Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/2061 E. 2023/1892 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2061
KARAR NO: 2023/1892
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/10/2020
NUMARASI: 2018/1240 E. – 2020/790 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; dava dışı … AŞ firmasına ait taşıma konusu emtialarının … numaralı abonman sigorta poliçesi ile sigortalandığını, iş bu poliçe kapsamında … Firmasına ait emtiaların nakliye süresince sigortalı olduğunu, dava dışı … firmasının taşıma konusunda davalı ile anlaştığını, dava dışı sigortalının grup şirketleri tarafından … firmasına 2 adet mal faturası muhteviyatı brüt ağırlı 543,60 kg olan toplam 6 kap monitör ve yedek parça emtiasını transit olarak sattığını, emtiaların İzmir’den … (yarı römork) plakalı tıra 29/12/2017 tarihinde yüklenerek Almanya’da bulunan … depoya sevk edildiğini, emtiaların 11/01/2018 tarihinde alıcı … GmbH Firması tarafından teslim alınırken hasarlı olduklarının tespit edilmesi üzerine CMR üzerine “…” notunun yazıldığını, alıcı firma tarafından 10 monitör cinsi emtianın incelendiğini, müvekkilinin sigortalısına emtiaların tamamının suya maruz kalmaktan dolayı hasarlandığını ve emtialarda deformasyon olduğunu, emtiaların bu halde satışının uygun olmadığını, emtialara garanti veremeyeceklerini e posta yoluyla bildirdiklerini, hasarın alıcının nihai deposunda Almanya içi dahili nakliye sonrasında tespit edildiğini, Almanya içi nakliyattan da davalının sorumlu olduğunu, müvekkilinin sigortalısı şirketin davalıya ihtarname gönderdiğini, ancak geri dönüş yapılmadığını, emtialardaki hasarın taşıyana teslim tarihinden sonra gerçekleştiğini, deformasyon hasarlarının Türkiyeden Almanyaya yapılan nakliyatın bir aşamasında yükleme, aktarma, tahliyelerde sert-kaba elleçlemeler/araç içi sıkışık istif sonucu meydana geldiğini, ıslanma hasarının ise nakliyatın bir aşamasında araç brandasından giren yağmur sularından ve/veya yükleme, aktarma, tahliyelerde yağmura maruz kalmasından dolayı meydana geldiğinin tespit edildiğini, tüm bu aşamalardan davalınınTTK ve CMR’nin ilgili hükümleri gereğince sorumlu olduğunu, CMR belgesindeki nottan emtianın hasarlı olarak alıcıya teslim edildiğinin açık olduğunu, müvekkilnin poliçe kapsamında söz konusu hasar bedelini sigortalısına ödediğini ve sigortalının haklarına halef olduğunu ileri sürerek, 14.064,44 USD bedelin sigortalıya ödeme tarihi olan 25/10/2018 tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; müvekkilinin TTK’nınn 103. maddesi gereği yabancı ülkelerdeki uluslararası taşıma şirketlerince Türkiye’ye ve Türkiye’den yurtdışına yapılan taşımalarda taşınan malların yükleme, boşaltma ve gümrük işlerini acente sıfatıyla yaptığını, taşımadan kaynaklanan hasar ve mal eksikliği nedeniyle açılacak tazminat davalarının TTK’nın 105.maddesi gereği taşımayı yapan nakliyeci firmaya izafeten açılabileceğini, TTK’nun 103 ve 105.maddeleri gereği acentenin doğrudan doğruya husumet ehliyeti olmadığından ve ad-hesabına çalışan kişilere karşı Türkiye’de açılacak olan takipler ve davalar sonucunda alınan kararların da acenteye uygulanamayacağını, davacı tarafın dava dilekçesindeki beyanlarının aksine, davacı taraf ile aralarında akdedilmiş herhangi bir taşıma sözleşmesi olmadığını, anılan taşımada acente sıfatıyla üstlenilerek gerçekleştirildiğini, davacı taraf sigortalısının ihtarnamesine karşı cevaben gönderilen Kadıköy … Noterliğinin 25/01/2018 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamede de dava konusu yurt dışı taşıma işinin … Tic Ltd Şti.tarafından gerçekleştirildiğini, Almanya içi dahili nakliye işinin ise … unvanlı taşıma şirketi tarafından üstlenildiğini, bu sebeple davanın husumet yönünden reddedilmesi gerektiğini, davada husumet kabul edilmemekle birlikte, uluslararası karayolu taşımacılığının CMR Konvansiyonu hükümlerine göre yapıldığını, bu konvansiyonun 23.maddesinde öngörülen sorumluluğun sınırlı sorumluluk olduğunu, bu hükümler çerçevesinde tazminat miktarının da … cinsinden belirleneceğini, CMR konvansiyonunun 27.maddesine göre istenilecek faizin yılık %5’den fazla olamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava,karayolu ile eşya taşımasından kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.Davacının sigortalısına ait emtianın hasarlandığı olayda taşıyıcı olan davalının kusurunun bulunup bulunmadığı,taşımanın tam ve gereği gibi yerine getirilip getirilmediği, CMR hükümleri uyarınca taşıma sırasında meydana gelen hasar nedeniyle ortaya çıkan gerçek zararın miktarının ne olduğu,sınırlı sorumluluk hükümlerinin somut olayda uygulanma yerinin bulunup bulunmadığı,bulunuyorsa bunun miktarının ne olduğu,meydana gelen hasarın sigorta poliçesi teminatı içinde kalıp kalmadığı,yapılan ödemenin hatır ödemesi olup olmadığı,hasar ihbarının yapılıp yapılmadığı,yapılmış ise süresinde olup olmadığı noktalarında bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişiler … tarafından düzenlenen 02/08/2019 havale tarihli bilirkişi raporunda; yükün taşınması sırasında meydana gelen hasarda davalı taşıcıyı … Ltd. Şti firmasının kusurlu ve oluşan zarar ve ziyandan sorumluğu olduğunu, davaca … A.Ş firmasının dava dışı … firmasının yurtiçi ve yurtdışı taşıma risklerine karşı 15/05/2017-15/05/2018 vadeli … numaralı Nakliyat Abonman Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, vaki hasarın poliçe vadesi içinde meydana geldiği hasarın nedeninin istifleme ve ürün ambalajının ıslanmasından kaynaklı olarak karton koli ambalajlarda ezilme ve yırtılmadan meydana geldiğini, “Brandalı kamyonlarla yapılan taşımalarda branda yetersizliğinden (yırtık, delik, su geçirmezlik özelliğinin olmaması vb) kaynaklanan ıslanma hasarları teminat haricidir” özel şart gereği ıslanma sebepli hasarın teminat harici olabileceği, ancak istifleme kaynaklı hasardan taşıyıcının sorumlu olduğu ve rücu imkanının mevcut olabileceğini, hasarlandığı beyan edilen emtianın toplam ağırlığının 537,50 brüt kg*8,33 SDR =4.477,375 SDR, 4.477,375 SDR*1,42342 USD/SDR=6.373,185 USD olarak hesap edildiği bildirilmiştir. Dava, emtia sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminatın rücuan tahsili istemine ilişkin olup, sigorta şirketi ancak sigorta poliçesi hükümleri çerçevesinde ödeme yapmakla yükümlü olduğu tazminatı ödedikten sonra bunu TTK’nun 1301. maddesi gereğince rizikonun gerçekleşmesine neden olan kimseye rücu edebilir. Bunun dışında poliçede teminat dışında kalan hallerde yapılan ödemelerden dolayı sigortacının rücu davası açması mümkün değildir. Bu durumda, sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin poliçe teminatı kapsamında yapılan bir ödeme mi, yoksa bir lütuf ödemesi mi (ex gratia) olduğunun belirlenmesi, yapılan ödemenin poliçe teminatı kapsamında bir ödeme olduğunun anlaşılması halinde davacının dava açma hakkının varlığının kabulü, lütuf ödemesi olduğunun anlaşılması halinde varsa ibraname getirtilip devir ve temlik beyanının varlığı da araştırılarak sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekir. Halefiyet ilişkisine dayalı olarak açılan bu davada, halef sıfatının