Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/2060 E. 2021/138 K. 04.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2060
KARAR NO: 2021/138
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06.11.2020 tarihli ara karar
NUMARASI: 2020/592 E.
DAVANIN KONUSU: Ticari Şirket (Fesih İstemli)
Taraflar arasında görülen fesih davası içinde talep edilen ihtiyati tedbirin ilk derece mahkemesince reddine dair ara kararına karşı, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı …’ın ortak olduğu davalı … Ltd. Şti’nin 21/11/2019 tarihinde kurulduğunu, müvekili ile davalı tarafın münferiden yetkili müdür olarak seçildiğini, davalı tarafın müvekkilin izni ve bilgisi olmaksızın şirket hesabında bulunan 44.648,86 TL’lik bakiyeden 01/10/2020 tarihinde 30.000,00 TL, 9.000,00 TL, 4.000,00 TL ve 645,00 TL olmak üzere toplamda 43.645,00 TL’yi şahsi hesabına havale ettiğini, şirketle ilgili olarak müşterilerin bulunduğu whatsapp uygulamasından çıkararak şirketin sosyal medya hesaplarını kapattığını ve müvekkilini engellediğini, şirket hesabına gelen paraları izinsiz bir şekilde kullanmaya devam ettiğini, bu hususta İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayette bulunulduğunu ileri sürerek; dilekçede açıklanan haklı nedenlerle davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini ve davalı tarafın şirket ve müvekkili aleyhine işlem yapabilmesini önlemek adına yetkisinin kaldırılması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 06.11.2020 tarihli ara kararında; ” … Somut olayda ibraz edilen belgelere ve incelenen sicil kayıtlarına göre, gerçek kişi tarafların davalı şirketin ortağı ve münferiden yetkili müdürleri oldukları anlaşılmaktadır. Eldeki davada davalı şirketin fesih ve tasfiyesi istendiğine göre, yargılama sürecinde dava sonucunda elde edilmesi muhtemel hakların kaybına sebebiyet verebilecek nitelikteki tasarrufların önüne geçilmesi için gereken önlemlerin alınması zorunludur. Ne var ki; davacı tarafça tedbir istemine dayanak yapılan dekontlar ibraz edilmiş ise de; söz konusu banka dekontlarının incelenmesinden, para transferlerinin açıklamalı olarak bir kısım masraflar için gerçekleştirildiği, bu tür harcama ve transferlerin şirket faaliyetleri için gerekli olabileceği; dolayısı ile davalı şirket müdürünün yetkilerinin tedbiren kısıtlanmasını gerektirecek nitelik ve yetkililikte olmadığı gibi bu konuda başkaca delilin mevcut dosya kapsamı itibariyle bulunmadığı…” gerekçesiyle, davacı vekilinin tedbir talebinin reddine, karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: önceki beyanlarını tekrarla; Davalı …’ın kasıtlı ve kötü niyetli olarak şirket hesabına para gelir gelmez kendi şahsi hesabına aktarmakta olduğunu, esasen resmi bir ödeme yapılacaksa bu ödemelerin borçlu olunan kurum veya şahıslara aktarılması gerektiğini, Davalı …’ın kendi şahsi hesabının yanı sıra davalı şirketin eski çalışanları olan … ve … isimli kişilere para gönderirken gönderinin üzerine prim ödemesi şeklinde açıklamalar yazmış olduğunu ancak bu ödemelerden müvekkilinin bilgisi olmadığını, … şirketinin prim uygulamamasının olmaması ve bu kişilerin davalı şahsın yeni kurduğu şirketin çalışanları olması sebebiyle davalı müdürün kötü niyetli olarak … hesabından para aktarımı yaptığının açık olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin, ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin 06/11/2020 tarihli ara kararının kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 636/3. maddesi uyarınca davalı limited şirketin fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir. Dava içerisinde diğer davalı gerçek kişinin temsil ve ilzam yetkisinin kaldırılması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiştir. İlk derece mahkemesince, ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ara karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. TTK’nın 636/4. maddesinde, fesih ve tasfiye davası açıldığında mahkemece gerekli önlemlerin alınacağı belirtilmiştir. Alınacak önlemler konusunda ayrıntılı düzenleme bulunmadığından, tamamlayıcı hüküm olarak HMK’nın ihtiyati tedbire ilişkin hükümleri uygulanacaktır. HMK’nın 389. maddesi uyarınca; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir “. Aynı Yasa’nın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Geçici hukuki koruma önlemi alınırken tarafların ve şirketin menfaatlerinin korunması gerekir. Ancak, geçici hukuki koruma kararı verebilmek için HMK’nın 390/3.maddesindeki yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmiş olması gerekir. Tüzel kişilerde asıl olan, tüzel kişiliğin seçilmiş yöneticileri tarafından yönetilmesidir. Somut olayda mevcut dosya kapsamı itibariyle, şirkette herhangi bir organ boşluğu bulunmadığı gibi, tüzel kişinin mal varlığının azaltıldığına, yöneticinin şirkete zarar verici eylemlerde bulunduğunu ilişkin davacı iddialarının, mahkemece talebin değerlendirildiği tarih itibariyle yaklaşık ispat ölçüsünde ispatlandığından söz edilemez. Kaldı ki davacı da halihazırda şirketi münferiden temsile yetkili ortaktır. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati tedbir talep eden vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-İhtiyati tedbir talep eden tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-İhtiyati tedbir talep eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafları, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.04.02.2021
KANUN YOLU:HMK’nun 362/1-f ve 391/3. maddeleri gereğince kesin karardır.