Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/2034 E. 2023/1695 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2034
KARAR NO: 2023/1695
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/07/2020
NUMARASI: 2019/895 E. – 2020/430 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında hizmet alım satım ilişkisi bulunduğunu, bu kapsamda davalı adına çeşitli faturalar düzenlendiğini ve müvekkilinin davalıdan 20.058,16 TL alacağının bulunduğunu, e-posta yazışmalarında söz konusu borcun davalı tarafından kabul edildiğini, borcun ödememesi nedeniyle İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, icra takibi başlatıldığını fakat davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamını, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; takip konusu fatura ile müvekkilinin bir ilişkisi olmadığını, fatura tanzim edilmesinin başlı başına borç doğurmayacağını, müvekkilinin faturaya konu işi yapması konusunda davacıdan herhangi bir talepte bulunmadığını, söz konusu hizmetin de alınmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava, genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir. Ticari defterlerin sahibi lehine olması için HMK m. 222/2’de öngörülen şartlar; defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olması, defterlerin açılış ve kapanış onaylarının yaptırılmış olması ve ticari defterlerin birbirini doğrulamış olması gerekmektedir. Yargıtay 15. HD, 23.10.2015 tarihli, E. 2015/1270, K. 2015/5298 sayılı kararında, “Davacı tarafından delil olarak dayanılan ticari defter ve kayıtlara ilişkin alınan bilirkişi raporu ve ek raporundan, davacının ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin mevcut olmayıp usulüne uygun tutulmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca mali müşavir bilirkişi raporu ve ek raporunda cari hesaplarındaki borç bakiyesinin davalı şirkete ait olduğunun davacı defterlerinden tespitinin mümkün olmadığı belirtmiştir. Bu durumda mahkemece davacı tarafça takip dayanağı faturalardaki işlerin yapılıp teslim edildiği kanıtlanamadığı, davacının ticari defterlerinin eksiksiz ve usulüne uygun tutulmamış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamamış olması sebebiyle, 6100 sayılı HMK’ nın 222/2-3 maddeleri gereğince davacının lehine delil olamayacağı gibi bu haliyle dahi alacağın varlığını ispata yeterli olmadığı anlaşıldığından ispat edilemeyen davanın reddine, kabul şekli itibariyle de … kararın bozulması uygun görülmüştür” şeklinde hüküm tesis ederek, birbirlerini doğrulamayan ticari defterlerin, sahibi lehine delil olması tek başına yeterli olmayacağı belirtilmiştir. Yargıtay 19. HD, 11.05.2015 tarihli, E. 2014/19564, K.2015/6923 sayılı kararında, dayanak belgeleri olmaksızın davacının defter kayıtlarının esas alınmayacağını, “Dava, cari hesaptan doğan alacağın tahsili istemine ilişkin alacak davası olup, ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacıdadır. Davacı önce icra takibine, sonra iş bu davaya konu ettiği alacağın varlığını usulüne uygun delillerle kanıtlamalıdır. Tek yanlı olarak düzenlenen ve dayanakları bilirkişi raporundan anlaşılamayan davacının kendi ticari defter kayıtları esas alınarak, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir” şeklinde belirtmiştir. Somut olayda; davacı, davalıdan olan alacağının tahsili amacıyla İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlattığı, davalının itirazı ile icra takibinin durmuş olduğu, davacı tarafın itirazın iptali talebiyle mahkememizde süresi içerisinde huzurdaki davayı ikame etmiş olduğu, yapılan yargılama sırasında tarafların ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesinde; davacı tarafın yevmiye defteri kapanış tasdikini gerçekleştirmemiş olduğu, davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak yapıldığı, takip tarihi itibariyle davacının ticari defter ve kayıtlarına göre davalıdan 20.058,16 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, davalının defter ve kayıtlarının incelenmesinde; davacının borç alacağının bulunmadığının tespit edildiği görülmüştür.Ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak değerlendirilebilmesi için defterlerin usulüne uygun olarak açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılmış olması ve ayrıca dayanak belgeleri ile birlikte bir bütünlük teşkil etmesi ve faturaların yanında teslim belgelerinin de bulunması gerekmektedir. Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; Dava konusu alacağa dayanak 20.058,16 TL bedelli faturanın tarafların ticari defter ve kayıtlarında yer aldığı, davalı tarafın iş bu faturayı defterlerine kaydettikten 44 gün sonra iade faturası düzenleyerek davacıya olan borcunu sıfırladığı, faturaya 8 günlük süre içerisinde itiraz edilmemesi halinde TTK m. 21/2’ye göre itiraz etmeyen kimsenin fatura içeriğini kabul etmiş sayılacağı, itiraza uğramayan fatura içeriğinin aksi ispat edilebilir ticari belge olduğu, adına fatura düzenlenenin bu faturayı ticari defterlerine itirazsız olarak kaydetmesinin fatura konusu sözleşmenin ve bu sözleşmedeki işin yapıldığı anlamına geleceği, davalı borçlunun uzun süre sonra iade faturası düzenlemesi özellikle bu faturanın davacı taraf defterlerine kaydedilmemiş olması karşısında alacağa konu işin yapılmadığı, borcun doğmadığı ya da borcun ödenmediği hususlarına ilişkin ispat yükünün artık davalı üzerinde olduğu, ( Y.11. H.D.2017/2642 E. 2018/8096 K. 19.12.2018) bu haliyle; davalı tarafın, davacı tarafın alacak iddiaları karşısındaki savunmalarını ispatlayamadığı anlaşılmakla; davanın kabulüne, alacağın faturaya dayalı ve likit olması nedeniyle icra inkar tazminatının kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.” gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalı tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin aynen devamına, davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından asıl alacak olan 20.058,16 TL üzerinden % 20 oranında olmak üzere 4.011,63 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi raporuna itirazlarında da belirttikleri gibi müvekkili şirketin davacının faturasını sehven kayıtlarına aldığını, Sermaye Piyasası Kurulunun Gayrimenkul Yatırım Ortaklıklarına İlişkin Esaslar Tebliğinin (III-48.1); “Hiçbir şekilde gayrimenkullerin inşaat işlerini kendileri üstlenemez, bu amaçla personel ve ekipman edinemezler. Yürütülen projelerin kontrol işleri dahili olarak yürütülecekse bu amaçla istihdam edilen personel kapsam dışındadır.” hükmünü içeren 23/1-c maddesi ve “Ortaklık portföyünde yer alan gayrimenkullere ilişkin işletme hizmetleri işletmeci şirketlerden alınır.” hükmünü içeren 27/1 maddesi uyarınca iade faturası düzenlendiğini, davacının 2018 yılı yevmiye defterinde kapanış tasdiki bulunmadığını, bu nedenle de HMK’nın 222/2.maddesi uyarınca sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağını, ilk derece mahkemesinin davacı defterlerinin delil ve ispat kabiliyeti olmaması ve fatura muhtevası hizmetin yapılıp teslim edildiğinin ispatlanmamış olmasına rağmen bilirkişi raporuna yaptıkları itirazları nazara almadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini, davacı tarafın ticari defterleri delil niteliğinde olmamasına rağmen delil olarak kabul edilmesi ve teslime ilişkin ispat yükünün yer değiştirdiğinin kabulünün hatalı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve usul ve yasaya uygun deliller ile ispat edilemeyen davanın reddine, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 67. maddesi uyarınca, fatura bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine, davalı tarafça yöneltilen itirazın iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı taraf, davalıya fatura konusu satışın yapılıp hizmetin verilmesine rağmen borcun ödenmediğini ileri sürmüş, davalı taraf ise fatura ile ilişkisi olmadığını, fatura düzenlenmesinin alacağın varlığını göstermeyeceğini, fatura konusu hizmeti almadığını savunmuş, mahkemece, takip konusu faturanın taraf defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının sekiz günlük süreden sonra iade faturası düzenlediği, bu iade faturasının davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı, iade faturasının davacıya tebliğ edildiğine dair bir belgenin davalı tarafından sunulamadığı, bu durumda davalının hizmetin verilmediği savunmasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya kapsamında bulunan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusu aleyhine 20.058,16 TL alacak yönünden 15.01.2019 tarihinde icra takibi başlatıldığı, takip dayanağı olarak 14.11.2018 tarihli, … no’lu, 20.058,16 TL tutarlı faturanın gösterildiği, ödeme emrinin 22.01.2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafından 24.01.2019 tarihinde süresinde verilen itiraz dilekçesi ile borcun tamamına ve ferilerine itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durduğu ve davanın bir yıllık yasal hak düşürücü sürede açıldığı anlaşılmıştır. Dosya kapsamında bulunan ve hükme esas alınan bilirkişi raporu ile tarafların 2018 yılı ticari defterlerinin incelenmiş olup raporda; takip konusu 14/11/2018 tarihli, … sayılı ve 20.058,16 TL bedelli faturanın hem davacı hem davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının yevmiye defterinin kapanış onayının yapılmadığı, davalının defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davalının 28/12/2018 tarihli ve … sayılı, 20.058,16 TL bedelli iade faturası düzenlediği, bu iade faturasının davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı, davacıya tebliğine ilişkin belgenin de bulunmadığı belirtilmiştir. Dava dilekçesi ekinde 14/11/2018 tarihli e-posta içeriği incelendiğinde davalı ve davacı şirket çalışanları arasında yapıldığı, konusunun fatura olarak belirtildiği, düzeltme yapılarak fatura aslının gönderilmesinin talep ediliği, davalı vekilince bu e-postaya ilişkin bir itiraz ileri sürülmediği görülmektedir. TTK’nın 21/2.maddesine göre, bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde fatura içeriği hakkında itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır. Ancak sekiz gün içinde itiraza uğramayan fatura, taraflar arasında, aksi iddia ve ispat edilemeyen bir delil sayılmaz. İtiraza uğramayan fatura içeriğinin aksi ispat edilebilir ticari bir belgedir. Ayrıca adına fatura düzenlenen, bu faturayı ticari defterlerine itirazsız olarak kaydetmişse, bu kayıt, fatura konusu sözleşmenin ve bu sözleşmedeki işin yapıldığı anlamına gelir. Davalı borçlunun uzun süre sonra iade faturası düzenlemesi özellikle bu faturanın karşı tarafın defterlerine kaydedilmemiş olması da bu olguyu değiştirmez. Bu durumda borçlu taraf, faturayı ticari defterine işlemişse, borcun doğmadığını veya borcu ödediğini ispatlamak zorundadır.Bu bilgilere göre somut olay incelendiğinde; davalının takip konusu faturayı alarak ticari defterine kaydettiği, e-posta yazışmasından taraflar arasında ticari ilişki kurulduğunun görüldüğü, davalının bu fatura tarihinden yaklaşık 44 gün sonra iade faturası düzenleyerek kendi defterlerine kaydettiği, ancak bu iade faturasının davacı defterlerinde yer almadığı gibi davacıya tebliğ edildiğine dair davalı tarafça herhangi bir delil ileri sürülemediği ve davalının borcun bulunmadığına yönelik savunmasını ispat edemediği bir diğer deyişle süresinde bir itirazın varlığının davalı tarafça kanıtlanmadığı, davacı faturası ve faturadaki bedel kaydının taraflar bakımından kesinleştiği anlaşıldığından mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davacı defterlerinin her ne kadar kapanış onayları yapılmadığından usulüne uygun düzenlenmemiş ise de; takip konusu fatura davalının usulüne uygun ticari defterlerinde kayıtlı olup davalı tarafça faturaya süresi içinde itiraz edilmemiş ve iade faturası da davacıya tebliğ ve teslim edilmemiş olduğundan davalı vekilinin davacı taraf defterlerine yönelik ileri sürdüğü istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına, bakiye 1.027,58 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.26.10.2023