Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/2058 E. 2021/89 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2058
KARAR NO: 2021/89
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/10/2017
NUMARASI: 2016/526 E. – 2017/1145 K.
DAVANIN KONUSU:Çek İstirdadı ve menfi tespit
Taraflar arasında görülen çek istirdadı ve menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükme karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin …’ın keşidecisi olduğu … Sakarya şubesine ait 14.04.2016 tarihli … numaralı 7.500,00 TL bedelli çekin müvekkili … tarafından aralarındaki ticari ilişki nedeniyle diğer müvekkili … Ltd. Şti.’ye verildiğini, dava konusu çekle birlikte bir çok çekin müvekkili şirketin aracından 15.10.2015 tarihinde çalındığını, müvekkili şirket tarafından bu çeklerin zayii nedeniyle iptali talebiyle dava açıldığını ve çekler hakkında ödemeden men kararı verildiğini, ancak daha sonra davalı bankanın bu çeke dayalı olarak müvekkili … aleyhine icra takibi başlattığını, ödemeden men yasağından haberdar olan ve çeki haksız yere elinde bulunduran davalının kötüniyetli olarak icra takibi başlatmış olduğunu, çekte taraf olarak görülen … Ltd. Şti.’nin ticaret sicilinde kaydına rastlanılmadığını, davalı bankanın bunları araştırmakla yükümlü olduğunu ileri sürerek dava konusu çekin istirdatı ile müvekkili şirkete iadesine, icra dosyasına yatırılan teminatlar bakımından işleyen faiz, komisyon ve diğer masrafların müvekkili şirkete ödenmesine ve müvekkili … bakımından icra takibinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;dava konusu çekin müvekkiline dava dışı … Ltd. Şti. tarafaından kredi borcuna mahsup edilmek üzere ciro edilerek teslim edildiğini, mahkemenin ödemeden men kararı nedeniyle çek üzerinde bir işlem yapılamadığından borçlular hakkında icra takibi başlatıldığını, keşideci ve cirantalar arasındaki ticari ilişkilerin çeki elinde bulunduran yetkili hamili ilgilendirmediğini, ayrıca müvekkilinin çekin çalıntı olduğunu bilerek iktisap etmesinin söz konusu olmadığını, çekin çalıntı olduğuna dair kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmadığını, ödeme yasağı kararı verilmesinin icra takibi yapılmasını engeller mahiyette bir karar olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin kararında; ” …. Mahkemece toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda; davanın, TTK’nun 792.maddesi uyarınca zayii olduğu ve kötüniyetli olarak ele geçirildiği ileri sürülen çekin istirdatı, İİK 72.maddesi uyarınca çeke ilişkin takibin iptali ve icra takibinde teminat olarak yatırılan tutara işleyen faiz ve diğer masrafların tazmini istemine ilişkin olduğu, davacı …’ın menfi tespit istemine konu çek nedeniyle borçlu olmadığını(bedelsiz olduğunu) ve çekin davalı tarafından kötüniyetli olarak iktisap edildiğini ispat etmesi, davacı şirketin ise yine davalı tarafça çekin kötüniyetli veya ağır kusurlu olarak iktisap edildiğini ispat etmesi gerektiği, çek iptaline ilişkin olarak açılan davada çekin hamilinin belli olduğundan bahisle davanın reddedildiği ve kararın kesinleştiği, hırsızlık iddiasıyla başlatılan ceza soruşturmasında daimi arama kararı alındığı, davacı tarafça iddiayı ispata yarar delil sunulmadığı, davalı banka kayıtları üzerinde çekin ne şekilde kayıtlı olduğuna yönelik inceleme yapılmasına karar verilmiş ise de verilen kesin sürede bilirkişi ücretinin yatırılmamış olması nedeniyle inceleme yapılamadığı, kaldı ki davalı banka kayıtları üzerinde yapılacak incelemenin iddiayı ispat için yeterli olmayacağı, davacı tarafın her durumda davalının çeki kötüniyetli veya ağır kusurlu olarak iktisap ettiğini ispat etmesi gerektiği, davalının ödemeden men kararı bulunan çeki takibe konu etmesine engel bir kanuni düzenleme bulunmadığı gibi bu durumun davalının kötüniyetli olduğunu göstermeyeceği, dolayısıyla davanın sübuta ermediği, bunun yanında menfi tespit istemi yönünden icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve infaz edilmiş olduğundan davacı … aleyhine takip tutarının %20’si oranında tazminat koşullarının oluştuğu, çek istirdatı davalarında tazminat öngörülmediğinden davacı şirket aleyhine tazminata hükmedilmediği(Emsal: Yargıtay 11.HD 04/10/2010 tarihli 2009/3429 E., 2010/9603 K. sayılı kararı) anlaşılmakla davanın reddine ve davacı … aleyhine tazminata karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.” gerekçesiyle davanın reddine, takibin tedbiren durdurulması nedeniyle takip konusu tutarın %20’si oranında tazminatın davalı …’dan tahsiline, karar vermiştir. Bu karara karşı davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; … Sakarya Şubesine ait 14.04.2016 tarih ve … çek numaralı, 7.500,00 TL bedelli, keşidecisi … olan çekin ticari ilişki kapsamında diğer müvekkiline verildiğini, çekin davacı şirket yetkilisinin aracından 15.10.2015 günü başka evraklarla birlikte çalındığını, buna ilişkin şikayette bulunulduğunu, Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/683 Esas sayılı dosyasından zayi nedeniyle iptal davası açıldığını, ödeme yasağının ilgili bankaya bildirildiğini, davacı şirketin yetkili hamil, diğer davacının ise keşideci sıfatıyla davayı açtığını, mahkemece ön inceleme aşamasında verilen sürede