Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/203
KARAR NO: 2020/253
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/10/2019 tarihli ara karar.
NUMARASI: 2019/547 Esas
DAVANIN KONUSU: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasında talep edilen ihtiyati tedbirin reddine yönelik olarak verilen ara kararına karşı, süresi içinde, ihtiyati tedbir isteyen davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ Davacı vekili, müvekkili şirket ile müflis … A.Ş. arasında 20.04.2013 tarihinden 18.12.2014 tarihine kadar süregelen bir ticari iş olduğunu, müvekkilinin müflis şirketten faturalardan dolayı alacaklı olduğunu, müflis şirket hakkında, Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.03.2015 tarihli, 2013/372 E. ve 2015/153 K. sayılı kararına istinaden iflas kararı verilmesi üzerine, müvekkili şirket alacağının sıra cetveline kaydolunduğunu, müflis şirket ile davalı …A.Ş. arasında organik bağ olduğunu, davalılar … ve …’in kardeş olup, müflis şirketin kurucu ortaklarından olduğunu, müflis şirketin hissedarlarının bütün hisselerini, 16.10.2012 tarihinde, davalı …’e devrettiğini, müflis şirketin tek paylı ortaklığa dönüştüğünü, akabinde sermaye artırımında bulunan şirketin yaklaşık olarak 8 ay sonra iflasının ertelenmesi talebinde bulunduğunu, davalı …A.Ş.’nin ise müflis şirketin 01.08.2013 tarihli iflasın ertelenmesi taleplerinden bir gün önce olan 31.07.2013 tarihinde, davalı … tarafından kurulduğunu, müflis şirket ile davalı …’un logo tasarımlarının benzer olduğunu, müflis şirketin hak sahibi olduğu 7 adet markasının davalı …’a devredildiğini, böylece şirketin “iflastan kurtulabileceği” ihtimalinin neredeyse ortadan kaldırıldığını, ayrıca, müflis şirketin çalışanların büyük çoğunluğunun davalı …’a geçişlerinin yapıldığını, müflis tarafından devredilen ve/veya devredilmeyen müflise ait olan markalar ile fuara katılım sağlandığını, davalı …’un işbu ilaçların tanıtımlarını adeta kendi şirketine ait olduğu izlenimi vererek yaptığını, bütün bunların her iki şirket arasında organik bağın var olduğunu ortaya koyduğunu, dolayısıyla müvekkili şirketin alacağının davalı …’tan tahsiline olanak verdiğini, bunun yanında, müflis şirketin tek yetkilisi olan davalı … ile paravan şirket olan davalı …’un tek yetkilisi davalı …’nın, şirketler arasında organik bağın varlığına binaen, müflis şirketin iflasına bilerek ve isteyerek, kasten sebebiyet vermeleri nedeniyle sorumluluklarına gidilebileceğini, dolayısıyla müvekkil şirketin zararlarının, davalı …’tan karşılanabileceği gibi diğer davalılar … ve …’dan da tahsil edilebileceğini ileri sürerek davalılar … ile …’in müflis şirketin iflasına bilerek ve isteyerek sebebiyet vermiş olduklarından ve davalı … ile müflis şirket arasındaki organik bağın varlığından bahisle, müvekkil Şirketin alacağı olan tutarın fazlaya ilişkin kısmı saklı kalmak kaydı ile şimdilik 50.000 TL’lik kısmının davalılardan tahsiline, müvekkilin para alacağının güvenceye alınabilmesi adına davalıların menkul, gayrimenkul, araç, banka hesapları ve üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN ARA KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin değerlendirildiği 14.10.2019 tarihli ara kararıyla; davacı tarafın ihtiyati tedbir konulmasını talep ettiği davalıların “menkul, gayrimenkul, araç, banka hesapları ve 3.kişilerdeki hak ve alacakları”nın davanın konusun olmadığı, davanın konusunun para alacağı olduğu, işbu nedenle ihtiyati tedbir kararı verilmesine yasal olanak bulunmadığı gerekçesiyle, koşulları oluşmayan ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Bu ara kararına karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içnde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddialarını tekrar ederek ihtiyati tedbir koşullarının oluştuğunu, kaldı ki talebin Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin E.2015/10146 K. 2015/13929 ve 30.12.2015 tarihli kararında belirtildiği üzere, ihtiyati haciz olarak değerlendirilerek karar yerinde tartışılması gerekirken bu değerlendirme yapılmadan talebin reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararının kaldırılmasına, ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Davacı, aralarındaki ticari ilişkiden dolayı alacaklısı olduğu müflis …A.