Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/2051 E. 2020/1466 K. 24.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2051
KARAR NO: 2020/1466
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23.092020 tarihli ara karar
NUMARASI: 2018/34 Esas
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasında ihtiyati haciz talebinin ilk derece mahkemesince kabulüne dair ara karara davalı vekili tarafından yapılan itirazın kabulüne ilişkin verilen ara karara karşı, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı şirket … İnşaat Mühendisliği firmasına malzeme satışından kaynaklı alacağının tahsili amacıyla İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından başlatmış olduğu takibe yönelik itirazın haksız olduğunu belirterek, haksız itirazın iptaliyle takibin devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekilinin 19/04/2019 havale tarihli dilekçe ile itirazın iptali davası devam ederken davalı …’nın vefat ettiğini, ancak …’nın mirasçılarının, reddi miras için başvuruda bulunduklarını, bu durumda dava sonrasında müvekkilinin haklı çıkması ihtimalinde alacağını tahsil etmesinin güç olması sebebiyle müteveffa …’ın adına kaytlı bulunan taşınmaz ve gayrimenkul mallar üzerinde ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmişlerdir. İlk derece mahkemesi, ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği 26.04.2019 tarihli kararında; ” … davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin kabulüyle, dava konusu alacağın rehinle temin edilmemiş olması, yaklaşık ispat kuralı gereğince 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun 257. maddesindeki yasal koşullarının oluştuğu anlaşıldığından davalı muris üzerine kayıtlı menkul ve gayrımenkul malları ile 3. şahıslarda ki hak ve alacakları ile sınırlı olmak üzere kaydıyla ihtiyati haczin kabulüne, dava konusu olan alacağın %15 teminat karşılığında ihtiyati haciz konulmasına, davaya konu 1.208.366,27 TL bedel üzerinden %15’i olan (181.254,94 TL) nakit veya bu miktar süresiz koşulsuz kesin teminat mektubunun güvence olarak alınmasına, güvence koşulu yerine getirildiğinde; kararın mahkeme Yazı İşleri Müdürlüğü’nce UYAP üzerinden infazına” karar vermiştir. İlk derece mahkemesi, ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği 14.07.2020 tarihli kararında; ” … davalı muris üzerine kayıtlı menkul ve gayrımenkul malları ile 3. şahıslarda ki hak ve alacakları ile sınırlı olmak üzere kaydıyla dava konusu olan alacağın %10 ‘u oranında teminat karşılığında dahili davalılar aleyhine ihtiyati haciz konulmasına, davaya konu 1.208.366,27 TL bedel üzerinden %10’unu olan (120.836,627TL) nakit veya bu miktar süresiz koşulsuz kesin teminat mektubunun güvence olarak alınmasına, güvence koşulu yerine getirildiğinde; kararın mahkeme Yazı İşleri Müdürlüğü’nce UYAP üzerinden infazına” karar vermiştir. Davalılar vekili tarafından 28/07/2020 havale tarihli itiraz dilekçesinde özetle; itiraz iptali davası devam ederken davalı …’nın vefat ettiğini, …’nın 1. derece mirasçılarının mirası reddettiğini, muris …’ın alacaklılarının, İstanbul Anadolu 14. Sulh Hukuk Mahkemesi 2019/7 Tereke sayılı dosya ile Terekenin tasfiyesi davası açmış olduklarını ve ilk derece mahkemesince tasfiye memuru atandığını, davacı tarafın tereke temsilcisini iş bu davaya dahil etmesi gerekirken ve terekeye alacağını yazdırması gerekirken kötü niyetli olarak 2. derecede yer alan müvekkillerini davaya dahil ederek müvekkilleri aleyhine ihtiyati haciz talebinde bulunduğunu, davaya dahil edilen müvekkillerin iş bu davada taraf sıfatı bulunmadığını, mahkemece pasif husumet yokluğundan davacının davaya dahil taleplerinin reddedilmesi gerekirken davacının haksız ve mesnetsiz talebini kabul edildiğini ve dahili davalı müvekkilleri aleyhine ihtiyati haciz kararı