim ve onay kayyımı olarak, bilirkişi listesinden resen seçilen, … TC kimlik numaralı Mali Müşavir … atanmasına, 2-… A.Ş.’nin yönetim kurulunun ve müdürünün/ müdürlerinin şirketle ilgili her türlü karar ve tasarruf işlemlerinin (şirket malvarlığı üzerinde tasarruf etme, şirkete ait banka hesaplarından para çekme, kambiyo evrakı düzenleme ve şirket adına harcama yapma dahil her türlü işleminin) geçerliliğinin Dairemizce atanan kayyımın onayına bağlanmasına, 3-Kayyımın denetim ve onay görevini yaparken, ortakların hak ve menfaatini ve şirketin menfaatlerini gözetmesine; ilk derece mahkemesince talep edilmesi halinde kayyımın mahkemeye rapor vermesine,4-Davacı tarafından İlk Derece Mahkemesi veznesine görevin başlangıcında ve her ay peşin yatırılmak üzere, kayyıma aylık 7.500,00 TL ücret takdirine,Kayyım ücreti, davacı tarafından, HMK’nın 393. maddesi maddesi uyarınca infazı talep süresi içinde yatırıldığında, ilk derece mahkemesince kayyıma görevinin derhal tebliği ile kayyımın görevine başlamasına, 5-Kayyım atama kararının ticaret sicilinde tescil ve Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilanına, tescil ve ilan masraflarının davacı tarafından karşılanmasına, bu konuda gerekli işlemlerin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 6-Tedbirin mahiyeti ve gerekçede açıklanan nedenlerle HMK’nın 392. maddesi uyarınca, takdiren teminat alınmasına yer olmadığına, 7-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 54,40 TL istinaf peşin karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 8-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin, ilk derece mahkemesince, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 9-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,10-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.2. ve 391/3. maddeleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 04.02.2021 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.