mevcut olup olmadığının belirlenmesi dava ehliyetine ilişkin olmakla davalı tarafından her zaman ileri sürülebileceği gibi, mahkeme tarafından da re’sen dikkate alınması zorunlu bulunmaktadır.Somut olayda uyuşmazlık emtiadaki hasarın ıslanmadan mı istif hatasından mı kaynaklı olduğu noktasındadır. Bu hususta sektör bilirkişisinden rapor alınmasına karar verilmiş ayrıca hakimin davayı aydınlatma ödevi karşısında hasarlı emtiaların olduğu kutuların renkli resimleri istenmiştir. Bilirkişi … 25/06/2020 tarihli raporunda, davaya konu ürünün 75″ (190 cm) boyutunda 7/24 çalışabilen, ısınmaya karşı dayanıklı uzun ömürlü led panele sahip bir monitör olduğunu, transfer edilen 6 koli üründen 5 tanesinde hasar olduğunu, yedek parçaların olduğu 1 koli ile ilgili herhangi bir hasar, tutanak ya da talep olmadığını, elektronik ürünlerin su (sıvı teması) darbe (taşıma-nakliye sırasında) hor kullanım gibi etkilere hassas olması sebebi ile böyle bir olaya maruz kaldıklarında ürün hali hazırda çalışır durumda olsa bile bir sorun çıkarıp çıkarmayacağının kesin olamaycağını, bu tip durumlarda genel uygulamanın bu etkilere maruz kalan ürünlerin hasarlı kabul edilip hurdaya çıkarılması yönünde olduğu ki taşıyıcı sovtaj bedelini düşmekle bizzat davacı firmanın delil olarak ibraz ettiği ürünlere ilişkin … firması tarafından 12/01/2019 tarihli eksper raporunda hasar sebebinin Türkiye’den Almanya’ya yapılan sevkiatın bir aşamasında /yükleme, aktarma, tahliyelerde sert/kaba elleçlemeler/ araç içinde sıkışık istif sonucu, ıslanma hasarlarının ise sevkiyatın bir aşamasında araç brandasından giren yağmur sularının ve/veya yükleme, aktarma, tahliyelerde yağmura maruz kalmasından dolayı meydana geldiğini, kaldı ki alıcı Alman firma tarafından da ürünlerin ıslandığı bildirilmekle istif hatası değil ıslanmaya maruz kalma sonucu hasar oluştuğunu bildirmiştir. Teknik bilirkişi bu şekilde bildirmişse de renkli resimlerin incelenmesinde ambalajlamanın yeterli ve emtiaya uygun olduğunu, kartonların nemli-ıslak olduğu görülmekte ise de, kartonlarnı sudan dağılmış olmadığı anlaşılmaktadır. Bu aşamada içerik emtianın ıslanmış olması muhtemelse de ıslanmamış da olabilir fakat eldeki emtia elektronik ürünler olmakla nemlenmiş dahi olsalar güvenli çalışamazlar. Su damlacığı bile prize takıldığında en basitinden kısa devre yapar . Alıcının amacına uygunluğunu yitirir. Tüm dosya kapsamında yapılan değerlendirme sonucu dava dışı sigortalısına ex-gratia (hatır ödemesi) yapmış olduğu ve bu sebeple TTK m 1472 kapsamından halef sıfatını kazanmamış olduğundan yapılan ödemenin rücuen talep edilmesinin mümkün olmadığı yönünde kesin kanaat oluştuğundan davasının reddi yoluna gidilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; TTK’nın 1472.maddesi uyarınca müvekkilinin meydana gelen zarar nedeniyle ödeme yaptığını ve sigortalısına halef olduğunu, bu sebeple eldeki davayı açtığını, CMR Konvansiyonunu 17 ve 23.maddeleri ile TTK’nın 875.maddeleri uyarınca taşıyanın basiretli bir tacirden beklenen özeni göstermekle yükümlü olduğunu, davaya konu emtialarda meydana gelen hasarın, emtiaların taşıma için taşıyana teslim edildiği tarihten sonra gerçekleştiğini, deformasyon hasarlarının Türkiye’den Almanya’ya yapılan nakliyatın bir aşamasında / yükleme, aktarma, tahliyelerde sert-kaba eleçlemeler / araç içi sıkışık istif sonucu meydana geldiği, ıslanma hasarının ise nakliyatın bir aşamasında araç brandasından giren yağmur sularından ve/veya yükleme, aktarma, tahliyelerde yağmura maruz kalmasından dolayı meydana geldiğini, her ne