Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/2093 E. 2021/157 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2093
KARAR NO : 2021/157
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2020/383 Esas
KARAR TARİHİ: 22/10/2020
DAVA: Yönetim Kurulu ve Genel Kurul Kararlarının butlanı/ iptali – Kayyım Tayini
Taraflar arasındaki davalı şirketin yönetim kurulu ve genel kurul kararlarının iptali davası içinde dava konusu kararların tedbiren yürütülmesinin durdurulması için istenen ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik verilen ara karara karşı ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili; dava konusu 29/02/2020 tarihli genel kurulda alınan tüm kararlar ile davalı şirketin 02 Mart 2020 tarihli, 2020/02 sayılı, 04 Şubat 2020 tarihli, 2020/01 sayılı ve 03 Aralık 2019 tarihli, 2019/002 sayılı Yönetim Kurulu kararlarının yoklukla malül olduklarını, ayrıca iptali gerektiğini ileri sürerek, dava konusu kararların yürütülmesinin tedbiren durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve davalı şirkete tedbiren kayyım atanmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesi 22/10/2020 tarihli ara kararla; “…Somut olayda davacı vekili; davalı şirkete kayyım atanması ve 29/02/2020 tarihli genel kurulda alınan tüm kararlar ile davalı şirketin 02 Mart 2020 tarihli, 2020/02 sayılı, 04 Şubat 2020 tarihli, 2020/01 sayılı ve 03 Aralık 2019 tarihli, 2019/002 sayılı Yönetim Kurulu kararları hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiş ise de, ihtiyati tedbir kararı verebilmek için hâkimin somut sebep göstermesi ve ihtiyati tedbir kararının haklılığını ortaya koyacak delil değerlendirmesi yapması ve yaklaşık ispat ölçüsüne yaklaşması gerekli olup haklılık konusunda yaklaşık ispat ölçüsü kriterine uyulmadığı gibi davanın niteliği gereği konunun yargılamayı gerektirdiği, davacı tarafın haklılığının yaklaşık olarak kanıtlanması şartı karşılanmadığı, HMK nun 389. vd maddelerindeki koşulların oluşmadığı…” gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Dava konusu genel kurulda alınan tüm kararlar ile davalı şirketin 02 Mart 2020 tarihli, 2020/02 sayılı, 04 Şubat 2020 tarihli, 2020/01 sayılı ve 03 Aralık 2019 tarihli, 2019/002 sayılı Yönetim Kurulu kararları ile 29 Şubat 2020 tarihi, 2017-2018 yıllarına ait Genel Kurulun tüm kararları hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini, Ancak ilk derece mahkemesi tarafından dava dosyasına sunulan deliller incelenmeksizin karar verildiğini, zira dava dosyasına sunulan delillerden de anlaşılacağı üzere, müvekkili …’un yönetim kurulu toplantılarına davet edilmeden yapıldığını ve bu toplantıda yönetim kurulu üyelerinin şirketi temsil ve ilzam yetkisinin değiştirildiğini, davalı şirketin 04 Şubat 2020 tarihli, 2020/01 kararı ile de müvekkiline herhangi bir bilgilendirme yapılmadan gerçekleştirilen toplantıda alınan yönetim kurulu kararı ile Genel Kurul çağrısı kararı alındığını, gerçekleştirilen genel kurul ve yönetim kurulu kararları ile baba-oğul olan … ve …’ın, müvekkili …’un şirketteki hissesi % 50 (yüzde elli) olmasına rağmen; kendisinin imzasına ihtiyaç duymaksızın şirket ile ilgili her türlü tasarrufta bulunma yetkisini elde ettiklerini, bu hususun dahi ihtiyati tedbir için ispat şartını yerine getirdiğini, İlk derece mahkemesi tarafından 29.02.2020 tarihli genel kurulda alınan kararlara ilişkin ihtiyati tedbirin reddi kararının, eksik inceleme ve değerlendirme ile verildiğini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2013/10626 E. 2013/15144 K. sayılı kararının ekli olduğunu, Davalı şirketin Genel Kurulunun usulüne uygun toplanması, Yönetim Kurulunun usulüne uygun teşekkül ettirilmesi ve yine usulüne uygun genel kurul ve yönetim kurulu kararları alınması için davalı şirkete kayyum atanmasına karar verilmesi gerekirken taleplerinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Gerek dava konusu yönetim kurulu kararlarından gerekse genel kurulun sadece ve sadece …’ın katılımı ile bir diğer ifade ile …’ın keyfiyeti ile toplanmasından açıkça anlaşıldığını, bununla birlikte, …San. ve Tic. A. Ş.’nin yönetim kurulu başkanı olan …, hissedarı olduğu diğer şirketi … San. ve Tic. A.Ş.’nin, müvekkili …’un hissedar olduğu …San. ve Tic. A. Ş.’ne olan borçlarını ödememek, … şirketini kendisinin diğer grup şirketlerine borçlandırmak için hukuka aykırı işlemler tesis ettiğini, Haricen ve tesadüfen … San. ve Tic. A. Ş.’nin, … A.Ş.’ye 31 Ağustos 2019 tarihli, Seri: A, Sıra: … numaralı ve 2.779.343,98 TL bedelli iade faturası kestiğinin öğrenildiğini, 4721 sayılı TMK’nın 396. maddesine göre “kayyum”un, “vasi” gibi bir vesayet organı olup; 403/2. maddesine göre de kayyumun, belirli işleri görmek veya malvarlığını yönetmek için atanabileceğini,
