Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/2030 E. 2023/1568 K. 11.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2030
KARAR NO: 2023/1568
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/07/2019
NUMARASI: 2017/424E. – 2019/676 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında 12/12/2016 tarihli kart satış sözleşmesi imzalandığını, müvekkili tarafından üye kuruluşlar vasıtası ile müşteri şirket personeline elektronik ödeme kartı ile yemek yeme olanağı sağlanan sistem ile hizmet ve bu hizmetin bedelinin ödenmesine ilişkin şartların sözleşmenin konusunu oluşturduğunu, işbu davanın konusunu oluşturan alacağın, sözleşmeden doğan alacaklara ilişkin kesilmiş faturalardan kaynaklandığını, müvekkili şirketin tüm sözlü ve yazılı uyarılarına rağmen borcun ödenmemesi sonucunda alacağın tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun borca ve faize itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalının borcu olmadığına dair beyanlarının kötü niyetli ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalıya usullüne uygun tebliğ yapılmış, davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava, faturaya dayalı olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir. Mahkememizce, İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasının celp edilerek incelenmesiyle; davacı tarafından, davalı aleyhine 5.346,00 TL asıl alacak, 74,04 TL vade farkı olmak üzere toplam 5.420,04 TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 23/02/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 01/03/2017 tarihli dilekçesiyle borca ve ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu ve işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dosya, tarafların ticari defter ve belgeleri ile sunulan deliller üzerinde inceleneme yapılarak taraflar arasındaki ticari ilişkinin defterlerde ne şekilde kayıtlı olduğu, davacının takibe konu ettiği faturalar nedeniyle takip tarihi itibariyle alacaklı olup olmadığı hususunda rapor düzenlenmek üzere mali müşavir bilirkişiye tevdii edilmiştir. Bilirkişi raporunda özetle; davacı tarafından sunulan incelemeye esas ticari defterlerin usulüne uygun olarak tutulmuş olduklarını, ticari defterlerde 22/12/2016 tarihli 5.346,00 TL tutarlı faturanın kayıtlı olduğunu, faturaya istinaden yapılmış herhangi bir ödeme kaydının olmadığını, bu nedenle davacının fatura tutarı kadar alacaklı olduğunu, davalı tarafından ticari defterlerin ibraz edilmediğini tespit ve beyan etmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiş, mahkememizce denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli görülmüştür. Davalının kayıtlı olduğu vergi dairesinden fatura dönemini kapsayan BA bildiri formu istemiş, söz konusu faturanın bu kayıtlarda da yer almadığı görülmüştür. Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi neticesinde; davacı tarafça davalı ile imzalanan kart satış sözleşmesi kapsamında, davalıya hizmet verildiği iddiası ile düzenlenen faturanın tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığı, söz konusu faturanın davalıya tebliğine ve fatura konusu hizmetin verildiğine dair herhangi bir delil sunulmadığı, faturanın tek başına alacağın varlığını ispat etmeyeceği, her ne kadar söz konusu fatura kadar davacı tarafın ticari defterlerine kaydedilmiş ise de, HMK’nın 222. maddesi uyarınca davacı ticari defterlerinin tek başına alacağın varlığı hususunda kesin delil teşkil etmeyeceği, davalının defterleri ile birlikte incelenmesi gerektiği, bu kapsamda takdiri delil oldukları, davacı tarafça fatura konusu hizmetin verildiği de ispat edilemediğinden takibin haksız olduğu kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunda müvekkilinin alacaklı olduğunun belirtildiğini, raporun Yargıtay denetimine açık, hukuka ve usule uygun olduğunu, davalının ödemeye ilişkin belge sunmadığını, duruşmalara dahi katılmadığını, davalının isticvap davetiyesi ile mahkemeye çağrılmasını talep ettiklerini, ancak talebin yerine getirilmeyerek eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, davalının isticvabına karar verilmesi gerektiğini, mahkemece davalı ticari defter ve kayıtlarını inceleme gününde hazır olması gerektiği ihtarına rağmen davalının ilgili kayıtları ibraz etmediğini, bu imtina ile davalının hiçbir şekilde dosyaya ticari defterlerini sunmayarak engel olduğu sonucunun varlığını kabul ettiğini, HMK’nın 220/3maddesi ve yerleşik içtihatlara göre kaçındığı ticari defterlerindeki kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu kabul etmiş sayılması gerektiğini, karşı tarafın ticari defterlerini sunmadığı takdirde engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılması gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari ilişki nedeniyle düzenlenen fatura ve cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya kapsamında bulunan İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusu aleyhine 3.346,00 TL asıl alacak ve 74,04 işlemiş faiz olmak üzere toplam 5.420,64 TL alacak yönünden 21.02.2017 tarihinde icra takibi başlattığı, takip dayanağı olarak cari hesap ekstresinin gösterildiği, ödeme emrinin 23.02.2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafından 23.02.2017 tarihinde süresinde verilen itiraz dilekçesi ile borcun tamamına ve ferilerine itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durduğu ve davanın bir yıllık yasal hak düşürücü sürede açıldığı anlaşılmıştır. Dosya kapsamından, taraflar arasında 12/12/2016 tarihli kart satış sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin konusunun, davacının üye kuruluşlar vasıtası ile müşteri şirket personeline elektronik ödeme kartı ile yemek yeme olanağı sağlanan sistem ile hizmet ve bu hizmetin bedelinin ödenmesine olduğu, davacının bu sözleşme kapsamında davalıdan alacağı bulunduğunu ileri sürerek eldeki davayı açtığı, davalının usulüne uygun tebliğe rağmen davaya cevap dilekçesi sunmadığı görülmektedir. HMK’nın190.maddesinde,ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu, TMK nun 6. maddesinde ise, taraflardan her birinin hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğu belirtilmiştir. Fatura ise tek başına alacağın varlığına delil olmaz. Bu nedenle fatura konusu alacağını ispat külfeti davacıya aittir. Bu nedenle fatura konusu alacağını ispat külfeti davacıya aittir. Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlık takibe konu edilen cari hesap alacağının olup olmadığına ilişkindir. Davalı taraf davaya cevap vermemiş ve davacının ileri sürdüğü vakıaları inkar etmiş sayılmaktadır. Davacı taraf delil olarak, ticari defter ve kayıtlara dayanmış olup kendisinin usulüne uygun ticari defterlerinde alacağın kayıtlı olduğu görülmektedir. Ancak davalının kayıtlı olduğu İstanbul Vergi Dairesinden gelen yazı cevabına göre davalının alacağın bulunduğu döneme ilişkin olarak herhangi bir BA formu ibraz etmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda, alacağa hak kazandığını ispat külfeti kendisinde olan davacı taraf iddiasını ispat edememiş olduğundan mahkemece davanın reddi kararı verilmesi yerinde olmuştur. Davacı vekili, davalının kendi ticari defterlerini sunmamasının alacağın varlığını ispatladığını istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür. HMK’nın 222. maddesine göre ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulması, açılış ve kapanış onaylarının yaptırılması ve defter kayıtlarının birbirini doğrulaması gerektiği, bu şartlara uygun biçimde tutulmuş defter kayıtlarının, sahiplerinin lehine delil olarak değerlendirilmesinin ise diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması şartlarına bağlı olduğu, ayrıca söz konusu maddenin son fıkrası uyarınca, davadaki taraflardan birinin diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtmesine rağmen karşı tarafın defterlerini ibrazdan kaçınması halinde ibrazı talep eden tarafın iddiasını ispat etmiş sayılacağı düzenlenmiştir. Somut olayda, davacı taraf dava dilekçesinde sözleşme, fatura, cari hesap ekstresi, bilirkişi, diğer deliller ile ”ticari defter ve kayıtlar”a delil olarak dayanmış olup, sadece davalı tarafın ticari defterlerine dayanmamıştır. Bir diğer deyişle davacı taraf, HMK’nın 222/son maddesi uyarınca delillerini davalının defterlerine hasretmemiştir. Davacı delillerini hasretmediğinden davalının ticari defterlerini ibrazdan kaçınmış olması, davacı iddiasının ispatlanmış kabul edilmesi için yeterli değildir. Bu nedenle davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Diğer yandan, davacı vekili, davalının isticvabına karar verilmemesinin hatalı olduğunu da istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür.HMK’nın 169 ve devamı maddelerinde düzenlenen isticvap, tarafın kendi aleyhine olan belli bir vakıa hakkında sorguya çekilmesi, dinlenilmesidir. Hakim isticvap talebini kabul etmek zorunda olmayıp gerekli görürse bu talebi kabul eder. Davacı vekili hangi hususta isticvap talep ettiğini belirtmediği gibi somut olayda, isticvabı gerektirir bir durum da bulunmamaktadır. Kaldı ki, davalının aşamalarda ve istinafa cevap dilekçesinde sözleşmedeki imzayı inkar etmediği de görülmektedir. Bu sebeplerle, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına, bakiye 215,45 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.11.10.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.