bilirkişi ücretinin yatırılmaması nedeniyle davanın reddine karar verildiğini, ancak davacı olan tarafın davayı uzatmakta yararı bulunmaması nedeniyle yeniden süre verilmesi gerektiğini, ara karar tarihi itibariyle dosyanın bilirkişi incelemesi için gerekli aşamaya gelmemesi nedeniyle ara kararın yerinde olmadığını, kesin sürenin davanın uzatılmaması amacına yönelik olduğunu, kanunda belirlenen amaca aykırı verilen kararın yersiz olduğunu, kaldı ki eksikliğin kesin süreden sonra ancak duruşmadan önce giderildiğini, iddiaların niteliği gereği en önemli delilin bilirkişi raporu olduğunu, yapılacak incelemeyle davadaki haklılığın ortaya çıkacağını, ücretin süresinden sonra da olsa yatırılması nedeniyle incelemenin yapılması gerektiğini, hırsızlık suçu sonucunda müvekkillerin çok ciddi zarara uğraması ve mağdur olmasından kaynaklanan nedenlerle iş bu davada sadece süre geçtikten sonra yatırılan bilirkişi ücreti ile davanın reddine karar verilmesiyle müvekkillerin ağır şekilde hak kaybına uğradığını, gerekçeli kararında bilirkişi incelmesi yapılsa da iddiayı ispat bakımıdan yeterli olmayacağını belirtilmiş ise de bu hususun inceleme yapılmadan ve rapor hazırlanmadan anlaşılamayacağını, dava konusu çekle birlikte çalınan çok sayıda çek yönünden yargılamaların devam ettiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 792. maddesi uyarınca çek istirdatı ve menfi tespit istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacılar vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosyanın incelenmesinde, dava konusu çekin keşide tarihinin 14.04.2016, keşidecisinin davacı … olduğu, çekin hamiline keşide edildiği, il cironun … Ltd.Şti.tarafından yapıldığı, ciroyla çekin … Ltd.Şti’ne, onun cirosuyla davalı banka tarafından iktisap edildiği görülmüştür. Çekin, ibrazında karşılıksız çıkması nedeniyle keşideci ve diğer çek sorumluları hakkında İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takibe konu edildiği anlaşılmıştır. Söz konusu çekin iptali talebiyle Bakrköy 4.Ticaret Mahkemesinin 2015/683 Esas sayılı dosyanda 16.10.2015 tarihinde iptal davası açıldığı, mahkemece çekin ibraz edilmesi nedeniyle davanın reddine karar verildiği belirlenmiştir. TTK’nın 792.maddesine göre; “Çek herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790.maddesine göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çek geri vermekle hükümlüdür.” aynı Kanunun 790.maddesinde ise “Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve bir birine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır. Çizilmiş cirolar yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir beyaz ciro izlerse, bu son ciroyu imzalayan kişi çeki beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır” düzenlemesi bulunmakta Bu açıklamalar karşısında somut olayın değerlendirilmesine gelince; davacı şirketin diğer davacı keşideciyle olan ticari ilişkisi kapsamında çeki iktisap ettiği, sunulan çek teslim makbuzuyla davacı şirketin yetkili hamil olduğunu kanıtladığı görülmüştür. Rızası dışında hamili olduğu çek elinden çıkan davacı şirketin aktif dava ehliyeti bulunmaktadır. Ancak davacı keşidecinin, çekin hamili olmaması ve çekteki imzayı inkar etmemesi, çeki ticari ilişki kapsamında diğer davacıya verdiğini beyan etmesi nedeniyle çek borcundan sorumlu olduğu anlaşılmıştır. Davacı şirketin, dava konusu çekin elinden rızası dışında elinden çıktığına ilişkin herhangi bir kanıt sunmadığı, davalının çeki ticari ilişki kapsamında iktisap ettiğini savunduğu, davalının iktisabında ağır kısır veya kötü niyetli olduğuna ilişkin davacı tarafından getirilen herhangi bir kanıt bulunmadığı, çeke ilişkin ödeme yasağı kararı bulunmasının iktisapta ağır kusur veya kötü niyetin kabulü için yeterli olmadığı, esasen kıymetli evrak olan çekin sebepten mücerret bir ödeme aracı olduğu, çekin davalı yanca kredi sözleşmesi uyarınca kullandırılan kredinin tahsili amacıyla takibe konu edildiği anlaşılmakla ret gerekçesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Diğer yandan, mahkemece, iktisap şeklinin belirlenmesi amacıyla verilen kesin süreye rağmen davacı yan delil avansını yatırmamıştır. Süresinde yatırılmayan bilirkişi avansı duruşma gününden önce 24.10.2017 tarihinde ödenmiş olup, HMK’nın 324.maddesi gereğince bilirkişi incelemesi isteminden vazgeçilmiş sayılarak karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Diğer yandan, mahkeme gerekçesinde belirtildiği üzere, banka kayıtları üzerinde yapılacak incelemeni, bankanın iktisap şekline ilişkin olduğu, ödeme yasağı kararı bulunan bir çekin iktisabının banka açısından kötü niyet veya ağır kusur olarak değerlendirilemeyeceği anlaşılmakla ilk derece mahkemesinin kararı isabetlidir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacılar tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Alınması gereken 59,30 TL nispi istinaf karar harcının başvuru sırasında yatırılan 85,70 TL’den mahsubu ile artan 26,40 TL harcın talep halinde davacılara iadesine, 4-Davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 6-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353.1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 28.01.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.