Dava konusu genel kurul toplantısı, genel kurul kararları ve yönetim kurulu kararı birlikte değerlendirildiğinde; davalı şirketin genel kurulunun usulüne uygun toplanması, yönetim kurulunun usulüne uygun teşekkül ettirilmesi ve yine usulüne uygun genel kurul ve yönetim kurulu kararları alınması için davalı şirkete kayyum atanmasına karar verilmesi gerekirken ilk derece mahkemesi davalı şirkete kayyum atanması talebinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek; Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/383 E. sayılı 22 Ekim 2020 tarihli “tedbir talebinin reddi” kararının kaldırılmasına ve dava konusu 29.02.2020 tarihli genel kurulda alınan tüm kararlar ile davalı şirketin 02 Mart 2020 tarihli, 2020/02 sayılı, 04 Şubat 2020 tarihli, 2020/01 sayılı ve 03 Aralık 2019 tarihli, 2019/002 sayılı Yönetim Kurulu kararları hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesine ve bu kararların yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Davacı yanca davalı şirketin 29/02/2020 tarihli genel kurulda alınan tüm kararlarının TTK’nın 445. vd. maddeleri uyarınca yok hükmünde ve mutlak butlanla batıl olduklarının tespiti veya iptali ile davalı şirketin 02 Mart 2020 tarihli 2020/02 sayılı, 04 Şubat 2020 tarihli 2020/01 sayılı ve 03 Aralık 2019 tarihli 2019/002 sayılı yönetim kurulu kararlarının iptali ile bu kararların da HMK’nın 389 ve TTK’nın 449 maddeleri uyarınca yürütülmesinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve davalı şirkete tedbiren kayyım atanmasını talep etmiştir. İlk derece mahkemesince tedbir talebinin reddine dair ara kararı verilmiş; bu ara karara karşı, davacılar vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacının davalı şirkette %50 pay sahibi olup, 03.03.2017 tarihli 2017/03 sayılı yönetim kurulu kararı ile yönetim kurulu üyesi olduğu, buna göre diğer yönetim kurulu üyesi … ile müşterek imza ile şirketi temsile yetkili olduğu, daha sonra davacıya herhangi bir bildirim olmaksızın şirket yönetim kurulunun diğer yöneticiler … ve …’ın katılımı ile 03.12.2019 tarihinde gerçekleştirilip, alınan 2019/002 sayılı karar ile … ve …’ın birlikte atacakları imza ile şirketi temsil edebilmelerine olanak sağlayacak şekilde karar alındığını, bu surette davacının yönetim yetkisinin etkisiz hale getirildiğini, daha sonra yine müvekkiline bildirilmeyen ve aynı yöneticilerin katılımı ile yapılan yönetim kurulunda alınan 04.02.2020 tarihli 2020/1 sayılı dava konusu karar ile 29.02.2020 tarihli genel kurul kararının alındığını, genel kurula ilişkin de davacıya yasaya uygun çağrı yapılmadan genel kurulun icra edildiğini, genel kurulda TTK’nın 436. maddesi kapsamında oydan yasaklı olanların oylarıyla kararlar alındığı ileri sürülmüştür. İhtiyati tedbir, hukuksal niteliğinden dolayı uyuşmazlığı esastan çözmeyen geçici hukuki koruma olup, ileride açılacak bir davanın veya açılmış bir davanın sonucunun etkisiz veya anlamsız kalmasını önlemeye yarar. Buna karşılık kesin hukuki koruma ise ancak açılan bir dava üzerine yapılan yargılama sonucunda verilen karar ile sağlanabilir.HMK’nın 389. maddesi uyarınca, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir.HMK’nın 390/3. maddesinde, tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmeli ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmelidir.Davacı iddiaları, sunulan yönetim kurulu kararları ile dava konusu genel kurula ilişkin toplantı tutanağı örneği, davalılar adına sunulan cevap dilekçesi ve ekleri kapsamında, yönetim kurulu toplantılarından yönetim kurulu davacının haberdar edildiğine ilişkin dosya