verildiğini belirterek, 14.07.2020 tarihli ara karar ile müvekkillerinin mal varlığına ihtiyati haciz konulmasına dair kararına itirazlarının kabulü ile müvekkilleri aleyhine verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, itirazı duruşmalı olarak değerlendirdiği 23.09.2020 tarihli ek kararında; ” … Yargıtay 3. HD. 2010/15137 E,2010/20977 K.sayılı ilamı ile ‘…Türk Medeni Kanununun 612.maddesinde ‘En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan mirasın, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edileceği, tasfiye sonunda arta kalan değerlerin ise mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verileceği’ düzenlenmiştir. Bu yasal düzenleme uyarınca, mirasın birinci derecedeki mirasçıların tamamı tarafından reddi halinde miras ikinci derecedeki mirasçılara geçmez. Tereke tasfiye olunur, borçlar ödendikten sonra geriye kalan kısım varsa red vaki olmamış gibi birinci derece mirasçılarına verilir.’ TMK’nun 612. Maddesi uyarınca en yakın mirasçılar tarafından red edilen miras 2. Derece mirasçılara geçmemektedir. Somut olayda aleyhine ihtiyati haciz kararı verilen kişilerin 2. Derece mirasçı olmaları ve terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi durumunda dahi arta kalan değerlerin mirası red etmemiş gibi 1. Derece mirasçılara verilecek olması dikkate alınarak 2. Derece mirasçılar hakkında mahkememizce verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılması gerektiği, …” gerekçesiyle, karşı taraf (borçlu) vekilinin ihtiyati hacze yönelik itirazının kabulüne, 14/07/2020 tarihinde verilen ihtiyati haczin kaldırılmasına karar vermiştir. Bu ara karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; önceki beyanları tekrarla, her ne kadar miras en yakın mirasçıların tamamı tarafından reddedilmiş ise de davanın ikamesi sırasında müteveffanın sağ olması ve dava sırasında vefat etmesi nedeniyle davanın, onun mirasçılarına yöneltilmesinin hukuki bir gereklilik olduğunu, Müvekkili şirketin hak kaybına uğramaması adına hukuken gerekliliğin icrası mahiyetinde olarak müteveffa …’ın mirasçılarının davaya dahil edildiğini, ihtiyati haciz kararının sonradan davaya dahil edilen davalılar aleyhine tesis olunduğunu, İlk derece mahkemesinde açılan itirazın iptali davasının dayanağı olan icra takibi incelendiğinde müvekkili şirketin alacağının haklı olduğunun anlaşılacağını, terekede meydana gelecek olası bir eksilmenin müvekkili şirket açısından telafisi güç ve hatta imkansız zararlar doğuracağını, bu gerçeklik ve ekonomik istikbali tehdit eden risk ortada iken müteveffa …’ın terekesine ihtiyati haciz işlemi tesis edilmesi gerektiğini, İlk derece mahkemesinin 24.09.2020 tarihli ara kararının bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve müteveffa …’ın terekesi üzerine ihtiyati haciz kararı tesis edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, ticari satıma ilişkin fatura alacağından kaynaklı olarak başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olarak 17.12.2018 tarihinde açılan davada davalı …’ın 15.02.2019 tarihinde yani dava açılışından sonra vefat etmesi üzerine davacı vekilinin 19.04.2019 tarihli dilekçesi ile talebi doğrultusunda verilen ihtiyati haciz kararına İİK’nın 265. maddesi uyarınca itiraza ilişkindir. İlk derece mahkemesince, ilk önce yasal mirasçıların kayıtlı mal varlığı üzerine ihtiyati haciz konulması yönünde hüküm tesis edilmiş, yasal mirasçıların mirası reddettikleri ve söz konusu red hükümlerinin kesinleşmiş olduğu anlaşılmakla, bunun üzerine davacı vekili tarafından 14.07.2020 havale tarihli dilekçesi ile itirazın kabulüne dair verilen ek karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı …’ın dava tarihinden sonra 15.12.2019 tarihinde vefat ettiği, geriye mirasçısı olarak …, …, …, …, …, … ve …’in kaldığı bu mirasçılardan …, …, …, … ve …’ın İstanbul Anadolu 14. SHM’nin 2019/455E, 2019/471 K. Sayılı ilamı ile mirası kayıtsız ve şartsız red ettikleri, …’ın İstanbul Anadolu 19. SHM’nin 2019/287 E. Sayılı dosyası ile mirası kayıtsız ve şartsız reddettiği, …’ın da İstanbul Anadolu 6. SHM’nin 2019/319 K. Sayılı ilamı ile mirası reddettiği, dolayısı ile miras bırakanın 1. derece mirasçılarının tamamının mirası reddettikleri anlaşılmaktadır. İstanbul Anadolu 14.Sulh Hukuk Mahkemesinin 24.05.2019 tarihli, 2019/455 E., 2019/471K.sayılı ilamı ile …’dan intikal eden mirasın davacılar …, …, …, …, … tarafından kayıtsız ve şartsız reddedildiğinin tespit ve tesciline karar verilmiş, söz konusu hüküm 04.07.2019 tarihinde kesinleşmiştir. İstanbul 5.Sulh Hukuk Mahkemesinin 28.01.2020 tarih, 2019/923 E. 2020/115K.sayılı ilamının incelenmesinde, muris …’ın tüm yasal miraçsılarının mirası reddetmiş oldukları sebebiyle murisin terekesinin 180 pay olarak kabul edilerek 6 payın …, …, …, …, …, 10 payın …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …’e aidiyetine karar verilmiştir. Bunun üzerine davacı vekili 11.02.2020 havale tarihli dilekçesiyle, az yukarıdaki ilamda bahsi geçen şahısların dahili davalı sıfatıyla davaya dahil edilmesi için talepte bulunmuştur. İlk derece mahkemesinin 14.07.2020 tarihli kararı ile aleyhine ihtiyati haciz kararı verilenlerin yukarıda ismi geçen 1. Derece mirasçıların çocukları oldukları anlaşılmıştır. Dosya incelendiğinde; muris …’ın yasal mirasçıları …, …, …, …, …, … ve …’nın muhtelif mahkemelerde açmış oldukları davalar neticesi mirası reddettikleri ve söz konusu red kararlarının kesinleştiği anlaşılmaktadır. TMK’nın 612.maddesinde ” En yakın mirasçıların tamamı tarafından red olunun mirasın sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edileceği, tasfiye sonunda arta kalan değerlerin ise mirası reddedilmişler gibi hak sahiplerine verileceği ” şeklinde düzenleme yapıldığı görülmektedir. O halde somut uyuşmazlıkta, en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddedilen tereke Sulh Hukuk Mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir hükmü gereğince, miras reddedilmiş olmakla tasfiyeye tabi tutulacağından, takibin anılan düzenleme gereğince murisin ikinci derece mirasçılarına yöneltilmesi mümkün değildir. Kaldı ki, 4721 sayılı TMK’ nın 618/1. maddesi uyarınca yapılan düzenleme gereği; ödemeden âciz bir mirasbırakanın mirasını reddeden mirasçılar, onun alacaklılarına karşı, ölümünden önceki beş yıl içinde ondan almış oldukları ve mirasın paylaşılmasında geri vermekle yükümlü olacakları değer ölçüsünde sorumlu olurlar. Şu halde mirası reddeden mirasçıların bu madde kapsamında sorumlu olmalarını gerektirecek bir durumun varlığı dahi somut olayda tam olarak ortaya konulmamıştır. Dolayısıyla, mirası reddeden mirasçıların ihtiyati haciz kapsamında sorumlu tutulabilecekleri mal varlıkları dahi belli değilken az yukarıda bahsi geçen TMK’nın 612. maddesi gereği. 2. derecede mirasçı sıfatındaki dahili davalıların mal varlıkları üzerine ihtiyati haciz konulması hukuka aykırıdır. Ayrıca davacı vekili ihtiyati haciz talebini içerir dilekçesinde, …’ın mirasçılarını reddi miras için başvuruda bulundukları, davacının haklı çıkması halinde alacağının tahsil edememe riski olduğu hususlarına dayalı olarak ihtiyati haciz istemiştir. Oysa ki TMK ‘nın 612.maddesi gereğince, zaten mirasın reddi durumunda terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesine gidileceği düzenlenmekle, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasında isabetsizlik bulunmamıştır. Bahsi geçen sebeplerle, ilk derece mahkemesinin 23.09.2020 tarihli ara kararı hukuka uygun olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 24.12.2020
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca karar kesindir.