kadar özel şart gereği ıslanma sebepli hasarın teminat harici olabileceği dosya kapsamında düşünülmüş olsa da, söz konusu ıslanmaya neden olan şeyin teminata dahil edilmiş olan istiflemenin doğru yapılmamış olması olduğunu, nedensellik ilkesi gereği cihazlarda hasarın meydana gelmesinin başlangıcı olarak istifleme kabul edilmekle buna bağlı olarak meydana gelen ıslanmanın da yine bu kapsamda teminat dahilinde olduğunun dosya kapsamından anlaşıldığını, davaya konu emtialarda meydana gelen hasarın, emtiaların taşıma için taşıyana teslim edildiği tarihten sonra gerçekleştiği ve deformasyon hasarlarının Türkiye’den Almanya’ya yapılan nakliyatın bir aşamasında / yükleme, aktarma, tahliyelerde sert-kaba eleçlemeler / araç içi sıkışık istif sonucu meydana geldiğinin tespit edildiğini, sıkışık istifleme ile meydana gelen zarar arasında illiyet bağı kurulduğunun dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları ile de sabit olmasına karşın mahkemenin davanın reddine karar vermesinin usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, nakliyat abonman sigorta poliçesi kapsamında davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen hasar bedelinin, davalı taşıyandan rücuen tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı, dava dışı sigortalı … AŞ’ye ait emtianın nakliyat abonman sigorta poliçesi ile sigortalandığını, sigortalının İzmirden, Almanyanın Duisburg şehrine davalı tarafından taşınan dava konusu emtialarının hasarlandığını, hasar bedelinin dava dışı sigortalıya ödendiğini ve sigortalının haklarına halef olunduğunu ileri sürerek, ödediği bedelin rücuen tahsilini talep etmiş, davalı taraf husumet itirazında bulunmuş, sorumluluğu bulunmadığını savunmuştur. Dosya kapsamına göre; davalının dava dışı sigortalı … AŞ’ye ait olan ve İzmirden Almanyanın Duisburg şehrine taşınan ”5 Cap (10 PCS) 537,50 kg monıtor, 1 Cap 6.10 kg uzaktan kumanda” emtiasının fiili ve akdi taşıyıcısı olduğu, davalının dava dışı sigortalı … AŞ’ye navlun faturası düzenlediği, emtianın davalının temin ettiği kamyon ile taşındığı, emtianın davacı tarafından nakliyat abonman poliçesiyle sigorta örtüsü altına alındığı, taşınan emtianın Almanyaya vardığı ve teslim edildiği sırada CMR belgesine alıcı tarafından ”5 pal damaged” şerhinin düşüldüğü, bunun üzerine davacı tarafça yaptırılan ekspertiz incelemesi sonucu 14.064,44 USD hasar bedelinin davacı tarafından sigortalıya ödendiği, ödeme dekontunun dosyada bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, hasarın ıslanma sonucu oluştuğu, kartonların nemli ve ıslak olduğu, hasar ıslanma oluşmasa dahi elektronik eşyanın nemlenmiş olması halinde güvenli çalışmayacağı, sigortalıya yapılan ödemenin hatır ödemesi olduğu ve davacının halef sıfatını kazanmadığı, rücu hakkı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Eksper raporunda; emtialardaki deformasyon hasarlarının Türkiyeden Almanyaya yapılan nakliyatın bir aşamasında / yükleme, aktarma, tahliyelerde sert-kaba eleçlemeler / araç içi sıkışık istif sonucu, ıslanma hasarının ise nakliyatın bir aşamasında araç brandasından giren yağmur sularından ve/veya yükleme, aktarma, tahliyelerde yağmura maruz kalmasından dolayı meydana geldiği, teminat kapsamında olduğu belirtilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan 02/08/2019 tarihli bilirkişi heyeti raporunda; CMR Konvasiyonunun 17.maddesi uyarınca taşıma sırasında meydana gelen hasardan davalı taşıyann sorumlu olduğu, eksper raporunda temelde iki hasardan, istiflenme hasarı ve ıslanma hasarından bahsedildiğini, poliçedeki ”Brandalı kamyonlarla yapılan taşımalarda branda yetersizliğinden (yırtık, delik, su geçirmezlik özelliğinin olmaması) kaynaklanan haralar teminat dışıdır.” hükmü uyarınca ıslanmadan kaynaklı hasarın teminat dışı olduğu, emtia hasarının istifleme nedeniyle meydana gelmesi halinde sigortalı ile birlikte taşıyanın da sorumlu olabileceği, bu hasarın teminat kapsamında olacağı, hasarın istiflemeden yoksa ıslanmadan mı kaynaklandığının kesin olarak ortaya konulması gerektiği, ancak eksper raporunda istiflemeden ve ıslanmadan kaynaklanan hasar miktarının net olarak tespit edilmediğini, eksper raporunda da ağırlıklı olarak zararın ıslanma kaynaklı olduğunun tespit edildiği, istifleme ve ıslanmadan dolayı karton koli ve ambalajlarda ezilme yırtılma olduğu, davacı sigortacı tarafından sigortalıya yapılan ve hasarın tümünü kapsayan ödemenin lütuf ve hatır ödemesi olduğu ve tamamını rücu imkanı olmadığı kanaati bildirilmiştir. Elektronik Mühendisi bilirkişiden alınan raporda ise; davaya konu ürünün 75″ (190 cm) boyutunda 7/24 çalışabilen, ısınmaya karşı dayanıklı uzun ömürlü led panele sahip bir monitör olduğu, transfer edilen 6 koli üründen 5 tanesinde hasar olduğunu, elektronik ürünlerin su (sıvı teması) darbe (taşıma-nakliye sırasında) hor kullanım gibi etkilere hassas olması sebebi ile böyle bir olaya maruz kaldıklarında ürün hali hazırda çalışır durumda olsa bile bir sorun çıkarıp çıkarmayacağının kesin olamaycağını, bu tip durumlarda genel uygulamanın bu etkilere maruz kalan ürünlerin hasarlı kabul edilip hurdaya çıkarılması yönünde olduğu,dava konusu ürünlerin su-sıvı temasına maruz kaldığının dosyadaki ekli resimlerden, eksper raporlarından, e-mail yazışmalarından sabit olduğu kanaati bildirilmiştir. Gerek alıcı ve gönderici arasındaki nemden kaynaklanan hasar bulunduğuna dair e-mail yazışmaları, gerek kolilere ilişkin fotoğraflar ve gerekse bilirkişi raporları uyarınca emtia hasarının ıslanmadan oluştuğu, istiflemeden kaynaklı olduğu hususunun davacı sigortacı tarafından ispatlanamadığı, ıslanmadan kaynaklı hasarların poliçede teminat dışı olarak belirtildiği, davacının yaptığı ödemenin de teminat dışı, hatır ödemesi olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre davacı sigortacının rücu hakkı olup olmadığının incelenmesinde; mal sigortalarında sigortacının ödeme yaptığı sigortalısının haklarına TTK’nın 1472/1 maddesi uyarınca halef olabilmesi için, ödemenin teminat kapsamında olması zorunludur. Teminat kapsamına ve poliçe hükümlerine uygun olmayan ödemeler ex gratia ödeme (hatır ödemesi) mahiyetinde olduklarından, halefiyet kapsamında değerlendirilemezler. Ancak bu ödemeyi yapan sigortacı sigortalısından, zarar sorumlusuna karşı olan dava hakkını TBK’nın 183 ve devamı maddeleri kapsamında alacağın temliki yoluyla devralmışsa rücu hakkına sahip olabilir. Somut olayda; davacı tarafından, sigortalıya yapılan ödemeye ilişkin ödeme dekontu dosyaya sunulmuş ise de, sigortalıdan zarar sorumlusuna karşı olan dava hakkının TBK’nın 183 ve devamı maddeleri kapsamında alacağın temliki yoluyla devralındığına dair ibraname, temlikname vb hiçbir delil sunulmamış, bu yönde bir istinaf sebebi de ileri sürülmemiştir. Yaptığı ödeme teminat kapsamında olmadığından hatır ödemesi mahiyetinde bulunan davacı, TTK’nun 1472 maddesi uyarınca sigortalısının haklarına halef olmadığı gibi, bu hakları alacağın temliki yoluyla devraldığını da ispat edememiştir. Bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 215,45 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.23.11.2023