Ş.’nin iflas ettiğini, alacağın sıra cetveline kaydının yapıldığını, ancak müflis şirket ile davalı …A.Ş. arasında organik bağ bulunduğunu, bu nedenle davacı alacağından davalı şirketin de sorumlu olduğunu, aynı zamanda müflis şirketin yetkilisi davalı … ile davalı …A.Ş.’nin yetkilisi diğer davalı …’in 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 553. Maddesi kapsamında şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumlu olduklarını iddia ederek alacak talebinde bulunmuştur. İlk derece mahkemesince, eldeki davanın tek hakimli olarak yürütüldüğü ve davacının tedbir talebinin reddine karar verildiği görülmüştür. 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 18.06.2014 tarih, 6545 sayılı Kanun’un 45. maddesi ile değişik 5. maddesinde ”…Asliye ticaret mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemelerde bir başkan ile yeteri kadar üye bulunur. Konusu parayla ölçülebilen uyuşmazlıklarda dava değeri üç yüz bin Türk Lirasının üzerinde olan dava ve işler ile dava değerine bakılmaksızın; İflas, iflasın kaldırılması, iflasın kapatılması, konkordato ve yeniden yapılandırmadan kaynaklanan iş ve davalara, 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda hâkimin kesin olarak karara bağlayacağı işler ile davalara, şirketler ve kooperatifler hukukundan kaynaklanan genel kurul kararlarının iptali ve butlanına ilişkin davalara, yönetim organları ve denetim organları aleyhine açılacak sorumluluk davalarına, organların azline ve geçici organ atanmasına ilişkin davalara, fesih, infisah ve tasfiyeye yönelik davalara, 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa ve 21/6/2001 tarihli ve 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanununa göre yapılan tahkim yargılamasında; tahkim şartına ilişkin itirazlara, hakemlerin seçimi ve reddine yönelik davalar ile yabancı hakem kararlarının tanıma ve tenfizine yönelik davalara ilişkin tüm yargılama safhaları, bir başkan ve iki üye ile toplanacak heyetçe yürütülür ve sonuçlandırılır. Heyet hâlinde bakılacak davalarla ilgili olmak üzere, dava açılmadan önce veya açıldıktan sonra talep edilen ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbirler de heyet tarafından incelenir ve karara bağlanır…” hükmü düzenlenmiştir. O halde, somut uyuşmazlıkta, davadaki iddia ve talepler arasında yer alan yöneticilerin sorumluluğu yönünden davanın heyet halinde görülüp karar verilmesi gerekirken tek hakimle yargılamanın yürütülüp tedbir talebinin karara bağlanması doğru görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçeyle, mahkemenin teşekkülüne dair dava koşulu gerçekleştirilmeden karar verildiği, davacının tedbire yönelik taleplerinin heyetçe değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla, esasına yönelik istinaf sebepleri incelenmeksizin, HMK’nın 353/1.a. 4. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK 353/1.a.4.maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf sebepleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu 14.10.2019 tarihli ara kararının KALDIRILMASINA, 2-Davacının ihtiyati tedbir talebinin mahkeme heyetince değerlendirilmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 2-İstinaf başvuru harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan 44,40 TL harcın istek halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Davacı tarafından istinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin, İlk Derece Mahkemesi tarafından, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 26/02/2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.