bu aşamaya kadar bir belge sunulmadığı görülmektedir. Butlanla sakat olduğu iddia edilen kararların alındığı yönetim kurulu toplantılarının TTK’nın 390-391 maddesi kapsamında davacıya usulüne uygun davet ve bildirim yapılarak gerçekleştirildiğine dair bir kanıt sunulmadğından, iptali istenen genel kurul toplantısında alınan kararlarının da butlanla sakat yönetim kurulu kararına dayalı olarak yapıldığı yönündeki iddialar yönünden yaklaşık ispat koşullarının oluştuğu söylenebilir. Elbette ilk derece mahkemesinde devam eden yargılama sürecinde yapılacak inceleme ve değerlendirmeler sonucu ortaya çıkabilecek yeni hukuki durumlar saklıdır. Bu değerlendirme, dosyanın mevcut aşamasındaki ihtiyati tedbir talebi yönünden yapılmaktadır.Bu açıklamalar ışığında, yargılamayı esastan yürütüp sonuçlandıracak olan ilk derece mahkemesince, dava dosyasında değişen durumlara göre her zaman, talep üzerine, tedbir kararının değiştirip kaldırılabileceği de gözetildiğinde; davacının davalı şirkette hissedar olup, hisse oranı da dikkate alınarak takdiren teminat alınmaksızın, dava konusu davalı şirketin 02 Mart 2020 tarihli 2020/02 sayılı ve 03 Aralık 2019 tarihli 2019/002 sayılı Yönetim Kurulu kararlarının HMK’nın 389. maddesi uyarınca; 29/02/2020 tarihli genel kurulda alınan karların ise TTK’nın 449. maddesi uyarınca icrasının durdurulması hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiği sonucuna varılmış, davacı vekilinin bu konudaki istinaf başvurusu haklı bulunmuştur.Davacının diğer bir tedbir istemi şirkete kayyım atanmasına ilişkindir. Davalı şirket yönetiminde boşluk ve organ eksikliği bulunmadığı da dikkate alındığında, şirkete kayyım atanmasına ilişkin ihtiyati tedbir isteminin reddi kararı isabetlidir. Ayrıca dava konusu 04 Şubat 2020 tarihli 2020/01 sayılı yönetim kurulu kararının genel kurula çağrıya ilişkin olup, icra edildiği, ancak genel kurul kararlarının da icrasının tedbiren durdurulmasına karar verildiğinden, 04 Şubat 2020 tarihli 2020/01 sayılı yönetim kurulu kararının yürütülmesinin durdurulması talebi hakkında karar verilmesine gerek bulunmamaktadır.Yukarıdaki açıklamalar ışığında, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir isteminin reddine ilişkin 22.10.2020 tarihli ara kararının, HMK’nın 353/1.b.2 ve 391/3 maddeleri uyarınca kaldırılarak davacının ihtiyati tedbir talebi hakkınad dairemizce yeniden karar verilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Ayrıntısı yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.2 ve 391/3. maddeleri uyarınca kısmen kabulüyle ilk derece mahkemesinin istinafa konu 22.10.2020 tarihli, ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararının kaldırılarak tedbir talebi hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin HMK’nın 389 ve TTK’nın 449.maddeleri uyarınca kısmen kabulü ile davalı şirketin 02 Mart 2020 tarihli 2020/02 sayılı ve 03 Aralık 2019 tarihli 2019/002 sayılı Yönetim Kurulu kararlarının ve 29/02/2020 tarihli genel kurulunda alınan karların icrasının ihtiyati tedbir yoluyla dava sonuna kadar durdurulmasına, 2- Davalı şirketin 04 Şubat 2020 tarihli 2020/01 sayılı yönetim kurulu kararının genel kurula çağrıya ilişkin olup, icra edildiği ancak genel kurul kararlarının da icrasının tedbiren durdurulmasına karar verildiğinden, 04 Şubat 2020 tarihli 2020/01 sayılı yönetim kurulu kararının yürütülmesinin durdurulması talebinin reddine, 3-Davacının davalı şirkette hissedar olup, HMK’nın 392. maddesi uyarınca, davacının şirketteki hisse oranı da dikkate alınarak, takdiren teminat alınmasına yer olmadığına,4-Davacının tedbiren kayyım atanması yönündeki talebinin reddine,5-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden;a-İhtiyati tedbir talep eden davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcı olarak yatırılan 148,60 TL’nin Hazineye gelir kaydına,b-İhtiyati tedbir isteyen vekili tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf peşin karar harcının, talep halinde iadesine,c-İhtiyati tedbir isteyen tarafından istinaf yargılaması sırasında yapılan yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.2 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 11.02.2021